Yerel sorumsuzluk… Lafla peynir gemisi yürümüyor… Vakit bu vakit!

Kimse Boş kazanla dolu kazanı kimse doldurdum veya doldurmaya çalışıyorum masalları okumasın.
Dolu doludur boş boştur.
Doğru…
Hatalar yanlışlıklar hiç bu kadar üst üste gelmemişti.
Nerde hata yaptık onu telafi edelim derdine düşmesi gerekenler çok önemli bir süreçte partisini bırakmış gazetecilerle uğraşma çabası içine girmişler. Herkes kendi başarısızlığını örtbas etmek için bin türlü fırıldak yöntemlere başvurabilir. Ama şu bilinmelidir ki, her şeyin zamanı var. Kimse kimseye pabuç bırakmaz. Yasal çerçeve içinde herkes hakkını aramasını bilir. Kötü söz ve hakaretlerle gücünü koltuktan alanların kendilerine yakışan ama makamına yakışmayan tutarsız girişimleriyle birilerini korkutmaya çalışması bu kritik seçim üzeri partisine yapabileceği en büyük kötülüktür.
Oysa bu kadar basit işlerle uğraşmak yerine çıtayı daha fazla nasıl yükseğe kaldırabilirimin arayışı içine girmeleri gerekir.
Hatalar olabilir, eleştiriler olabilir ama hatayı hatayla kapatmak yanlışların en büyüğüdür. Hatanı telafi etmek kapatmak daha fazla çalışıp eleştirileri boşa çıkarmak en doğru davranış biçimidir.
Kişiler ben bildiğimi okurum ne yapsam yeridir endamında olmamalıdır. Hata yapmıyorum diye bir şey olmadığı gibi eleştirilmez diye de bir şey olmaz. Ya siyaset yapmayacaksın ya da hata yapıldığı zaman eleştiriyi hoş göreceksin. Hoş görmekten öte eleştiriyi boşa çıkarmak için inadına daha fazla çalışıp onu utandıracaksın.
Ama birileri hazımsızlığı tam tersi işlediği gibi partisine en büyük zararı verme noktasında perde arkası ayak oyunlarına gidebiliyor.
Şimdilik zamanı değil.
Zira Cumhuriyet tarihinin en önemli seçimi var önümüzde.
Bu süreçte birileri parti ve REİS’in gölgesinden nemalanmayı daha ileri taşımaya çalışabilirler.
Geçmişte yapıldığı gibi…
Kim ne halt ederse etsin. İster nemalansın ister mamalansın.
Şu an için konumuz bu değil.
Ama şimdi önemli bir zaman dilimine doğru hızla ilerliyoruz. 24 Haziran bir anlamda Türkiye’mizin kaderini belirleyecek. Bu süreçte partiye zarar verecek tutum ve davranışlardan kaçınılması gerekir.
Partisini, REİS’ini seven, yapılan tüm yanlışları bir kenara bırakıp davasını yüceltme çabası içine girmelidir.
Birileri “REİS’e oy vereceğim AK partiye vermeyeceğim” algısına kapılıp yanlışa imza atmasın.
Tayip Erdoğan’a oy verecekler şunu bilsin ki, “Ak Parti ve Erdoğan bir bütündür.” REİS’in başkanlığında mecliste zayıf kalan bir Ak Parti’nin istediği icraatlara imza atamama durumu kaosa kapı aralar.
Zaten dış güçlerin istediği de bu.
Bu durum REİS’in elini kolunu bağlar.
Aklıma bile getirmediğim Akşener’e veya CHP’ye muhtaç durumu ortaya çıkmasın.
Ak Partili olan hiç kimse bunu vicdanen kabul edemez etmemelidir. Aslında Erdoğan’a oy vereceğim ama AK parti’ye vermeyeceğim diyenlerin sıkıntılarını anlıyorum. “Yerel baz da yanlış uygulamalardan kaynaklanan tepkiler, parti adına ucube uygulamalara imza atanlara kızgınlık, kırgınlık ve öfkenin dile gelmiş halidir bu.” Ancak pire yorgan meselesine yenik düşmeyelim. Öfkemize yenilmeyelim. “Bırakın verdiğiniz oylarla istemediğiniz birileri vekil olsun. Bırakın REİS için AK Parti için birileri verdiğiniz oylarla kendilerini başarılı addetsin. Bırakın verdiğiniz oylarla istemediğiniz birileri etrafa hava bassın…
Kişisel düşüncelerden uzak bir bütün olarak ülkemizi düşünmek zorundayız. AK Parti’yi meclise daha güçlü göndermeliyiz. Yukarda da bahsettiğim gibi bu seçim Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli seçimidir. Zaman daraldıkça dış güçler Muhalefeti daha fazla şişirmeye pompalamaya başladılar. Erdoğan’a kin kusup CHP, İP ve SP’yi göklere çıkarıyorlar. Neden hiç düşündünüz mü? “
15 Temmuz da yapamadıklarını sandıkta yapmayı planladıkları için.” Washington Post başta olmak üzere ABD ve Avrupa’nın önde gelen basın kuruluşları Erdoğan’a nefret tohumları ekmeye devam ediyor.
Seçime sayılı günler kala hemen her gün seçime girecek partilerden daha fazla propaganda yapıyor.
Hepsi ağız birliği etmişcesine 24 Haziran seçimlerine iki hafta kala operasyonel haberlere başladı.
Muhalefete övgüler diziliyor…
Erdoğan’ın oyunun düştüğü algısı oluşturulmaya çalışılıyor….
“Batının istemediği o uzun adam Erdoğan’ın yaptıkları dünyayı kudurttu kıskandırdı parmak ısırttı.” Prensip şu; “Dış güçler istemiyorsa biz doğru istikametteyiz.” Bu şer güçlerin şişirdiği muhalefetin yapmak istediği icraatlarda ki ana slogan “Türkiye’ye yapılan ‘tüm yatırımları yıkacağız, durduracağız.
” Muhalefet hep bir ağızdan şunu söylüyor: “Şunları durduracağız, şunları yıkacağız, satacağız, bunları yok edeceğiz.” Biri Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni ve TİKA’yı, diğeri üçüncü hava limanını ve şehir hastanelerini, öteki devletin uçaklarını ve Kanal İstanbul’u, beriki hızlı treni ve Çanakkale Körfez Geçiş Köprüsü’nü gözüne kestirmiş. Habire yakıyorlar. Memleket millet için bir tuğla üst üste koymayanlar yıkmaya gelince birbirleriyle yarışıyor.
Yani Süleymaniyeleri yapmak için Mimar Sinanlar lazımken, yıkmak için iki amele yetiyor…
Tüm yatırımlara düşmanlık etmeye gelenler adeta devleti yıkmaya gelir. Bu yıkım ittifakının, bir “umut” olarak piyasaya sürülmesini ve öyle kabul edilmesini aklım bir türlü almıyor. İşin garip tarafı…
Daha dün üçüncü köprünün, güzergâhını değil, yapımını eleştirenler; seçim vaadi olarak “dördüncü köprüyü biz yaparız” diyordu. Gel çık işin içinden. Ama bu millet her zamanki gibi yeni ufuklara yelken açmak adına Recep Tayip Erdoğan ve kurucusu olduğu, besleyip büyüttüğü, mega projelere imza attığı partisi Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oyunu vererek yıkım projesine sandıkta iyi bir Osmanlı tokadı indirecektir.
Bunu anladık inşallah..
Yani siz Erdoğan’a oy verip Ak Partiye vermeyeceğim derseniz bu şer güçlerin oyununa alet olmuş olursunuz.
Ülkemizi bu zamana kadar tüm yatırımları atılımları birikimleri heba edip yıkım ittifakına ya teslim edeceğiz, ya da yatırımları daha fazlasını kat kat ileri taşıyıp batının kirli emellerine karşı devletimize sahip çıkacağız, daha fazla güçlü kılacağız.
Kararımız devam…
Bir kez daha altını kalınca çiziyorum.
Yerel yöneticilerin yanlışlarına kızıp yanlış kulvara geçmeyin. Varsın onlar bildiklerini okusunlar.
Amaç ve gaye “REİS, Ak Parti ve Türkiye’nin aydınlık geleceğidir.”
“24 Haziran’da muhalefetin yıkım projelerine geçit vermemek için Recep Tayyip Erdoğan ve Ak parti ye tereddütsüz destek olmalıyız.” Allah Memleketimizin bu kritik süreçten yüzünün akı ile çıkarmayı nasip etsin. Amin… Sözün özü… AK Parti ye ve Cumhur ittifakına destek olan ülkesine, devletine, memleketine ve kendisine iyilik yapar.
Tersi kötülüktür.
YORUM EKLE

banner103

google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0