Öncelikle bazı detayların daha iyi anlaşılması için birazcık İRAN tarihine gidelim. İbrahim Reisi 1960 da doğmuştu. Gençlik yıllarından bu yana Şah hükümetine karşı eylemler düzenliyordu. Zeki biriydi. Şah hükümetine karşı olan kim varsa topluyordu. Kum şehrinde ilahiyat okuduğu sıralarda bir çok etkili ayaklanmaların arkasında o vardı.
Nitekim Şah hükümeti yıkılıyor 1 şubat 1979 da Ayetullah Humeyni ülkesine kahraman gibi geri dönüyordu. İran da bir çok devrimin öncüsü oluyordu. İran ismi ,İran İslam Devleti olarak değiştiriliyordu.
İdare ve hukuk alanına yönelen Reisi 1985'te Tahran savcı yardımcılığı görevine yükseldi. Kariyerini iç muhalefetle mücadeleye adayan Reisi 1988 İran-Irak Savaşı'nın ardından Humeyni tarafından oluşturulan ve siyasi idamları gerçekleştiren "Ölüm Komitesi'nde yer aldı. Bu görevi nedeniyle muhalifler arasında "katliam Ayetullah" olarak anılıyor. 3 haziran 1989 da öldü.
Yeni dini lider ve Cumhurbaşkanı Ali Hamaney, Ayetullah Humeyni’nin politikalarını izledi.
Bu süreçte kamusal alanda bir çok görevler yapan İbrahim Reisi ,Hamane’yin dini liderlik görevine gelmesiyle birlikte başbakan oldu.
Başbakan olduktan sonra hem yolsuzlukla ilgili, hemde, hapisteki bir çok siyasi suçlunun ölümüne imza attı. Bu yıllardan sonra ABD ile yarışan bir politika izledi. Çin, Rusya ile birlikte doğalgaz, petrol başta olmak üzere anlaşmalar sağladı. Üreten Çin’nin mutfağındaki önemli gaz tedarikçisi artık İran'dı. ABD gündemdeki en büyük düşmanı olan Çin’in mutfağındaki gazı kesip, tedarik olarak zayıflatmak istiyordu. Yoksa İsrail konvansiyonel olarak asla İran’a kafa tutacak kadar büyük bir güçte değildir. Zaten coğrafi olarak ta bu savaşı uzun süre sürdüremezlerdi . Buna ne İsrail’in nede İran’ın maddi olarak uzun süre devam edemeyeceği gerçeği ortadaydı. ABD 21 Nisan da temsilciler meclisinden geçirdiği, Ukrayna’ya, İsrail ve Tayvan’a 95 milyar Dolarlık yardım paketini onayladı. Yani küreselciler bu savaşın bitmesini istemediği gibi, farklı bölgelere sıçraması istiyor.
Yani İran, Filistin’li kardeşlerimiz içi bu topun altına gitmiyordu. Başka çaresi kalmadığı için İsrail’e füze yağdırıyordu. Çünkü kapısı tekmelenmişti. İran’ın bir kaç füze atıp imajını kurtarması gerekiyordu. Yaptıda. Ama Amerika’nın ekmeğine yağ sürülmüştü artık. Gerek Kızıldeniz deki ticareti, gerek ipek yolu ticaretini ABD kendisi yönetmek istiyordu. Eğer İbrahim Reisi bu süreci iyi yönetebilirse İran bu süreçten güçlü çıkacaktır. Ama NATO’nun da içinde bulunan bu savaşa dahil olursa İran’ı zor günler bekliyor. Ambargoların yıllarca devam ettiği bu ülke, yine de güçlü bir ideolojiye sahiptir. Lübnan ve bir çok Arap ülkesini dahil edip işi büyütebilecekler mi? İsrail’in vâdedilmiş topraklar sevdası ve hırsı, onları NATO’nun oyuncağı yapacaktır. İki ülke şuan ki konumda beraber hareket etse de günün sonunda İsrail yalnız kalmaya mahkumdur. Filmin sonunu bekleyin, yada bizde filme dahil olabiliriz, bilemem.
Not: Türkiye bu süreçte gerek ticari, gerek bürokrasi olarak Irak’a gidip farklı koridor ve alternatifler elde etmek istiyor.
Bekleyelim...