Türkiye’de olduğu gibi dünyanın birçok ülkesinde ‘normalleşme’ sürecine aşamalı olarak geçiş yapılıyor. Ancak Covid 19 salgınıyla birlikte iş dünyası açısından birçok yeni hukuki risk gündeme geldi. Alacakların güvenli tahsili, iş sağlığı ve güvenliği uygulamaları gibi birçok riskle bu dönemde karşı karşıya kalındı.
2000 yılından bu yana ulusal ve uluslararası pek çok şirketin hukuk danışmanlığını yürüten Altıntaş Hukuk & Danışmanlık bunu görerek AGS Global Araştırma ile birlikte COVID-19 sürecinde işletmelerin hukuki risk algısına odaklanan bir araştırma yaptı. Türkiye’nin dört bir yanından iş dünyası temsilcileriyle gerçekleştirilen bu araştırma, iş dünyasının hukuki risk algısına dair çarpıcı sonuçlar içeriyor.
Araştırmadan çıkan en önemli sonuçlardan biri iş dünyasının adli tatilin ertelemesine ya da iptaline yönelik beklentisi oldu. Yine bu araştırmaya göre mücbir sebep ve alacakların güvenli tahsilini en önemli risk alanı olarak gören iş dünyası, kendi işletmesini ise Covid 19 sonrası hukuki risk altında görmüyor. Katılımcıların büyük çoğunluğu Covid 19 sebebiyle hukuki bir uyuşmazlığın oluşmadığını ifade etse de bu süreçte ticari ilişkilerde uyuşmazlıkların başı çektiği görülüyor. Bir başka önemli sonuç ise işletmelerinin 3’te 2’sinin işçi çıkarma yasağı kalktıktan sonra da istihdam havuzunu daraltmayı düşünmediğini belirtmesi oldu.
İŞ DÜNYASI HUKUKİ DANIŞMANLIĞIN ÖNEMİNİN FARKINDA
Online olarak binin üzerinde iş dünyası temsilcisi ile görüşülerek gerçekleştirilen ve küresel bir sağlık krizi olarak başlayıp beraberinde birçok ekonomik ve hukuki risk alanını gündeme getiren salgın sürecine dair hukuki risk algısını mercek altına alan bu araştırma hukuk sistemine dair önemli tespitleri barındırıyor.
Araştırma kapsamında yüzde 79,7’si işyeri sahibi/ortağı, yüzde 20,3’ü ise genel müdür/üst düzey yönetici olan katılımcıların yüzde 60,6’sı işletmesini Covid-19 kaynaklı bir hukuki risk altında görmüyor.
Covid 19 kaynaklı hukuki bir risk görülmese de ticaret hayatında karşılaşılacak hukuki sorunlara karşı iş dünyasının yarısı önlemini almış görünüyor. Çünkü sonuçlar gösteriyor ki araştırmaya katılanların yüzde 57,4’ü sürekli hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti alıyor. Ve bu kişilerin neredeyse hemen hepsi (yüzde 93,8) aynı hizmeti almayı sürdüreceğini söylüyor. Hizmeti almayan her 10 iş insanından biri de hukuki danışmanlık hizmetini sürekli almayı düşünüyor.
KATILIMCILAR ÜÇ HUKUKİ RİSKİN ALTINI ÇİZİYOR
Araştırma kapsamında Covid-19 sürecinde katılımcıların üzerinde durduğu üç hukuki risk alanı; sözleşmelerdeki mücbir sebep düzenlemesi (yüzde 42,6), iş sağlığı ve güvenliği uygulamaları (yüzde 41,8) ve alacakların güvenli tahsilat yöntemleri (yüzde 41) olarak öne çıkıyor. Tüm ticari ilişkilerde sözleşme kullanımı (yüzde 37,8) ve çek-senet uygulamaları (yüzde 34,3) diğer risk alanları olarak dikkat çekiyor. Bu sonuçlar gösteriyor ki, iş dünyası Covid-19 etkisi ile sözleşmelerin mücbir sebepler ile uyarlanması ve iş sağlığı-güvenliği endişesi taşıyor. Tespitler aynı zamanda yargı sistemine yeni iş yükü geleceğini ortaya koyuyor.
Bilindiği üzere 15 Haziran 2020 tarihine kadar yargı hizmetlerinde büyük oranda yavaşlama ve azaltma tedbirleri uygulandı. Araştırmada bu konuda gündeme getirildi ve katılımcılarının yüzde 61’i Covid-19 sırasında yargı faaliyetlerinin durmasını işletmelerini hiç etkilemediğini ifade ederken, olumsuz etkilediğini belirtenlerin oranı ise yüzde 34,7 oldu. Ancak buna rağmen araştırmaya katılan iş dünyası temsilcilerinin yüzde 72,1’i aksayan yargı hizmetlerinin telafi edilmesi için adli tatilin 2020 yılı için iptal edilmesi gerektiğine vurgu yapıyor.
COVİD-19 SALGINI SÜRECİNDE UYUŞMAZLIKLAR ARTTI MI?
Katılımcıların yüzde 82,1’i Covid-19 salgını nedeniyle hukuki bir uyuşmazlığının oluşmadığını ifade ederken, hukuki uyuşmazlıkların yoğunlaştığı alanlar ise ticari ilişkiden kaynaklı uyuşmazlıklar (yüzde 37,8), işçi-işveren arası uyuşmazlıklar (yüzde 35,6) olarak öne çıktı. Katılımcıların yüzde 82,1’inin henüz hukuki uyuşmazlığı oluşmadığını ifade etmesi ülkemiz insanının genel salgın gibi toplumun tümünü etkileyen bir olayda birlikteliğini, dayanışmasını da gösteriyor.
Bir başka önemli sonuç ise araştırmaya katılan iş dünyası temsilcilerinin üçte ikisinin ‘İşten çıkarma yasağı’ kalktıktan sonra personelinin işine son vermeyi düşünmediği oldu.
Araştırma kapsamında iş dünyasına yargıdan beklentileri de soruldu. Katılımcıların yüzde 64,9’u haksız olduğu durumda bile adaletin hızla tecelli etmesini talep ederken, yavaş işleyen adalet sisteminin iş süreçlerinin finansman maliyetlerini olumsuz etkilediğini ifade edenlerin oranı ise yüzde 94,8 oldu. Ayrıca araştırmaya katılanların yüzde 49’u yargı sistemi karar vericilerinin ‘iş insanı kimliğine’ saygı duyulmasını istediği de ortaya çıktı.
“İŞ İNSANLARI YARGI SİSTEMİNE İKİ MESAJ VERİYOR”
Araştırmanın sonuçlarını değerlendiren Altıntaş Hukuk & Danışmanlık Başkanı Av. Kerim Altıntaş, “Ülkemizin önemli iş insanları ile gerçekleştirilen anket sonuçları hem yargı sistemimize hem iş insanımızın vicdanına, ülkesi ve devleti ile kenetlenmesine ilişkin güzel sonuçlar ortaya koymaktadır. İş insanlarımız, işletmelerinin çalışma ortamlarını bir an önce çalışmaya hazır hale getirerek üretme heyecanlarını göstermiştir. Aynı zamanda ‘işten çıkartma yasağı’ kalktıktan sonra dahi işçi çıkartmayacaklarını beyan ederek devletimizin yanında olduklarını ve işçilerine sahip çıktıklarını ortaya koymuştur” dedi.
İş insanları yargı sistemine ilişkin önemli iki mesaj verdiğini açıklayan Kerim Altıntaş şöyle konuştu: “Uzayan yargı süreçlerinin işletmelerinin finansman maliyetlerini olumsuz yönde etkilediği ve diğer ise 2020 yılında Adli Tatil uygulamasının yapılmaması. Ankete katılanların verdiği cevaplardan COVID-19 sonrasında en çok karşılaşılacak hukuki ihtilafların ‘mücbir sebepten kaynaklanan sözlleşmelerin uyarlanması’ ile ‘alacaklarının tahsili’ olacağıdır. Bir başka çarpıcı sonuç ise iş dünyasının üçte biri haksız dahi olsa adaletin hızlı tecellisini talep etmesidir.”