Herkesin başına gelebilecek bir durum olan koku alamamanın nedenlerinin başında burun tıkanıklığı geliyor. Grip, nezle gibi viral enfeksiyonlar veya sinüzit gibi burun tıkanıklığına neden olacak allerjik ya da bakteriyel enfeksiyonlar sonrasında geçici olarak koku alma duyusunda kayıp yaşanabiliyor. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, mevsim geçişlerinde yaşanan hastalıklar sonrasında oluşan koku kayıplarının kalıcı hale gelebileceği... Acıbadem Taksim Hastanesi Kulak, Burun, Boğaz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Aytuğ Altundağ, özellikle içinde bulunduğumuz sonbahar ayları gibi mevsim geçişleri dönemlerinde koku duyusunda değişime neden olan hastalıkları sıraladı...
1 - Üst solunum yolu enfeksiyonları
Koku duyusunun sonradan kaybedilmesinin en önemli nedenlerinin başında üst solunum yolu enfeksiyonları geliyor. Yaşanan ani kayıpların sıklıkla virüslerden kaynaklandığını söyleyen Doç. Dr. Aytuğ Altundağ, “Normal şartlarda, nezle grip gibi üst solunum yolu enfeksiyonları nedeniyle bir süre koku alınamaması normaldir. Ancak burnun açılmasına rağmen bu durumun hala devam etmesi, virüsün koku soğancığını etkilemiş olabileceğine işaret ediyor” diyor. Gribal enfeksiyonların yüzde 1’inde koku bölgesi zedeleniyor. Ve bu koku sorununa yakalananların 10’da birinde de koku kaybı kalıcı hale geliyor. Bu durumda ülkemizde her yıl pek çok insan gribal enfeksiyon sonrası koku duyusunda geçici ya da kalıcı, kısmi ya da tam kayıp yaşıyor.
Ani koku kayıplarında erken tanının çok önemli olmasına karşın hastaların genelde birkaç ay geçtikten sonra tedavi için başvurduklarını söyleyen Doç. Dr. Aytuğ Altundağ, “Gripten sonra hala koku almakta zorlanılıyorsa zaman kaybetmeden doktora giderek koku testi yaptırması gerekiyor” diyor. “Bu başvuru süreci ne kadar erken olursa tedavinin başarısı da o oranda yüksek olacaktır” diye de belirtiyor.
Kendiliğinden iyileşmesini beklemeyin
Bu noktada ikinci hata ise bu durumun kendiliğinden iyileşmeye bırakılması oluyor. Bu durumda, vücut iyileştirmeye çalışsa da yanlış bir iyileşme olabiliyor. Koku alma duyusu geri geldiğinde algının değişebileceğini söyleyen Doç .Dr. Aytuğ Altundağ, “Hastaya nane koklattığımızda o bunu sarımsak olarak algılayabiliyor. Bu durumdaki hastalara da koku terapileriyle rehabilitasyon gerekiyor. Yani medikal tedavinin rehabilitasyonla birlikte yürütülmesi gerekiyor” diyor. Koklama egzersizleri bu rehabilitasyon sürecinde çok önemli bir yer tutuyor.
2 - Alerjik nezle
Mevsim geçişlerindeki kayıpların en önemli nedenlerinden biri olan alerjik nezle, zamanla kalıcı koku kayıplarına ortam yaratabiliyor. Sıklıkla alerjik hastalıkları olan kişilerde, polenlerin ya da alerjenlerin artmasına bağlı olarak yaşanan burun tıkanıklıkları koku duyusunda da azalmaya neden oluyor. Ayrıca alerjik salgılar içerisindeki bazı maddelerin koku hücreleri üzerinde hasar yaptığını anlatan Doç. Dr. Aytuğ Altundağ, “Bu ataklar sıklaştıkça toksik etkiye bağlı olarak hasta koku hücrelerinin bir kısmını kaybetmeye başlıyor. Dolayısıyla uzun süren burun tıkanıklığında koku sinyalinin azalmasına bağlı olarak koku soğancığının hacmi küçülüyor ve kalıcı koku kaybı gelişme ihtimali artıyor” diyor.
Bu nedenle mevsim geçişlerinde koku kayıpları artmışsa, öncelikle tıkayıcı nedenlerin ortadan kaldırılması gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Aytuğ Altundağ, “Alerjik bir sorun nedeniyle koku alma duyusu azalma tespit edilen hastaya önce ilaç tedavisi veriliyor. Bu şekilde hastada rahatlama sağlanamıyorsa veya hasta sürekli ilaç kullanmak istemiyorsa burun eti lazerle küçültülerek hem daha rahat koku, hem de daha iyi nefes alması sağlanıyor” diyor.
3 - Sinüzit
En önemli koku kayıplarından biri de sinüzit. Mevsim geçişlerinde özellikle klima ayarlarındaki farklılıklar, hava değişimleri gibi birçok nedene bağlı sinüzit vakalarında artış yaşanıyor. Bu hastalarda, sinüsler iltihaplandığından koku alanının üzerindeki salgı miktarı artıyor. Aynı zamanda koku alanına ulaşmasını engelleyen tıkanıklıklar nedeniyle koku alma duyusu azalıyor. Yaşanan sinüzit ataklarının sıklığı ve tedavilerinin gecikmeleriyle orantılı olarak koku bozukluğunun da dirençli hale gelme ihtimali artıyor. Bu hastalarda da önce ilaç tedavisiyle başlanıyor. Yanıt alınamazsa cerrahi yönteme başvuruluyor.
Güncelleme Tarihi: 24 Ekim 2017, 09:55