BTSO Başkanı İbrahim Burkay, 4 kişinin hayatını kaybettiği Gezi Parkı Olayları'yla ilgili Bursa Manşetx'e çarpıcı açıklamalar yaptı. Burkay, yaşananların 28 Şubat sürecine benzetilmesini yanlış bulduğunu belirterek Başbakan Erdoğan'ın tavrına katıldığını söyledi.
Yaklaşık 1 ay önce İstanbul'un kalbi konumundaki Taksim Gezi Parkı'nda yaşanan ve yurdun büyük bölümüne yayılan olaylar, sadece siyaset değil ekonomi dünyasında da geniş yankı buldu. Gelişmeleri takip eden ve ilk günlerde sıcağı sıcağına yaptığı açıklamalarda sağduyu mesajları veren Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Başkanı İbrahim Burkay, asıl çarpıcı açıklamalarını sadece Bursa Manşet Gazetesi'ne yaptı.
"BAŞBAKAN'IMIZIN İSYANI HAKLIDIR"
-Türkiye, Gezi Parkı'nda yaşanan ve yurt geneline yayılan protestolarla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kararlı tavrını konuşuyor. Dünya gündeminde de geniş yer alan olaylar ve Erdoğan'ın tavrı için neler söyleyeceksiniz? Yaşananların 'postmodern darbe' olarak nitelendirilen 28 Şubat sürecine benzetilmesini doğru buluyor musunuz?
-Benzetme doğru değil. Demokrasi anlamında bu tip gelişmelerin, hak ve özgürlük anlayışının aynı sanayi ve üretimde olduğu gibi Türk insanına yakışır şekilde olmasını arzu ediyoruz. Bence Sayın Başbakan'ımızın bu anlamdaki isyana varan çıkışları doğrudur. Bir tespit yapıyor çünkü. Bu tesbite de katılıyorum ben.
-Olayların patlak vermesinin ardından Avrupa Birliği ve ABD tarafından yapılan eleştiriler de gündem yarattı. Başbakan Erdoğan'ın özellikle Avrupa Birliği'ne yönelik sert sözleri oldu. Türkiye'nin içişlerine müdahale olarak yorumlanan dış tepkiler ve öte yandan kredi derecelendirme kuruluşlarının politikası nasıl yorumlanmalı?
-Türkiye'nin kredi notunu arttırmaları, Türkiye'yi ekonomik anlamda bizim alanımıza baktığımızda OECD ülkelerinden ciddi ayrıştırdı. Bu olumlu ayrıştırma siyasi anlam temalı... İç işlere müdahale noktasında Türkiye'nin ayrışmasını isteyenler var mıdır? Evet vardır?
DIŞ TİCARET ETKİLENİR Mİ?
-Başbakan'ın Gezi olaylarıyla ilgili sert tutumu karşısında ülkeler bazında Türkiye'ye karşı ticari anlamda tavır alınır mı?
-Olumsuz bir şey olmaz. Biz bu dönemde iç tüketimi attırmalıyız. Son 15 günde alınan mesafede baktığımızda yapısal yöndeki reformlar ciddi anlamda hayata geçti. Sanayi, üretim ve ticaret alanında şirketler iç yapılarında organizasyon ve yatırımlarını yaptılar. Önemli olan, finans sektörünün bu anlamda reel sektörün yapıcı yaklaşması. Bu dönemi Türkiye'nin menfaatine olacak şekilde çevirmeli.
"EKONOMİK KRİZ ÇIKACAKMIŞ ALGISI VAR"
-Yaşanan olaylar yeni bir ekonomik krizin başlangıcı olarak yorumlanabilir mi?
-Başbakan'ın sert çıkışlarının ardından böyle bir algı oluşmadı. Bence tamamen bu Gezi olayları sürecinde mutlaka insanların talepleri olabilir. Bu taleplerin bir beyan usulü vardı. Size ayrılmış alanlarda demokratik haklarınızı mutlaka kullanmalısınız. Ama bunun ötesine geçtiğiniz anda, kamu düzenini bozacak bir etkinliğe dönüştüğü zaman bunun dışarındaki algısı bu anlamda olacak.
"HAKLAR İÇİN FORMAT OLUŞTURMALIYIZ"
-Hükümet'in izlediği politikaları diktatörlük olarak yorumlayanlar var. Siz neler söyleyeceksiniz?
-Ben bugün bakıyorum bu olayları destekleyenlerin pek çoğu ekonomik anlamda hem turizmde hem de ticari anlamdaki olumsuz gelişmelerden kaygı duyduklarını belirtiyorlar. Ama bu kaygıyı duymadan önce bizim demokratik haklarımızı nasıl kullanacağımızla alakalı format oluşturmamız lazım.
"GEZİ OLAYLARINDA MESAJ ALINDI"
-Toplumun bazı kesimlerinde Hükümet'in halka sormadan bazı uygulamaları hayata geçirdiğine dair rahatsızlığın olduğu belirtiliyor. Sizce nasıl bir tutum takınılmalı?
-Halk, bazı uygulamalardan rahatsız olabilir. Bu rahatsızlıklarını mutlaka gösterebilirler. Burada mesaj alındı. Toplumun bütün kesimlerin artık Türkiye'deki bu değişimi çok iyi yansıtacak hareket tarzı içinde olması gerekir. Bu dönemde Gezi Parkı olaylarının olumsuz etkilerinin mutlaka ortadan kalkması gerekiyor. Demokratikleşme sürecinde yaşananların Ortadoğu ile benzeştirilmesini kabul edemiyorum. Bana göre bu eylemlere katılanların bunu çok iyi düşünmesi lazım. Burada benzetmelerde Tahrir ya da Ortadoğu'ya dair bazı benzetmelerin kullanılmasını o eylemleri yapanlara büyük hakaret olarak görüyorum. Türkiye'nin, demokrasi kültürüyle insan kültürüyle bağdaşmıyor. Bizim artık gerçekten Türkiye'nin ekonomik anlamda bugünki gücüne yakışır hal ve hareket içinde olmamız gerekiyor. Bu herkes için geçerli.