UV ışınlarının göz üzerindeki olumsuz etkilerinden bahseden Şimşek ‘’ UV ışınları güneş ışınlarının gözle görülmeyen dalga boyunda yer alırlar ve ultraviyole A (UVA), B (UVB) ve C (UVC) olarak 3 gruba ayrılırlar. Bunlardan A (UVA) ve B (UVB) ışınları göze zarar verebilmektedir. Güneş ışınları katarakt, makula dejenerasyonu (sarı nokta hastalığı), et yürümesi (pterygium) gibi hastalıklara yol açabilmektedir. Çalışmalarda katarakt hastalarında %20 oranında, fazla UV ışınlarına maruz kalındığı saptanmıştır’’ dedi.
Açık göz rengine sahip olanlar daha dikkatli olmalı!
Şimşek, ultraviyole ışınlarının göze verebileceği hasarı arttıran faktörlerle ilgili ise ‘’ Daha yüksek bölgelerde, kar, kum ve deniz gibi ışığı yansıtan alanlarda, uzun süre dış ortamlarda bulunan kişilerde, açık göz ve deri rengine sahip olanlarda, ilkbahar ve yaz aylarında ultraviyole ışınların seviyesi artar. Gün içinde 11 ila 16 saatleri arasında da ultraviyole miktarı daha yüksektir. Bunun yanında bazı ilaçlar güneşe bağlı gözde hassasiyeti arttırmaktadır. Bu ilaçlar; doğum kontrol hapları, bazı tansiyon ilaçları ve bazı antibiyotiklerdir’’ dedi.
Güneş gözlüklerinin işlevlerinden birincisi ve en önemlisi, gözümüzü göremediğimiz UV ışınlarına karşı korumak olduğunun altını çizen Şimşek, yüksek kalitede güneş gözlüklerinde bulunan özellikleri ise şöyle sıralıyor;
• Güneş gözlüğünün UVA ve UVB blokaj derecelerine bakılmalı, % 99-100 UV blokajı yapabilen camlar seçilmelidir.
• Polarize camlar yansımaları engeller fakat güneşe karşı blokajını arttırmamaktadır, denizde ya da karda tercih edilebilirler.
• Güneş gözlüklerinde kullanılan aynalı kaplamalar yada koyu renk camlar göze gelen ışık miktarını düşürmekle birlikte ultraviyole blokaj oranını etkilememektedir.
• Büyük ve gözleri çevreleyen güneş gözlük çerçeveleri göze kenarlardan gelen ışınları azaltmaları nedeniyle tercih edilebilir.
Güncelleme Tarihi: 17 Ağustos 2017, 16:12