Prof. Dr. Tayyar Sarıoğlu anne veya babasında doğumsal kalp hastalığı olan bebeklerde hastalığın gelişme riskinin normal popülasyona göre 2-3 kat daha fazla olduğunu belirtiyor. Bunun yanı sıra akraba evlilikleri, hamilelik sırasında geçirilen ağır viral enfeksiyonlar, sigara ile alkol kullanımı, kullanılan bazı ilaçlar, röntgen ışınlarına ya da radyasyona maruz kalmak, diyabet hastalığı ve 35 yaşın üzerindeki hamilelikler, doğumsal kalp hastalıklarının diğer nedenlerini oluşturuyor. Ayrıca tüp bebeklerde ve Down Sendromu gibi bazı kromozom anomalisi olan bebeklerde de bu hastalıkların görülme riski yükseliyor.
Bu belirtileri asla atlamayın
Doğumsal kalp hastalığı ile doğan her 3 bebekten 1’inde doğumdan sonraki ilk 1 ay içinde çeşitli belirtiler gelişiyor. Prof. Dr. Tayyar Sarıoğlu doğumsal kalp hastalıklarında asla atlanmaması gereken başlıca belirtileri şöyle sıralıyor:
Bebeğin dudakları, ağız içi ve tırnaklarında oluşan morluk,
Çok sık solup alıp verme ve nefes alıp verirken kaburgalarda oluşan çekilme
Sık sık solunum yolu hastalığı geçirmek,
Emzirme sırasında emmek istememe veya emerken çabuk yorulma
İştahsızlık ve kilo almada güçlük
Çabuk yorulma
Doğumsal kalp hastalıkları bazı çocuklarda ise ilk yıllarda belirgin bir sinyal vermiyor. Bu durumda ilerleyen yıllarda çocukta çarpıntı, nefes darlığı, çabuk yorulma, egzersiz sırasında göğüs ağrısı gibi şikayetler gelişebiliyor.
Yüzde 90’dan fazla başarı sağlanabiliyor
Prof. Dr. Tayyar Sarıoğlu bugünkü teknolojik imkanlar, bilgi ile deneyim sayesinde en karmaşık ve en riskli kalp hastalıkları ile doğan bebeklerde bile yüzde 90’dan fazla başarı sağlanabildiğine dikkat çekiyor. Prof. Dr. Tayyar Sarıoğlu bazı kalp ameliyatlarında (kapalı kalp ameliyatları) akciğer- kalp makinasına ihtiyaç duyulmadan da onarım gerçekleştirilebildiğini belirterek, günümüzde uygulanan diğer yöntemleri de şöyle anlatıyor: “Belirli bazı anomalilerde göğsün yan tarafından yapılan küçük kesilerle (minimal invaziv ) kalbe ulaşılarak ameliyat gerçekleştirilebiliyor. Bu tür ameliyatlarda hastanede yatış ve iyileşme süresi çok daha kısa olabiliyor. Göğüs kafesinin iyi gelişmiş olduğu büyük çocuklarda, bazı anomaliler robotik cerrahiyle de düzeltilebiliyor. Bazı durumlarda girişimsel prosedür denilen yöntemlerle, kateter yoluyla ameliyatsız tedaviler gerçekleştirilebiliyor. Kalpteki bazı delikler bu yolla kapatılabiliyor, kapak ve damarlardaki darlıklar genişletilebiliyor, bazı damar açıklıkları ve anormal damarlar kapatılabiliyor ve bazen suni kapaklar yerleştirilebiliyor”
------------------------kutu bilgisi 1--------------------------
Daha anne karnında iken tespit edilebilir
Doğumsal kalp hastalıkları aslında hamileliğin 16. haftasından itibaren, fetal ekokardiyoğrafi ile anne karnındaki bebeğin kalbinin ayrıntılı olarak incelenmesiyle tespit edilebiliyor. Kalpte bir sorun görülürse bebek doğuma kadar yakın takip altında tutuluyor ve bu süreçte doğum sonrasında uygulanacak olan tedaviler planlanıyor. Prof. Dr. Tayyar Sarıoğlu bunun yanı sıra oksijen satürasyonu yönteminin de, doğum sonrasında ilk bir ayda doğumsal kalp hastalıklarının tespit edilmesinde önemli bir yardımcı tanı yöntemi olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam ediyor: “Doğumun ardından ilk 24-48 saat içerisinde her bebeğin oksijen satürasyonunun ölçülmesi çok önemli. Küçük bir prob ile bebeğin el veya ayak parmağından oksijen doygunluğunu tespit etmek mümkün olabiliyor. Oksijen değerinde bir sorun varsa ekokardiyografi yöntemine başvurularak bebeğin kalbi detaylı olarak inceleniyor ve birçok önemli doğumsal kalp hastalığına tanı konulabiliyor” diyor.
---------------------kutu bilgisi 2-----------------------------
Çocuk ve gençlerde ani ölümler önlenebilir
Bazı çocuklarda özellikle ergenlik veya ilk gençlik döneminde ağır sporlar veya egzersiz sırasında ani kalp durması ve ölüm görülebiliyor. Bu çocuk ve gençlerde genellikle aort ( ana atar damar) çıkışında bir darlık veya koroner damarlarda bir çıkış yeri anomalisi sorunu oluyor. Bu anomaliler aslında yapılacak kalp ameliyatı ile başarıyla düzeltilebiliyor. Prof. Dr. Tayyar Sarıoğlu “Bu nedenle ağır spor ve yarışmacı olarak spor yapacak olan çocuk ve gençlerin, Ekokardiyografi, Eforlu EKG, gerekirse Bilgisayarlı Tomografi ve Manyetik Rezonans testleri ile kontrolden geçmeleri çok yararlı olacaktır” diyor.
Güncelleme Tarihi: 12 Nisan 2018, 09:29