Çözüm sürecinde gelinen aşamayı ve PKK’ya silah bırakma çağrısını değerlendiren Zeybekci, "Böyle bir lüksümüz yok. 30 yılı aşkın bir süreden beri akan kardeş kanını kaldırmaya veya anaların gözyaşlarını sürdürmeye hiç kimsenin hakkı yok. İşin siyasi boyutuna girmek istemiyorum ama artık bunu bitirmeliyiz" dedi.
2013 yılında Doğu ve Güneydoğu’nun her yerini arabayla dolaştığını hatırlatan Zeybekci, "Oradaki insanlar bize ’bizim yaşadığımız sıkıntıları Türkiye’ye anlatın’ dedi. Bu süreç bitmeli, bir an önce ülke bu kardeş kavgasını bitirmeli. Ülkenin inanılmaz kaynakları, imkanları, zamanı, süreci, çağı yakalaması ki doğal, ekonomik ve nüfus yapısı ve her şeyiyle çok zengin bir bölge fakat bütün bunları değerlendiremiyorsunuz. Aksine o coğrafyada ülkenin inanılmaz kaynakları gidiyor" ifadelerini kullandı.
"6. BÖLGE DESTEĞİNDE SONUÇLARI TAM OLARAK ALAMADIK"
Çözüm sürecini ekonomik boyutuna dikkat çeken Zeybekci, "13 yıllık iktidarımız döneminde muhtelif defalarda buralara teşvikler verdik. En son teşvikimiz bölgesel teşviklerde 6. bölge teşvikleri. Bu teşviklerde yapı, şehir, yatırım yeri, faiz desteği, sigorta desteği, stopaj desteği gibi birçok alanda teşviklerimiz var. Böyle bir desteği Batı’da başka bir yerde verseniz inanın dünyanın her yerinden yatırım gelir ama 6. bölge desteğini vermemize rağmen istediğimiz sonuçları tam olarak aldığımızı söylememiz mümkün değil. 6. bölgenin genelinde yüzde 190 ile yüzde 200 arasında son 34 aylık süreçte bu teşvikin uygulanması döneminde gerek yatırım gerekse istihdamda artış yaşamışız ama Van’da bazı şeyler eksi veya en iyi yüzde 20’lik bir artış yaşamışız" açıklamasında bulundu.
"SIKI YUMRUKLA TOKALAŞMA OLMAZ, SİLAHLA BU İŞ ÇÖZÜLMEZ"
"Özel bir operasyon var" diyen Zeybekci, şöyle devam etti:
"Van’da maalesef iyi bir arabaya binemezsiniz, iyi bir yerde kalamazsınız veya iyi bir kıyafet giyemezsiniz ya da kendinizi gösterip de ikinci bir dükkan açmaya ve işinizi genişletmeye kalktığınızda hemen tepenize çökerek -maalesef bunu belki ülkenin bakanı olarak söylemek yanlış ama- sizinle ilgili hemen makbuz kesmeler veya onu yapmamanız üzerine nasıl ki Yüksekova’da havalimanı yapılmasını istemeyen bir zihniyet var, nasıl ki Van-Hakkari arasındaki yolun yapılması veya Şırnak- Hakkari arasındaki yolun yapılmasını istemeyip iş makinalarını yakan zihniyet varsa orada yatırım yapılmasını da istemeyen var. Kadim, 10 bin yıllık tarihe bakın orası bir ulaşım merkezi, bir konaklama merkezi aynı zamanda bir ticaret merkezi. Bütün bunların olması istenmiyor. Yani orada bir şekilde biraz kafasını kaldıran derhal bununla ilgili bir muameleye tabi tutuluyor ya başını aşağıya eğiyor ya da Van’ı terk ediyor. Tabii ki yıllardan beri can kayıplarının yanında -ki can kaybının hiçbir şekilde karşılığı parasal olmaz ama- o bölgeye verebileceğimiz en büyük teşvik bu. Bir şey var ki 6. bölge değil 66. bölge verseniz de teşviklerde sonuç alamıyorsunuz ama çözüm süreciyle gelmiş olmuduğumuz bu noktada bence önemli bir fırsat yakalanıyor. Yani Türkiye’de bunun maddi karşılıkları bir yana o bölgedeki insanların huzura, refaha, kardeşliğe, aynı ortak değerlerimiz etrafında buluşmasına çok büyük bir fırsat olarak görüyorum. Bu sürecin kıymetini bilmeliyiz. Sıkı yumrukla tokalaşma olmaz, silahla bu iş çözülmez. O dönem buralarda mutlaka problemleri varsa bunun mutlaka sebepleri de vardır, sebepleri konuşulmalı ama tek devlette, tek bayrakta ve tek vatanda uzlaşarak, bunun dışında her şeyi tartışabiliriz, her şeyi konuşabiliriz, her şeyi de halledebiliriz diye düşüyorum.
Türkiye’de bir şey var ki eğer üzerinde negatife gitmesiyle ilgili bir kümeleşme varsa bilin ki arkasında oyunlar vardır. Bölgeye bakın, Irak’ın, Suriye’nin haline bakın, o coğrafyaya şöyle baktığınız zaman arkasında oyunlar var, yıllardan beri kadim düzenlerden beri gelen oyunlar var. Bu oyunların arkasında olanlar belli, oynanan oyunlar belli. O bölgede maalesef bu oyunların içine bir şekilde çekilmeye çalışılıyor. İnşallah oyunların sonuna geldik. İnşallah orada kardeşlik kazanacaktır. Orada aynı kıbleye dönüp ’Allahu Ekber’ diyoruz, aynı Allah’a inanıyoruz, aynı peygamberin ümmetiyiz. Bu değerler etrafında buluştuk mu hele hele bir de ’aynı vatan’, ’aynı bayrak’, ’aynı devlet’ dedik mi geri kalan her şey teferruattır ve çözülür."
"BÖLGEDEKİ İNSANLARA SİLAH DAYAYARAK HÜKMEDİYORSUNUZ, HARAÇ TOPLUYORSUNUZ"
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın PKK’ya silah bırakma çağrısına yönelik net bir açıklama yapmamasını eleştiren Zeybekci, "Orada bazı dinamikler ve güçler var. Bunları da bilmemiz lazım. Yani orada Kürt kardeşlerimizin hakları, özgürlükleri veya kültürel haklarıyla ya da talep ettikleri insani haklarla ilgili ben bunların hepsinin halledilebileceğine, hiçbir problemin kalmayacağına yürekten inanıyorum. Türkiye bu olgunluğa geldi ama orada göz ardı etmeyelim. Dünyanın en büyük eroin ticaretinin geçtiği yer, dünyanın en büyük insan ticaretinin geçtiği yer ve bir bölgedeki terörle silah dayayarak insanlara hükmediyorsunuz ve haraç topluyorsunuz. On milyarlık, yüz milyarlık bir rantın olduğu yerde bunu yönetenlerin vazgeçmesini bir ’masumane kardeşlik’, ’barış’, ’aynı dinin kardeşleri’ şeklinde masum kılıfların içine sokmaya kalkarsak orada yanılırız, hata yaparız. Bence hem bu realiteyi görelim, onu yönetelim hem de oradaki kardeşimi bu beladan kurtaralım" şeklinde konuştu.
DOLARIN REKOR YÜKSELİŞİ
Bakan Zeybekci, Merkez Bankası’nın döviz ihalesini 40 milyon dolardan 60 milyon dolara çıkarmasına da açıklık getirdi.
Bakan Zeybekci, konuya ilişkin, "Merkez Bankası’nın piyasaya satış anlamında sunduğu 40 milyon dolara da 50 milyon dolar talep geliyordu şimdi 60 milyon dolar verdiğinde 70, 80 milyon dolar geliyor. O da şudur: Talep edenler 10 milyon ihtiyacı varsa ’ne olur ne olmaz’ deyip 11, 12, 13 milyon yazar. Merkez Bankası’nın verdiği değil piyasadaki alım ve satımlar da önemli. Nerede bir rahatsızlık var, bundan kimler rant sağlıyor. Her şeyin düzgün, stabil ve süt liman olduğunu düşünün ve spekülatif ve manipülatif kar eden bazılarının kar etme ortamları yok. Türkiye’de bankaların sermaye yeterlilik oranı, kamunun borçlanma ihtiyacı, kamunun toplam borçlarının milli gelire oranları, cari açığın 2013’e göre 2014’te yüzde 30 civarında iyileşmesi, dış ticaret açığımızın yüzde 20 civarında daralması, ihracatın ithalatı karşılama oranlarının yüzde 73’ler seviyesine gelmesi, turist sayımızın 41 milyonlar seviyesine gelmesi, hizmet gelirlerimizin 50 milyon dolar seviyesine gelmesi... Bütün bunları hepsini beraber bir kenara bırakıp da sadece döviz kuru üzerinde eğer Türk ekonomisini değerlendirmeye kalkarsak bu çok büyük bir haksızlık olur. Türkiye’de bugün mesela Merkez Bankası açıklamış olduğu bir veri var, reel efektif döviz kuru seviyesi diye. Buna bakanlar teknik anlamda bilirler ki TL’nin değer kaybetmesiyle ilgili Türkiye’nin önünde şu anda bir problem yoktur. Bu hareketlerle bazılarının elde etmek istedikleri belki 1 şiddetinde olan bir rahatsızlığı 10 göstererek, dünyaya veya piyasalara bunu yayarak bundan rantlanma bir faaliyet vardır. Kur ne olacak? Endişe edilecek hiçbir şey yoktur, bunu piyasa kendi içinde halledecektir" ifadelerini kullandı.
"DÜNYADA PARANIN GİDECEĞİ TÜRKİYE’DEN BAŞKA ÜLKE YOK"
"Bugün dolar, TL karşısında yüzde 1.34’lük değer kazandı ama diğer taraftan dolar euro karşısında da 1.10’luk değer kazandı" diyen Zeybekci, şunlar kaydetti:
"Bu beklenen bir şeydi. 2014’ün Mart ayında Avrupa Merkez Bankası Başkanı dedi ki ’Euro’nun değerlenmesine müsaade etmeyeceğiz.’ Aynı zamanlarda Amerikan Merkez Bankası’nın parasal genişlemeyi durdurması ve daraltması, artı faizleri artırmakla ilgili sinyal vermesinin tam tersine Avrupa Merkez Bankası ’parasal genişlemeye gideceğim’ dedi ve faizde eksiye indi. Ardından Danimarka ve İsviçre aynı şeyleri yaptı. İsviçre Merkez Bankası eksi 0.75 faizlere geldi. Bakın burada ne oynanıyor. Belki dünyada genel itibarıyla baktığımız zaman da gizli bir kur savaşları var. Avrupa Birliği (AB) ne yaptı ne etti hiçbir şekilde ABD’nin almış olduğu başarıyı elde edemedi ve yeterli görmediği için de ABD’nin tam tersine ’parasal genişlemeye gideceğini ve faizi düşüreceğini’ söyledi. Yetmedi, piyasanın canlanması için Euro’nun değerini düşürerek dış talebi artırmak yani AB içinde üretilen malların fiyatlarını makul seviyeye çekerek dış talebi artırmak, artan dış taleple üretimi artırmak, üretimi istihdamı artırarak büyümeyi artırmak gibi amaç içine girdi.
Ben orada şunu söyledim: Türkiye olarak ABD’den dünyada gelişen ülkeler gibi etkilenmemiz olabilir ama dünyadaki diğer ülkelerin sahip olmadığı bir avantaj var. Dış ticaretin yüzde 40’ını biz AB ile yapıyoruz, doğrudan yabancı sermaye girişimizin yüzde 72’sini AB’den alıyoruz. Dolayısıyla ABD’den etkilendiğimiz o eksinin çok daha fazlasını artı olarak biz AB’den etkileneceğiz. Onun için endişe etmeye gerek yoktur. Şu anda kur üzerinde neden böyle bir oyun oynanmaya çalışılıyor? Türkiye’de faiz indirmesiyle ilgili kamuoyunda karşılık bulan, Türkiye’de üretimi, büyümeyi, istihdamı, ihracatı desteklemeyen bu faiz ortamında, faizin aşağıya doğru gitme eğilimini hisseden belirli bir zümre veya bu işten rantlanan bir... Çünkü dünyada Türkiye’den başka paranın gideceği bir yer yok. Türkiye dünyada AB ile Gümrük Birliği Anlaşması olan tek ülke ve dünyadaki bütün hukuk sistemlerine entegre olmuş bir ülke, ekonomik olarak AB’ye entegre olmuş olan bir ülke, güvenli bir ülke. Böyle bir ülkeye gitmeyecek de bu para nereye gidecek. Rusya’ya mı gidecek. AB’ye veya Japonya’ya gidip de eksi faiz mi alacak. En artı faiz şu anda ABD’de. Yüzde 1.5 seviyesinde faiz var. Oraya gittiği zaman onun için dolara olan talep arttığı için doların değerinin yükselmesini yaşıyoruz. Onun için hiç kimsenin endişe etmesine gerek yok. Şu anda oynanan oyun şu: ’Faizi düşürmeyin ha bak işte TL değer kaybeder, kur yükselir."
"TÜRKİYE ARTIK BÖYLE ŞEYLERE PABUÇ BIRAKMAZ"
Zeybekci, "faizleri düşürülsün" tartışmalarına da son noktayı koydu.
Türkiye, bu gelişen, büyüyen, üreten ekonomisiyle ve dünyada bu kadar alana ekonomi anlamında güçlü olan bir ülke olduğunu anlatan Zeybekci "Türkiye artık böyle şeylere pabuç bırakmaması gereken bir ekonomik seviyeye gelmiştir. Serbest piyasanın bütün kurallarının geçerli olduğu bu yerden ’ben Türkiye’den çıkacağım’ diyerek nereye gidecek. ’Çıkacağım’ bir sözdür, ben de ’çık’ dediğim zaman nereye gidecek. Bunun tartışmasına girmek istemiyorum. Türkiye’de bazı şeyler yanlış tartışılıyor, yanlış yerinden tutuyoruz sanki Türkiye’de ’faiz düşsün’ diyenlerle ’faiz yükselsin’ diyenler varmış gibi. Böyle bir tartışma yok" dedi.
MERKEZ BANKASI’NIN BAĞIMSIZLIĞI TARTIŞMALARI
Merkez Bankası’nın bağımsızlığı konusunda da konuşan Zeybekci, "Düşünsenize bir ülkede seçilmiş bir cumhurbaşkanı, seçilmiş bir başbakan ve siyasetten gelen bir bakan faizle ilgili düşmesi gerektiğini söylüyor. Diğer taraftan Merkez Bankası diyor ki ’benim doğrularım veya benim şu andaki okuduğum manzaraya göre düşmemesi gerekiyor veya şu kadar düşmesi gerekiyor’ diyor. Bundan daha bağımsız bir Merkez Bankası olabilir mi, dünyanın neresinde var. Merkez Bankası’nın bağımsızlığıyla ilgili tartışma açanlara söylüyorum, bundan daha bağımsız bir Merkez Bankası dünyanın hiçbir yerinde yok. Biz Merkez Bankası’nın bağımsızlığını tartışmıyoruz. Merkez Bankası’nın yetkilerinin yanında sorumluluklarıyla ilgili diyoruz ki ’fiyat istikrarı artı büyümeye de dikkat edelim.’ Faize de istihdama da dış ticaretteki dengelere de cari açığa da dikkat edelim. Bunlar hep doğru tartışmalar" değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Zeybekci, "Cumhurbaşkanımızın faizle ilgili görüşlerine sonuna kadar katılıyoruz bunu da her platformda dile getirmeye çalışıyoruz. Türkiye’de Cumhurbaşkanımızdan ayrıca Ekonomi Bakanı olarak bütün reel sektörle de ilişki içindeyiz. Yani gerçekten yatırım ve üretim yapan, toptancılık, perakendecilik, ihracat, taşımacılık yapan, hizmet sektöründe, turizmde dünyayla turizm pazarlarında rekabet eden insanlarla bir araya geldiğimizde... Bakın Türkiye’de ticari krediler şu anda gittiğiniz zaman TL bazında yüzde 14 seviyesinde. Bugün aldığınız kredinin faiz ve ana para ödemesi 1 yıl sonra. Peki önünüzdeki 1 yıl boyunca sizin katlanacağınız enflasyonla ilgili beklenti enflasyon ne ki beklenti enflasyonla ilgili yüzde 5-7 aralığında bir beklenti var, Merkez Bankamızın hedefleri de yüzde 5 seviyelerinde. Peki yüzde 14 maliyete katlandığınız, faiz ödediğiniz bir ortamda en maksimum yüzde 7’sini enflasyondan düştüğünüz zaman reel anlamda maliyetlerinize yansıyan yüzde 7’lik bir marj var. Bu katlanılabilir değil" şeklinde konuştu.
"YÜZDE 85 FAİZE ALIŞANLARIN BİR RAHATSIZLIĞI OLMUŞ OLABİLİR"
"Ekonomi Bakanı olarak benim düşündüğüm doğruyla Maliye Bakanı’nın düşündüğü doğru arasında fark olması normal" diyen Zeybekci, "Maliye Bakanı bütçe denkliğine, gelir-giderlerine ve finansman güvenliğine bakacak. Kaldı ki şu anda Türkiye’nin finansman güvenliğiyle ilgili zerre kadar problemi yoktur. Yüzde 30 cari açığını daraltan, bütçe açığının yüzde 1’ler seviyesinde olan bir ülkenin finansman güvenliğiyle ve bütçe denkliğiyle ilgili problemi olabilir mi? Dolayısıyla bütün bunların üzerine Cumhurbaşkanımızın ve bizim söylediğimiz sözlerle bunu birileri bilerek ve kasten... İstikrar varsa risk yoktur, risk yoksa birilerinin manipülasyonu ve ekstra karları yoktur. Bir zamanlar bu ülkenin toplanan vergilerinin yüzde 85’i faize gidiyordu şimdi yüzde 15’in altında. Yüzde 85’e alışanların bir rahatsızlığı olmuş olabilir" ifadelerini kullandı.
Türk ekonomisinin istikrarı için isimlerin değil istikrarın önemine işaret eden Zeybekci, "Mezarlıklar vazgeçilmezlerle dolu, ne yiğitler var mezarlıklarda. İstanbul’u fetheden bile mezarlıkta, Kanuni Sultan Süleyman bile mezarlıkta. Abdülhamid Han’dan tutun da Gazi Mustafa Kemal’e kadar herkes mezarlıklarda onlardan sonra bu memleket Allah’a şükürler olsun yoluna devam ediyor" dedi.
"TÜRKİYE’DE BİR NİHAT GİDER ANALAR DAHA NE NİHAT’LAR DOĞURUR"
AK Parti’nin 3 dönemlikler konusunda bir sıkıntı yaşamayacağını belirten Zeybekci "Bir, Türkiye ekonomisi artık oturmuştur, bir büyüme istikrarı vardır. 12 yıldan beri Türkiye üst üste ortalama yüzde 5.1 büyüdü. 2008’den itibaren 20 çeyrekten itibaren ortalama 5.6 büyüdü. Türk ekonomisi 2008’den itibaren bugüne kadar ortalama 7 milyon vatandaşına iş üretti, 2004 yılında 1.4 milyon vatandaşına iş üretti. Türk ekonomisi etrafımızdaki ateş çemberine rağmen; Rusya-Ukrayna krizine, Rusya’nın yüzde 18, Ukrayna’nın yüzde 30 civarında ithalatının daralmasına, İran’daki ambargolara, Irak’ın yüzde 50’sinin terör örgütü tarafından işgal edilmesine, ithalatının yüzde 22 yönünde bizim açımızdan daralmasına, Suriye’nin yerle bir edilmesine, Mısır’ın ithalatının yüzde 10 civarında daralmasına, en önemli pazarlarımızdan bir tanesi Libya’nın 2-3’e bölünmesine, AB’nin tamamında yüzde 1 bile olmayan ticaret alım artışına rağmen Türkiye yüzde 5 oranında ihracatını artırdı. Türk müteahhitleri -dünyada Çin’den sonra ikinciyiz- 2014 yılında dünyada 24 milyar dolarlık müteahhitlik hizmeti imzaladılar. Bütün bunların olduğu bir ortamda Türkiye’de bir Nihat gider analar daha ne Nihat’lar doğurur" ifadelerini kullandı.
"ONLARIN MANİPÜLASYONU ELLERİNDE PATLAYACAK"
Doların artışında bankaların etkisinin olmadığını vurgulayan Zeybekci, "Çok cüzi miktarda manipüle eden bir ekip var. Bunların altını çizerek söyleyeyim, dolarla oynayanların bu manipülasyonu ellerinde patlayacak ve elleri yanacaktır. Çünkü Türkiye’nin böyle bir kaygısı yok, böyle bir sıkıntısı yok. Diledikleri kadar oynasın bir şekilde bu onların elini yakar. Vatandaşlarımıza şunu söyleyeyim, bunu oynayanlar, büyük şekilde bunu manipüle ederek bundan rant sağlamaya çalışanlara sakın ola kanmayın. Benim en büyük endişem odur zaten. 2001-2002’de dolarda 1.680’ler görüldükten sonra 1.1’e kadar düştüğünde sonra bizim ihracatımız bundan çok etkilendi, ihracatımız çok büyük zarar gördü. Bu noktalardan sonra aşağı doğru trentlerde bu vatandaşımızı hakikaten üzer. Ben kimsenin üzülmesini istemiyorum. O yüzden Türkiye’de taşlar o kadar sağlam ki ne yapsanız bu taşlar yerinden oynamaz. Siyasi istikrarımız o kadar sağlamdır ki bu ülkenin sahipleri var, bu ülkenin aslanlar gibi bir lideri, aslanlar gibi bir başbakanı ve hükümeti var" açıklamasında bulundu.
Zeybekci, Türkiye’nin dış ticaret hacminin 1981 yılında 5 milyar dolar olduğunu günümüzde ise bu rakamın yüz kat artarak 500 milyar dolara seviyesine çıktığını belirtti.
"BEN KONUŞUNCA DA DOLAR YÜKSELİYOR"
"Bir şekilde spekülasyon yaratarak bunu manipüle edenler piyasanın hareketlenmesini istiyorlar" diye konuşan Zeybekci, "Merkez Bankası’nın şu anda döviz piyasasıyla ilgili hiçbir kaygısı yok. Böyle bir şeye müdahale etme ihtiyacı da yok. Türkiye kendi ihtiyaçlarını karşılamak anlamında zaten kamunun tüm ihtiyaçlarını bundan önce ’ben karşılayacağım’ demedi mi? Piyasa kendi parasını bulmakta zorlanmıyor zaten. Dolayısıyla klasik sözümü söyleyeyim, ’dokunmamak lazım, müdahale etmemek lazım, bırakmak lazım.’ Türkiye ’iktidar kim gelecek’ bunu tartışmıyor. Siyasi istikrarla ilgili hiçbir tereddüt yok. Birilerini oynayabileceği tek bir alan var, ekonomik istikrar. Yani siyasi istikrarla ilgili bize ’arada tartışma var, şu var, bu var’ denilerek bazı polemikler yaratılmaya çalışılsa da yemiyor" ifadelerini kullandı.
"Cumhurbaşkanı her konuştuğunda dolar yükseliyor" tartışmasına da açıklık getiren Zeybekci, "Ben konuşunca da yükseliyor. Çünkü cumhurbaşkanımızın söylediği her sözün arkasındayız ve doğru söylediğine inanıyoruz. Ama diğer taraftan giderek eğer siyasi istikrarla ilgili zerre miktarı bu ülkedeki bütün partiler dahil olmak üzere bir şüphe yoksa ve 7 Haziran’dan sonra AK Parti iktidarı 63. hükümetin AK Parti hükümetinin devamıyla ilgili hiçbir tereddüt yoksa oynanacak tek bir alan var ekonomik istikrar" dedi.
AB’nin 25 ülkesine kıyasla Türkiye’nin kamu borçlarının milli gelire oranında daha iyi olduğuna dikkat çeken Zeybekci, "Bütün bunlarda oynanacak bir yer var. Spekülasyon yaratarak kurla ilgili tehditle faizi yukarıda tutmak" diye konuştu.
İHRACATÇI İÇİN İDEAL KUR
Kurda istikrarın öneminin altını çizen Zeybekci, "Bu oynaklık herkesi biraz rahatsız eder, dış ticareti de rahatsız eder, durgunluk pozisyonuna geçirir sizi. İstikrar eğer 2.55’teyse bu ihracatçı için iyidir, Türkiye’nin ithalatı için de ihracatı için de iyidir" dedi.
Türkiye’de Ocak ve Şubat ayı ihracatında bir düşüş yaşandığını açıklayan Zeybekci, "son iki ayda ihracatın toplamda yüzde 13’ler seviyesinde" olduğunu bildirdi.
Bakan Zeybekci, şöyle devam etti:
"Türkiye’nin 2023 hedefleri arasında 500 milyar dolarlık ihracat, 15 milyar dolarlık hizmet gelirleri, dünyada ilk 10 ekonomiden biri, Avrupa’nın ilk 3 ekonomisinden birisi olmak hedefi varsa bunu 1.65 dolarlık kilogram ihraç bedeli ile yapamazsınız. İhracatınızın içindeki teknoloji ağını yüzde 4’ten yüzde 15’e çıkarmadan yapamazsınız. Türkiye’de bir kaşık suda fırtına koparmayanlar bakan vatandaşlarımızın akılları biraz karışabilir ama inanın dünya bizden özgüyle bahsediyor. Dünyanın neresine giderseniz Türkiye’nin bu övgüsünden bahsediliyor. Dünyada ilk defa bir ülkenin Exim Bankası Türkiye’de İstanbul’a gelip bir banka açtı. Macaristan, Polonya, Romanya ve Avrupa’daki bütün ülkeler şu anda Türkiye’yi örnek almış durumda."
ŞUBAT AYI ENFLASYON RAKAMLARI
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) şubat ayı enflasyon rakamlarını değerlendiren Zeybekci, "Merkez Bankamızın açıklamaları önemli. Bunun kur artışından kaynaklanan maliyet enflasyonu, fiyatları artması gibi bir şeyden kaynaklanmaması bizim için son derece önemli. Soğuk havalardan dolayı, aşırı kış şartları nedeniyle artan taşıma maliyetleri, ürünleri belki biraz zarar görmesinden kaynaklanan bence geçici bir şeydir" dedi.
Mart ve Nisan ayı enflasyon rakamlarının çok daha iyi seviyelerde geleceğinin altını çizen Zeybekci, "Belki sapma olabilir ama bu asla negatif anlamda değil. Türkiye’de yıl ortası itibarıyla yüzde 5’ler seviyesine gelen bir enflasyonla bile karşılaşabiliriz. O kadar iyimser beklentilerimiz var. Yüzde 5 olmazsa yüzde 6 da Türkiye için son derece önemlidir. Türk ekonomisinin yüzde 4’lük bir enflasyona gelmesi, bunu birkaç sene sürdürmesi Türkiye’nin önündeki birçok problemi de aşacaktır. Bizim şu anda önceden çalışmayıp da iş talep eden vatandaşımız ve kardeşimiz var. Türkiye olarak yüzde 5’in altında ortalama büyümeyi biz asla kabul edemeyiz. Tutturmamız lazım. Bu kadar çok hızlı koşan, bu kadar çok aktivite içinde olan ve vücudun nabız artışının ve vücut ısısının biraz yüksek olması normaldir, sağlıklıdır" şeklinde konuştu.
FAİZ Mİ ENFLASYONDAN ENFLASYON MU FAİZDEN ÇIKAR?
"Enflasyon mu faizden yoksa faiz mi enflasyondan çıkar?" sorusuna net cevap veren Zeybekci, "Enflasyon faizden çıkar. Çünkü reel faiz yani enflasyon üzerinde kalan faiz marjı ne kadar artarsa o da bir şekilde enflasyona sebeptir" karşılığını verdi.
SERBEST TİCARET ANLAŞMALARI
Japonya ile 2015 yılı içerisinde serbest ticaret anlaşması imzalanacağını açıklayan Zeybekci, "Rusya ile görüşmelerimiz var. İran’la imzaladık, Singapur’la hemen hemen bitmek üzere full serbest olması öngörülüyor" dedi.
TÜRKİYE EKONOMİDE MODEL Mİ DEĞİŞTİRİYOR?
2014 yılında laboratuvar anlamında önemli bir yıl olduğunu hatırlatan Zeybekci, "İhracata dayalıydı. TL’nin değerini yukarıda tutarak Türkiye’yi ithalat anlamında çok kolay bir ülke haline getirerek, ithalatla Türkiye’de iç piyasayı canlandırarak ekonomik canlılık ve büyüme sağlayabilirsiniz. Ama bu üretmediğiniz bir değerle satın almış olduğunuz bir refahtır. Bu da size belirli sürelerle bir şişme yaratır. Bu şişme de belirli sürelerle patlama yaratır. Asıl reel, milli büyüme ihracata dayalı büyümedir. Türkiye olarak bizim yapmamız şu andan itibaren yöneldiğimiz alan odur. İhracata dayalı, üretip büyüyerek, istihdamımızı artırarak milli değerlerimizi yurt dışına ihraç ederek bunun karşılığını Türkiye’ye transfer ettiğiniz zaman bunun hesabı yok. Bu direk Türkiye’ye gelen bir varlık transferidir" açıklamasında bulundu.