“KORKUNÇ BİR TABLO İLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
Cazaevlerinin doluluk oranını değerlendiren Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Tahir Elçi, Türkiye'nin hem sosyo-ekonomi bakımında hem siyasal nedenlerle olağanüstü bir süreçten geçtiğini ifade ederek, ülkede son 15-20 yıl içerisinde bir göç hareketinin yaşandığını işaret etti. Bunun yanı sıra ekonomik ve sosyal sorunların yaşandığını dile getiren Elçi, Kürt meselesiyle bağlantılı toplumsal altüst oluşlara tanık olduklarını söyledi. Elçi, “Türkiye’de ne yazık ki bu yasalarla cezaevleri kapasite üstü bir hal aldı. Mevcut kapasitenin çok üstünde Türkiye’de tutuklu ve hükümlü var. 170 bine varan tutuklu ve hükümlü sayısı ile korkunç bir tablo ile karşı karşıyayız. Aslında bu tablo Türkiye’de sosyal barışı da tehdit etmektedir. Sosyal barışın da aslında tehdit altında olduğunu bu tablo bize göstermektedir. Salt politik niteliği olan suç bakımından değil, sıradan suçlar bakımından da 170 bine varan insanın halen tutuklu ve hükümlü olduğu bir toplumsal atmosferde siz bir sosyal barıştan söz edemezsiniz” dedi.
“CEZAEVİ SİSTEMİNİN GÖZDEN GEÇİRİLMESİ GEREKİYOR”
Daha fazla cezaevi inşa ederek, yasaları zorlayarak, yasal tedbirlerle bu sorunun çözülemeyeceğini aktaran Elçi, “Türkiye’de infaz rejiminde çok köklü bir değişikliğe ihtiyaç var. Özellikle belirli suçlar bakımında hükümlülerin aynı infaz yerine kamusal birtakım hizmetlerde istihdam edilerek, böylelikle hem topluma kazandırılmaları hem üretime katılmaları hem de özgürlüklerinin de daha az kısaltılacağı bir yasal düzenlemeye ihtiyacımız var. Türkiye’nin halen bir çok bölgesinde hızla cezaevleri inşa çalışmaları sürdürülmektedir. Biz bütün bunların çözüm olmadığını düşünüyoruz. Elbette demokratik bir toplumda yasaları ihlal eden olacaktır. Aynı zamanda infaz müesseseleri olacaktır. Ama modern ve çağdaş cezaevi sistemlerinden bir tanesi kişileri cezaevlerinde tutmak yerine onları topluma kazandırmak, onları toplumsal ekonomik yaşama katmak ve yeniden ıslah etmektir. Cezaevi sisteminin gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Türkiye'de tutuklu ve hükümlü sayısı 2005 yılında 55 bin 870, 2006'da 70 bin 277, 2007'de 90 bin 837, 2008'de 103 bin 235, 2009'da 116 bin 340, 2010'da 120 bin 814, 2011'de 128 bin 604, 2012'de 136 bin 20, 2013'de 145 bin 478, 2014’de 158 bin 837, 2015 yılının Şubat ayında ise 164 bin 461'e yükseldi.
355 CEZAEVİ DE DOLDU
Türkiye'de 291 kapalı, 53 müstakil açık ceza infaz kurumu, 2 çocuk eğitim evi, 5 kadın kapalı, bir kadın açık, 3 çocuk kapalı ceza infaz kurumu olmak üzere toplam 355 ceza infaz kurumu bulunuyor. Cezaevlerinin 163 bin 129 kişi kapasitesi mevcut. Şubat ayı itibariyle tutuklu ve hükümlü sayısı 164 bin 461. Cezaevlerinde kapasitenin üzerinde tam bin 332 kişi bulunuyor.
MARMARA İLK SIRADA
Tutuklu ve hükümlülerin bölgelere göre dağılımında Marmara Bölgesi 46 bin 528 ile ilk sırada yer alırken, Marmara'yı 27 bin 90 ile Ege Bölgesi, 24 bin 455 ile Akdeniz Bölgesi, 22 bin 769 ile İç Anadolu Bölgesi, 19 bin 805 ile Karadeniz Bölgesi, 13 bin 763 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi, 10 bin 623 ile Doğu Anadolu Bölgesi izledi.
HIRSIZLIK BAŞI ÇEKİYOR
Türkiye’de 2 Mart 2015 tarihi itibariyle cezaevlerinde en fazla hırsızlık, uyuşturucu ve adam öldürme suçlarından giren tutuklu ve hükümlüler bulunuyor. Cezaevlerinde bulunanların bazı suçlarına göre dağılımında ilk sırayı 35 bin 663 ile hırsızlık alıyor. Hırsızlığı 28 bin 909 ile uyuşturucu, 27 bin 592 ile adam öldürme, 19 bin 722 ile yaralama, 19 bin 283 ile yağma veya gasp, 13 bin 172 ile cinsel suçlar, 7 bin 333 ile sahtecilik, 4 bin 728 ile dolandırıcılık, 2 bin 203 ile fuhuş, bin 890 ile de adam öldürmeye teşebbüs suçları izledi.