Bursa Kitap Merkezi (BKM) sahibi Kutbettin Bingölbalı: Şimdi Birlik Zamanı

 Bursa Kitap Merkezi (BKM) sahibi Kutbettin Bingolbalı, 15 Temmuz’un ardından artık bu topraklarda ayrımcılıklara bir son verilmesi ve en güzel birlik örneğinin gösterilmesi gerektiğini vurguladı.

Gazeteci Necmi İnce tarafından hazırlanan ve ÇAY TV’de yayınlanan İnce Bakış programının bu haftaki konuğu Bursa’da kitap denilince akla gelen ilk yer olan Bursa Kitap Merkezi’nin (BKM) kurucusu ve sahibi Kutbettin Bingölbalı oldu. İlk olarak 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasında yaşananların konuşulduğu programda ayrıca eğitim sorunları ve gençlerin gelecek kaygıları da masaya yatırıldı.

 

Necmi İnce: 2016 Yılının 15 Temmuz darbe girişimi karanlık bir gece ama halkın demokrasiye sahip çıkmasıyla aydınlık bir sabahla uyandık. Siz o süreci nasıl öğrendiniz. Neler hissettiniz anlatır mısınız?

Kutbettin Bingölbalı: Bir ağabeyim aradı beni. Köprülerin tutulduğunu söyledi. Bende herkes gibi terörist bir eylem gibi düşündüm. FETÖ bağlantısını duyunca çok şaşırdım. Bunlardan her türlü hile hurda montaj dalavere beklerdim ama silahlanacakları aklıma gelmezdi. TV’den izliyoruz kalkışma deniyor. Cumhurbaşkanı ortalarda yok. Şaşkınlık içindeyiz. Cumhurbaşkanımızın telefonla Tv’lere bağlanması ve meydanlara ini çağrısının ardından o çok eleştirdiğim genç nesil herkese iyi bir ders verdi. Bende abdestimi aldım ve dışarı çıktım. Sosyal medyadan sürekli paylaşımlar yapıp herkesi davet ettik. Suriyelilerden vatansızlığın ne demek olduğunu daha iyi anladık. Gidecek bir yerimiz yok bu vatan bizim! Bundan dolayı gittik Fomara’da sabaha kadar bekledik. Ama Bursa’mızda böyle bir şeyin olmadığını gördük, sonra sürekli sosyal medyada gördükçe karanlık gecenin yavaş yavaş geçeceğine inanmaya başladık. Yani her karanlık gecenin bir sabahı vardır diye düşündük sabah oldu. Allah’a hamdolsun korkulan olmadı ve bu hain darbe girişimi bastırıldı. Darbe olmuş olsaydı belki de burada olamayacaktık.

N.İ: O meydanlarda neyi gördünüz? Salalar verildi. Neler söyleyeceksiniz?

K.B: Ben o sokakta bir kere bir kitapçı olarak bir eğitimci olarak şunu gördüm. Bizim ülkenin en büyük sorunlarından ön yargı 15 Temmuz saat 10:00’a kadar ciddi anlamda bir kutuplaşma fitnecilerin fesatçıların işte herkesin bildiği Fuat Avni’cilerin yani kimin yönettiği sonradan çıkmış oldu. Bizi bölmeye çalıştıklarını aramıza fitne fesatlığı soktuklarını o dakika itibari ile ön yargının kalktığını herkesin herkese lazım olduğunu gördüm. Bu ülkenin gerekliliğini gördüm. Birden gördüm bir kaynaşma gördüm nefret olan bakış açısını bir güler yüze döndüğünü gördüm. Orada Kürdün, Türkün, Laz’ın, Çerkez’in hiç kimsenin fark etmediğini orada her kesimin olduğunu ve herkesim birbirinden farklı baktığını yani birbirinin daha önce şunu inciteyim şuna bir bakayım şucudur, bucudur diyen insan baktığımda aman kardeşim işte ayağını yanlış bile bastığında özür dilerim kusura bakma kardeşim gibi şeyleri gördüm. Çok mutlu oldum.

N.İ: Bu hain girişimin ardından İslam’a da bir darbe vurulduğunu düşünüyor musunuz? Birde bu insanlar sözde dini bütün insanlar… Dünyada İslam’a bakış etkilenmiş midir?

K.B: Ben şahsen kitap evinde olduğum için daha öncede söylediğim gibi üniversite hocalarından tutun yani en okumayan kesime kadar sürekli tezgahta da durduğum için sürekli diyalog halindeyim ben insanlardan bir kitapçı olarak şu istiyorum. Özgür olun kendinize format attırmayın yani bir taraftan format attırıp o formata göre kendinizi yönlendirmeyin o formata göre şekillendirmeyin. Allah akıl vermiş fikir vermiş. Yani o aklınızı fikrinizi niye başkasının cebine koyuyorsunuz niye başkası yararlanıyor. Bir hoca bir lider bu fark etmez bu sağ olur bu cemaat olur. Ben manen de iflas ettiğmiizi düşünüyorum. Gelin İslam ülkeleri baştakilerden en alttakine kadar  nerede hata yaptık bir düşünelim. Onun için ben kendime söylüyorum bundan sonra kalbimizden başlayıp başkasıyla uğraşmayalım. Kendi kalbimizden başlayıp eşimizden, çocuklarımızdan, akrabalarımızdan Allah öyle diyor her Cuma da bu söyleniyor. Yani akrabalarımızdan komşumuzdan etrafımızdan en yakınımızdan genişe doğru önce evimizin önünü temizleyelim hep başkasının evinin önünü temizleye… Kedimizi görmüyoruz, hatamızı görmüyoruz, yanlışımızı görmüyoruz, bize format atıldığını görmüyoruz. Yani dolayısıyla hep başkasının evinin önün temizleyip başkansının çocuğuyla ilgilendik. Hayır ben iflas ettiğimizi ve yeniden kendimizden ailemizden sülalemizden dar çevreden geniş çevreye doğru sebep olmamızı gerektiğini düşünenlerdenim.  

N.İ: Birazda isterseniz sektörünüzün sorunlarına değinelim… Sektörle ilgili yayın evleri ve kitap sektörüyle ilgili ne tür sorunlar sıkıntılar var?

K.B: Okul olayı müdürlerimizden, öğretmenlerimize kadar bu kitap işinden ellerini çekmeleri lazım. Devlet ders kitabını veriyor. Bu yardımcıdır yüz temel eserdir, kültür kitabıdır yardımcı kaynaktır malum ders kitabı yetemediğinden dolayı yardımcı kitaplar daha çok tercih ediliyor tavsiye ediliyor. Ama bu son zamanlarda bir moda oldu. Okul açılır açılmaz müdürlerimizin yapamayan müdürlerimiz ve öğretmenlerimizde var onları tenzih ederim ama epey yapanlar var bu işi sanki bu müdürlerimizin eğitim sorunlarından bahsediyoruz. Ama bu müdürlerimizin, öğretmenlerimizin başka bir sorunu yokmuşsa bu ilkin okul açıldığında nasıl sistemi oturtayım eğitim sistemine nasıl katkıda sunayım okulumun neyi eksik çeşmesi mi bozuk etrafımı badanası mı boyası mı bunlara hazırlık yapmaktansa bu sistemi oturtmaktansa servisidir. Bunun gibi öğrencinin sorunlarıdır yani daha çok nasıl aksaklık olmaz bunlarla uğraşması gerekirken sanki tek ana işi orada bir kitap satmak yayın satmak, yönlendirmek mesela bir öğretmen neden kitap satsın. Başka işi yok mu bir sürü çocuğun sorunu var. Eğitim sorunumuz var. Ben şunu istiyorum. Bir kitapçılar deneği adına olarak doktor mümessili nasıl doktora gidip ilacı tanıtıyorsa doktorda reçeteye yazıp hasta olan kişi nasıl eczaneden alıyorsa ben öğretmeninde bunu yapması gerektiğini düşünüyorum.

 

N.İ: Bir kampanyanız vardı 15 Temmuz darbe girişimi sonrası demokrasi meydanlarında da 20 bin adet 1 günde sattınız 1 liraya ondan önce 15 Temmuz darbesinden sonra bedava verildi. Elmalı Hamdi yazarın o güzel tercümesinden yayınladınız. Bununla ilgili neler söyleyeceksiniz?

K.B: Ramazan ayında ciddi anlamda Yasin ve Kuran-ı Kerim satılıyor. Ama buda bir rant olmuştu mesela şu Yasin kitabı 7 TL ,5 TL, 10 TL ye kadar böyle olmuştu. Bende her insanın okuması gerektiğini düşündüm ve 300 bin adet bastırdık bu kitabı, 200 bini 1 TL’ye sattık.

N.İ: Milli eğitimle devam edersek. Çocukları şimdiden ilkokul yaşlarında belli temel bilgiler noktasında kitaplarda tavsiye ediliyor. Bu tavsiyelerin haricinde başka bir yöntem var mı sevdirme noktasında?

K.B: Artık 2 yaştan itibaren anneler, babalar çocuklarıyla biliyorsunuz mesela biz 9 kardeş iken şimdi benim 3 çocuğum var. Ama genele baktığımız zaman 1 ya da 2 çocuk o bir iki çocuk biraz kıymetli oluyor. Abartılar var tabi eleştirdiğim noktalarda var. İnsanların mesela kolejlere veriliyor veya kurslara gönderiliyor çok üzerinde baskılar kuruluyor. Çocuk bazen her şeyden oluyor. Şimdi anne evde sıkıştırıyor. Özellikle annelere söylüyorum babalar o kadar değil ama anneler evde öğretmen okulda çocuk evde 4 duvar arasında okulda 4 duvar arasında bu eğitim sorunu işte orda ödev veriliyor burada yaptırılmaya çalışılıyor. Anne sürekli papağan gibi ödevini yap ödevini yap çocuklarımızın yakasını biraz bırakalım çocukları sıkmayalım. Çocuğumuz okulda dersi güzelce dinledikten sonra burada da görüyoruz. Normal kültür kitaplarını okuduğunda daha çok başarılı oluyor. Çünkü artık bütün sorular anlama paragraf soruları çıkıyor daha çok sınavlarda bunda çabuk anlama çabuk kavrama çabuk test çözmede kitap okumanın çok önemli olduğunu görüyorum. Bu okuyanlar sadece sınıfta dinliyor ve ciddi anlamda sınıfta da sosyal hayatta dersinde öne geçiyor sınavlarda daha çok başarılı oluyor. Bunun dışında anneler babalar hem ekonomik durumu iyi olan, hem ekonomik durumu iyi olmayan, iyi olmayan ben okumadım o okusun diye gelip ilgileniyor çocuğuyla, ekonomik durumu iyi olanda ben bir şeyler kazandım bir yere getirdim. Benim çocuğumda kendini geliştirsin benden sonra sahip çıksın kendini geliştirsin ve benim koruduklarımı oda korusun devam ettirsin anlamında. Yani çocuklarımızla ilgileniyoruz ama ölçüsünü kaçırmamamız lazım ölçüsünü kaçırdığımız taktirde çocuk tümüyle kitaptan kopuyor dersten kopuyor.

N.İ: Gençlerimizin çoğu geleceğinden umutsuz durumda. Aldıklarını eğitimin kariyer anlamında yeterli olmayacağını illa bir torpil gerektiği düşüncesinde… Sizce bu umutluğu kırmak adına neler yapılabilir?

K.B: Bir kere bu tembelliği kolaya kaçmayı elinizi taşın altına sokmayı gençlere özellikle tavsiye ediyorum. söylüyorum yani. Bu mücadeleyi ondan sonra cesareti kendine güveni yok ya salmış kendini tembellik bırakmış odası dağınık hayat onu sürüklüyor kendisi hayatı sürüklemiyor. Senin hayat bakış açın neyse hayata davranış biçimi neyse hayatta o derecede hatta daha fazlası ile senden öcünü alır .Herkes kolaylığa kaçar ben memur olacağım ben masa başında olacağım bakın ciddi anlamda maaş veriyoruz yeni nesilde az önce eleştirmeyeceğim dedim ama bu konularda eleştiriyim çünkü gençlerimizin iyi bir yere gelmesi lazım iş beğenmiyor. Bursa gibi bir şehirde işiz kalmak mümkün mü istenen iş olmayabilir ama mutlaka iş bulunur.

N.İ: Son olarak mesajınız nedir bizlere?

K.B:  Ciddi fedakarlık gösterdik buraya gelene kadar çok eziyetler çektik pes etmedik. Böyle bir şey nasip oldu şunu da söyleyeyim kalemi silgisi defteri okulu olmayan bir aile idik. Bunların hepsi oldu ve Bursa’ya ciddi anlamda ekonomik durumu olup olmayanda bunları hep gözetliyoruz gözetlemeye çalışıyoruz biz göz ardı etmiyoruz yani kendi çocukluğumuzu hatırlayarak ama orda da kalmayacağız kendimizi geliştireceğiz. Ben o yolun altında ki çocuğumda üstünde ki çocuğumda her iki  tarafı da yaşayan onu da dinlerim onu da dinlerim. Ona da cevap veririm ona da herkes gelebilir. Yolun altıda gelebilir yolun üstüde gelebilir madem ki böyle bir mekan açtık madem ki Avrupa’da en büyük kitap evi Bursa’da Bursa’ da bize sahip çıktı Bursa’ya da çok yakışıyor Bursa’yı da çok seven bir insanım sevilmeyecek bir şehirde değil. Herkes nasıl ki normal alışveriş merkezlerinde gezmekteler ise buyurun 500 metrekare olan kitap evini gezin. Yaşasın kitap evleri çünkü mürekkebin akmadığı yerde kan akar. Son bir şey daha eklemek istiyorum bu tür kitap evlerinin şubelerinin olması yönünde. Onlar için ise sitemiz var Bursa ve tüm Türkiye’ye satışımız var. Kampanyalarımız indirimlerimiz var bize www.bkmkitap.com adresinden uzaklardan alışveriş yapabilirler. 

banner103

google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0