Avrasya Hospital Genel Cerrahi Uzmanı Op.Dr.A.Kerim Özakay reflü hastalığı hakkında önemli bilgiler verdi.
Mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçışıyla oluşan ,sıklıkla göğüste yanma, ağrı, yediklerin ağıza gelmesi, ses kısıklığı, boğaz ağrısı gibi belirtileri olan, Gastroözofageal reflü hastalığı (GÖR) diye de bilinen hastalık olduğunu anlatan Genel Cerrahi Uzmanı Op.Dr.A.Kerim Özakay, “Astım,farenjit,larenjit , zatürre gibi hastalıkların oluşumuna zemin hazırladığı bilinmektedir.Uzun süredir şikayetleri olan ve tedavi almayan hastalarda ciddi yemek borusu hasarlanmasına hatta kanserine dahi neden olabilmektedir. Toplumun yaklaşık yüzde 20sinde reflü yakınmaları mevcuttur fakat ameliyat gerektirecek düzeydekilerin oranı oldukça sınırlıdır. Reflü hastalığının oluşumunda alt özofageal sfinkter dediğimiz mideden yemek borusuna geri kaçışı engelleyen mekanizmanın çeşitli nedenlerle bozulması sorumludur” dedi.
Reflü hastalığı nasıl teşhis edilir?
İyi bir sorgulama ve hasta hikayesinin önemli olacağını dile getiren Genel Cerrahi Uzmanı Op.Dr.A.Kerim Özakay, “Ek olarak gastroskopi,ilaçlı yemekborusu ve mide filmi,pH metre ile 24 saatlik asit ölçümü,manometre ile alt özofageal sfinkter basıncı ölçümü,gastroözofageal reflü sintigrafisi gibi yöntemlerle kesin tanı konulur. Diyet ve yaşam tarzı düzenlemesi yapılmalıdır.Çikolata,alkol,sigara,kahve,fast-food gıdalar,kolalı-gazlı içecekler ,çok acı ve baharatlı yiyeceklerden uzak durulmalı,yemekle mide çok fazla doldurulmamalı ve akşam yemeği yatmadan 4 sat önce yenmeli, yüksek yastık kullanılmalı ,stresten uzak duracak hayat tarzı benimsenmelidir. Sıkı giysiler mümkün olduğu kadar seçilmemelidir. Bu önlemlere rağmen düzelmeyen hastalarda mide asidini ortadan kaldıran ilaçlar uzun süre belki de hayat boyu kullanılmaktadır. Önlem ve ilaçlara dirençli özellikle genç hastalarda ve reflü ile birlikte mide fıtığınında bulunduğu hastalarda cerrahi tedaviye başvurulur. Reflü hastalığı ihmal edilir ve tedavi edilmezse uzun dönemde ciddi sonuçlara neden olabilir” dedi.
Günümüzde reflü hastalığının cerrahi tedavisinin laparoskopik yöntemle yapıldığını anlatan Genel Cerrahi Uzmanı Op.Dr.A.Kerim Özakay, “4-5 adet 5-10 mm uzunluğunda kesi izi,bir günlük hastanede kalış,daha az ameliyat sonrası ağrı ve erken işe dönüş avantajları nedeniyle bu yöntem açık yönteme tercih edilmektedir.
Ameliyatta genişleyen diafram açıklığı daraltılır ve midenin üst bölümü yemek borusunun etrafına kısmi veya çepeçevre sarılarak bir nevi geri kaçış bariyeri oluşturulur. Cerrahi tedavi başarısı iyi seçilmiş hastalarda ve deneyimli ellerde yüzde 90'lar civarındadır.
Ameliyat sonrası ağrı , ağrı kesici ilaçlarla giderilir.Ameliyat akşamı oda içi dolaşmaya izin verilir.Ertesi gün sıvı gıdaya başlanarak önerilerle hasta taburcu edilir.Erken dönemde gazlı ,yağlı,baharatlı katı gıdalardan uzak durulur. 1 hafta içinde yumuşak gıdalardan katı gıdalara geçilir.Ağır kaldırma gibi karın içi basıncını arttıracak egzersizlerden bir süre uzak durulması önerilir” şeklinde konuştu.