ANKARA ( AA) - Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Kanal 7'de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
İkinci Yargı Paketi ve infaz düzenlemesiyle ilgili soru üzerine Gül, bu konudaki hazırlığın bütün yönleriyle sürdürüldüğünü söyledi.
Gül, bu kapsamda hakim, savcı, akademisyen ve hukukçu milletvekillerinin görüşlerini belirttiğini bildirerek, "Bunun kapsamı, muhtevası, son hali TBMM'de AK Parti grubunun öncülüğünde diğer partilerle ortaya konacaktır." diye konuştu.
Yargı paketinde özellikle hukuk usulüne ilişkin bazı düzenlemelerin öngörüldüğünü aktaran Gül, şunları kaydetti:
"İnfaz paketi ayrı. Bunun ötesinde hukuk yargılamalarına yönelik ayrı düzenleme var. 4,5 milyon dava, hukuk davası olarak görülüyor. Bu davaların 6 ila 8 ay daha erken bitmesi anlamında, yine noterlik ve idari usulle ilgili birtakım düzenlemelerin eş zamanlı olarak Meclis'ten çıkarak hayata geçmesini bekliyoruz."
"İnfazda bir adalet olması gerekiyor"Gül, ceza infaz düzenlemesinin adil bir çözüm planı sunacağına dikkati çekerek ceza hukukunda olduğu gibi infazda da bir adeletin olması gerektiğini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu hassasiyeti hep dile getirdiğini hatırlatan Gül, TBMM'nin ceza infaz düzenlemesine son şekli vereceğini kaydetti. Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ceza adaleti anlamında özellikle belli suçlarda 2 yılın altında, 18 ayın altında, infaz sisteminden kaynaklı olarak hiç cezaevine girilmediği görülüyor. Bu çalışma öncelikle bir af değil. Çünkü bir suçun mağduru var. Kamu mağdur, taraflar mağdur. Bunlar çıkacaksa da başının üzerinde bir kılıç gibi sallanan, bir hata yaptığında, kamuya zarar verdiğinde ya da böyle bir tavır içine girdiğinde gerekirse infazında kalan sürenin tamamlanacağı bir düzenleme. Yani 'Artık ben çıktım, ne yaparsam yapayım, her şey bitti' anlamında değil. Kişinin yine yanlış yaparsa, topluma zarar verirse yine cezaevine gireceği bir düzenleme olması lazım. Dolayısıyla bu anlamda söz konusu paket bir af değil. Bu hususta toplumda adalete güveni artırıcı düzenleme olacağını düşünüyoruz."
Hasta, yaşlı ve hamilelere yönelik bir düzenlemenin de söz konusu olacağını belirten Gül, "Hafta sonu evde infaz, hafta sonu geceleyin infaz gibi hamilelere, yaşlılara, hastalara yönelik infazın insani yönünün değeceği birtakım düşünceler söz konusu. Hamile biri doğum yapıyor ama belli bir süre çocuğunun yanında kalması için infazın ertelenmesi hatta hakim kararıyla infazı evde çekebilmesi imkanlarını getiren düzenlemeler söz konusu." diye konuştu.
Cezaevlerinde kapasitenin üzerinde tutuklu ve hükümlü bulunduğu değerlendirmelerine ilişkin soru üzerine Gül, cezaevlerinde 294 bin tutuklu ve hükümlü olduğunu belirtti. Gül, bu sayının artmasının altında infaz sistemi ve kanunlardan kaynaklı uygulamaların yanı sıra terörle mücadele ve diğer birçok farklı sebebin bulunduğunu ifade etti.
"Sulh komisyonu kurulacak"Gül, arabuluculuk, uzlaşma gibi alternatif çözüm yollarıyla dosyalar makul bir sayıya geldiğinde vatandaşın da avukatın da meramını daha iyi anlatabileceğini, bu durumun yargıya güveni de artıracağını söyledi.
Tüketici uyuşmazlıklarını da arabuluculuğun kapsamına dahil etmeyi düşündüklerini dile getiren Gül, "Bir diğer konu da idari sulh dediğimiz müessese. Bu da yine mahkemelere gitmeden önce vatandaşın devletle olan ihtilafında masaya oturması. Devlet adına uzlaşma anlamında bir sulh komisyonu kurulacak. Bu yeni bir proje. İnfaz ve yargı paketlerinden birinde olacak. Vatandaşın devletle, devletin vatandaşla mahkemelik olmaması için dava açılmadan önce aynen işçi-işveren gibi bir masa etrafında oturmalarına imkan sağlayacak düzenleme üzerinde çalışıyoruz. Bunun da ilk paketlerde yer almasını bekliyoruz." ifadelerini kullandı.
Gül, böylece 1 milyonun üzerinde dosyanın çözüme kavuşturulmasının hedeflendiğini, yeni yargı paketinde yer alacak düzenlemelerin hukuk yargılamalarını 6-8 ay öne çekeceğini dile getirdi.
"Herkes yargıya güvenini korumak zorunda"Bakan Gül, eski Türkiye'de yargının manivela olarak kullanıldığını söyledi.
28 Şubat'ta darbecilere selam duran bir yargıya tanık olunduğunu veya inançlarından dolayı haksızlığa uğrayanların haklarının mahkemelerce verilmediğini aktaran Gül, bugün ise önemli mesafeler alındığını, FETÖ ile mücadeledeki kararlılık kapsamında mahkemelerin darbeyi yargıladığını anlattı.
Temel yaklaşımın güven veren ve erişilebilir adalet olduğunu vurgulayan Gül, artık yargının Türk milletinin yargısı olduğunu, milletin her kesimine yansız, bağımsız şekilde yaklaşılacak bir sistemin ortaya konulduğunu ifade etti.
Yargının ele geçirilecek bir yer olmadığını, asla el değilmemesi gereken değerli bir kurum olduğunu vurgulayan Gül, şöyle konuştu:
"Burada hiçbir görüşün 'Benim arka bahçemdir, ele geçirdim' gibi bir yaklaşımı olamaz, buna asla müsaade edemeyiz. Çünkü bunun acılarını çok yaşadık. Herkes yargıya güvenini korumak zorunda. Tabii FETÖ'nün tahribatları yargıda çok büyük şekilde görüldü. Bu ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanı'na şüpheli gibi bir operasyon çekmek, darbe girişiminde bulunmak... Bunların hepsiyle yine yargının içerisindeki hakim, savcılar da mücadele etmeye devam ediyor. 'Yargı mensupları şu dönemde girdi, düşüncesi böyledir, bunların hepsi AK Parti'li' demek asla kabul edilemez."
Hakim ve savcı yardımcılığı sistemi ile hukuk fakültesi mezunlarının belli bir tecrübeden sonra cübbesini giymesinin sağlanacağını ifade eden Gül, bunun 2020'de hayata geçmesini hedeflediklerini söyledi.
Muhabir: Sefa Şahin,Ayşe Şensoy Boztepe