“BENİ EN ÇOK ÜZEN, YÜZYILIN SAĞLIK OLAYINDA HASTALARA KATKI SAĞLAYAMAMAK OLDU”

O, Türkiye’de Covid-19’a ilk yakalanan hekimlerden... Kendini hastalarına şifa vermeye adamış Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu, 17 Mart’ta doktor olarak değil, bu kez hastaneye hasta olarak girdi. Yaklaşık 1 aylık çok zorlu tedavi sürecini geride bırakıp taburcu olurken bile ‘yüzyılın sağlık olayı’ diye tanımladığı pandemi sürecinde ‘hastaların tedavisine katkı sağlayamamanın üzüntüsünü yaşadığını’ söylüyor. Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu koronavirüse ilk yakalandığı anları, çok zorlu geçen tedavi sürecini anlattı, önemli mesajlar verdi.

“BENİ EN ÇOK ÜZEN, YÜZYILIN SAĞLIK OLAYINDA HASTALARA KATKI SAĞLAYAMAMAK OLDU”
banner98

“Rulette kırmızı ve siyah renkler vardır. İkisinin de gelme ihtimali yüzde 50’ye yakındır. Şükür şimdilik kırmızı kazandı.” Yoğun bakım sürecinde duygularını böyle anlatmıştı Acıbadem International Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu. Şimdi yeniden yürüme çabalarında. Çok ağır geçirdiği Covid enfeksiyonuna bir ay önce yakalandı. Ülkemizde henüz Covid-19 vakalarının resmi olarak tanı konulamayan o günlerde, Covid enfeksiyonu açısından en çok risk altında olan gruptaydı ve nihayetinde hastalarından Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu’na da sirayet etmişti virüs. 16 Mart gecesi yüksek ateş şikayeti ve halsizlik baş gösterince kendisinde de olduğunu hissetti ve valizini hazırlayıp hastaneye bu kez kendisi ‘hasta’ olarak gitti; muhtemel Covid şüphesiyle yatışı yapıldı. İlk iki testi negatif çıktı ama hastalığının 11. gününde pozitif çıkınca Covid-19 olduğuna yönelik kesin tanı kondu ve zorlu tedavi sürecinde o günlerde protokolde yer alan plazmaferez (kanın tümden yenilenmesi) ve kök hücre dahil her türlü, en güçlü tedaviler uygulandı.

Öyle bir hastalık ki!

“Covid-19 öyle bir hastalık ki çok fazla iniş-çıkış gösteriyor. İlerliyor ve bazen engel olamıyorsunuz. Tedavi sırasında kendimi iyi hissettiğim günler oldu ama sonra yeniden çok kötüleşti. Hastalığımın 12. gününde hiç ummadığım halde solunumum bozuldu, oksijenim düşmeye başlayınca yoğun bakım sürecim de başlamış oldu; tahmin edemeyeceğim kadar çok ağır ve zor seyretti. Tedavi sırasında bir dezavantaj sayılacak yüksek tansiyonum vardı, kilo sorunum vardı. Bunlardan başka vücudum daha önceden hiç karşılaşmadığı bu virüse karşı bütün silahlarını kullanmaya kalktı, bağışıklık sistemim aşırı reaksiyon gösterdi ve bu da vücuduma çok zarar verdi” diyor Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu.

Tüm tedaviler uygulandı ama hızla kötüleşiyordum!

Çin’den gelen ilaç, plazmaferes ve kök hücre tedavisi dahil her tür tedavinin hemen uygulanmaya başlandığını belirtiyor Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu ve süreci şöyle anlatıyor: “Protokolde ne kadar ilaç varsa hemen uygulamaya başladık. Bir yandan da aklımda ‘ya başta 84 yaşındaki annem olmak üzere hastalarıma, yakınlarıma da bulaştırmışsam!’ endişesi vardı. Ama kimseye bulaştırmamış olmam beni rahatlattı. Tedavilere onay vermiştim. Kabullenmek istemiyorsunuz, duygu ile mantık arasında gidip geliyorsunuz. Arkadaşlarım yoğun bakımda oksijenlerimin çok düşük olduğunu görünce doğrudan bayıltarak entübasyona geçirildim. Her şeye onay vermiştim.”

Yoğun bakımda “yüzde 50 şansım var” diye düşündüm

“Yoğun bakımda arkadaşlarım beni bayıltırken kendi kendime 59 yaşındayım, yüzde 50 kurtulacağım, yüzde 50 öleceğim dedim. O sıkıntıyla bir an evvel sıkıntının sona ermesini istiyorsunuz. Uyanırsam uyanırım dedim. 5-6 kere plazmaferez (kanın bir araç yardımıyla temizlenmesi) uygulamak zorunda kaldılar ki bu çok yüksek bir rakam. Kök hücre tedavisi de uygulandı. Uçlardan döndüm.”

Bu süreçte katkı sağlayamamak içimde ukde kaldı!

Hayatını insanlara sağlığa adamış olan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu, en büyük üzüntüsünü ise şöyle anlatıyor: “Bir aylık çok zorlu geçen sürecin ardından arkadaşlarımın yoğun gayretiyle tedavi oldum, sağlığıma kavuştuğum için çok mutluyum ama inanın şu an içimde, yüzyılın bu sağlık olayında hastalara destek verememenin, bu sürecin dışında kalmış olmanın üzüntüsü var. Taburculuk sonrası 3-4 hafta daha dinlenmem gerekecek ve kendimi izole edeceğim. Hastalara tedavi hizmeti sunamamak ve diğer çalışan sağlık emekçileri arkadaşlarıma destek verememek beni çok üzdü, üzmeye devam ediyor. Sağlık çalışanlarının Covid-19’a karşı son derece fedakar mücadelesinin hakkının ödenemeyeceğini belirten Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu “Tüm sağlık çalışanları büyük bir fedakarlıkla canla başla çalışıyor ve bu beni çok duygulandırıyor. Çünkü bu öyle bir savaş ki elinizde silah yok, hastalığa karşı yapabileceğiniz sadece önlem alıp savunmada kalmak. Hasta olanlar olsa bile hızlıca iyileşip aynı motivasyonla hastalarına şifa vermeye gayret ediyorlar. Oradan oraya hepsi koşturuyor, hasta akınına karşı hiç yorulmadan! Bu da beni gerçekten çok duygulandırıyor” diyor.

“Lütfen herkes kendini ve başkalarını korumaya özen göstersin”

Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu, yüzyılın bu büyük savaşında, gerekli güvenlik ve hijyen önlemlerine herkesin uymaya büyük özen göstermesinin şart olduğunu belirterek “Lütfen herkes Sağlık Bakanlığımızın açıkladığı ve Covid’e karşı tek savunmamız olan bu güvenlik önlemlerine çok büyük özen göstersinler. Yakalanmamak çok önemli ama yakalandıktan sonra da korkmayın, tedavide çok önemli gelişmeler oluyor. Süreç virüs lehine değil, bizlerin lehine işliyor, tecrübemiz de artıyor. Dolayısıyla yakalandıktan sonra kendinizden şüpheleniyorsanız, yüksek ateş, öksürük, halsizlik ve nefes darlığı gibi şikayetleriniz varsa hemen kendinizi izole edip, maskenizi takıp hastaneye gidin” diyor.

Necmi İnce

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner103

google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0