‘sağlık’ kavramları bilim insanları, iletişim/medya uzmanları ile sağlık profesyonelleri
tarafından tüm detaylarıyla ele alındı. Beykoz Üniversitesi Kavacık Rektörlük Yerleşkesi’nde
düzenlenen sempozyumda mevcut problemlere, daha etkin çözümler bulmada yol gösterici
bildiriler konuşuldu. Disiplinlerin alan bilgilerinin birbirleriyle harmanlamasıyla ortaya
bilimsel sonuçlar ile verilerin koyulduğu, kadının toplumdaki önemi ve eğitimdeki rolünün
vurgulandığı sempozyum, Beykoz Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Gülten
Kaptan Ateşoğlu başkanlığında yapılırken; ‘kadınların tüketim alışkanlıkları’, ‘kadınların sosyal
medya kullanımı’, ‘kadınlarda görülme oranı daha yüksek olan sağlık sorunları’, ‘kadın sağlık
çalışanları’, ‘toplumsal cinsiyet ve cinsiyet eşitsizliği’ gibi başlıklardan oluşan bildiriler de
sunumlar arasında yer aldı.
“Şiddete her alanda maruz kalıyoruz”
Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Ateşoğlu, “Kadınlar olarak bizler hayatın
her alanında fiziksel ve psikolojik şiddetin pek çok türüne maruz bırakılıyoruz. Bugün burada
bu konuya değinerek çözümler bulmayı ve bu sempozyumun devamlılığının olmasını temenni
ediyorum” dedi. Beykoz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Durman ise Türkiye’de sağlık
sektöründe gelinmesi gereken noktalara işaret ederek sağlık hizmetlerinin olması gerektiği
gibi işlemediğinin altını çizdi. Durman, “Bu sempozyum ile toplumumuzun en önemli
sorunlarından olan ‘kadına şiddet’ ile ‘sağlık sektörünün’, günümüzdeki durumlarına akılcı
çözümler üretilerek katkı sağlanmasını yürekten diliyorum. Üniversitemiz ev sahipliğinde
gerçekleştirilen bu sempozyuma vakitlerini ayırarak teşrif eden birbirinden değerli
konuklarımıza da katkılarından dolayı çok teşekkür ediyorum” dedi.
Bozkurt: “Jenerasyonları doğru anlamak gerek”
Sempozyumun ilk oturum konuşmacısı Kıbrıs Batı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İzzet Bozkurt,
iletişimin güçlü olabilmesinin en önemli basamağının, günümüzde X, Y ve Z olarak
adlandırılan farklı yaş gruplarının oluşturduğu jenerasyonları doğru anlamakla mümkün
olduğuna dikkat çekti. Bu jenerasyonlar arasındaki nesil farklılığının sosyal medya
kullanımından iletişim kazalarına kadar pek çok alanda etkili olduğunu dile getiren Bozkurt,
iletişimin ve markalaşmanın sağlık sektörüne olan etkilerini değerlendirdi. Bozkurt, şöyle
devam etti: “Sosyal medya kullanımı ve dijitalleşme günümüz dünyasının vazgeçilmez bir
parçası. Pek çok sektörde olduğu gibi sağlık sektöründe de sosyal medya kullanımı aracılığıyla
markalaşma büyük bir yer tutuyor. Hastaneler, hedef kitlesine ulaşarak onların kişisel
bilgilerini topluyor ve ardından ilgi çekici kısa mesajlar, e-mail’ler gönderip sosyal medya
hesaplarından hedef kitleye yönelik paylaşımlar yapıyorlar. Böylece hem marka tanıtımlarını
gerçekleştiriyor hem markanın daha çok kişiye ulaşmasını sağlıyor hem de kazanımlarını
artırıyorlar”.
“Kanunları yeniden düşündüren bir vaka”
Sempozyumun ikinci oturumunun ilk konuşmacısı; TRT İstanbul radyosu başta olmak üzere
40 yıl boyunca bu sektöre hizmet veren, emekli radyo ve TV programı yapımcısı Neşe
Bilginer, katılımcılara bir kadın olarak sürdürdüğü radyoculuk ve prodüktörlük serüveninin
detaylarının yanı sıra ‘Dikkat Yayındayız’ isimli kitabını nasıl yazdığını anlattı. Bu oturumun bir
diğer konuşmacısı da İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı
Prof. Dr. Nevzat Alkan oldu. Çocuk ve kadın istismarı, tecavüz ve şiddet vakaları üzerine
bilgiler kaydeden Alkan, özellikle tecavüzler ve tecavüz sonucu yaşanan gebelikler ve bu
konularda uygulanması planlanan hukuki yaptırım planlarıyla ilgili çarpıcı detaylar paylaştı.
Sosyal medyayla gelen özgürlük
Televizyon, dizi ve reklam yapımcısı Hakan Eren de ‘reyting’ ve ‘izlenme payı’ terimlerini
dinleyicilere detaylı olarak anlattı. Sempozyumun bildiri bölümünden önceki son konuşmacısı
İstanbul Üniversitesi Florence Nightingale Hemşirelik Fakültesi, Kadın Sağlığı ve Hastalıkları
Hemşireliği Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Nevin Hotun Şahin, medya ve sağlığı
bütüncül bir yaklaşımda ele aldı. Şahin, “Sağlık sektörünün geliştirilmesine yönelik medyanın
kullanılmasıyla, yalnızca sağlık sektörü değil, birçok sektörü de etkileyen bir durum ortaya
çıkar. Özellikle sağlık eğitimi yerine medyanın etkin bir şekilde kullanılabileceği açıktır.
Kadınların kitle iletişim araçlarına ne kadar ulaşabildiği ve ulaştıklarında ne buldukları,
tercihlerinin neler olduğu çok önemlidir çünkü tüm bunlara bakılarak içerikler oluşturulur. 13
bin radyo, gazete, televizyon haberi tarandığında kadınların yüzde 21’inin buralarda yer aldığı
ortaya çıktı. Televizyon programlarının pek çoğunda kadınlar ‘anne’ olarak görülmekte ve bu
rolden yola çıkılarak kadınlara atfedilen roller hep ‘mutfakta yemek yapan’, ‘çocuk büyüten’,
‘evini düzene sokan’ olmaktadır. Kadın kamudan uzaklaştırılmaya, evine yakın bir hale
getirilmeye çalışılıyor. Gazete haberlerinde genellikle 3’üncü sayfa cinayet, şiddet
haberlerinde hep kadını görüyoruz. Kadın metalaştırılıyor... Blog yazarları, mikro blog
yazarları ve sosyal medya platformları sayesinde kadınlar kendilerini daha çok ifade eder
oldular ama burada da şöyle bir sonuç doğdu; kendilerini temsil etme çabasına düşen ve
belirli standartlara sahip, belirli güzellik kalıpları olan ve kendini bu şekilde göstermek isteyen
kadın figürleri ortaya çıkmaya başladı. Öte yandan kadının bir obje ya da cinsel figür
olmadığını belirten, bu algıyı yıkmak isteyen kampanyalar da yine sosyal medya ve bazı
internet mecraları tarafından oluşturulmaya başlandı” ifadelerine yer verdi.
Tüketim alışkanlıkları aktarıldı
Sempozyum sonunda Beykoz Üniversitesi ile farklı üniversitelerden katılım gösteren 13
öğretim elemanının hazırlamış olduğu; ‘kadınların tüketim alışkanlıkları’, ‘kadınların sosyal
medya kullanımı’, ‘kadınlarda görülme oranı daha yüksek olan sağlık sorunları’, ‘kadın sağlık
çalışanları’, ‘toplumsal cinsiyet ve cinsiyet eşitsizliği’ gibi konulardan oluşan bildiriler beşer
dakikalık sunumlarla aktarıldı. Başarılı bildirileriyle ilk 3’e giren öğretim elemanlarına Beykoz
Üniversitesi tarafından teşvik ödülleri, diğer katılımcılara ise teşekkür sertifikaları
üniversitenin öğretim elemanları tarafından takdim edildi.
Not:İstanbul Kavacık’ta 2016 yılında kurulan Beykoz Üniversitesi’nin temeli, 2008’de
Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu’nun kurulması ile atıldı. Rektör Prof. Dr. Mehmet
Durman’ın yönetimindeki Beykoz Üniversitesi’nde; ‘İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi’,
‘Sanat ve Tasarım Fakültesi’, ‘Sosyal Bilimler Fakültesi’, ‘Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi’
olmak üzere dört fakülte, ‘Yabancı Diller Yüksekokulu’, ‘Sivil Havacılık Yüksekokulu’ olmak
üzere iki yüksekokul, Meslek Yüksekokulu, Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu olmak üzere iki
meslek yüksekokulu ve yüksek lisans ve doktora programlarının sunulacağı bir Lisansüstü
Programlar Enstitüsü yer almaktadır.
Güncelleme Tarihi: 31 Mayıs 2018, 10:48