Türkiye’deki OHAL koşullarının amacını oluşturan terörle mücadeleyi aşan bir boyutta sürdürüldüğünü savunan Altun, “FETÖ ile mücadele konusunda adil yargılanma hakkı gözetilerek yapılacak yargılamalar önemsenmektedir. 15 Temmuz darbe girişiminin sorumlularının hesap vermesi konusunda tereddüt bulunmadığı teyit edilirken, KHK’lar eliyle geliştirilen yeni sürecin giderek FETÖ ile ilgisi bulunmayan muhalefetin sindirilmesi operasyonuna dönüşmesine ilişkin ciddi kaygı beslenmektedir. Bu bağlamda özellikle FETÖ veya başka terör örgütlerinin yaftalaması veya böyle bir yaftalamaya gerek olmaksızın dahi geçmişte yaşanan hukuksuzlukların benzerleri ile karşılaşmış olmaktan ciddi bir kaygı duymaktayız. Cezaevlerinde yaşanan sağlık sorunlarının görmezden gelindiği ve yaşam kayıplarına sebep olacak duyarsızlıkların sergilendiği gözlenmektedir” şeklinde konuştu.
Baro başkanlarının bu süreçte savunma hakkının ciddi biçimde ihlal edildiği ve gelinen süreçte hukuk devletinden giderek uzaklaşıldığını iddia eden Altun, “Son günlerde avukatlara yönelik fiili saldırılar ve meslektaşlarımızın savunma hakkını engelleyecek mahiyette uygulamalar artmıştır. Görevi başında öldürülen, şiddete maruz bırakılan, tehditle yıldırılmaya çalışan meslektaşlarımızın haberleri her gün gazetelerde yer almaktadır. Bu saldırgan tutum, Viranşehir örneğinde olduğu gibi bir baro başkanına kadar vardırılmıştır. Bunun yanında kollukta, yargı önünde ve hemen hemen her bürokratik kurumda meslektaşlarımız akıl almaz engellemelerle ve hatta işkencelerle karşılaşmaktadırlar. Sadece görevini yerine getirdiği için duruşma salonlarında hakarete uğrayan, vekilliğini üstlendiği kişiyle veya bu kişiye atfedilen suçla özdeşleştirilen avukatlar, üstlendikleri davada sanık olarak yargılanabilmektedirler. Avukatlar, dünyanın her yerinde o ülkelerin hukuk tarihini yazan tarihçilerdir” diye konuştu.
Güncelleme Tarihi: 01 Ekim 2017, 16:34