CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu: CHP'li belediyelerde asgari ücret net 2200 lira olacak

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, CHP'li belediyeler ve CHP'nin kazanacağı belediyelerde 1 Ocak 2019'dan itibaren asgari ücretin net 2200 lira olacağını söyledi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu: CHP'li belediyelerde asgari ücret net 2200 lira olacak
banner98

TBMM (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Genel Kurulunda, 2019 yılı bütçe teklifinin tümü üzerindeki görüşmelerde CHP Grubu adına konuştu.

Bütçenin belirleme, onaylama, denetlemeyi içerdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, bu hakkın monarşiye karşı mücadelelerden sonra parlamentonun elde ettiği bir hak olduğunu belirtti.

Orta Vadeli Program ve Orta Vadeli Mali Plan'ın yayımlanma zamanlarının belirli olduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, her seferinde bunların açıklanmasının gecikmesi nedeniyle çeşitli gerekçeler sıralandığını, ancak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçilmesinin ardından da bunların zamanında yayınlanmadığını ifade etti.

Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"İktidar partisinin saygıdeğer milletvekillerine seslenmek isterim; yetki verdiniz, güç verdiniz hatta kendi yetkilerinizi de devrettiniz. Şu soruyu sormayacak mısınız; 'Bütün imkanları verdik sana. Niye Orta Vadeli Program ile Orta Vadeli Mali Plan'ı zamanında yayınlamadın? Elinden tutan kim, kim engel oldu sana?'

İkincisi parlamentoya saygı gösteren bir yürütme organı, parlamentoya sevk ettiği bir kanun teklifi çıkmadan, o konuda çaba harcamaz. Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesi (FİKKO) kurulmuş. Kanun teklifi verilmiş. Ama işin başında olan damat bey şunu söylüyor: 'Biz iki kez üst üste toplantı yaptık, faaliyetlerimize devam ediyoruz.' Peki bu, parlamentoya saygısızlık demek değil midir? Parlamentodan çıkmayan bir organ oluşturuyorsunuz, toplantılarını yapıyorsunuz. Sanki kanun çıkmış gibi de sonuçlarını kamuoyuyla paylaşıyorsunuz.

Özellikle iktidar partili milletvekillerine sesleniyorum; yetki ve güç vereceksiniz, 'Ne yaparsanız yapın, biz nasıl olsa arkanızdayız' düşüncesine sahipseniz, kendinizi kurşun asker konumuna sokmuş olursunuz. Onlar da hadlerini bilecekler, biz de görevimizi bileceğiz. Elbette bu kanun teklifi yapılabilir, kabul edilebilir. İtirazımız yok ama parlamentodan geçmiş gibi irade sergilemek doğru değildir."

Kılıçdaroğlu, 2019 bütçesinin önceki bütçelerden farklı şekilde hazırlandığını belirterek, "2019 yılı bütçesi, bir ekonomik kriz döneminde hazırlanmıştır ve ekonomik krizin önümüzdeki süreçte daha da derinleşmesi beklenmektedir. Bu bütçe, demokratik bir ortamda değil bir sivil darbe döneminde hazırlanmıştır. Dolayısıyla bu bütçenin bu çerçevede dikkate alınıp değerlendirilmesi lazım." ifadelerini kullandı.

"Asgari ücretlilerin sorunlarına da çözüm içermiyor"

Bütçenin krizin faturasını kimin ödeyeceğini de ortaya koyması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, bu bütçenin asgari ücretin altında ücret alan 1 milyon 800 bin kişinin yarasına merhem olmayacağını savundu.

2019 yılı bütçesinin 6 milyon 700 bin asgari ücretlinin sorunlarına da çözüm içermediğini öne süren Kılıçdaroğlu, bütçenin işsizlerin problemlerini de ortadan kaldıramayacağını iddia etti.

Kilis'te çekildiğini belirttiği iki fotoğrafı gösteren Kılıçdaroğlu, "Türkiye İş Kurumu, bir yıldan daha az çalışacak işçi arıyor. Kadınlar ayrı, erkekler ayrı kuyrukta. Size çok güzel laflar, çok sert eleştiriler yapmayacağım. Elinizi vicdanınıza koyun, bu iki fotoğrafa bakın. 16 yılın sonunda Türkiye'yi böyle bir tabloyla karşı karşıya getirmenin vebali kime aittir? Vebali, sarayda oturan ve onun çevresindekilere aittir, size değil. Bu bütçe, işsizlik sorununa çözüm üretmiyor." diye konuştu.

Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin zorlamasıyla emeklilere birer maaş ikramiye dağıtıldığını savunarak, bugün 4 milyon emeklinin iş aradığını öne sürdü.

Çiftçinin gübre, ilaç, akaryakıt fiyatları nedeniyle çok zor durumda olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, AK Parti iktidarlarının, tarımsal destek tutarının Gayrı Safi Milli Hasıla'nın yüzde 1'i oranında çiftçiye destek verilmesine yönelik düzenlemeyi ihlal ettiğini iddia etti.

Tarımsal desteğin hiçbir zaman yüzde 1'i bulmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Çiftçilerin 2006'dan 2019'a kadar AK Parti hükümetlerinden alacağı ne kadar? 154 milyar 850 milyon lira. Yüzde 1'ini verseydiniz 154 milyar lirayı çiftçiye vermiş olacaktınız. O zaman ne mercimek ne saman ithal ederdiniz. Hayvan ithal ediyorsun, canlı. Onu beslemek için samanı da ithal ediyorsunuz. Böyle bir tabloyla Türkiye hiçbir zaman karşı karşıya kalmadı." dedi.

"Çiftçinin ne traktörü ne toprağı kaldı"

TBMM Başkanı Binali Yıldırım'ı işaret eden Kılıçdaroğlu, "Başbakanlık yaptığı dönemde Balıkesir'de konuşması var; 'Deponun yarısı sizden, yarısı bizden.' Sayın Başkan, değerli milletvekilleri bırakın deponun yarısını, çiftçinin ne traktörü ne toprağı kaldı. Hepsi icralık." ifadesini kullandı.

Bütçenin esnaf için de herhangi bir çözüm getirmediğini savunan Kılıçdaroğlu, esnafın ağladığını ileri sürdü.

Bülent Ecevit hükümetinin kriz sonrası bütün önlemleri aldığını, AK Parti iktidarının hazıra konduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, "Şimdi Türkiye'yi 16 yıl sonra aynı noktaya ama daha ağır şartlarla getiriyorsunuz." diye konuştu.

Vatandaşın borcunun da AK Parti hükümetleri döneminde ciddi oranda arttığını söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"AK Parti hükümetleri döneminde vatandaşların borcu tam 79 kat artmış durumda. Borç 522 milyar lira. Vatandaş borç batağında, nefes alamıyor. 522 milyar lirayı bu vatandaş nasıl ödeyecek? İnsaf denilen bir şey var. Sadece tüketici kredisi borçlarının artış oranı 229 kat. 56 milyon liradan 12 milyar 833 milyon liraya çıkmış. İnsanda biraz insaf olur. Vatandaş 'Türkiye nereye gidiyor'la ilgilenmiyor, 'akşam eve nasıl ekmek götüreceğim'le ilgileniyor. Ocak-ekim arası, 10 ayda icraya düşen vatandaş sayısı 1 milyon 56 kişi. Saray hükümetinin vatandaşlara yüklediği yükler var. Borç batağına sokuyorsunuz, ayrıca 'faiz ödeyeceksiniz.' diyorsunuz. Bu yılın ocak-ekim döneminde vatandaşların ödediği faiz 55 milyar 500 milyon lira. Kim ödüyor bu faizi? Sırtı kalınlar mı ödüyor, asgari ücretli mi? Yemin billah ediyorum, bu saray hükümeti ve çevresinde dolananların tamamı tefecilere hizmet ediyor. Kredi kartı ve tüketici kredisi borçlarına vatandaş, 2003'ten 2018 yılı ekim ayına kadar 433 milyar 490 milyon lira faiz ödedi."

"Vallahi de billahi de haramdır"

AK Parti'li milletvekillerini eleştiren Kılıçdaroğlu, "Sürekli yürütme organını alkışlamak, sizi kurşun asker konumuna sokar. Elinizi vicdanınıza koyarak oyunuzu kullanın. Yapmayın; günaha, harama ortak olmayın. Vallahi de billahi de haramdır. Türkiye Cumhuriyetinde hangi hükümet bu kadar faiz ödedi? 'Faize karşıyız'. Bütün devlet, bütün vatandaşlar faiz için çalışıyorlar." dedi.

Sanayicinin üretemediğini savunan Kılıçdaroğlu, üretimin ithalata bağımlı olduğunu söyledi.

Merhum Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın, AK Parti'nin ilk mali affı sırasında bir daha af çıkarılmayacağı yönünde açıklama yaptığını anımsatan Kılıçdaroğlu, "Bütün dünyada en çok mali af çıkaran hükümet, bu hükümet. Fransa, Almanya'ya sorun bakalım; kaç yıl önce mali af ilan etmişler. İsterseniz 100 sefer yapın, borç batağındaki vatandaş nasıl vergisini, sigorta primini ödeyecek ki? Ödeyemiyor. Af çıkarıyorsun, 'Ödeyemiyorum' diyor. Nefes alamıyor. Siz de arka arkaya af çıkarıyorsunuz. İstediğiniz kadar çıkarın, ödeyemeyecek." ifadelerini kullandı.

Kemal Kılıçdaroğlu, 2019 yılı bütçesinin, KOBİ'lere ve emeklilikte yaşa takılanlara yönelik de bir çözüm getirmediğini belirterek, şunları söyledi:

"Beni yaralayan ne biliyor musunuz? Vatandaş hak talebinde bulunur, siyasi iktidar karşı çıkabilir. Ama hiçbir kişi kendi vatandaşını 'türedi' diye tanımlamaz. Hele hele cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturup, kendi vatandaşını hak istedi diye 'Bu türediler.' diye hitap edemez. O lafı ediyorsa, hiç kimsenin cumhurbaşkanı değildir. Kendi vatandaşına hiçbir siyasetçi de vatandaş da diğerine 'türedi' demez. 'Niye hak istiyorsun' diye aşağılamak doğru değil."

"Vatandaşı eti gramla alır hale getirdiniz"

İnşaat işçilerinin 4 ayda elde ettikleri gelirle 7-8 ay geçinmeye çalıştıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, "Vatandaşı eti gramla alır hale getirdiniz. 16 yıldır yönetiyorsunuz, memleketi bu hale getirdiniz. Ben sizi suçlamıyorum. AK Parti grubuna bir şey demiyorum bu süreçte. AK Parti grubunun kabahati, onların her dediğine 'evet' demektir. Siz de 'Kusura bakma, memleketi bu hale neden getirdin?' deme cesareti gösterin. Benim sizden istediğim bu." şeklinde konuştu.

Kılıçdaroğlu, öğrencilerin yurt sorununun bir yıl içerisinde çözülebilecekken 16 yıldır çözülemediğini savunarak, iktidarın gençlere bu hizmeti çok gördüğünü ileri sürdü.

Şu anda elektriği, doğal gazı ve suyu kesilen aileler bulunduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sadece İstanbul'da 580 bin 201 konutun suyu kesildi. Bu ailelere su hakkını da mı reva görmüyorsunuz? 493 bin 219 konutun da doğal gazını kesiyorsunuz. Bunu yapan insanlarda vicdan var mı, uzayda mı yaşıyorlar? Bu, bir soru önergesi üzerine İstanbul Büyükşehir'in verdiği cevap. Bu bütçe bunlara bir çözüm getiriyor mu? Bunlar unutulmuş insanlar. Bizim insanlarımız ama görünmeyen insanlarımız. Asgari ücretin altında ücret alanlar görünmüyorlar."

Şehitlere yönelik farklılaştırmanın doğru olmadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Şehidin A'sı, B'si olur mu? Gazinin A'sı, B'si olur mu? Burada bile ayrımcılık yaptı bu yürütme organı. İnsanda biraz vicdan olur. Güvenlik güçleri karda kışta, buzda, eksi 30 derecede teröre karşı mücadele ediyor, şehit düşüyor. 'Sen şehitsin' diyorsun. 15 Temmuz... 'Gel kardeşim, başımın üstünde yerin var.' İkisi de bizim şehidimizdir. Ayrım neden yapıyorsunuz? Allah aşkına elinizi vicdanınıza koyup bu soruyu yürütme organına sordunuz mu?" dedi.

24 Aralık 2017'de çıkarılan bir kanunla şehit yakınları ve gazilere yönelik bir kampanya başlatıldığını ve para toplandığını anımsatan Kılıçdaroğlu, "Nerede bu para? 2 yıl geçti. Kampanya dediğin nedir Allah aşkına? Acaba o parayı da mı yürüttüler? Aklımıza o geliyor. Yürütme organının öyle bir özelliği var; her şeyi yürütmek." ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, bütçenin, AK Parti'nin, seçim meydanlarında öğretmenler ve sağlık çalışanları başta olmak üzere bazı meslek gruplarına yönelik 3600 ek gösterge vaadini de içermediğini belirterek, şöyle konuştu:

"Niye vermiyorsunuz? Niye söz verdiniz millete? İYİ Parti'li arkadaşlar kanun teklifi, önerge verdiler, reddettiniz. Niye reddediyorsunuz? Siz verin kanun teklifini, biz kabul edelim. Vatandaşın lehine olup da buraya gelen bir şeye nasıl olup da elinizi 'hayır' diye kaldırıyorsunuz? Vatandaşın lehine gelenlere 'hayır', sarayın lehine gelenlere 'evet' oyunu kullanıyorsunuz. Beni asıl yaralayan nokta budur." sözlerini sarfetti.

İktidarın "Vergiyi tabana yayacağız." şeklinde açıklamalarda bulunduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, "Vergi zaten tabanda. Geliri tabana yay da yukardan vergiyi al." dedi.

Milyarlarca dolar kazananlar beş kuruş vergi vermezken, yeni doğan bebekten emekliye her kesimin vergi ödediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, kadroya alınmayan hala onbinlerce taşeron işçi bulunduğunu savundu.

"20 Temmuz darbesinden sonra gelen bütçe"

Kılıçdaroğlu, 2019 yılı bütçesini eleştirerek, "Bu bütçe, siyasi açıdan da bir darbe bütçesidir. Normal zamanda gelen bir bütçe değildir, toplumun baskılandığı dönemde gelen bir bütçedir. Hiç kimse sesini çıkaramıyor. 20 Temmuz darbesinden sonra gelen bütçedir." diye konuştu.

Türkiye'de yasama, yürütme ve yargının tamamen bir kişinin yönetiminde olduğunu, güçler ayrılığı ilkesinin işlemediğini, devlet yönetiminde bulunması gereken denetleme ve denge organlarının çalışmadığını öne süren Kılıçdaroğlu, öte yandan medyanın yüzde 90'ının da bir kişinin kontrolünde olduğunu ve medyanın muhalefete tüm kapılarını kapattığını söyledi.

Kılıçdaroğlu, Türkiye'de kimin terörist veya ajan olduğuna bir kişinin karar verdiğini, mahkemelerin de bunu onayladığını, Türkiye'de insanların mahkemelerde savunma haklarının kısıtlandığını, iddianamelerin aylarca hazırlanmadığını, avukatların bile yasalara aykırı olarak tutuklandığını iddia etti.

"İstedikleri kadar dinlesinler"

Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bir ülke düşünün, siyasal gücü olanlar ile parasal gücü olanlar yargılanmıyor. Sarayın avukatlarını hemen tutuyorlar, büyük paralar veriyorlar, zaten mesele kendiliğinden çözülüyor. Bir ülke düşünün, milletvekilleri tutuklu, belediye başkanları görevden alınıyor, otoriteye yakın olan başkanlar da zorla istifa ettiriliyor. Anayasa Mahkemesi kararları bile alt mahkeme tarafından uygulanmıyor. Çünkü alt mahkeme gücünü hukuktan değil, saraydan alıyor. Hangi hukuktan söz edeceksiniz? Bir ülke düşünün, herkesin telefonları dinleniyor ve bir otoriteye servis ediliyor. Sizin de telefonlarınız dinleniyor, siz de telefonlarınızda rahat konuşamıyorsunuz. Benimki, eşimin, çocuklarımın, hepimizinki dinleniyor ama biz çekinmiyoruz. Çünkü biz doğruların arkasındayız, doğruları savunuyoruz. İstedikleri kadar dinlesinler; dinlemezlerse namerttir. Bir ülke düşünün tüm bunları yapan yöneticiler hiçbir sorumluluk almıyor. Devamlı bir tane düşman yaratıyor; iç düşman, dış düşman. Bir ülke düşünün 16 yılda 11 kez eğitim sistemi değişiyor. Bir ülke düşünün, '24 saatte Suriye'ye gireceğiz, Emevi Camisi'nde namaz kılacağız.' dediler. Aynı yöneticiler, Süleyman Şah Türbesi'nin bulunduğu toprakları, vatan toprağımızı terk etmek zorunda kaldılar. Bizim tarihimizde bir ilktir, kendi toprağını terk eden hükümet. Kendi toprağı, vatan toprağı orası. Ben ölürüm, çakılını dahi vermem, çakılını dahi vermem. Orada bin kişi, on bin kişi hep beraber ölürüz ama toprağımızı terk etmeyiz."

AK Parti İzmir Milletvekili Alpay Özalan'ın, "Bunu siz demeyin bari." demesi üzerine, CHP milletvekilleri Özalan'a tepki gösterdi. AK Parti ile CHP milletvekillerinin birbirlerine laf atması üzerine araya iki partinin grup başkanvekilleri girdi, TBMM Başkanı Binali Yıldırım da "Lütfen hatibi dinleyelim, sakin olalım." diye uyarıda bulundu.

"İsraf haramdır"

Kılıçdaroğlu, bütçenin sağlıklı bir demokrasi için hazırlanmadığını, bu nedenle sakat ve demokrasiye inanan herkesin "hayır" diyeceği bir bütçe olduğunu öne sürdü.

Bütçeden üç kesimin yararlandığını ileri süren Kılıçdaroğlu, bunlardan birinin sarayın bütçesi olduğunu savundu. Kılıçdaroğlu, "sarayın bir elinin yağda bir elinin balda olduğunu, Lale Dönemi'nde bile bu kadar şatafatın bulunmadığını" öne sürdü.

Vatandaşa "Tasarruf edin." denildiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, vatandaşın tasarruf yapacak parasının olmadığını söyledi. Kılıçdaroğlu, "Yazlık sarayda oturanlar, kışlık sarayda oturanlar, uçan saraylarda oturanlar, asla tasarrufa yanaşmazlar, onlar israfı severler. Bizim inancımıza göre israf haramdır ama onlar israftan asla vazgeçmezler. Bu bütçeye evet derseniz, beyefendinin aylığını 59 bin liradan 74 bin liraya çıkaracaksınız, emekli aylığı hariç, yetmiyor para, çift dikiş gidecek." diye konuştu.

İkincisinin saray çevresi olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, "Sarayın etrafında bir çevre var, etrafını sarmış, bunlar yiyici çevre. Bunlara kamuoyunda beşli çete denir. En büyük ihaleleri dolar bazında alırlar, dolar bazında garanti alırlar. Kardeşim, ihaleyi, geçişi Türk lirasına çevir, teminatı kaldır. 'Hayır, olmaz' Neden? E, bunlar sarayın çevresinden, onların beslemeleri, sarayın beslemeleri. Sarayın beslemelerinden bu memlekete hayır gelmez. Bu bütçenin hizmet ettiği üçüncü kesim tefeciler, rantiyeciler." dedi.

"Bir avuç tefeciye teslim"

Kılıçdaroğlu, 2018'in 9 ayında Londra'daki bir grup tefeciye ödenen faizin 9 milyar 724 milyon dolar, AK Parti hükümetleri döneminde ise 159 milyar 290 milyon dolar olduğunu savundu.

Kemal Kılıçdaroğlu, "Hem gelip burada 'ülkeyi şöyle, böyle yaptım' diye efeleneceksin... Ülkeyi batırdın. Dolar yükselse de düşse de karlı onlar çıkıyor. 13 Ağustos'ta Londra'dan bir tefeci geldi, Türkiye'ye 1 milyon dolar getirdi, o günkü kur üzerinden TL'ye çevirdi, 6 milyon 883 bin 800 lira TL alıyor. 114 gün sonra bunu gösterge tahviline yatırdı, o gün 7 milyon 384 bin 675 lira parasını aldı. O doları 3 Aralık'ta hemen dolara yatırdı, 1 milyon 406 bin 524 dolar aldı. 114 günde dolar bazında yüzde 40 kazandı." ifadesini kullandı.

Türkiye'nin ekonomik bağımsızlığını kaybettiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, "hükümetin 16 yılın sonunda devasa Türkiye Cumhuriyeti'ni bir avuç tefeciye teslim ettiğini" savundu.

"Bir şartla anlatacağım"

Cemal Kaşıkçı cinayetine de değinen Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisine, "Almanya'ya, Viyana'ya gittin, çık anlat" dediğini söyledi. Kılıçdaroğlu, herkesin önünde namus sözü verdiğini dile getirerek "Almanya, Viyana, Kıbrıs'ta neleri konuşacağımı gelip bu kürsüde anlatacağım ama bir şartla: Erdoğan bu katilleri hangi gerekçeyle serbest bıraktı, çıkıp anlatsın bana. Hangi gerekçeyle bıraktı?" diye sordu.

Kılıçdaroğlu, "MİT Müsteşarımız Amerika'ya koşa koşa gider bilgi vermeye. MİT Müsteşarı parlamentoya gelip komisyona bir bilgi verdi mi? Bu parlamento ikinci sınıf parlamento mu? Buradaki milletvekilleri ikinci sınıf milletvekili mi? Gidip başkalarına bütün olayı anlatıyorsun, bizim parlamentoya gelince ağzına bant çekiyorsun, burada kimse öğrenmesin. Ya dünyanın bildiğini bizden niye saklıyorlar, niye saklıyorlar?" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "MİT Müsteşarı'nın Senato İstihbarat Komitesine bilgi verdiğinden benim haberim yok." dediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bire bir haberi var. Kendisine bağlı olan bir MİT Müsteşarı Cumhurbaşkanından habersiz gidecek, bazı senatörlere bilgi verecek. Eğer haberi yoksa bir felaket, haberi var, yalan söylüyorsa o başka bir felaket." değerlendirmesinde bulundu.

"Suriye ile konuşulmalı"

Ekonomik krizle karşı karşıya olduklarını savunan Kılıçdaroğlu, buna yönelik olarak 13 maddelik metin hazırladıklarını, bunlara uyulması halinde ekonomik krizin atlatılabileceğini söyledi.

Yasal olarak 3 ayda bir toplanması gereken Ekonomik Sosyal Konseyin, 10 yıldan bu yana toplanmadığını belirten Kılıçdaroğlu, 13 madde hakkında bilgi verdi.

Kılıçdaroğlu, dış politikanın 180 derece değişmek zorunda olduğunu, eğer Suriye'nin toprak bütünlüğü savunuluyorsa Suriye ile masaya oturulup, konuşulması gerektiğini belirtti. Kılıçdaroğlu, dış politikanın yeniden milli bir kimliğe kavuşması, iktidarı ve muhalefetiyle dış politikada bir olmak gerektiğini dile getirdi.

"Tazminatı bir değil, bin yapmazsanız..."

Adaletsiz bir vergi politikası, vergi cennetleri bulunduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Bu Meclis görevini yaptı 2006 yılında; 'Vergi cennetlerinde şirket kuruyorsanız oradan gelen kar paylarından vergi alacağım.' dedi. Ama vergi cennetleri listesinin Bakanlar Kurulu tarafından yayınlanması lazım. 2019'a geliyoruz, yayınlamıyorlar. Niye yayınlamıyorlar? Çünkü beylerin vergi adalarında şirketleri var, 1 sterlinlik şirkete 15 milyon dolarlık gemi satıyorlar. Man Adası olayı, sapına kadar doğrudur, tamamı doğrudur. Tazminatı bir değil, bin yapmazsanız namertsiniz. Hakkın ve hukukun, tüyü bitmemiş yetimin arkasından gideceğim."

Açıklanan 100 günlük programda, kamu idarelerinin harcamalarının gözden geçirileceğinin, tasarrufları artıracak yöntem belirleneceğinin ifade edildiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, "Bir ev hanımını çağırın, o bütün yöntemleri öğretir." dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 1 Ocak 2019'dan itibaren CHP'li belediyelerde ve CHP'nin kazanacağı belediyelerde asgari ücretin net 2 bin 200 lira olacağını bildirdi. Kılıçdaroğlu, kazanacakları belediyelerde hiç kimsenin işine son vermeyeceklerini, kimsenin işiyle, aşıyla uğraşmayacaklarını, kul hakkı yemeyeceklerini dile getirdi.

"Böyle bir Türkiye yok"

AK Parti Grup Başkanı Naci Bostancı, demokrasiyi demokrasi yapanın, iktidar ile muhalefetin varlığı olduğunu söyledi.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının büyük bölümünde AK Parti Grubu'na ve AK Parti'ye oy verenlere seslenmek istediğini belirten Bostancı, "sarayın beslemeleri", "yürütme" organı gibi birtakım ifadelerinin Kılıçdaroğlu'nun kurmak istediği iletişimin önündeki ciddi duvarlar olduğunu belirtti.

Bostancı, Kılıçdaroğlu'nun, çok dramatik bir Türkiye tablosu çizdiğine işaret ederek "Baktığımızda 16 yıldan beri halkı eziyoruz, ülkeyi batırdık, herkes perişan, sefalet, tefecilere hizmet veriyoruz. Sayın Genel Başkan'ın diliyle söylüyorum vallahi de billahi de böyle bir Türkiye olsa kendisi başbakan, cumhurbaşkanı olurdu. Böyle bir Türkiye yok. 16 yıldan bu yana bu ülkede seçimler yapılıyor. Halkımız kendisine zulmedenlere karşı herhalde mazoşist değil. Ya halkta arıza var ya da bu ifadelerle Türkiye'nin tasvirinde bir arıza var. Halkta arıza olduğu kanaatinde değiliz." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun, "20 Temmuz sivil darbesi" ifadesini kullandığını anımsatan Bostancı, OHAL'i parlamentonun ilan ettiğine dikkati çekti. Bostancı, "Her 23 Nisan'da buraya geliyoruz. 95 yıllık bu geleneğe saygı gösteriyoruz. Aynı saygının parlamentonun aldığı kararlara da gösterilmesi lazım." dedi.

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının, vücut dili ve seslendiği dimağlar açısından AK Parti seçmenine ve milletvekillerine de yönelik mesajlar içerdiğini dile getirdi.

Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sayın Kılıçdaroğlu, ne kendilerini sorumlu tutan ne de suçlayan dil kullanmıştır. Aksine bu ülkede yaşananları birer birer delillendirmiştir. Sayın Grup Başkanı, cevap konuşmasında, 'haksız ihale, sarayda israf yok' dememiştir, 5'li çetenin varlığını inkar etmemiştir. Sadece 'böyle bir şey varsa bu millet bize oy vermez' demiştir. O zaman mesaj bugünden itibaren millettedir. Bu gerçekleri yaşayan herkesin önündeki ilk hedef 31 Mart'ta Naci Bostancı'ya gereken cevabı vermektir. Sayın Genel Başkan'ın 'besleme' olarak nitelendirdiği kesim ne AK Parti Grubu ne de AK Parti'ye oy verenlerdir; saray tarafından beslenen beşli çeteler, haramzadeler, milletin kanını emenlerdir."

Muhabir: Seval Ocak Adıyaman-Meltem Öztürk

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner103

google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0