Evet dostlar, bugün sizlerle şöyle bir analiz yapmak istiyorum. Belki sizlerinde katılıp katılmayacağınız yönleri olabilir. Ama bazı meselelerin daha net anlaşılabilmesi için bu gibi yazılara ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
Doğru birdir; ama o doğruya ulaşmak için bazen birçok yol mümkündür. Bazı karikatürler vardır siyah beyaz desenli, siyahı baz alıp resime baktığınızda farklı , beyaza yoğunlaştığınızda farklı bir desen görürsünüz. Ama ortada bir portre ve resim vardır.
Örneğin 2 siyasi parti mensupları farklı bakış açıları olduğu için, birbirlerini milli olmamakla suçlayabiliyor. Ama iki tarafında özüne inildiğinde aynı bayrak için, aynı vatan için hayırlar istediğini gördüm.
Birçok kuruluşun tek yanlışları bulundukları siyasi partiyi dini bir inanç veya kalıplaşmış düşünceler olarak sahiplenmeleridir. Ondan başka her yolu milli olmayan bir yol olarak görüp karşı tarafa vatan haini diyebilecek kadar ileri gidebilmeleridir. Bu bakışaçı her kesim için böyle olabiliyor. Tabi bazı siyasi partiler kuruluşlar bu kalıba malesef yaptıkları eylemlerle, söylemlerle girmiyor. Onlardan bahsetmiyorum. Onlar zaten milli değiller.
Bir partinin üst kesimi milli bir palitikayla sadece hizmet anlayışıyla haraket ederken, aynı partinin tabanı sadece menfaat bakış açısıyla kendi çıkarları doğrultusunda haraket edebiliyor. Veya bunun tam tersi bir anlayış da görülebiliyor. Her insan nasıl doğru ve yanlışlarla donatıldıysa, partiler de bazen bilerek veya bilmeyerek yanlış bir politika izleyebiliyor. Önemli olan ne kadar faklı olsak da , kırmızı çizgimiz dediğimiz milli noktalara birbirimizle aynı düşünüyorsak birbirimize bu kadar kin gütmememiz gerekmektedir.
Örnegin size bir kişilikten bahsedeceğim ve onun üzerinden bir analiz yapacağım. Meselenin daha iyi anlaşılması için.
1960 Konya doğumlu. Çok iyi okullarda egitim aldı. Bunun yanında Mgv ruhuyla büyüdü ve Refah partisinde önemli görevlerde bulundu. Ak parti kurulduğunda bir ilçe teşkilatının başkanı olarak görev aldı. Ve Ak parti İstanbul Millet vekilliği yaptı. Ticari olarak bir çok başarı sağlasa da o asla milletine hizmet anlayışından vazgeçmedi. Bölgesinin İş adamları başkanlığını uzun süre yürüttü. Bunları nedenmi anlatıyorum?
Hiç bir marka kurum ve kuluş kişinin kişilik markasından daha değerli değildir.
Özellikle onu anlatmamın en önemli nedeni gezi olayları sırasında azılı bir gurubun önüne aracını çekip engel olmak isterken boğazından aldığı bıçak darbesiyle uzun süre yoğun bakimda yaşamasıydı. Yani siyasete ve maddi başarılara doymuş birinin bu milli duruşu onu her zaman bende özel kılmıştır. Onunla yürüme fırsatı bulup deneyimlerinden yararlandığım için her zaman kendimi şanslı sayarım.
Suan başka bir partide üst düzey görev yapmakta. Yani onun başka bir partide görev almasi sizce onu milli olmayan bir statüye koyar mı?
İkinci örneğim ise çok daha farkli bir kişilik.
Onu yeni taşındığım bir ilçeye kaydımı aldırırken tesadüfen gördüm. Muazzam bir tevazuya sahipti. İşin bitince gel bir çay içelim dedi. Kim olduğunu bilmiyordum ama beraber odasına gidince kim olduğunu anlamıştım.
Onun gelişiyle birlikte hem kendisi hem ilçesi muazzam bir marka değerine sahiptiler. İsmini çok duymuştum. İsmi nedense hep zihnimde arkasında birileri olan, kibirli bir karakter olurşturmuştu zihnimde. Aynı siyasi düşünceye sahip olmadığım için nedense bende aşırı bir önyargı ve tedirginlik vardı. Ama konuştukça sanki kendisi belediye başkanı değil benmişim gibi bir hava oluşmaya başlamıştı. En son iş buldun mu diye sordu?
Yok ama bir şirkette güvenlik görevlisi olarak başlaycağım dedim. İstersen bizim belediye de hizmette bulun dedi. O an kendimle derin bir muhasebe yaptım.
Nasıl kabul edebilirdim ki. O nun teklifini kabul etmek demek kendimi inkar etmek gibi bir şeydi benim için. Üstelik yıllarca kan ter gözyaşi döktüğümüz mensubu olduğum partinin belediye başkanının bize yaptıkları haksızlıklardan sonra. Teklifini nazikçe reddettim. Ondan sonraki süreçlerde yaptikları hizmetleri izlerken hayran kaldım. Halkin düğününde cenazesinde o vardı. Köy camilerine kadar halılar her ay belediyenin kendine özel aracıyla yıkanırdı. Sol bir partide bulunmasına rağmen camilere özel bir önem verirdi.
Her ramazan bir kez olsun onunla toplu bir iftarın olurdu. Onu en özel kılan ise halkın iradesine olan saygısıydı.
Şimdi size soruyorum sadece sizin gibi yemediği içmediği yaşam tarzı size benzemeyen herkesi bu ülkeye ayit olmadığı önyargısını zihnimize kim kazıdı? Bunu her kesime soruyorum? Bizim bu kadar ileri uçlarda birbirimize bakmamız kime kazanç sağlar?
Bir söz var ya hani; İzmirin yollarını altından da yapsa bazı kesimden asla oy alamaz bazıları. Ve ne kadar liyakatla hizmette etse İstanbul Fatih'den farklı bir şahsa oy çıkmaz. Tamam çikmasın ama deşmeyelim eğer milli isek bu kadar birbirimizi. Peşin hükümlü olmayalım birbirimize.
Tek Bayrak, Tek Vatan, Tek Millet anlayışında birleşebiliyorsak, birbirimize biraz daha anlayışlı davranmak zorundayız. Bu kadar da bir birimize diş göstermemiz, bizi dışarıdan bir müdahaleye açık hale getiriyor. Önyarılarımızı kıralım, kişilerle olan bir çok dostluk siyasi görüş yüzünden zedeleniyor.
Hepimiz aynı gemideyiz.
Selam ve dua ile...