Çanakkale'nin Lapseki ilçesinde Belediye Başkanı Eyüp Yılmaz'ı ziyaret eden Turan, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

CHP'lilerin parti yönetimine mektup yazmasıyla ilgili soru üzerine Turan, bu duruma çok şaşırdıklarını söyledi.

Bunun CHP'deki sıkıntıların bir göstergesi olduğunu belirten Turan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"CHP Genel Başkanı'na mektup yazıp, Atatürkçü olmamakla itham eden iki kıymetli vekile biz sadece 'Günaydın' diyebiliyoruz. Çünkü biz Sayın Kılıçdaroğlu'nun genel başkan olması operasyonunda CHP'nin adım adım nasıl dönüştürüldüğünü, nasıl farklı kimlik içerisinde olduğunu hep beraber gözlemledik. Artık şu anki CHP’nin ne Atatürk ile ne İnönü ile hatta ne Baykal ile hiçbir alakası olmadığını, sadece isim benzerliğinin kaldığını görmüş olduk. Ordumuza 'satılmış' diyebilen, PYD’ye terör örgütü diyemeyen, Atatürk’e Atatürk demekten korkan, sonuçlar kesinleşmeden önce Biden'ı tebrik sırasına giren CHP’lilerin olduğu bir CHP’nin, tarihteki CHP ile hiçbir bağının kalmadığını herkes görmüş oldu."

Turan, mektubu kastederek, CHP'nin bu tarz tepkilerle kendisine gelmesini ümit ettiğini dile getirerek, şöyle dedi:

"Ümit ediyorum, CHP bu tarz tepkilerle kendisine gelir. Ümit ediyorum, CHP’nin Atatürkçü, milliyetçi, halkçı insanları bu yanlış gidişe, bu kimliksiz siyasete bir ‘Dur’ der. Çünkü CHP şu an geldiği yerde sadece Demirtaş’ın eş başkanlığının fiili halden resmi hale gelmesinin eksik kaldığı dönemi yaşıyor. Şu an PYD’nin terör örgütü olarak görülmediği bir CHP, bildiğiniz gibi aynı şekilde HDP’nin vagonu durumunda olup, eş başkanlığını Demirtaş’ın yaptığı bir parti haline gelmiştir."

Mektubun içeriğini değerlendirdiklerinde, her partide milletvekilleri ya da teşkilatlar arasında tartışmalar olabileceğini belirten Turan, ancak bu konuda usul ve yöntemler olduğunu vurguladı.

Bu olayı hayretle izlediklerini anlatan Turan, "Ateş yakarak dumanla haberleşmek, mektupla yazışmak gibi çok geride kalan ifadelerin, yaklaşımların bugünün Türkiye’sinde olması büyük bir vahamettir. Kılıçdaroğlu yönetimi kendi vekillerini dinleyebilen, anlayabilen, onlarla karşılıklı konuları değerlendirebilen bir imkan vermiş olsaydı hiçbir vekil, genel başkana mektup yazma usulünü tercih etmezdi diye düşünüyorum." ifadelerini kullandı.