"PKK bir mağduriyet algısı oluşturmak için metropol kentlerde bomba süsü verilmiş paketler gönderiyor. Önümüzdeki dönemde bunların artma ihtimali son derece yüksek" diye konuşan Tayyar, "Eşzamanlı olarak Selahattin Demirtaş HDP binalarına bombalı saldırılar yapılıyor' diye bunu mitinglerinde kullanıyor. Doğu ve Güneydoğu'da hiçbir parti özgürce seçim kampanyası yürütemiyor. Örneğin Van'da seçim koordinasyon merkezi açmak için 30 işyeriyle anlaşma yapıldıktan bir saat sonra işyeri sahipleri anlaşmayı bozdular. Siirt'te seçim otobüslerine özel kafesler yaptılar. Doğu ve Güneydoğu'da AK Parti'nin seçim otobüsleri sürekli taşlanıyor. Artık onlar da alışmışlar ölçülerini almışlar, her akşam seçim otobüslerinin camları değiştiriliyor. Siz Doğu ve Güneydoğu'da AK Parti başta olmak üzere hiçbir siyasi partiye seçim kampanyasını özgürce yürütme imkanı vermeyeceksiniz, ondan sonra kalkacaksınız demokrasi mücadelesi verdiğinizi söyleyeceksiniz. Şu an yaşanan olay daha yeni, araştırılacak ama öncesinde gelen istihbari bilgiler vardı. O bilgiler ışığında ön değerlendirme yapmak gerekirse PKK ihtimalinin yüksek olduğunu düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
Tayyar, AK Parti'nin Van ve Siirt'te açmak istediği seçim koordinasyon merkezlerinin PKK'nın ölüm tehditleriyle engellendiğini açıkladı.
"HDP ÇARESİZ, YAPACAK ÇOK FAZLA BİR ŞEY YOK"
Kamuoyu araştırmalarına göre HDP'nin baraj altında kalacağını belirten Tayyar, "Bu rüzgar böyle devam ederse bırakın 10'a yaklaşmayı HDP'nin 9'u bile bulması zor. Aslında tablo üç aşağı beş yukarı belliydi ama maalesef AK Parti düşmanlığı HDP'yi sahaya sürenler, onlara özerklik vaadiyle, Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarını da bir siyasal zemin olarak kullanıp bunları kullandılar, oyuna getirdiler. Şimdi HDP bu oyunun içinde kıvranıp duruyor. Çaresizler, yapacakları çok fazla bir şey yok. Selahattin Demirtaş 'barajı aşamazsak bırakırım' demişti. Görünen o ki Selahattin Demirtaş seçimden sonra yok. Ha diyeceksiniz ki yarın 3-5 kişi bir araya gelir 'Ey Selocan ne olur bizi bırakma' deyip tekrar devam edebilir. Hani sosyal medyada yaygın kullanılıyor ya 'sevimli çocuk', 'iyi çocuk' diye" ifadelerini kullandı.
"KILIÇDAROĞLU, SEÇİMDEN SONRA 'KALACAĞIM' DERSE PARAMPARÇA EDERLER"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 2011 seçimlerinde "CHP yüzde 40'ın altına düşer bırakırım" dediğini ancak bırakmadığını hatırlatan Tayyar, "En son bir yerel televizyona konuştu ve 'CHP'nin oyları yüzde 35'in altına düşerse gereğini yaparım' demişti. İkin gün önce bir özel televizyon kanalında konuşurken bu sefer dedi ki 'Elbette partimin aldığı oy 2011'de aldığım oyların altına düşer, bırakırım.' CHP 2011'de 25.94 oy aldı. Yani Kılıçdaroğlu şimdi diyor ki 'Ben daha önce yüzde 35'i bulamazsam bırakırım demiştim ama ben bunu 25'e çektim.' Kılıçdaroğlu, 10 puan geri çekti, yine çark etti. Seçimden sonra biz Kemal Kılıçdaroğlu gider demiştik ama kolay kolay gitmeyecek gibi gözüküyor. Kemal Kılıçdaroğlu yüzde 25 oy alır da 'kalacağım' derse onu paramparça ederler, bırakmazlar" açıklamasında bulundu.
"BUNDAN DAHA BÜYÜK BİR BOMBA GÖREMİYORUM"
Kılıçdaroğlu'nun seçim arifesinde bomba bir hamle yapacağına yönelik konuşan Tayyar, "Bu kadar yanlışın içerisindeki bir siyasi partinin bugün kamuoyuna verebileceği bir şey yok. Bana göre Kemal Kılıçdaroğlu'nun patlatacağı en büyük bomba kendisi olur. Keşke çıksa 'Bu millet bu partiye güvenmiyor, ben bu partiyi kapatıyorum' dese asıl bomba bu olur. İnanın, bugün Mustafa Kemal Atatürk eğer yaşıyor olsaydı ve Kemal Kılıçdaroğlu'nu da görseydi muhtemelen partiyi kapatır ve yeni bir parti kurardı. Kamuoyuna söyleyecekleri bundan daha büyük bir bomba göremiyorum. Ne yapacaklar, millete dünyayı mı bağışlayacaklar? Gittiği miting sayısını bile bilmeyen bir insana bu millet niye itibar etsin" dedi.
MURSİ'YE İDAM CEZASI
Mısır'ın devrik cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin idama mahkum edilmesini de değerlendiren Tayyar, "Mısır'daki darbenin temel sebebi İsrail'in güvenliğini sağlamak ve bölgedeki dengeleri değiştirmekti. Mursi cumhurbaşkanı olduktan sonra Mısır'la Türkiye arasında güçlü bir ittifak oluşmuş ve bu güçlü ittifak bölgede etkin hale gelmişti. Özellikle Filistin-İsrail meselesinde bayağı bir ağırlık noktası oluşmuştu. Batı kendi güvenliğine genel olarak İsrail perspektifinden bakar, değerlendirir. Türkiye ile Mısır'ın birlikteliği çok rahatsız etti. Körfez ülkeleri olmasa Batı'daki silah tüccarlarının işi çok zor. Onun için burada kendilerine göre bir başarı sağladılar. Tamamen Batı'nın ikiyüzlülüğüdür, sahtekarlığıdır. Ötesinde bir namussuzluk, haysiyetsizlik, şerefsizliktir" dedi.
PARALEL YAPIYLA MÜCADELE
Son dönemde devreye sokulmak istenen kaset siyasetine yönelik konuşan Tayyar, "Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı cemaatin en önemli sivil toplum kuruluşlarından birisidir. Başkanı Mustafa Yeşil, özellikle sahte delil üretme, gayri hukuki dinlemeler onun ötesinde Türkiye'deki bu yanlış işlerle Pensilvanya'daki teması kuran isim olarak kamuoyunda bilinmektedir ve cemaatin Fethullah Gülen'den sonraki birkaç isminden birisidir" ifadelerini kullandı.
Paralel yapının içerisinde "tetikçi" ve "teknik" bir kadronun bulunduğunu savunan Tayyar, şunları kaydetti:
"O teknik kadroya talimatı veren ve onların üretimini medyaya pazarlayan isimlerden olarak anılmaktadır. Buna ilişkin yürütülen bir soruşturma var, bunun sonucunda bir gözaltı ihtimaline karşı kendisi de Amerika'ya kaçtı. Ben bütün bunların seçimle de ilintili olduğunu düşünüyorum. 7 Haziran'da AK Parti'nin devrilmeme ihtimalini yüksek gören Kılıçdaroğlu nasıl istifa şartını 10 puan aşağı çektiyse şimdi cemaatin önemli isimleri de yurtdışına kaçarak kendilerine pozisyon alıyorlar. Çünkü bu seçim sadece muhalefet partilerinin değil aynı zamanda cemaatin seçimidir. Bu seçimde AK Parti yeniden iktidara geldiğinde artık cemaat tuzla buz olur."