Bursa bölgesi, organ bağışında Türkiye birincisi ama…

Ülkemizde organ bağışı ile hayata tutunacak binlerce kişi umutla bekliyor. Acıbadem Bursa Hastanesi Organ Nakli Merkezi Böbrek Bölümü Başkanı ve Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Oktay, bu denli önemli bir sorunla mücadele etmek için organ bağışı konusunda duyarlılığın artması gerektiğine dikkat çekiyor.

Bursa bölgesi, organ bağışında Türkiye birincisi ama…
banner98
 Bursa bölgesinin Türkiye’de, kadavradan organ bağışında başı çekse de, hala çok sayıda hastanın iyileşmek için umutla beklediğini belirtiyor. Özellikle organ nakilleri içinde en çok ihtiyaç duyulan böbrek bağışındaki yetersizlik nedeniyle, nakillerin yüzde 90’ının hala canlı vericiler olduğunu vurgulayarak yetişkinleri organ bağışlamaya davet ediyor.


Kronik böbrek hastalığı tüm dünyada küresel bir salgın boyutuna ulaşan son derece ciddi bir sorun. İstatistikler erişkinlerin yüzde 10’unun böbrek hastası olduğunu gösteriyor. Diyabetliler, hipertansiyon, kalp-damar hastaları ve ailesinde böbrek hastalığı bulunanlar kronik böbrek hastalığı ve dolayısıyla böbrek nakli için risk grubunda yer alıyor. Bununla birlikte, obezite, sigara, böbrek taşı, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları, sık ağrı kesici kullanımı ve bağ dokusu hastalıkları da diğer risk faktörleri arasında sıralanıyor. Ülkemizde de her 7 kişiden birinin sorunu olan kronik böbrek hastalıkları zamanla kronik bir hal alıyor ve dolayısıyla böbrek nakline ihtiyaç duyuluyor. Acıbadem Bursa Hastanesi Organ Nakli Merkezi Böbrek Bölümü Başkanı ve Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Oktay, nakile uygun olmadığı ya da nakil şansı bulamadığı için diyalize bağlı yaşamak zorunda kalan yaklaşık 60 bin hastanın olduğunu söylüyor. Yakın gelecekte ülkemizde 100 bin kişinin son dönem böbrek yetmezliği ile karşı karşıya kalacağının öngörülmesi ve bu rakamlardaki artış hızı da gelecek için endişe yaratıyor.

Canlı vericide ilk, kadavradan vericide son sıradayız!

Türkiye’de yaşanan organ nakli sayılarında böbrek nakilleri hala ilk sırada yer alıyor. Son yıllarda böbrek nakillerinde yaşanan hızlı artışla birlikte kişiye nakil yapılabiliyor. Prof. Dr. Bülent Oktay, ne yazık ki bu nakillerin hala yüzde 90’ının canlı vericiden sağlanabildiğine işaret ederek, “Türkiye canlı vericiden nakillerde dünyada ilk sırada yer almasına karşın kadavradan nakillere ise ne yazık ki son sırada yer alıyor. Bu konu ülkemizdeki organ nakli sayılarının artmamasının önündeki en önemli engel olmaya devam ediyor.” Beyin ölümü gerçekleşen kişilerden yapılabilen kadavradan nakil konusunun hala çok iyi anlaşılamadığına anlatan Prof. Dr. Bülent Oktay, “Bir kişinin beyin ölümünün gerçekleşmesi tıbben artık yaşamadığı anlamına geliyor. Yoğun bakım ünitelerinde verilen tüm desteğe rağmen bu kişilerin organları da 24-36 saat sonra fonksiyonlarını kaybediyor. Bu nedenle hasta yakınlarının da beyin ölümü konusunu bitkisel hayatla karıştırmamaları önem taşıyor” diyor. Beyin ölümü gerçekleşen kişilerin yakınlarının, yapacakları organ bağışı ile sadece böbrek değil, kalp, karaciğer gibi yeni organlara ihtiyaç duyan binlerce kişiye yaşama şansı sunacaklarını unutmaması gerekiyor.


Nakil sonrası başarı da arttı

Bugün böbrek nakli ameliyatlarında minimal invaziv cerrahi dediğimiz, kapalı ameliyatlar, üç boyutlu laparoskopi gibi yeni tekniklerin son derece başarılı şekilde kullanıldığını anlatan Prof. Dr. Bülent Oktay, “Bu sayede vericiler için de ameliyat ve sonrası dönem çok daha kolay geçebiliyor. Böylece yakınlarının hayatlarını kurtarabiliyor” diyor.

Nakil şansı bulabilen böbrek hastaları için de tıbbi anlamda son yıllarda önemli gelişmeler yaşandığı gözleniyor. Özellikle bağışıklık sisteminin baskılanması amacıyla kullanılan yeni ilaçlar sayesinde, nakil yapılan organ sağ kalımları 2-3 kat uzuyor. Prof. Dr. Bülent Oktay, bu sayede nakledilen böbreklerin 30-40 yıl sorunsuz olarak görev yaptığını ve hastaların da yaşam kalitelerinin önemli oranda yükseldiğini anlatıyor.

Güncelleme Tarihi: 03 Kasım 2017, 11:50
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner103

google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0