AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş: Türkiye bu işin arkasını bırakmayacak

AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesine ilişkin, Türkiye, bu anlamda bu ortaya konulan çirkin, ürkütücü, korkunç, insanlık dışı, uluslararası hukuka aykırı bu işin arkasını bırakmayacak." dedi.

AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş: Türkiye bu işin arkasını bırakmayacak
banner98

KONYA (AA) - AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesine ilişkin, "Türkiye, bu anlamda bu ortaya konulan çirkin, ürkütücü, korkunç, insanlık dışı, uluslararası hukuka aykırı bu işin arkasını bırakmayacak." dedi.

Kurtulmuş, Konya'da, bir otelde düzenlenen kahvaltı programında gazetecilerle bir araya geldi.

27 Ekim'de Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında İstanbul'da düzenlenecek olan toplantıda, 4 ülke devlet başkanın bir araya geleceğini belirten Kurtulmuş, "Rusya devlet başkanı, Almanya şansölyesi ve Fransa cumhurbaşkanının, Cumhurbaşkanımızın ev sahipliğinde İstanbul'da yapacağı toplantının fevkalade hayati önem taşıdığını hepimiz biliyoruz. Bütün dünya kamuoyu biliyor. Bu mesele Orta Doğu'da ve özellikle Suriye'deki gelişmelerle ilgili fikirlerin yakınlaşması ve ortak çözüm arayışları bakımından önemli bir toplantı olacak." diye konuştu.

"Yüksek yargı, siyaseti imkansız hale getirmiştir"

Kurtulmuş, Danıştay 8. Dairesi'nin ilköğretim okullarında uygulanan "Öğrenci Andı"nı kaldıran yönetmelik hükmünü iptal etmesine ilişkin yaptığı değerlendirmede, bu kararın önümüzdeki günlerde de tartışılacağını ifade etti.

Konunun içerik kısmıyla ilgili tartışmayı bir tarafa koyarak, konuşmak durumunda olduklarını belirten Kurtulmuş, şunları söyledi:

"Siyasetin kendi işini yapma prensibini rencide eden bir karar olmuştur. Bu anlamda tabiri caizse bu kararıyla yüksek yargı, siyaseti imkansız hale getirmiştir. Siyaseti imkansız hale getirmeye hiç kimsenin hakkının olmadığını ifade etmek isterim. Türkiye'nin bir daha hiçbir şekilde eskilere dönmeyeceğinin de bilinmesini isterim. Bu anlamda devam eden bir yargı süreci var. Buna itirazlar olacaktır, bunlar bir kere daha gözden geçirilecektir. Bu konunun herhangi şekilde siyasi istismar vesilesi yapılmasını doğru bulmam. Bütün siyasi partilerin andımızın içeriğiyle ilgili tartışmaya girmek yerine, alınan hükümet kararına karşı yüksek yargının vermiş olduğu bu kararın demokrasinin ruhunu rencide eden bir husus olduğu üzerinde odaklanmasının, demokrasi bakımından daha doğru olacağı kanaatindeyim. Bunun üzerinden kimse siyasi polemik yapmaya kalkmasın. Bu tartışmada kimse kendisine siyasi bazı mevziler kazanma gayretine düşmesin. Yine milli meseleler konusunda, herkes ortak tavır ve tarzını bir şekilde sürdürsün. Ekonomiden Suriye konusuna, terörle mücadeleye kadar gerçekten zor meselelerle karşı karşıya kaldığımız bir süreçte kimse andımız üzerinden hükümete bir şekilde ayar vermeye kalkmasın."

"Türkiye, bu anlamda çok mesafe kat etti"

Kurtulmuş, geçmiş dönemlerde çok sayıda kararın, yüksek yargı tarafından bozulduğunu hatırlatarak, "Başörtüsü kararı, imam hatip liselerinin katsayı kararı, o zaman eski Türkiye'nin alışkanlıkları, bürokratik oligarşi devreye girmiş, yargıç egemenliğine dayalı yapının oluşması için birileri düğmeye basmıştı. Türkiye, bu anlamda çok mesafe kat etti. AK Parti kurulduğu günden itibaren vesayetlerle mücadele eden bir siyasi parti olarak herkesin işini yapması konusunda büyük mücadele verdi." ifadelerini kullandı.

"Soruşturma faslına geçildi"

Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesine değinen Kurtulmuş, olayın dünyanın da bir numaralı gündem maddesi olduğuna işaret etti.

Kurtulmuş, elim hadiseye "Cemal Kaşıkçı" olayı yerine, "İstanbul'daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu olayı" denilmesinin daha doğru olacağını vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Ne yazık ki dünyanın gözü önünde fevkalade ürkütücü ve korkunç bir hadiseyle karşı karşıya kalındı. Kaşıkçı, dünyaca tanınan bir gazeteci. İstanbul'daki Başkonsolosluğa girdi ve bir daha çıkamadı. Biliyorsunuz ilk andan itibaren Türkiye Cumhuriyeti olarak ilgili tüm birimlerimiz bu olayla ilgili ayrıntıların ortaya çıkartılması için olağanüstü dikkatle, titizlikle bu süreci yürütüyor. Soruşturma faslına geçildi. Burada deliller, bilgiler, bulgular hepsi elde ediliyor. Şunu çok açık, bir kez daha ifade etmek isteriz ki Türkiye bu kesinleşmiş delil ve bulgular ortaya çıktığında bunları dünya kamuoyuyla paylaşmaktan asla imtina etmeyecektir. Türkiye, bu anlamda bu ortaya konulan çirkin, ürkütücü, korkunç, insanlık dışı, uluslararası hukuka aykırı bu işin arkasını bırakmayacak. İstanbul'da olsa bile uluslararası hukuk bakımından Suudi Arabistan toprağı olan konsolosluk binasında işlenen bu suçun örtülmesine asla müsaade etmeyecektir. Bu olayın İstanbul'a gelen bazı infaz timindeki insanlar tarafından işlendiği, bu işin bir iki kişinin üzerine atılarak bir şekilde Suudi yönetimine sıçratılmaması için bir gayret sarf edildiği yönünde haberler var. Haberlerin doğruluğunu net bir şekilde delillerle ispat etmediğimiz için haberlerin doğruluğu konusunda konuşmak istemiyorum."

"Suudi yönetiminin bir şekilde sıyrılmasının mümkün olmadığını düşünüyorum"

Herhangi bir ülkenin konsolosluğunda işlenen bir suçun, oradaki resmi görevlilerin bilgisi olmaksızın işlenmesinin mümkün olmadığına değinen Kurtulmuş, "Dolayısıyla bunu, 'falanca işledi' diyerek, herhangi bir şekilde bu suçun üzerinden eğer suç kesinleşirse Suudi yönetiminin bir şekilde sıyrılmasının mümkün olmadığını düşünüyorum. Burada hem uluslararası hukuk bakımından hem de insanlığın vicdanının bir şekilde teskin edilmesi bakımından suç bütün unsurlarıyla bütün taraflarıyla ortaya konulmalı, uluslararası hukuka aykırı bu insanlık suçunun üstünü asla örtmemeliyiz. Uluslararası camianın da buna müsaade edeceğini zannetmiyorum. Suudi Arabistan gibi bazı ülkelerin artık açık, şeffaf ve demokratik kuralları olan halka hesap verebilen ülkeler haline dönmesinin ne kadar önemli olduğunu göstermesi bakımından bu olay son derece ciddidir. 21. yüzyılda yaşıyoruz ve herhangi bir ülkenin hangi yönetimle yönetilirse yönetilsin açık şeffaf ve hesap verebilir olmasının zaruri olduğunu görüyoruz. Ümit ederiz ki şu anda henüz tam manasıyla kesinleşmiş bir sonuç yok ama kesine çok yakın uluslararası camianın artık tamamıyla kabul ettiği şekilde ortada bir cinayet var, suç var ve bu suçun arkasında kimler varsa bunu ortaya çıkarılması da uluslararası camianın önemli bir vazifesidir." diye konuştu.

"İttifak, Türkiye için de çok önemlidir"

Kurtulmuş, AK Parti ile MHP'nin ittifak görüşmelerine ilişkin, Cumhur İttifakı'nın sadece seçimlere yönelik bir ittifak değil, Türkiye'nin milli meselelerinde ortaya konulan ortak bir irade olduğuna vurgu yaparak, şöyle konuştu:

"MHP'nin FETÖ'ye karşı mücadelede, terör örgütleri DEAŞ, PKK ve YPG'ye karşı mücadelede ayrıca Türkiye'nin temel meselelerinde AK Parti hükümetine vermiş olduğu bu desteğin son derece önemli ve anlamlı olduğunu biliyoruz. Milli konularda milli hassasiyetlerimiz noktasında müşterekliği devam etmeli. Bunu korumak, iki parti için de bununda ötesinde Türkiye için de çok önemlidir. Yapılan müzakerelerde gerek genel başkan düzeyinde gerek gruplar halinde yaptığımız toplantılarda hep bunun altını çizdik. Yani Cumhur İttifakı'nın ruhuna sahip çıkmak Türkiye'nin milli menfaatlerine sahip çıkmaktır. Ancak AK Parti ve MHP programları ve stratejileri itibarıyla iki farklı partidir. Dolayısıyla iki farklı partinin belli konularda ayrı düşünmeleri de son derece doğaldır. Örneğin, af ve emeklilikte yaşa takılanlar konusunda bu durum söz konusudur. Seçim ittifakı da Cumhur İttifakı meselesinden ayrı ele aldığımız bir konudur. Cumhur İttifakı'nın ruhunu korumak ama yerel seçimlerde de bir iş birliği yapılması için samimiyetle bir gayret sarf etme noktasındayız. Bu samimiyetle her iki taraf da bu iradeyi korumaktadır. Genel seçimde ittifak yapmanın yasal olarak daha kolay bir zemini vardı. Ne yazık ki yerel seçimde böyle bir imkanımız yok. Dolayısıyla partilerin aday çıkarma ihtimalini ve bu ihtimaller doğrultusunda nasıl bir iş birliği yapılabilir onu konuşuyoruz. Bu durum genel seçime göre daha zor. Ancak seçim iş birliğini Cumhur İttifakı'ndan ayırt ederek konuşmanın daha doğru olduğunu düşünüyorum."

Muhabir: Abdullah Doğan, Engin Özekinci

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner103

google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0