“Türkiye düşmanlarının kim olduğunu biliyorsunuz, sakın ha onlara oy vermeyin”
Erdoğan, daha önce Avusturya, Belçika ve Hollanda’nın, şimdi ise Almanya’nın Türkiye karşıtlığını kendi seçimlerinin ana teması haline getirmiş olmasından rahatsız olduklarının altını çizerek, “Adeta gece gündüz Türkiye ile partim ile ve şahsım ile yatıp kalkan bu siyaset tarzının AB ülkelerine kazandıracağı hiçbir şey yoktur. Peki, gün ola harman ola, bu şahıslar benim yüzüme nasıl bakacak? Ya ben sırtımı dönüp geçeceğim, ya onlar sırtını dönüp geçecek. İkide bir yatıyorlar, kalkıyorlar Türkiye. Yatıyorlar, kalkıyorlar Erdoğan. Ya Erdoğan size ne yaptı? Bu seçim Türkiye’de mi yapılıyor, Almanya’da mı yapılıyor? İşinize bakın bizimle neden uğraşıyorsunuz. Hadi biz seçimimizi yaptık sizin istediğiniz gibi olmadı, bizim istediğimiz gibi oldu. Şimdi siz kendiniz seçim yapıyorsunuz, yapın. Kim kazanırsa kazansın bizi ilgilendirmiyor. Ama ben Almanya’daki vatandaşlarıma, soydaşlarıma aman ha demokratik hakkınızı kullanırken Türkiye düşmanlarına oy vermeyin diyorum. Varsın ana muhalefet partisi SPD ile iş birliği yapsın. Onlar birbirleriyle bu dostluklarını sürdürsünler. Ama ben gerçek manada vatansever, milliyetperver, ülkemin aşığı olan Almanya’daki kardeşlerime diyorum ki siz Türkiye düşmanlarının kim olduğunu biliyorsunuz, sakın ha onlara oy vermeyin” şeklinde konuştu.
“Bu olay Nazizm'dir, bu olay faşizmdir”
Bu yaklaşımın Avrupa’yı hızla İkinci Dünya Savaşı öncesi siyasi iklimine doğru sürüklediğini ifade eden Erdoğan şunları kaydetti: “Bizim Nazi benzetmelerimize alınıyorlar ya, Nazizm'de ne varsa siz onu yapıyorsunuz. Neden rahatsız oluyorsunuz? Sen Nazisin, sen faşistsin demiyorum ki olayı anlatıyorum. Bu olay Nazizm'dir, bu olay faşizmdir. Seçim kampanyalarında bu sıfatı hak etme yarışına girdiniz. AB organlarından ve ülkelerinden Türkiye’ye karşı olan politikaların da sahici ve samimi olmalarını istiyoruz. Neymiş, Türkiye’nin AB üyeliğine karşıymışlar, engelleyeceklermiş, seçimden sonra da müracaatı yapacaklarmış. Şimdi AB’den de sesler gelmeye başladı. ‘Belirleyici olan Almanya değil. Bu birliktir, dolayısıyla karar beraber alınır’ diyorlar. Hayırlı olsun, bir an önce alın şu kararı. Şayet Türkiye’nin AB ile olan mevcut ilişkisine bile tahammül edemiyorsanız çıkın bunu mertçe söyleyin ve gereğini yapın. Böylece Avrupa halkları ve tüm dünya Avrupalı siyasetçilerin gerçek yüzünü görme ve ona göre de değerlendirmesini yapma imkanına sahip olacaktır. Bu mertliği göstermek yerine Türkiye’yi AB tam üyelik müzakerelerini bitirmeye zorlamak ikiyüzlülüktür, riyakarlıktır, siyasi ahlaksızlıktır. Bizim AB ile bir derdimiz olmadı. Ama şöyle bir zaman tünelinde geri gidersek, 59 fiili, 63 resmi üyelik sürecimiz ve 63’ten bu yana Türkiye’yi kapıda bekleten siz oldunuz ve verdiğiniz hiçbir sözünüzü tutmadınız. Türkiye geliyor bunu gördünüz ve fasılları aç-kapa anlayışını kaldırdınız. Bir maddede aç-kapa yaptılar, diğerlerinde buna maalesef ara verdiler. Daha da öte bizi zirveye davet ederlerdi, 15 fasıl olduğu dönemde zirve toplantılarına başbakan olarak katılırdım. Ne zamanki Sarkozy ve Merkel ülkelerinde başkan seçildiler, ondan sonra Türkiye’yi bu zirvelere kabul etmemek için dediler ki; ‘burada yeni bir anlayış getirelim ve zirvelere müzakere adayı veya müzakereciler katılmasın. Sadece üyeler katılsın.’ Ondan sonra bizi zirvelere almadılar. Sonra da zaten fasılları iyice çıkmaza sokmak için 35’e çıkardılar. Bütün tezgah Türkiye üzerine. Geçtik, ilerledik belli noktalara geldik bir vize meselesi oldu. Bunda da verdikleri sözü tutmadılar. Hiç ilgisi olmayan Latin Amerika’dan ülkeler AB üyeliğinde Schengen’e dahil edildi ama Türkiye’yi dahil etmediler. İşleri güçleri Türkiye.”
"Türkiye’yi seçim meydanlarında meze yapmaya çalışanlara bekledikleri fırsatı vermeyeceğiz"
Erdoğan, Türkiye’de 3 milyon mültecinin olduğunun bilgisini vererek, bu konu üzerinden AB’ye yüklendi. Türkiye’nin mülteciler için şu ana kadar 30 milyar doların üzerinde harcama yaptığını ifade eden Erdoğan, “Onların bize verdiği şu ana kadar 850 milyon euro. Şu anda duraksama dönemine girdi. Çünkü sözlerinin eri değiller. Geçen yılın Temmuz’unda 3 milyar euro vereceklerdi, aynı yılın sonunda kadar 3 daha vereceklerdi. Sözlerini tutmadılar, çünkü kendilerine yakışanı yapıyorlar. Bunları kendilerine söylediğimiz zaman bize söyledikleri de, ‘Biz ayarladık, hazır işte’ diyorlar. Hazırsa ver. Bunlar bizim bütçemize girmiyor zaten. Bu para uluslararası kurumlar aracılığıyla bizim Kızılayımıza geliyor ve yapılan harcamalarda kullanılıyor. Hadi sözünüzün gereğini yapın. Yapmadılar. Türkiye müktesebat, uyumun konusunda da, düzensiz göçün önlenmesi konusunda da gereğini yapmıştır. Şimdi adım atması gereken taraf AB’dir. Ya sözlerini tutacaklar ya da çıkıp ‘biz Türkiye ile yola devam etmek istemiyoruz’ diyecekler. Başka bu işin çıkışı yok. Kusura bakmasınlar Türkiye’yi seçim meydanlarında meze yapmaya çalışanlara bekledikleri fırsatı vermeyeceğiz. Kısa vadeli çıkarları uğruna Avrupa halklarını Türkiye ve onun üzerinden özellikle İslam ve Türk düşmanlığı ile dolduranlar uzun vadede bunun acısını çok çekeceklerdir. Bugün bizi hedef tahtasına koyanların okları tarihi bir hakikattir ki yarın birbirlerine dönecektir. Çok geç olmadan AB organlarını da, Avrupa ülkelerini de Türkiye ile ilgili politikalarını anlaşmalara uygun bir şekilde düzeltmeye davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Suriye ve Irak’taki gelişmeleri yakından takip ettiklerini, bunun yanında Türkiye ekonomisinin hızlı bir toparlanma sürecinde olduğunu söyledi. Yıllık ihracatın 152 milyar dolara ulaştığını kaydeden Erdoğan, işsizlikte hızla tek haneli rakamlara doğru gidildiğini belirtti. Enflasyonda her ne kadar bu ay çift haneli rakamlara çıkıldıysa da önümüzdeki ay tekrardan tek haneye düşeceğini dile getiren Erdoğan, ortaya koydukları çalışmalarla Türkiye’yi büyüterek hedeflerine adım adım ilerlediklerini ifade etti. Erdoğan, kongre sürecinin başladığını anımsatarak, bu kapsamda çalışmaların süreceğini söyledi.