Neden Başkanlık Sistemi?
Geçmiş döneme bakıldığında 10 yılda bir darbelerin tekrarlandığına dikkat çeken Prof. Dr. Ahmet Zeki Ünal, “Tek parti döneminde topluma zorla yapılan dayatmaların ardından çok partili döneme geçişle toplum bu dayatmalara cevabını sandıkta vermeye başlamıştır. Türk toplumu asla devletiyle kavga eden, ayaklanan, isyan çıkaran bir yapıya sahip olmamıştır. Fakat sandık toplumun, halkın değerlerini aşağılayan otoriteyi cezalandırdığı bir güç alanı haline gelmiştir. Tüm bu dinamikler ve 15 Temmuz darbe girişimine zemin hazırlayan anayasal sistemin varlığı yeni bir sistemi kaçınılmaz kılıyordu. 10 yılda bir toplumu darbelerle sindiren askeri vesayetin durdurulması ancak milli iradenin arkaya alınmasıyla sağlanabilecekti. Nitekim bu da başarıyla gerçekleştirildi. Yeni sistemi eleştirenler bu vesayetçi sistemin devam etmesini isteyenlerdir” açıklamasında bulundu.
Başkanlık sisteminin tarihsel sürecine değinen Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi İsrafil Küçük de, “Çok partili döneme geçiş sonrası milli iradeyi yavaş yavaş ikinci plana atıp devleti belirli grupların gücü ile idare eden bir anlayış gelişti. Fakat 2002 yılı itibariyle bu toprakların içinden gelen siyasetin içinde yoğrulmuş, milliyetçi, muhafazakar, liberal olarak tanımlayabileceğimiz bir iktidar geldi. Ve devletle birlikte toplumun da ihtiyacı değişti. 2002 sonrası devlet halkla diyalogunu artırdı ve bürokrasi ile vatandaş arasındaki kopukluktan doğan krizi yavaş yavaş çözdü. Halkın bu süreçte siyasete aktif destek vermesi güç odakları arasında bir çatışma ortamına sebep oldu. Dini gruplar genişleyen bu siyasi arenada elde ettikleri gücü devlete karşı kullanmaya başladı. Sonuç olarak darbe girişimi yaşandı fakat milli irade aktif desteğiyle devletinin yanında yer alarak yeni sisteme geçişin ilk mutabakat sinyallerini vermiş oldu” dedi.
Yeni sistemin ülkeye ve millete hayırlı olması temennilerinde bulunan BTÜ Rektörü Prof. Dr. Arif Karademir ise, “Eğiten ve öğreten konumunda olan bizler için önemli olan zihni berrak, vatan millet şuuruna sahip, tarihini iyi bilen ve geleceği iyi analiz edebilen, her şartta yüzü doğruya dönük bireylerin yetişmesi için mücadele etmek. Gençler milli ve manevi değerlerle yoğruldukça bu tip girişimler karşılıksız kalmaya mahkumdur” diye konuştu.
Güncelleme Tarihi: 12 Temmuz 2018, 11:58