Devşirme Değil, Bu Toprakların Şampiyonlari

Milli forma ile mücadele eden Elvan Abeylegesse, Natalia Nasaridze, Lara Sanders, Ali Kaya, İlham Tanui Özbilen ve Natalia Hanikoğlu devşirme sporcu olma ve ay-yıldızlı bayrağı uluslararası arenada temsil etme süreçlerini anlattı.Dünyanın...

Devşirme Değil, Bu Toprakların Şampiyonlari
banner98
Milli forma ile mücadele eden Elvan Abeylegesse, Natalia Nasaridze, Lara Sanders, Ali Kaya, İlham Tanui Özbilen ve Natalia Hanikoğlu devşirme sporcu olma ve ay-yıldızlı bayrağı uluslararası arenada temsil etme süreçlerini anlattı.
Dünyanın her ülkesinde görülen devşirme sporcu yönteminin örnekleri Türkiye’de de var. Türkiye’de yaklaşık 6 bin 500 lisanslı devşirme sporcu bulunuyor ve bu sporculardan 800’e yakını faal spor hayatına devam ediyor. Türk atletizmine olimpiyatlardaki ilk gümüş madalyasını kazandıran, Türkiye ve Avrupa rekoru kıran Etiyopya asıllı milli atlet Elvan Abeylegesse, Türk vatandaşı olduğundan itibaren Türk bayrağını benimsediğini anlattı. Elvan, elde ettiği her başarının Türkiye’nin tanıtımında büyük bir etkisi olduğuna ve aynı zamanda genç sporcular için de örnek teşkil ettiğine inanıyor.
“BAŞARIYI MİLYONLARLA PAYLAŞMAK ONUR VERİCİ”
Milli formayı giydiğinde kendisini 77 milyonun temsilcisi olarak gördüğünü ve elde edilen başarısını milyonlarla paylaşmanın onur verici olduğunu belirten Elvan Abeylegesse, “İçerisinde bulunduğumuz dönemde çok sayıda yabancı sporcu milli formayı giyiyor. Bu genç sporculara tavsiyem çok çalışmaları ve başarıya odaklanmaları yönünde” dedi.
KAYA: “ASKERE DE GİDECEĞİM”
Kenya asıllı milli uzun mesafe atleti Ali Kaya ise doğduğu köyde amatör bir sporcuyken keşfedildiğini ve ilk profesyonel yarışlarına ay-yıldızlı formayla katıldığını ifade etti. Kaya, Türkiye’de askerlik görevini yerine getirmek istediğini ve kendisini devşirme değil, Türkiye’de yeniden doğan ‘Ali Kaya’ olarak gördüğünü söyledi. 2013 Avrupa Gençler Şampiyonası’nda Kros, 5 bin ve 10 bin metre dallarında şampiyon olan ve bu üçlemeyi tarihte yapan ilk sporcu unvanını kazanan Kaya, 2014 Avrupa Şampiyonası’nda da 10 bin metrede üçüncü olarak bu dereceyi elde eden en genç sporcu oldu. Milli formayı her giydiğinde çok mutlu olduğunu ve kendisine kucak açan milletin bayrağını en yüksek noktalara taşımak istediğini dile getiren Ali Kaya, terinin son damlasına kadar milli forma için mücadele edeceğini söyledi.
ÖZBİLEN: “DEVŞİRME DEĞİL, YURTDIŞI DOĞUMLU BİR TÜRK SPORCUYUM”
Kenya asıllı orta mesafe atleti İlham Tanui Özbilen, ilk olarak kendisini devşirme olarak değil, yurtdışı doğumlu bir Türk sporcu olarak tanımladığına dikkat çekiyor. Herhangi bir baskı altında kalmadan ülkeye hizmet etmek için Türk vatandaşı olduğunu söyleyen Özbilen, özellikle Türkiye’de düzenlenen spor organizasyonlarında adeta tüylerinin diken diken olduğunu belirtti.
Türk vatandaşlığına geçiş sürecinde önemli bir rol oynayan Önder Özbilen’in kendisine Türk olmayı günlerce anlattığını ifade eden İlham Tanui Özbilen ise, “Ay-yıldızlı bayrağımızdaki kırmızı rengin, onun için canını feda eden şehitlerimizin kanı olduğunu bilerek geldim. Bu formayı taşımanın nasıl bir sorumluluk gerektirdiğini anladım. Belki her zaman başarılı olamayabilirim ancak her zaman ülkeme saygı ve disiplin içinde sporumu yapacağım” açıklamasında bulundu. 2012 Dünya Salon Şampiyonası’nda 2., 2012 Londra Olimpiyat Oyunları’nda finalist, 2013 Akdeniz Oyunları’nda 800 ve bin 500 metrede şampiyon, 2013 Avrupa Salon Şampiyonası’nda 2. olan İlham Tanui Özbilen, doğduğu ülkeye karşı sık sık yarıştığını ama onları sadece rakip olarak gördüğünü de vurguladı.
NASARİDZE: “TÜRKİYE KAPILARINI BANA AÇTI VE RÜYALARIMI GERÇEKLEŞTİRDİM”
Gürcü asıllı milli okçu Natalia Nasaridze, Prof. Dr. Uğur Erdener’in teklifiyle Türkiye’ye geldiğini ve bir yıl sonra Türk vatandaşı olduğunu hatırlattı.
Natalia Nasaridze ise Sovyetler’de yaşanan sıkıntıların Gürcistan Milli Takımı’na da yansıdığını söyleyerek, “Sovyetler Milli Takımı dağılınca, büyük hayaller kurduğum okçuluktan kopacağımı düşündüm. Fakat öyle olmadı. Türkiye kapılarını bana açarak, imdadıma yetişti ve bu topraklarda rüyalarımı gerçekleştirdiğim bir spor kariyerine imza attım” dedi. Milli takım formasıyla çıktığı ilk karşılaşmalarda büyük bir heyecan yaşadığını ve o zaman yaşadıklarını şu an bile tarif edemediğini dile getiren Nasaridze, takım arkadaşlarının kendisine büyük kolaylık sağladığını ve Türkçe’yi da kamp yaşamında öğrendiğini söyledi. Çok sayıda uluslararası spor organizasyonuna katılan Nasaridze, 1995 ve 1997’deki Dünya Şampiyonaları’nda 3., 1996’da Avrupa Şampiyonası ve Akdeniz Oyunları’nda 1., 2000’de Avrupa Şampiyonası ve Avrupa Salon Şampiyonası’nda ise şampiyon oldu. Milli sporcu ayrıca Avrupa rekoru kırdığı 1995 ve 1998 Grand Prix Turnuvaları’nda aldığı bin 354 puan ile Türk okçuluk tarihine de adını altın harflerle yazdırdı.
Eski takım arkadaşlarıyla uluslararası organizasyonlarda karşı karşıya geldiğini anlatan Natalia Nasaridze, “Bu gibi durumlarda profesyonelliği elden bırakmıyordum. Müsabaka öncesi çizginin gerisindeyken arkadaş olduğumuz için hasret gideriyor, çizgiye geldiğimizde ise sadece rakip olarak birbirimize bakıyorduk” diye konuştu.
HANİKOĞLU: “RUSYA’YA KARŞI OYNAMAK BENİM İÇİN İNANILMAZDI”
Rus asıllı milli voleybolcu Natalia Hanikoğlu ise 2003 Avrupa Voleybol Şampiyonası’nda ikincilik heyecanı yaşayan kadroda yer aldığını belirtti.
Spora adım attığı ilk yıllarda Rus Milli Takımı’nın formasını giyen, sonrasında Kocaelispor’a transfer olan ve Türk Milli Takım formasıyla buluşan Hanikoğlu, Türkiye’de çok sıcak bir ortamla karşılaştığını açıklayarak, “Hiç yabancılık çekmediğimi de söyleyebilirim. Bunun sonrasında Milli Takım, tek kişilik devşirme sporcu kontenjanını benden yana kullandı ve başarı dolu bir spor serüveninde yer aldım” ifadelerini kullandı. Rus Milli Takımı’nın ‘yenilmez’ olduğu bir dönemde 2003 yılındaki şampiyonada milli formayla Rusya’ya karşı oynadığını vurgulayan Hanikoğlu, “O maç benim için gerçekten inanılmazdı. Tamamen maça konsantre olarak mücadele ettim ve 3-1’lik önemli bir galibiyet aldık. Bu karşılaşma çocuklarıma anlatacağım bir anı olmuştu” şeklinde konuştu.
SANDERS: “DEVŞİRME YÖNTEMİ MİLLİ TAKIMLARA FAYDA SAĞLIYOR”
ABD asıllı milli basketbolcu Lara Sanders, A Milli Kadın Basketbol Takımı ile 2014 FIBA Kadınlar Dünya Şampiyonası’nda mücadele etti. Türk vatandaşı olmadan önce Türkiye’de 3 sene oynadığını ve kolaylıkla milli formayla buluştuğunu dile getiren Sanders, “Birçok Avrupa ülkesinde devşirme yöntemiyle sporcular yaşadıkları ülkenin milli formasıyla buluşabiliyor. Bence takımda devşirme oyuncuya sahip olmak, milli takıma fayda sağlayacak bir husus” dedi.
Türkiye için mücadele etmenin kendisini harika hissettirdiğini ve şampiyona kapsamında tribünlerin yoğun ilgisine bağlı olarak doğduğu ülkede oynuyormuş gibi düşündüğünü söyleyen Sanders, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Bana ülkemizi temsil etme fırsatı sağlandığı için minnettarım. Çünkü herkes beni büyük bir sıcaklıkla benimsedi. Örneğin doğup büyüdüğüm Amerika’ya karşı mücadele etmek zorunda kalsaydım bu durum beni rahatsız etmezdi. Ben Türküm ve Türkiye için oynuyorum.”
ÖZBİLEN: “TURİST GİBİ ÜLKEMİZE GELEN SPORCULAR YETİŞTİRMİYORUZ”
Çeşitli ülkelerde sporcuların keşfedilmesi ve devşirme yöntemiyle milli takımda forma şansı bulmalarını sağlayan Önder Özbilen, sporcuların ülkeyi tanıyıp, sevmesinin ilk koşul olduğunun altını çizdi.
Elvan Abeylegesse, Ali Kaya ve İlham Tanui Özbilen gibi sporcuların milli formayı giymelerini sağlayan Özbilen, sporcuların aileleriyle de yakın temasta bulunduğunu söyledi. Önder Özbilen ay-yıldızlı bayrağın değerini devşirme sporcuların ailelerine de anlattığını vurgulayarak, “Turist gibi müsabakadan müsabakaya formamızı giyen bir sporcu değil, aksine örf ve adetlerimizi bilen sporcular yetiştirmeye önem gösteriyoruz” dedi.
Güncelleme Tarihi: 06 Ekim 2014, 19:25
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner103

google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0