Türkiye var olduğundan bu yana asla başı boş bırakılmadı. İç ve dış uzantılar, görevini en iyi şekilde yerine getirdi. Asılan başbakanlardan tutun, suikasta kurban giden bir çok köşe yazarımız, bürokratlarımız oldu. İçeride bizi başörtü ve PKK, ile yoran bir güruh vardı. Yakın zamanda Gezi, 15 temmuz ve Mit tırları olayları başarısız olsa da , enerjimizi boşa harcatmaya yetmiştir. Başımızı asla dış politikaya yön vermek için kaldıramazdık.
Bu sürede küresel aktörler, bölgede yapmak istediklerini yapıyordu. İkiz kulelerin bombalanmasından sonra ABD, yani NATO düğmeye basıyordu. ABD yakın zamanda IRAK ve Suriye'yi, ileride oluşturulmak istenen büyük Ortadoğu projesine hazırladı. Kan ve gözyaşının önemi yoktu. Bu yapılanmalar olurken İran olumlu olarak hiç bir şey yapmadı. Aksine milyonlarca Sünni kanı akıtmayı kendine görev bildi. Şimdi ibre İran’da. Plan takır takır işliyordu. İran’ın çözülmesi demek bölge olarak oyunun büyük bir bölümünün çözülmesi demektir. İsrail göre bu süreçte, Filistin’in büyük başkent olması için temizlenmesi gerekiyordu. Nitekim bu planın en önemli noktası Türkiye’dir. Fırat ve Dicle yani Mezopotamya topraklarıdır.
Dışarısı bu kadar acımasızken, bizler birbirimizi yemekten asla vazgeçmiyoruz. Daha küreselcilerin oyunlarından bahsetmedim bile. Bizler ise Hastane, havalimanı, yol yapılırken bile burun kıvırıyoruz. Neymiş yap işlet devret ile olur mu bu iş diye? Füze yollarız, platform bize ait değil derler. Araba üretiriz, parçası bizim değil derler. Iha üretiriz, yok kamerası çipi bize ait değil derler. Buna benzer bir çok karalama politikası üretirler. Bunları yapan hangi parti olursa olsun, ben alkışlarım.
Sahi soruyorum siz kim ve kimlerdensiniz?