Ya da ikisi birden mi?
Öyle ya da böyle, sonuçta büyük bir krizle karşı karşıyayız.
*
Washington Yakın Doğu Politikaları Enstitüsü Türkiye Araştırmaları Programı Direktörü Soner Çağaptay, yaşananları “Türkiye-ABD ilişkilerinde son 50 yılın en büyük krizi” olarak tanımlıyor.
Çağaptay, buna benzer bir krizin en son Kıbrıs savaşında yaşandığını, ABD’nin Türkiye’ye kapsamlı bir silah ambargosu uyguladığını anımsatıyor.
Bu kez de kapsamlı bir vize engeli kararı çıktı Washington’dan.
Peki ne olacak? Taraflar krizin sona ermesi için çaba göstermeyecek mi, yoksa zıtlaşmayı mı sürdürecekler?
Türkiye’nin eski Washington büyükelçilerinden deneyimli diplomat Faruk Loğoğlu, vize engelinin doğrudan Türk vatandaşlarını etkileyeceğini belirterek “ABD’nin kararı öğrencileri, hastaları ve işadamlarını mağdur edecektir. Washington’ın böylesi bir uygulaması çok ağır bir tepkidir” dedi.
*
Türkiye-ABD arasındaki vize krizi dünya başkentlerinde de gündemin ilk sıralarına oturdu. 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana aralıksız müttefik olan iki ülkenin ilişkilerinin böylesine gerilimlere sahne olması Batı’da endişeyle karşılandı.
Ama Moskova gibi madalyonun diğer yüzüne bakanlar da vardı.
Bir Rus siyaset bilimcisi olan Dmitriy Juravlev, Türkiye’nin ABD’nin ambargosuna misilleme yapmasını “Ankara’nın kararı Washington’la ilişkilerini azaltmak istediğini gösteriyor” ifadesiyle değerlendirdi.
Juravlev, Türkiye’nin ABD’yle ilişkilerini azaltmak istemesini de her iki ülkenin “Rusya’yla işbirliği, Suriye ve Kürt sorunu” gibi konularda farklı pozisyonlar almalarına bağladı.
Doğubilimci Sergey Demidenko’ysa, Türkiye’yle ABD arasında patlayan vize krizinin kilit öneme sahip anlaşmaları etkilemeyeceğini savundu. Demidenko, kilit anlaşmalardan çıkılmasının Türkiye’nin ekonomisi ve savunma yeteneği için “felaket” sonuçlar doğurabileceğini iddia etti.
Ya TSK’nın Suriye’nin İdlib kentine girmesi?.. Krizin patlamasının nedeni bu harekât olamaz mı?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Afyon’daki toplantısını kapatırken yaptığı konuşmada, özellikle ABD’nin dikkatini çekecek olan ifadelerle İdlip operasyonuna değiniyordu. Değindikleri şöyleydi:
“Halep’ten kimler kaçmak zorunda kaldı. Oradaki kardeşlerimiz. Halep’teki kardeşlerimiz varil bombalarından İdlib’e kaçtılar. Milyonlarca insan İdlib’de. Bize düşen görev İdlib’de. Astana’da bu çalışmaları yaptık. Alınan kararları İdlib’de uygulamaya koyduk. Çatışmasızlık bölgesi. Dışarıda Rusya, içerde de Türkiye olarak biz Özgür Suriye Ordusu’yla bu çalışmayı yürütüyoruz. (...) Herhangi bir sıkıntı olmadan bizim de desteğimizle oradaki gayret devam ediyor.
Mesele İdlib’te planlanan stratejiyi hayata geçirmek. İdlib, Hatay bizimle iç içe olan yerler. Afrin iç içe olan yerler. Buralarda bir sıkıntı var. Öyleyse bunu gidermemiz gerekiyor.
Terör koridoruna müsaade edemeyiz, müsaade edersek yeni bir Kobani yaşamak zorunda kalırız.”
-
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konuşmasının hemen ardından vize krizinin patlaması tesadüf değil gibi geldi bize...