Hristiyan kelimesinin ilk kez bu kilisede kullanılmış olması, Hatay’ı sadece tarihi değil, aynı zamanda manevi bir merkez haline getiriyor. Karaoğlan, bu tarihi gerçekliği romana ustalıkla işlerken, okuyuculara derinlemesine bir kültürel deneyim yaşatıyor.
Yazar Barış Karaoğlan, okuyucularını hem duygusal bir yolculuğa hem de tarihi ve manevi bir keşfe davet ediyor. Roman, dünyanın ilk Hristiyan kilisesi olarak kabul edilen Saint Pierre Kilisesi'ni merkez alarak, Hatay’ın derin tarihi ve kültürel zenginliklerini gözler önüne sererken, Adana ile ilgili de bilinmeyen bilgilerin öğrenilmesini sağlıyor.
Antony Caprini’nin Yolculuğu: Kayıp ve Umut Arasında
"Portakal Ağaçları", New York’ta yaşayan ve hayatı trajik bir kazayla alt üst olan Antony Caprini’nin hikayesini anlatıyor. Ailesini kaybettikten sonra yaşamın anlamını yitiren Antony, akciğer kanseri olduğunu öğrenir ve son dileği olarak, babasının vasiyetini yerine getirmek için Hatay’daki Saint Pierre Kilisesi’ne doğru bir yolculuğa çıkar. Bu yolculuk, aynı zamanda Antony’nin kendisiyle ve geçmişiyle yüzleştiği bir arınma süreci olur.
Aşk, Umut ve Yeni Başlangıçlar
Antony’nin yolculuğu sırasında Adana’da tanıştığı İngilizce öğretmeni Semra ve kızı Betül, romanın ana ekseninde yer alıyor. Üçlü, portakal ağaçlarının kokusuyla bezenmiş bu coğrafyada birbirlerine tutunarak yeni bir hayat kurmanın ve aşkın gücünü yeniden keşfediyor. Roman, aşkın, umudun ve her gün yeniden başlamanın mümkün olduğunu hatırlatıyor.
Barış Karaoğlan’dan Unutulmaz Bir Eser
"Portakal Ağaçları", sadece bir roman değil, aynı zamanda tarihi ve kültürel bir mirası okuyuculara aktaran önemli bir eser. Karaoğlan’ın sade ve akıcı dili, derin karakter analizleri ve etkileyici hikaye örgüsü, okuyucuları ilk sayfadan itibaren sarıp sarmalıyor.
Barış Karaoğlan’ın "Portakal Ağaçları" romanı, tarih ve maneviyatla iç içe dokunan hikayesiyle okuyucularını bekliyor.