Törene Başbakan Binali Yıldırım, eşi Semiha Yıldırım, Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu, denize ismini veren şehit Yüzbaşı Güngör Durmuş’un ailesi ve çok sayıda davetli katıldı.
Törende konuşan Başbakan Binali Yıldırım, yıllarca gemi mühendisliği yaptığını hatırlatarak, “Yılarca bu mesleği yapan arkadaşınız olarak yaptığımız her gemi, beni ilk günkü gibi heyecanlandırıyor. Bu gemileri yapan mühendisler, ustalar ve çalışanların inşa sırasında nasıl olaylarla karşılaştıklarını, bu işleri yaparken nasıl heyecan duyduklarını aklımda bir film şeridi gibi geçiririm” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin 14 yıldır gücüne güç kattığını vurgulayan Yıldırım “Siyasi istikrarsızlık yaşandığı bölgemizde huzur ve istikrar adası inşa etmek, bölgede denge ve istikrara katkı sağlamak için tüm gücümüzle gayret ediyoruz. Bayraktar gemisinin denize indirirken hatırlayacaksınız sayın Cumhurbaşkanımız ‘askeri güç ile desteklenmeyen diplomasi bizi yolda bırakır’ demişti. Biz de bu inançla hareket ediyoruz. Her gemi inşasında gayemiz Türkiye’nin gücüne güç katmaktır. Bizim için asıl olan işte bu hizmetlerdir. Denize inen gemiler, bacası tüten fabrikalardır. Bu doğrultuda atılan her adımı destekliyoruz, ürünlerini gördükçe memnuniyetimiz artıyor. Taş üstüne taş koyan herkesi sonuna kadar destekliyoruz” ifadelerini kullandı.
16 Temmuz’da Sancaktar gemisini denize indirmeyi planlandığını hatırlan ancak, darbe girişimi nedeniyle törenin gerçekleştirilemediğin hatırlatan Yıldırım, “Maalesef 16’sında denize indirme törenini gerçekleştiremedik ama ülkemizi ikinci kurtuluş savaşında zaferle çıkardığımız için de sevindik. Daha sonra 19 Temmuz’da gemimiz törenle denize indi. Şimdi TCG Yüzbaşı Güngör Durmuş’u denize indiriyoruz. Yüzbaşı Güngör Durmuş, deniz kuvvetlerimizin kahraman bir subayıdır. Bu geminin merasimi esnasında şehit Yüzbaşımızın ailesi bizlerle beraberler. Şehidimiz sadece bu gemiden ismini yaşatacak değil. Tüm şehitlerimiz 79 milyonun kalbinde yaşamaya devam ediyor çünkü onlar Türkiye’nin geleceği için gözlerini kırpmadan canlarını feda eden kahramanlardır. Mesleğe başladığımda senede bir sefer gemi indirebilirsek büyük bir bayrak olurdu. Bazen bir sene boyunca gemi indiremediğimiz yılları hatırlıyorum. Şimdi artık gemi indirmek normal oldu. Her gün her yerde yeni bir gemi kızağa konuyor, denize indiriliyor. Bu konuda büyük mesafe kat ettik. Türkiye artık gemi inşa sanayiinde kendi kendine yeterli olmanın ötesinde dünyaya her türlü gemi ihraç edebilen bir kabiliyete sahip oldu. Bununla da yetinmedik. Yerlilik oranını da süratle arttırıyoruz. Savunma Sanayiinde yüzde 20’lerde yüzde 60 yerlilik oranına gelmiş olmak, bu konuda ülkemizin kabiliyetlerini açık şekilde göstermektedir” diye konuştu.
Savunma sanayiine yapılan yatırımları anlatan Başbakan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Savunma sanayimize son 14 yılda çok büyük yatırım yaptık. Yaklaşık 35 milyar dolarlık bir yatırımla savunma sanayimizi bugün sadece kendi ihtiyaçlarını karşılayan değil, dost ve müttefiklerin savunma ihtiyaçlarına da cevap verecek bir yetkinliğe ulaştırdık. Bununla yetinecek değiliz. 70’li yıllarda Kıbrıs Barış Harekatı esnasında ambargo karşısında yaşadığımız sıkıntıları unutmadık. Derler ya ‘Kötü mal sahibi, kiracıyı ev sahibi yapar’. Bu bize ders oldu. Biz savunma sanayimize yatırım yapmaya başladık. Geldiğimiz noktada hem yerlileşme, hem millileşme konusunda büyük mesafe kat ettik. Yapacağımız işler, yaptıklarımızdan daha fazla. Sadece savunma sanayiinde gerekli başarıyı sağlamak yetmiyor. Türkiye istikrarsızlık ortamında bir istikrar adasıdır. Komşu ülkelerimiz için bir teminattır. Bu bakımda savunma yeterliliğimizin yanında, caydırıcılık kabiliyetimizin de aynı derecede geliştirilmesi, etrafımızdaki ülkelerin barışına ve istikrarına büyük katkı sağlayacaktır”
Türkiye’nin Suriye ve Irak’ta yaşanan olaylardan dolayı büyük bedeli ödediğini vurgulayan Yıldırım, şunları söyledi;
“Bir yandan mültecilerin yükünü hafifletirken, bir yandan da etrafımızdan kaynaklanan terör hareketleri ile mücadelemiz devam etmektedir. İçeride PKK terörü, dışarıda DEAŞ, YPG, PYD terör unsurları ile kararlılıkla mücadelesini sürdürmektedir. Fırat Kalkanı operasyonu, Kuzey Irak’taki faaliyetlerin tek amacı ülkemizi terör belasından kurtarmak, komşularımızda yaşanan terör olaylarının ülkemize yansımalarını ortadan kaldırmak. Bunun için çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz. Bu konuda ileri geri laflar edenlerin ne söyledikleri önemli değil. Esas olan Türkiye’nin güvenliğidir. Bunu sağlamak için güvenlik güçlerimiz, askerimiz, polisimiz ellerinden gelen gayreti gösteriyorlar”
15 Temmuz sonrası Türk Silahlı Kuvvetleri’nin haksız yere itibar kaybına uğradığının altını çizen Bakan Yıldırım, “Sebebi asker kılığına girmiş FETÖ terör örgütünün eli kanlı mensuplarıdır. Milletimiz sağ duyu sahibidir. Bu terör elemanları ile vatanına sahip çıkan yurtsever askerlerimizi kısa sürede birbirinden ayırt etmiş ve bu alçaklara gereken dersi vermiştir” dedi.
Konuşmasının sonunda tersane sahiplerine müjde de veren Yıldırım, “Tersanelerin kira süresinin bitmesine 18 yıl kaldı. Bir karar aldık, sıfırlıyoruz, tekrar 49 yıla çıkarıyoruz. Hayırlı uğurlu olsun. Bu tersanelerimizin geleceği daha iyi görmesi, daha iyi plan yapması, bundan daha önemlisi kredi saygınlıklarının artması demek. 18 yıl kalan süre olduğu zaman kredi imkanları da ona göre sınırlı oluyor. Bu süreyi uzatmakla kredi kapasitelerini de 3 kat arttırmış olacağız. Yani 6 milyar TL’lik ilave bir kredi hacmine tersanelerimiz sahip olmuş olacak” ifadelerini kullandı.
Güncelleme Tarihi: 08 Ekim 2016, 15:28