Zirvede Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Enerji İşleri Genel Müdürü Dr. Ömer Erdem, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknolojileri Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız açılış konuşmalarını yaptı.
Rüzgar ve güneş enerjisinin sürdürülebilir kalkınmadaki öneminin tartışıldığı ilk oturumda ENSİA Başkanı Alper Kalaycı, GENSED Başkanı Halil Demirdağ, TPI Kompozit EMEA CFO’su Özgür Soysal ve GENSED Asbaşkanı Tolga Murat Özdemir konuşmacı olarak yer alırken, enerji kaynakları ve yenilenebilir enerji ise Biyogazder Başkanı Altan Denizsel, Teksis İleri Teknolojiler Genel Müdürü Hüseyin Devrim ve JESDER Başkanı Ufuk Şentürk’ün yer aldığı ikinci oturumda konuşuldu.
Sera gazı emisyonlarının yüzde 55’i enerji üretiminden ve dağıtımından kaynaklanıyor
Avrupa Yeşil Mutabakatı ile devreye girecek sınırda karbon vergisini hatırlatan Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, başta demir-çelik, kimya, otomotiv, tekstil olmak üzere birçok sektörün ihracatının ve rekabet gücünün etkileneceğinin altını çizdi.
“Yapılan çalışmalar bu sürecin bize olası yıllık maliyetinin 1,8 milyar dolar seviyelerine çıkabileceğini gösteriyor. Firmalarımızı yeşil dönüşüm adını verdiğimiz bu sürece hazırlamamız gerekiyor. Bu alanda yol almayan firmalarımız maalesef önümüzdeki dönemde finansman bulmakta dahi zorlanacaklar. Yeşil dönüşüm sürecinde en önemli konularımızdan biri ise yenilenebilir enerji kaynakları. Dünyadaki sera gazı emisyonlarının yüzde 55’i enerji üretiminden ve dağıtımından kaynaklanıyor.”
Yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarının payı yüzde 22
Eskinazi, “Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının artırılması, büyüyen bir ekonomide güvenilir ve düşük maliyetli enerjinin çevresel açıdan sürdürülebilir şekilde sağlanması ülkemizin öncelikli enerji politikasını oluşturuyor. Türkiye’nin 100 bin 334 Megavat’a ulaşan elektrik enerjisi kurulu gücü içinde “yenilenebilir ve temiz enerji kaynakları” olarak kabul edilen Rüzgâr, Güneş, Biyokütle ve Jeotermal enerjinin payı yüzde 22 seviyesine ulaşmış durumda. Bu seviyeye son 15 yılda yaptığımız yatırımlarla geldik. Gerçekten bir başarı hikayesi.” dedi.
Bir tane bile deniz üstü rüzgâr enerji santralimizin olmaması kabul edilebilir değil
Eskinazi, Türkiye’nin elektrik enerjisi kurulu gücü içerisinde yenilenebilir enerji payının hızlı bir şekilde yüzde 50’nin üzerine çıkarılması gerektiği görüşünde.
“Almanya’da hükümet, 2035 yılında elektrik enerji tüketiminin yüzde 100’ünü yenilebilir enerjiden sağlamak için yasa çıkarıyor. Bizim de fosil yakıtlardan çıkış ile ilgili bir planı ortaya koymamız gerekiyor. Türkiye özellikle rüzgâr ve güneş zengini bir ülke. Türkiye’nin 10 bin 810 megawata ulaşan rüzgar enerji kurulu gücünde 1750 megawatlık kurulu güçle İzmir Türkiye’de lider konumda. Ancak bir tane bile deniz üstü rüzgâr enerji santralimizin olmaması kabul edilebilir değil.”
Yenilenebilir enerji ekipmanları ihracatı yıllık 500 milyon doları geçti
İzmir’in rüzgâr, jeotermal, biyokütle ve güneş enerjisi açısından sahip olduğu yüksek potansiyelin sağladığı avantajlar ve coğrafi konumuna vurgu yapan Jak Eskinazi sözlerine şöyle devam etti:
“İzmir yenilenebilir enerji merkezi, başka bir ifadeyle başkenti konumunda. İzmir’deki yenilenebilir enerji teknolojilerinin enerji piyasasının geleceğinde de önemli bir paya sahip olmasını bekliyor ve arzu ediyoruz. Son derece hızlı gelişen ve bölgemizde çok önemli bir potansiyeli barındıran sektörümüz için Ege İhracatçı Birlikleri olarak biz de katkı sunmak istiyoruz. Saha araştırmaları, Türkiye’nin yenilenebilir enerji ekipmanları ihracatının yıllık 500 milyon dolar seviyesini geçtiğini gösteriyor.”
Türkiye'nin ilk Yenilenebilir Enerji Ekipman ve Hizmet İhracatçıları Birliği
Eskinazi, sektör temsilcilerinin amacını; şu anda dağınık vaziyette olan yenilenebilir enerji ekipmanları ihracatçılarını aynı çatı altında toplayarak güçlerini birleştirmelerini sağlamak şeklinde özetledi.
“Biz de sektör temsilcilerimizle aynı düşüncedeyiz. Bu çerçevede Türkiye'nin ilk Yenilenebilir Enerji Ekipman ve Hizmet İhracatçıları Birliği'nin kurulmasına yönelik çalışmalarımıza başladık. Önümüzdeki dönemde detaylı bir çalışma yapmamız gerekiyor. Çünkü, yenilenebilir enerjide bir gümrük tarifesi bulunmuyor. Örneğin, bir rüzgâr türbininde kullanılan bir motor parçası yenilenebilir enerji ekipmanı olarak görülmüyor, yani bunu ayrıştıracak bir tarife yok.”
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız, Ticaret Bakanlığımız ve TBMM Enerji Komisyonumuzun desteğini bekliyoruz
Jak Eskinazi, “Bu nedenle yeni bir Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu tanımlanması gerekiyor. Sektördeki STK’lar, firmalarımız ve diğer paydaşlarımızla iş birliğinde bir sinerji yaratabileceğimize yürekten inanıyorum. Yenilenebilir Enerji Ekipmanları İhracatçıları Birliği, yenilebilir enerji ve ekipmanları üretiminde merkez haline gelen İzmir’e çok yakışacak. Bu konudaki çalışmalarımızda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızı, Ticaret Bakanlığımızın ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Enerji Komisyonumuzun desteğini bekliyoruz.” dedi.
YEKA yarışmaları ile birlikte toplamda 7.000 MW’ı aşan bir portföye ulaşmış olacağız
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Enerji İşleri Genel Müdürü Dr. Ömer Erdem, Ege İhracatçı Birlikleri’nin Sürdürülebilirlik Manifestosunun önemine vurgu yaparak, enerji verimliliğiyle ilgili maddelerin hayata geçmesi için çalıştıklarını belirtti.
“Milli Enerji ve Maden Politikası kapsamında geliştirilen, yenilenebilir enerji alanında teknoloji transferinin, yerli üretimin ve kurulu güç hedeflerinin gerçekleşmesine önemli katkı sağlayan Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) modeli kapsamında 2017’den beri 2.850 MW rüzgâr, 2.300 MW güneş enerjisine dayalı olmak üzere toplam 5.150 MW büyüklüğünde yarışma yapılmıştır. Yakın dönemde yapılması planlanan yeni YEKA yarışmaları ile birlikte toplamda 7.000 MW’ı aşan bir portföye ulaşmış olacağız.”
5 milyar dolarlık yatırım hayata geçiriliyor
Erdem, “Geçtiğimiz aylarda EPDK tarafından yenilenebilir kaynaklar için tahsis edilen ilave 2.787 MW’lık kapasite sayesinde, önümüzdeki 1,5 – 2 yıl içinde yaklaşık 5 milyar dolarlık yatırım hayata geçirilerek, ülke ekonomisine ve istihdama önemli katkı sağlanacaktır. Şu an yapılan yatırımların tamamı yenilenebilir enerji üzerine.” diye konuştu.
Yenilenebilir enerji kurulu gücünde dünyada 12’inci sırada, Avrupa genelinde 5’inci sıradayız
Ömer Erdem, Milli Enerji ve Maden Politikasının ilan edildiği 2017 yılı başından 2022 yılı Nisan ayı sonuna kadar olan süreçte devreye alınan elektrik kurulu gücünün yaklaşık %75’inin yenilenebilir enerji kaynaklarından oluştuğunun bilgisini paylaştı.
“2020 yılı başından 2022 yılı Nisan ayı sonuna kadar olan süreçte devreye alınan elektrik kurulu gücünün ise %95’i yenilenebilir enerji kaynaklarından oluşmaktadır. 2021 yılı sonu itibarıyla ülkemiz toplam yenilenebilir enerji kurulu gücünde Dünya genelinde 12. sırada, Avrupa genelinde ise 5. sırada yer almaktadır. Önümüzdeki dönemde gündeme gelecek olan sınırda karbon vergisi gibi uygulamalara yönelik enerji alanında gerekli tedbirleri alıyoruz. Tüketicilere yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen enerjiyi kullandığını belgeleme imkânı sunan Yenilenebilir Enerji Kaynak Garanti (YEK-G) Sistemi ile bu sistemin işletileceği Organize YEK-G Piyasası geçtiğimiz yıl devreye alınmıştır.”
Türkiye Ulusal Enerji Planı çalışması birkaç ay içinde yayımlanacak
Erdem, sanayicilerin karbon ayak izlerini sıfırlamalarına destek olması ve maliyetlerini düşürmeleri adına elektrik bağlantı güçlerinin iki katına kadar lisanssız şekilde güneş ve rüzgâr santrali kurmalarının önünün açıldığını söyledi.
“Bakanlığımızın bu yıl içinde yayımlamayı planladığı bir çalışmadan bahsetmek istiyorum. Elektrik Piyasası Kanunu ve Doğal Gaz Piyasası Kanununda yapılan değişikliklerle Bakanlığımıza uzun dönemli Türkiye Ulusal Enerji Planı çalışmasının hazırlanması ve yayımlanması görevi verilmiştir. 2053 yılı hedefleri doğrultusunda çalışılmakta olan söz konusu planın birkaç ay içinde yayımlanması öngörülmekte olup çalışma kapsamında uzun dönemli enerji arz-talep senaryoları hazırlanmaktadır. Hazırlanan uzun dönemli senaryolar neticesinde, ülkemizin enerji konusundaki hedeflere ulaşma noktasında atılması gereken adımlar belirlenecektir. Yenilenebilir enerji yatırımlarının sürdürülebilir şekilde devam etmesi konusunda sektörümüze ve sanayicilerimize Bakanlık olarak tüm desteği verdiğimizi ve vereceğimizi ifade etmek isterim.”
Yüzde 70’lere varan yerlilik oranıyla aksam ve parçaları üretme noktasına geldik
TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknolojileri Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız, “2021 yılında en çok emisyon salınımı gerçekleşti. Taahhütleri gerçekleştiren bir mekanizmaya ve sistematiğe ihtiyaç var. Bu yüzden AB komisyonunda uluslararası bağlayıcı sözleşmelerin olması gerektiğini önerdik. Emisyon hacminin sıfırlara çekilmesi için 300 gigawatt kurulu güç ve milyarlarca dolar yatırım gerekiyor. Karasal rüzgar enerjisinde 11 bin megavatı güneş enerjisinde ise 8 bin megavatı yakaladık. Potansiyelimizin 10 katı olduğunu biliyoruz.” dedi.
Altunyaldız, geçtiğimiz hafta İzmir’de rüzgar enerjisi ekipmanları üretim tesislerini gezdiğini, mevcut teknoloji ve kapasiteden çok etkilendiğini belirtti.
“Yüzde 70’lere varan yerlilik oranıyla aksam ve parçaları üretme noktasına geldik. Hem yurtiçi hem ihraç talebini karşılıyoruz. Daha çok üretim alanları oluşturacağız, yenilenebilir enerji kurulumuna destek vereceğiz, yatırımları güçlendireceğiz. Destekleri 4’üncü bölge kapsamına almamız çok önemliydi. Bu dönüşümün çekici gücü olmak istiyoruz.”
2030 hedefine 2023’de ulaşacağız
Türkiye'nin COP26 kapsamında 2030 ulusal katkı beyanına dikkat çeken ENSİA Başkanı Alper Kalaycı, rüzgar enerjisi kurulu gücü hedefinin 16 bin megawatt, güneş enerjisi kurulu gücü hedefinin 10 bin megawatt olduğuna değindi.
“Şu an güneş enerjisinde 8 bin 400-500 megawattayız. Böylelikle 2030 hedefine 2023’de ulaşacağız. Rüzgar enerjisindeki 16 bin megawatt hedefe ise 2026’da erişiyoruz. Ülkelerin daha zor hedefleri ortaya koyması gerek. Sanayiciler, ürün yapan aksam üreten firmalarımızda çok ciddi bir potansiyel var. Altyapımız çok iyi. Elektrik tüketen sanayicide ise firmalarını yenilenebilir enerjiye göre revize etme konusunda ciddi bir iştah var. Bizim ivmelenmemiz gerekiyor.”
Türk firmaları güneş enerjisinde dünyada önemli bir oyuncu olacak
GENSED Başkanı Halil Demirdağ, “Güneş enerjisi sanayicilerinin yenilenebilir enerjide büyük bir fırsat var. Türkiye yeşil enerjide, güneşte rüzgar dünyanın yüzde 1’ini oluşturuyor. Dünyadaki yüzde 1 payımızın çok üzerine çıkabiliriz, yeşil hidrojen bizim için bir mucize. Önümüzdeki senelerde Türk firmaları güneş enerjisinde dünyada önemli bir oyuncu olacak. Üretimde de güçlü bir oyuncu olmamız için bununla ilgili bir sanayi oluşması gerekiyor. Güneş dünyanın en ucuz enerji kaynağı, rüzgar da en ucuz ikinci kaynağı. 1 Ocak 2023’de karbon vergisi ödenmeye başlanacak. Yenilenebilir enerji maliyetine bakılmaksızın desteklenmeli.” diye konuştu.
Yenilenebilir enerjide çok hızlı bir büyüme olacak
TPI Kompozit EMEA CFO’su Özgür Soysal, “Yenilenebilir enerji Türkiye’nin bütün sorunlarına çare olacak bir sektör. AB’de ciddi ölçüde artan bir talep var. 15 gigavat talebin 30 gigavat olması bekleniyor. Yenilenebilir enerjide çok hızlı bir büyüme olacak. AB’ye en yakın lokasyon Türkiye, coğrafi konum avantajımız lojistik avantajımız var. Know how olarak çok iyi durumdayız. Kurulumu belli bir seviyede tutarsak, ölçeğe ihtiyacımız var. Firmaların ne gibi teşviklere ihtiyacı var bunu tespit etmeliyiz. Bu işin yapılacağı bir limana ihtiyacımız var, stabil bir pazara ve kuruluma ihtiyacımız var. Yenilenebilir enerji sektörü gençler için büyük bir fırsat, sektörü öğrensinler ve yatırım yapsınlar.” dedi.
Mevzuat olarak bizim önümüzü açın
GENSED Asbaşkanı Tolga Murat Özdemir, “Biz şu anda güneş enerjisi kurulu gücünde 8 bin 500 değilde 20 bin megawatt olsaydık Ocak ayında arz sıkıntısı yaşamazdık. Güneş enerjisinde lisanslıların önünü açtılar. Lisanssız güneş enerjisi yatırımlarının da önü açılsın. Türkiye çok önemli bir güneş ülkesi. Mevzuat olarak bizim önümüzü açın. Dünya GES’te bin gigawattı yakaladı, biz yüzde 1’indeyiz. Yenilenebilir enerjide dünyadan aldığımız pay en az yüzde 2 olmalı. Dünya 2030’da 2 bin 500 gigawatta ulaşacak. 2030da 2,5 milyon araç olacak. Güneş enerjisi dağıtık olmalı. Kurulu gücümüzün yüzde 30 artması gerek.” diye konuştu.
Biyogazder Başkanı Altan Denizsel, “Hedefimiz Türkiye’deki atıkların ekonomiye nasıl kazandırılacağının yöntemlerini artırmak. Türkiye’de her gün 500 bin ton inek atığı, 35 bin 40 bin ton tavuk dışkıları, 110 bin ton şehir çöpü, 8 milyon ton şehir suyu atığı vardır evsel olarak. Mezbaha atıkları işleme fabrikalarının atıkları, hal atıkları gibi birçok atık var. Önümüzdeki süreçte enerjiniz olsa bile her gün bu atığı doğru bir şekilde yönetemezseniz hiçbir şeyi yönetemeyeceksiniz. Atıkları her gün doğru yöntemlerle ekonomiye kazandırmamız gerekiyor.” dedi.
Tarım ve Orman Bakanlığı, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı devreye girmeli
Tarım atıklarının topraklara döküldüğünde topraktaki organik madde oranının arttığından bahseden Denizsel, topraktaki organik madde oranını yüzde 4’e çıkarılmasını gerektiğini söyledi.
“Tarım uzmanlarına göre bunun için 6,5 milyar ton organik maddeye ihtiyaç var ve 4 sene hedefleniyor. Akıllı tarım için toprağınızın hammaddesinin yeterli olması gerekiyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yapabileceğini yaptı. Tarım ve Orman Bakanlığı, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı devreye girmeli ve nasıl doğru gübre yapılır bunu konuşmalıyız. Türkiye’ye tarım politikası gerekiyor. Selüloz maddesi yüksek ormansal atıklar yakılmamalı atık buharı şehirleri ısıtıyor.”
Organik atıklar doğru yönetilirse Türkiye’nin organik madde eksiğini ortadan kaldırırız
Altan Denizsel, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın akademi ve teknoloji sahipleriyle birlikte ortak akılla her atık için doğru yöntemi bir komisyonla çıkarması gerektiğini sözlerine ekledi.
“Dünya atık yönetiminde plazma teknolojisine geçti. Türkiye’de değerli atıkları var burada da büyük bir enerji kaynağı var. Senede biyogaz ile 1,5 milyar doğalgaz üretiyoruz. Geliştirilmesi gerekiyor. Belediyeler atıkları toplayıp kendi elektriğini yapabilir. Tarım ve Orman Bakanlığı bütün atıkları kıraç yerlere döküp toprağın verimini artırabilir. Eleman eksikliği çok fazla. Türkiye’de yerli üretim yapanlar çoğaldı. Yan sanayi de yaratıyor istihdam yaratıyor. Organik atıklar doğru yönetilmeli. Doğru yönetilirse Türkiye’nin organik madde eksiğini ortadan kaldırırız. Karbon sertifikasında sadece enerji ölçümü yapılmayacak, atık yönetimi de sorgulanacak, tedarik yönetimi de sorgulanacak. Atık sektörünün telafisi yok. Üniversite sanayi işbirliğini beraber yapalım. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı firmalara destek vermeli.”
Bu yıl içerisinde Türkiye hidrojen yol haritası açıklanıyor
Teksis İleri Teknolojiler Genel Müdürü Hüseyin Devrim, “Hidrojen enerjisi dünyada yeni bir konsept. Kuzey Avrupa ülkeleri ileride. Uzakdoğu’da Japonya ve Kore çok iyi. ABD’de de nispeten iyi. Önümüzde iki tarih var; 2030 ve 2050. Karbonsuzlaşmanın özünde elektrifikasyon var. Hidrojen enerjisinde üretim ve tüketimde karbon salınımı olmuyor ve bu bir ekosistem doğuruyor. Ür-Ge çalışmaları yapıp ürünleri geliştirmemiz gerekiyor. Dünyada 70 milyon ton hidrojen kullanımı var; ağırlıklı olarak fosil yakıt doğalgaz, kömür, yüzde 3’ü yeşil hidrojen. Otomotiv için ulaşım için çok önemli. Karbon salınımının yüzde 30’u ulaşımdan geliyor.” dedi.
Gelişmiş ülkelerin hidrojen yol haritası açıkladığını ve hedeflerini koyduğunu açıklayan Devrim, sözlerini şöyle tamamladı:
“Herkes 15 yıl sonra Almanya’nın ne kadar yeşil hidrojene ihtiyacı olduğunu biliyor. Üretimden dağıtıma kadar bütün herşey planlı. Cumhurbaşkanlığı nezdinde çalışma grubu oluşturuldu ve bu kapsamda politikalar oluşturuldu. Bu yıl içerisinde Türkiye hidrojen yol haritasının açıklanmasını bekliyoruz. Hidrojen enerjisi yeni iş kolları meydana getirecek. Yeşil hidrojeni üretmek için yeşil elektriğe ihtiyaç var.”
Dünyadaki en büyük lityum üreticisi olabiliriz
JESDER Başkanı Ufuk Şentürk, “Türkiye jeotermal enerji üretiminde dünyada dördüncü sırada. 2021 de bin 676 megawatt seviyelerine ulaştık. Santrallerin büyük çoğunluğu Ege’de. İç Anadolu’da Ar-Ge çalışmaları yapıyoruz. Seracılıkta topraktan ürünün 7 katını hiçbir enerji harcamadan jeotermalle elde edeceğiz. Santraller için kuyuları açtık. 5 ay turizm yapılıyor, bunların tamamında jeotermal var. Jeotermal enerjiyle 12 ay turizm yapılabilir. Bor madeninden lityum ve jeotermalden lityum eldesi üzerine çalışıyoruz. Çok büyük bir kapasitemiz var. Dünyadaki üretilen lityumun yüzde 35’ini üretip en büyük lityum üreticisi olabiliriz.” dedi.