Türkiye'deki her yayının bir nüshası bu kütüphanede

Bünyesinde bir milyonu aşan yayın bulunan ve kanun kapsamına alınarak sadece üniversite kütüphanesi olmaktan çıkıp ulusal kütüphane niteliği kazanan İstanbul Üniversitesi (İÜ) Merkez Kütüphanesi, yaklaşık bir asırdır hizmet veriyor.

Türkiye'deki her yayının bir nüshası bu kütüphanede
banner98

Hizmete 30 Kasım 1924'te açılan ve 1934 yılında "Basma Yazı ve Resimleri Derleme Kanunu" kapsamına alınan İÜ Merkez Kütüphanesi, böylelikle sadece üniversite kütüphanesi olmaktan çıkıp aynı zamanda ulusal nitelik kazandı.

İÜ Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı, Merkez ve Nadir Eserler olmak üzere iki ayrı binada okuyucuları ağırlıyor.

Ayrıca, engelli araştırmacılar için Merkez Kütüphane bünyesinde Engelsiz Bilgi Merkezi yer alıyor.

"Her görüş, inanç ve dilden farklı tür yayınlar var"

İÜ Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanı Dr. Pervin Bezirci, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İÜ Merkez Kütüphanesi’nin kanun kapsamındaki 6 derleme kütüphanesi arasında tek üniversite kütüphanesi olduğunu söyledi.

Bu kapsamda yılda yaklaşık 120 bin yayının derlendiğini aktaran Bezirci, şu bilgileri verdi:

"Bu şu demekti; Türkiye'de yayımlanan her yayının bir nüshası kütüphanemize gelmektedir. Yılda yaklaşık 120 bin yayın derlenmektedir. Bunlar arasında kitap, dergi, gazete ve diğer materyaller yer almaktadır. Bu 120 bin sayı içerisinde her görüş, inanç ve dilden farklı tür yayınlar yer almaktadır. Kanun kapsamında, derleme kütüphanelerine gönderilen her yayın, kütüphanemizde derlenmektedir. Her konuda; siyasi, tarihi, kültürel, sanatsal vesaire değerli koleksiyona sahip, 1 milyonu geçkin yayın kapasitesine sahip Türkiye'nin en büyük kütüphanelerinden biridir. Bu açıdan, sadece üniversite öğrencilerine ve akademisyenlere değil, dış kullanıcı dediğimiz farklı kesimlerden kullanıcılara da hitap eden bir kütüphane. Konumu itibarıyla da çok sayıda kullanıcısı bulunmaktadır."

Bezirci, İÜ Merkez Kütüphanesi'nin, bilimsel ve akademik çalışmalara katkı sağlayan çok çeşitli meslek gruplarına hizmet verdiğini vurguladı.

Kütüphanede uluslararası nitelikte Entegre Kütüphane Otomasyon Sistemi'nin 2012 yılından itibaren kullanıldığını aktaran Bezirci, bu sayede Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı kapsamındaki 35 bağlı şube diye adlandırılan fakülte ve enstitü kütüphaneleri dahil, tüm kütüphanelerin verilerine tek tıkla 7/24 otomasyon ortamından erişilebildiğini kaydetti.

"Eserler dijital ortama aktarılıyor"

Kütüphane bünyesindeki eserleri dijitalleştirme projelerinin devam ettiğini dile getiren Bezirci, çoğu eserin dijital ortama aktarıldığını bildirdi.

Merkez Kütüphane bünyesinde, "Gazeteden Tarihe Bakış Projesi"nin 3 yıldır yürütüldüğünü, bu kapsamda koleksiyonda bulunan çok sayıda yerel ve ulusal gazeteyi dijital ortama aktarma çalışmalarının sürdüğünü anlatan Bezirci, şöyle devam etti:

"Dijitalleştirme projesi sonrası oluşturulan metinler, otomasyon üzerinden kullanıcıya ücretsiz sunulmaktadır. Üniversite yayınlarını ve gün ışığına çıkmayan tezleri de dijitalleştirme çalışmaları devam etmektedir.

Nadir Eserler Kütüphanesi'nde yürütülen projeler var. Örneğin, dijital ortama aktarılan Abdülhamid dönemine ait harita ve planlara otomasyon üzerinden erişilebilmektedir. 'Atatürk’le Okumak Projesi' ve 'Cihan Hükümdarı Projesi' ile çok değerli eserler dijital ortama taşınmıştır. 'Zamana Direnen Eserler ve İstanbul Üniversitesi Yazma Eserler Projesi' kapsamında eserlerin yüzde 20'si dijital ortama aktarıldı ve aktarım hala devam etmektedir."

Bilgiye "engelsiz erişim" için Engelsiz Bilgi Merkezi

Bezirci, Merkez Kütüphane bünyesinde 2012 yılından itibaren önemli bir hizmet veren diğer bir birimin de Engelsiz Bilgi Merkezi olduğunu söyledi.

Bu merkezin sadece üniversite öğrencilerinin ve akademisyenlerin değil, Türkiye'deki bütün engelli bireylerin bilgiye erişimine katkı sağladığını belirten Bezirci, "Merkez, Braille alfabesi için kullanılmak üzere kabartma yazıcı, iki tarayıcı, tarayıcı olarak kullanılan fotokopi makinesi, üç boyutlu şekil-grafik kabartma cihazı, metin büyütücü ekran ve engellilerin kullanımına özel 12 bilgisayar donanımına sahip. Profesyonel sesli kitap oluşturma kabinlerinde, gönüllü okuyucuların yardımıyla sesli kitap arşivi sürekli geliştirilmektedir. İki okuma kabininde, 65 gönüllü tarafından toplam bin 200 saat kitap seslendirme çalışması yapılmıştır." diye konuştu.

İçinde tarih barındıran Nadir Eserler Kütüphanesi

İÜ Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanı Bezirci, Nadir Eserler Kütüphanesi'nin Türk toplumunun tarihi, siyasi, kültürel ve sosyal hayatına ışık tutacak nitelikte seçkin ve çok değerli yazma ve nadir eser örneklerini bünyesinde barındırdığını dile getirdi.

Bezirci, Sultan 2. Abdülhamid'in Yıldız Sarayı'nda kurduğu zengin kütüphanesinin, 1924 yılında Darülfünun Emini (üniversite rektörü) Prof. Dr. İsmail Hakkı Baltacıoğlu'nun teşebbüsü ve Atatürk'ün emriyle İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi'ne devredildiğini belirterek, şu bilgileri paylaştı:

"Nadir Eserler Kütüphanesi Koleksiyonu, 93 bin 71 cilt Türkçe, Arapça, Farsça, Latince ve diğer dillerdeki basma ve yazma kitap, dergi, harita ve notalardan oluşmaktadır. Koleksiyonda, Yıldız Saray Kütüphanesi, Rıza Paşa, Halis Efendi, Mollazade İbrahim Bey, Hakkı Paşa, Şevki Paşa ve İbn'ül Emin Mahmud Kemal İnal'ın eserleri de bulunmaktadır. Mustafa Kemal Atatürk’ün, kütüphaneden ödünç alarak okuduğu kitaplar da özel bir bölümde sergilenmektedir. Bu önemli eserlerin nesilden nesle aktarılması için çeşitli dijitalleştirme projeleri yürütülmektedir. Şu ana kadar bu önemli eserlerin yaklaşık yüzde 20'si dijital ortama aktarılmış durumda."

Nadir Eserler Kütüphanesi'nin randevu sistemi ile ziyaretçi kabul ettiğini aktaran Bezirci, "Ayrıca, 19. yüzyıla ait dünyanın en büyük görsel arşivi olarak tanımlanabilecek Sultan 2. Abdülhamid döneminde çekilen fotoğraflardan oluşan Yıldız Fotoğraf Koleksiyonu da İÜ Nadir Eserler Kütüphanesi'nde özenli koşullarda muhafaza edilerek hizmete sunulmaktadır. Koleksiyon, 911 fotoğraf albümü ve bunların içinde yer alan 36 bin 585 fotoğraftan oluşmaktadır. Bu fotoğraflar, sadece İstanbul ya da Osmanlı topraklarının değil, neredeyse tüm dünyanın eski bir tapusu niteliğindedir. Sadece mimari açıdan değil, döneme ait sosyal dokuyu yansıtması bakımından da birer hazine niteliğindedir. Bu eserlerin elektronik ortamda erişilebilirliği için Cumhurbaşkanlığımız himayeleri ve iş birliğiyle bir proje başlatılmış bulunmaktadır. Nadir Eserler Kütüphanemizde bulunan yazma ve nadir matbu nadir eserlerimiz iklimlendirilmiş ortamlarda muhafaza edilmektedir." ifadelerini kullandı.

Güncelleme Tarihi: 25 Şubat 2018, 11:30
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner103

google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0