İYİ Parti Genel Başkanı Akşener: Türk çiftçisi kazanacak

İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, iktidara geldiklerinde tarımın milli gelirdeki payını yüzde 10'un üzerine çıkaracaklarına belirterek, "İYİ Parti iktidarında, Amerikan, Kanada çiftçisi değil, Türk çiftçisi kazanacak." dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Akşener: Türk çiftçisi kazanacak
banner98

TBMM (AA) - İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü nedeniyle yapılan yürüyüşlerde kadınlara yapılan saldırıyı kınadığını söyledi.

Kimsenin, AK Parti iktidarında güvenliğinden emin olmadığını savunan Akşener, "Hukukun üstünlüğü önce size lazım olur ve o gün göreceksiniz ki bu çakallar sizi korumazlar. O gün hukukun üstünlüğünü yine biz savunacağız. Böyle bir günde, tepkilerini ortaya koyan kadınlarımıza yapılan müdahale ve parti standımıza yapılan saldırı, mevcut iktidarın ve küçük ortağının, kadına yönelik şiddetle mücadelede ne kadar samimiyetsiz olduğunu bizlere bir kez daha göstermiş oldu." ifadelerini kullandı.

Akşener, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm öğretmenlerin gününü kutladı. Atanamayan 900 bin öğretmene sabretmelerini tavsiye eden Akşener, iktidarları döneminde öğretmenliğin yeniden en itibarlı meslek haline geleceğini ifade etti.

AK Parti ve MHP'nin geçen hafta bir doğa katliamına daha imza attığını iddia eden Akşener, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Özelleştirilen 15 termik santrale, 1 Aralık 2019 tarihine kadar süre verilmişti bacalarına filtre takılsın, vatandaşlarımız, çocuklarımız zehirlenmesin diye. İktidar ve küçük ortağı, torba yasaya doldurdukları teklifle bu süreyi Haziran 2022'ye kadar uzattı. Havanın, suyun, toprağın dengesinin bozulmasını devam ettirecek bu karara, hangi vicdanla imza attılar bilemem ama bildiğim bir şey var; üç beş para babası, daha çok kar edip kasalarını doldursun diye evlatlarımızın sağlığı hiçe sayıldı."

Akşener, Çanakkale, Silopi, Elbistan, Karabük, Tunçbilek, Seyitömer, Soma, Sivas, Çatalağzı, Çayırhan, Muğla Yeniköy ve Kemerköy ile Orhaneli'de çocukların zehir solumaya devam ettiğini dile getirdi.

"Külliye'ye giden CHP'li" iddiası

Külliye'ye giden CHP'li iddialarına da değinen Akşener, CHP'yi merkeze alan bir tartışmanın tüm ekranları kapladığına işaret etti.

Akşener, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu konuda ilgimi çeken bir noktayı dikkatinize sunayım. Muhalefet partilerinin sağlığı ve sıhhatiyle zerre ilgilenmeyen iktidar medyasının, Cumhuriyet Halk Partisi ile ilgili hassasiyeti gözlerimi yaşarttı. Meğer yandaş kalemler ve havuz medyası CHP'yi ne çok seviyormuş. Ama unutmayalım ki gerçeklerin bir gün mutlaka gün yüzüne çıkmak gibi bir huyu vardır. Kim kiminle görüştü ya da görüşmedi, kim kimin kaynağı ve her şeyden önemlisi, milli iradenin temsilcisi siyaset kurumunu kim, nasıl kirletiyor, bir gün mutlaka göreceğiz."

Siyaset anlayışlarında ikbal hesaplarıyla dümen çevirmenin olmadığına dikkati çeken Akşener, şöyle devam etti:

"Madem saraya gidenleri konuşuyoruz; mesela ben, saraya kim gitti de 'Santral bacalarına filtre takılmasını erteleyelim' diye sayın Erdoğan'ı ikna etti, onu merak ediyorum. Seçim döneminde 'Bu sorunu çözeceğiz' denildiği halde, saraya kim gitti de sayın Erdoğan'ı ikna edip, EYT'lileri yüz üstü bıraktı, onu merak ediyorum. Seçimden önce '3600 ek göstergeyi vereceğiz' dediği halde, saraya kim gitti de sayın Erdoğan'ı ikna edip memurlarımızı yüzüstü bıraktı, onu merak ediyorum.

Saraya kim gitti de sayın Erdoğan'ı, elektriğe-doğalgaza yüzde 70'i bulan zamlar yapmaya ikna edip vatandaşın sırtına yeni yükler bindirdi, onu merak ediyorum. Saraya kim gitti de sayın Erdoğan'ı, peygamber ocağının en stratejik tesislerinden biri olan tank palet fabrikasını Katarlılara satmaya ikna etti, onu merak ediyorum. Saraya kim gitti de sayın Erdoğan'ı terörist mektubu okumaya, teröristi devletin televizyonuna çıkarmaya ikna etti, onu merak ediyorum. Tarımda kendi kendine yetebilen Türkiye'de, saraya kim gitti de sayın Erdoğan'ı, patates, soğan, buğday, et, fasulye, nohut, hatta saman ithal edip, çiftçimizin belini bükmeye ikna etti, onu merak ediyorum."

"Çiftçiyi hiçbir zaman dikkate almadılar"

Hükümetin tarım politikasını da eleştiren Akşener, AK Parti iktidara geldiğinde 1,1 lira olan mazot fiyatının, 6,60 liraya çıkarak altı kat arttığını, 237 lira olan bir ton gübre fiyatının 3 bin 300 liraya çıkarak 14 kat arttığını, bir ton yem fiyatının 784 lirayken, 5 kat artarak 4 bin liraya çıktığını aktardı.

Akşener, iktidarın çiftçinin durumunu merak etmediğini savunarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Türkiye'nin en büyük şanssızlığı, 17 yıldır geleceği planlayamayan vizyonsuz bir iktidar tarafından yönetilmesidir. İlk dönemlerinde yaptıkları birkaç iyi işi de tüketip, ülkenin kaderini getirip ucube bir sisteme bağladılar. Bu sistem yüzünden ülkemizi düşürdükleri çukurdan çıkarmaları imkansız. Çiftçiyi hiçbir zaman dikkate almadılar. Tarımı geliştirmek için kıllarını bile kıpırdatmadılar. Avrupa'nın en geniş tarım alanlarına sahip Türkiye'yi, tarımda ithalata muhtaç bir ülke haline getirdiler. Tarımda ithalata muhtaç, ekonomide yabancının parasına muhtaç, dış politikada Trump'a muhtaç, akılda da damada muhtaç bir Türkiye Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ülkemizi getirdiği nokta işte bu.

Son 10 yılda çiftçi sayısı yüzde 38'e düştü. 400 binden fazla insanımız, toprak işlemeyi bıraktı. 2002'den bu yana tarım alanlarımızın yüzde 12'sini yitirdik. Tarımsal üretimde dünyanın en büyük ikinci ülkesi olan Hollanda kadar tarım alanını kaybettik."

"Tarımsal üretim 6 kat, borç 45 kat arttı"

Dünyada tarımın stratejik alan olarak görüldüğünü, birçok ülkenin teknolojik kalkınmanın yanına tarımsal üretimi de eklediğini belirten Akşener, şöyle konuştu:

"Mesela Amerikan medeniyetinin temeli olarak pamuk gösteriliyor. Her tür teknolojiyi geliştiriyorlar ama medeniyetlerinin temelinde hala pamuk var. İran, ABD ve batı baskısına rağmen kendi adımlarını attı. Petrolden başka kendine yeten bir tarımsal üretimin peşine düştü. Neyi seçti, muzu. İran, 1980'den bugüne muz üretimini yüzde 1 milyon 300 bin arttırdı. Kanada 1960 yılında başladığı mercimek üretimini yüzde 64 milyon artırdı. Dünya mercimek ihracatının yüzde 80'den fazlasını Kanada yapıyor. 50 yılda sıfırdan başlayıp dünya lideri oldular, milyar nüfuslu Çin’i besliyorlar.

Bizim Tarım Bakanı da ithal patatesin önünü açıyor. Çiftçimizin ürünü depolarda çürürken elin çiftçisi bayram ediyor. Vizyon bu, misyon bu. İktidara geldiklerinde tarımsal üretim 37 milyar lirayken, bugün 216 milyar liraya çıkmış. Yaklaşık 6 kat artmış. Peki, bu süreçte çiftçimizin borcu ne duruma gelmiş? 2002 yılında tarım kesiminin toplam borcu 2 milyar 600 milyon lirayken, bugün 45 kat artmış ve 119 milyar lira olmuş. Üretim parasal olarak 6 kat, borç ise 45 kat artmış. Lafa gelince 'başarı var, uçuyoruz' diyorlar. Tarımda, tarımsal endüstride, AK Parti’nin el attığı her şey zarar ediyor. Şeker fabrikaları ve ÇAYKUR, 2 yıl önce Varlık Fonuna devredildi. O gün bugündür zarar açıklıyor. İşlerine gelen rakamları söyleyip çiftçimizin aklıyla alay ediyorlar. Tarımsal üretimin arttığı yerde, 1 milyon aile çiftçiliği bırakmış."

Akşener, bu yıl en yüksek kurumlar vergisini bankaların ödediğini, 500 büyük firmanın brüt karının yüzde 85'inin finansman giderine ayrıldığını kaydederek, "Para kime gidiyor? Faize, ranta gidiyor. Kazananlar belli, yolcu garantili havalimanını yapanlar kazandı. Geçiş garantili yolları, köprüleri yapanlar kazandı. Sözleşmeleri saklanan, hasta garantili şehir hastanelerini yapanlar kazandı. Satamadığı iş merkezini bakanlıklara kiraya verenler kazandı. Bu kadar kolay ve çok kazananların olduğu AK Parti'nin israf düzeninde, elbette ki çiftçi, esnaf, memur, üreten kaybeder." diye konuştu.

Milli gelirin yüzde 1'inin tarımsal destek olarak çiftçiye verilmesinin kanunla sabit olduğunu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2004 yılındaki Tarım Şurası'nda bu oranı yüzde 2'ye çıkaracağını söylediğini anlatan Akşener, "Devlet, ağzından çıkanı bilendir ama bırakın ne dediğini bilmeyi, bunların hepsi farklı atıyor. Damat, 100 milyon küçükbaş hayvandan söz ediyor, kayınpederi, '56 milyon' diyor. Bir kurum, '28 milyon hektar', diğeri, '24 milyon hektar tarım arazisi var' diyor, bir başka kurum ise çıkıp '26,5 milyon hektar' diyor. Bir kurum, '5 milyon 600 bin hektar sulanıyor' diyor. Yaptıkları plana göre 3 milyon 400 bin hektar sulanacak. Erdoğan'ın damattan, damadın tarım bakanından, hiçbirinin birbirinden, kimsenin de kalkınma planından haberi yok." ifadelerini kullandı.

"Türk çiftçisi kazanacak"

Akşener, iktidara geldiklerinde tarımın milli gelirdeki payını yüzde 10'un üzerine çıkaracaklarına işaret ederek, şunları kaydetti:

"Çiftçimize dünya şartlarında girdi temin edip dünya şartlarında destek olacağız. Çiftçi üretecek, para kazanacak. Ürettiği ürün, vatandaşa uygun şartlarda sunulacak. İYİ Parti iktidarında, Amerikan, Kanada çiftçisi değil, Türk çiftçisi kazanacak. Küresel şirketlerin, faiz lobilerinin değil, milletimizin dediği olacak. Türkiye, büyük bir ülkedir. Türkiye, Allah'ın lütfu bir hazinenin üzerine kurulmuştur. Türkiye, yayından fırlamaya hazır bir ok gibidir. Eğer bu ok fırlamıyorsa, adam kayırmacılıktandır, rantçılıktandır, israf düzenindendir. Eğer bu ok fırlamıyorsa, eli kolu bağlayan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ndendir. Eğer bu ok fırlamıyorsa, çapsız damattan, vizyonsuz bakanlardandır. Eğer bu ok fırlamıyorsa, kendinden ve sarayından başka bir şey düşünmeyen nobranlıktandır.

Az kaldı, iyileştirilmiş parlamenter sistemi inşa edeceğiz. Milletimizle el ele verip, tek adamı değil, ülkemizi güçlendireceğiz. O el değişecek, o ok fırlayacak. Öyle bir zenginliğe kavuşacağız ki öyle büyük bir güce kavuşacağız ki tarih, AK Parti iktidarını, Türkiye'nin altın çağından önceki 'son buhran devri' olarak hatırlayacak. Biz geleceğiz ve her şey değişecek."

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner103

google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0