Bugün saat 12.00 itibariyle Telif Kanuna ilişkin değişiklik önerilerinin ilgili bütün tarafların görüş değerlendirme ve eleştirilerine açtıklarını bildiren Avcı, "Bakanlığımızın internet sitesine yükledik kanun tasarısı taslağımızı. Şimdi bu taslak üzerinden ilgili bütün taraflar, paydaşlar ve genel kamuoyu bu kanunla ilgili her türlü görüşünü, değerlendirmesini, eleştirisini, önerisini bize ulaştırabilecek, komisyon üyelerimize ulaştırabilecek ve bizde daha sonra komisyon olarak toplandığımız zaman bütün bunları bilerek, bunlar üzerinde çalışmış olarak yasama faaliyetimizi başlatacağız. İnternette bugün duyurusunu yaptığımız taslağa ilişkin paydaş görüşleri sadece bugünden itibaren alınacak değil, bu değişiklik taslağının hazırlanması sürecinde Telif Hakları Genel Müdürlüğümüz tarafından pek çok çalıştay sempozyum düzenlendi ve ilgili bütün taraflarla bu konu enine boyuna tartışıldı. Telif Hakları Genel Müdürlüğümüzün paydaşlarla yaptığı çalışmaların dışında ayrıca dünyada bu konular nasıl ele alınıyor, başka ülkelerin mevzuatında bu konular çözümlenmiş onlara ilişkin çok geniş kapsamlı bir çalışmada yapıldı" ifadelerini kullandı.
"Mevzuatımızı Avrupa Birliği mevzuatıyla uyumlu hale getirmek sorunu var"
"Telif hakları konusu bütün dünyada çok tartışılan ve çözümü zor konular içeren bir alan" diyen Avcı, "Farklı çıkar gruplarının biraraya getirilmesini gerektiren bir konu. Sanat eserlerinin üreticilerinin, o üretimde payı olan farklı kesimlerin o sanat eserlerinin çoğaltılmasına katkıda bulunan kesimlerin, yaygınlaştırılmasına katkıda bulunan kesimlerin taşıyıcıların, yayıncıların ve tüketicilerin her birinin bu konularla ilgili farklı çıkarları, beklentileri var. Bu konu bütün dünyada zaman zaman bu tür yasal değişiklikler yapmayı gerektiren tartışmaların konusu oluyor. Bu alanda da mevzuatımızı Avrupa Birliği mevzuatıyla uyumlu hale getirmek sorunu var. Türkiye’deki telif haklarına ilişkin yasal düzenlemelerin AB müktesebatıyla uyumlu hale getirilmesi. Bunun için de bizim düzenlediğimiz bir AB programı var. Bu program çerçevesinde mevzuatlar tarandı. AB mevzuatı, farklı ülkelerin mevzuatı, Türk mevzuatı ve uyumlu hale getirilmesi için neler yapılması gerektiği bu konuda eğitim çalışmaları dahil olmak üzere pek çok konu bundan önce gerçekleştirildi" açıklamasında bulundu.
"Yasa dışı kullanımı konusunda ciddi tedbirlere ihtiyacımız olduğu çok açık"
Bundan 20 sene önce internet üzerinden böylesine yoğun bir paylaşımın söz konusu olmadığını anlatan Avcı, "Oysa bugün her birimiz cebimizde taşıdığımız telefonlar üzerinden bile pek çok sanat eserine herhangi bir ücret ödemeden ulaşma imkanına sahibiz. Teknoloji bize artık bu imkanı veriyor. Bu bir yandan sevindirici, sanatın demokratikleşmesi açısından halka yayılması açısından gençlerin sanat eserleriyle ilişki kurmalarını kolaylaştırılması bakımından sevindirici bir gelişme. Ama aynı zamanda özellikle sanat eseri üreticilerinin, yazarların, sinemacıların, müzisyenlerin haklarının da kaybına yol açabilen bir boşluk oluşturuyor. Nitekim bütün dünyada müzik endüstrisinde çok ciddi bir sıkıntı yaşanıyor. Bunun en başta gelen nedenlerinden biri olarak da internet üzerinden yasal olmayan paylaşımların getirdiği sorunlar gösteriliyor. Türkiye’de de internet kullanımı çok yüksek düzeyde. Sanat eserlerinin internet üzerinden veya başka elektronik ortamlarda yasa dışı kullanımı konusunda ciddi tedbirlere ihtiyacımız olduğu çok açık" değerlendirmesinde bulundu.
Bütün bu hızlı gelişmelerin sonucu olarak AB müktesebatı ile Türk müktesebatı arasındakiuyumsuzluklardan kaynaklanan içtihat farklılıkları da olduğunu ifade eden Avcı, şunları kaydetti:
"Telif haklarına ilişkin açılan pek çok davada yargının verdiği birbiriyle uyumlu olmayan farklı kararlar var. Dolayısıyla ortak bir içtihat oluşmadığı zaman bunlar ciddi sıkıntı oluşturuyor. Bu nedenle zaten yaptığımız çalışmalardan bir tanesi de Yargıtay Başkanımızın da bizzat katılarak katkıda bulunduğu yargı mensupları ve meslek kuruluşlarıyla birlikte yaptığımız sempozyumdu bu konuların hukuk boyutu ve içtihatların birleştirilmesi konusunda yapılması gerekenler için bir sempozyum düzenledik İstanbul’da geçtiğimiz ay içerisinde. Önümüzdeki dönemde bunları kamuoyundan gelecek beklentileri, önerileri ve eleştirileri aldıktan sonra taslağımıza son şeklini verip Meclise sevk edeceğiz. Bütün bu düzenlemeleri yaparken mümkün olduğunca ilgili bütün tarafları bir araya getirip onların görüşleri, eleştirileri, önerileri doğrultusunda taslağımızı oluşturmak istiyoruz. Sinema Kanununda böyle yapıyoruz. Epey mesafe aldık. Ama birkaç çalıştay daha yapmamız gerekiyor. Onları da gerçekleştirdikten sonra sizlerle bunları paylaşacağız. Bütün bunlar 3 Mart’ta İstanbul’da düzenlediğimiz 3.Milli Kültür Şurasında alınan kararların da uygulamaya geçmesi anlamına geliyor."
"3. Milli Kültür Şurası sümen altı edilmiyor"
Televizyonlarda gösterilen pek çok popüler filmin üreticilerinin, oralarda rol almış olan sanatçıların bundan gerekli payı alamadıklarını, bu konuda ciddi bir şikayet olduğunu hatırlatan Avcı, "Yeni Sinema Kanunumuzla, Telif Kanunumuzla birlikte bütün bunlara da ayrıca çözüm getirmeyi öngördük. Bundan sonraki süreçte Kültür ve Turizm Bakanlığını ilgilendiren her türlü yasal düzenlemede benzer bir yöntemi izlemenin doğru olacağını düşünüyoruz. Şura kararlarını kitap haline getiriyoruz. 1 hafta 10 gün içerisinde kitap olarak da çıkacak. 3. Milli Kültür Şurası sümen altı edilmiyor. Orada konuşulan her şey Bakanlığımızın ilgili birimlerince değerlendiriliyor ve bunlar bir eylem planına dönüştürülüyor" dedi.
"İnternet kullanımınızı yavaşlamaktan internet erişiminizi yasaklamaya kadar bir dizi tedbir öngörülüyor"
Basın mensuplarının taslakla ilgili sorularını da cevaplayan Bakan Avcı, izinsiz kullanımlara ilişkin nasıl bir düzenlemenin planlandığını ve taslağın Meclise ne zaman sevk edileceğinin sorulması üzerine, "Bir sanat eserini korsan biçimde kullanıyorsanız meslek birliğiyle birlikte sizin internet kullanımınızı yavaşlamaktan internet erişiminizi yasaklamaya kadar bir dizi tedbir öngörülüyor" karşılığını verdi.
"İnternet sitesinde 1 ay süreyle görüşlere açık"
Taslağın Bakanlığın internet sitesinde 1 ay süreyle görüşlere açık olacağını bildiren Avcı, "1 ay içerisinde zaten komisyon üyelerimizden gelen görüşleri değerlendirmeleri eleştirileri ve kamuoyundan gelecek olan eleştiri, değerlendirmeleri alacağız. Buna son şeklini verip bu yasama yılı bitmeden Meclis’te bunu yasalaştırmak için Meclise vereceğiz" şeklinde konuştu.
"Sorunlarını da çözecek düzenlemeler bu telif yasasıyla getiriliyor"
Taslakta sinemacıların, müzisyenlerin sorunlarıyla ilgili somut bir gelişmenin olup olmadığı sorusuna Avcı, "Sadece sinemacıların değil, edebiyatçıların, bilim insanlarının, müzisyenlerin, bestesi, güftesi, icrası, çoğaltılması, dağıtılması, yazar, çevirmen, yayınevi, kapak tasarımını yapan sanatçıya varıncaya kadar, sinemada yapımcı, yönetmen, oyuncu, her düzeydeki oyuncu bunlarla ilgili kölelik anlaşması diye kamuoyunda bilinen özellikle sinemacıların çok şikayet ettikleri bir kere imza attıklarında haklarını devrettikten sonra, en çok örneği verilenlerden bir tanesi de rahmetli Kemal Sunal’ın filmleri televizyonlarda gösteriliyor ama varisleri bundan hiç yararlanamıyor. Pek çok sinema sanatçımız bu yüzden ciddi mağduriyetler yaşıyor. Safa Önal gibi Guinness Rekorlar Kitabına girecek kadar senaryoya imza atmış bir sinema insanı adamı bile bugün televizyonlarda ve sinemalarda gösterilen bunca filmine rağmen bunlardan herhangi bir telif alamıyor. Onların bu sorunlarını da çözecek düzenlemeler bu telif yasasıyla getiriliyor. Hukuki bir sorun var" ifadelerini kullandı.
Gazetecilerin haberlerinin internet ortamında kullanılmasına yönelik bir düzenleme olup olmadığı sorusuna Avcı, "Sizin haberleriniz de telif hukukuna tabi olduğu için bunu korsan üretenlerle ilgili sizde gerekli yasal yollara başvurabileceksiniz" dedi.
Avcı, "Korsan kullanımınız tespit edildiği andan itibaren bireysel olarak sadece sizin internet kullanımınızın yavaşlatılması söz konusu olabilecek. Bu bir anlamda uyarı. Sahibi tarafından gerekirse Ceza Mahkemesine muhatap olabileceksiniz uyarısıdır aslında" açıklamasında bulundu.
"Ortak hak arayışına imkan verecek bir düzenleme yapıyoruz"
Telif hakları konusunun dünyanın hiçbir yerinde ilgili bütün tarafları memnun edecek çözümlere ulaştırılabilmiş bir konu olmadığını ifade eden Avcı, şunları kaydetti:
"İlgili bütün taraflar kendi çıkarlarını olabildiğince maksimize etmek, yüksekte tutmak istiyorlar. Çatışan çıkarlar söz konusu olabiliyor. Bizim yaptığımız bu alandaki kuralsızlıkları gidermek ve herkesin hak arayışlarına bir hukuki zemin ve çerçeve çizmek. Aksi takdirde Türkiye’de 20’nin üzerinde meslek kuruluşu olsun olmasın sanatçılarla, üreticilerle ilgili hak takibi yoluna gitmeye kalkıyorlar. Bu sahada çok ciddi kargaşaya yol açıyor. Ortak hak arayışına imkan verecek bir düzenleme yapıyoruz. Meslek kuruluşlarını bir çatı altında toplayarak onların ayrı ayrı hak arayışlarına gitmemelerini kendi aralarındaki paylaşımları tüketicilere yansıtmamalarını sağlayacak bir zemin oluşturuyoruz. Bütün meslek kuruluşları haklarını alabilecekleri bir şemsiye kuruluşuna kavuşuyorlar. Bununla ilgili ortak yasal zemin oluşturuluyor. Tüketicilerde kiminle muhatap olacaklarını, kiminle muhatap olurlarsa gerçekten sanatçının,üreticinin hakkını vermiş olacaklarını baştan bilerek lisanslama faaliyetlerine girmiş olacaklar. Bu lisanslama sayesinde biz sanat eserlerinin veya bilimsel ürünlerin telif gelirlerinin çok daha fazla artacağını düşünüyoruz."
"Bu yeni bir karar değil, eski bir kararın hatırlatılması"
Antalya Valiliğinin emriyle kamuya açık alanlarda alkollü içki içilmesinin yasaklanmasıyla ilgili Avrupa’dan gelen eleştirilerin sorulması üzerine Avcı, "Avrupa’dan bize ulaşan tepki yok. Bu yeni bir karar değil, eski bir kararın hatırlatılması. Antalya’da bazı yerlerde içkili vatandaşların geleni geçeni taciz ettiği duyumları üzerine böyle bir hatırlatma yapmış. Bu yeni bir düzenleme değil, Türkiye’ye mahsus bir düzenlemede değil. Dünyanın her yerinde nerede içki içileceği, nerede içilemeyeceği kurallara bağlıdır. Antalya Valiliğin yaptığı da bu uygulamadır" değerlendirmesinde bulundu.
"Bence ailenin bu konudaki talebi haklı"
Bakan Avcı, telif haklarına ilişkin düzenlemede Sabahattin Ali'nin eserlerine ilişkin haklar konusunda da bir çalışmanın bulunup bulunmayacağı sorusuna bunun ibretlik bir olay olduğunu ifade etti.
Bu konuda Sabahattin Ali'nin kızı Filiz Ali ile de görüştüğünü aktaran Avcı, Ali'nin 1949'da Bulgaristan sınırı yakınlarında öldürüldüğünü fakat uzun bir süre ölümüyle ilgili resmi bir kayıt olmadığı için ölüm ilamının 1953 yılında alındığına dikkat çekti. Avcı, "Bizim yasalarımıza göre bir eserin telif hakkı ölümünden 70 yıl geçtikten sonra kamuya mal oluyor. 1949’u baz aldığımız zaman 2019’da bitiyor. Ama ailesi diyor ki, ‘Biz 1953’e kadar öldü mü kaldı mı bilmiyoruz’" dedi.
1944 ve 1948'te alınmış iki Bakanlar Kurulu kararıyla Sabahattin Ali'nin iki eserinin 1965 yılına kadar yasaklandığını ve iki kitap için yasaklamanın diğer eserlerin basımını da etkilediğini anlattı. Ailenin, eserlerin bu süre içerisinde de piyasada olmaması sebebiyle söz konusu telif haklarının 1965'ten itibaren uygulanmasını istediğini bildiren Avcı, şöyle konuştu:
"Bence ailenin bu konudaki talebi haklı. Bizim tartışmaya açtığımız telif hakları kanununda inşallah bununla ilgili bir düzenleme bulunursa bence iyi olur. Bakanlık olarak bizim bu konuda kanaatimiz, en azından iki Bakanlar Kurulu kararıyla yasaklanmış olmaktan kaynaklanan bu mağduriyetin giderilmesi için istisnai bir hüküm geliştirilebilir mi diye çalışıyoruz."
Bakan Avcı, yazarın ölümüyle ilgili bir netlik yoksa veya yasaklanmalardan kaynaklanan bir gecikme söz konusu olduğunda yaşanan mağduriyetlerin giderilmesine ilişkin bir düzenleme düşünüldüğünü dile getirdi.
"Bence burada Türk yayıncıları örnek davranış sergilemeli"
Avcı, Sabahattin Ali'nin eserlerinin telif hakkı süresinin 2019'da dolmasına yönelik karar da verilmesi durumunda Türk yayıncılarının örnek davranış sergilemesi gerektiğini tavsiye ederek, "Bence burada Türk yayıncıları örnek davranış sergilemeli ve hukuken, yasal olarak böyle bir hak olsa bile bu 21 yıl boyunca, yasaklı olduğu süre boyunca en azından Sabahattin Ali'nin kitaplarına kamu malı muamelesi yapmamayı yayıncı birlikleri ve yayıncılar ortak bir tavır olarak benimsemeli. Bence çok yakışır ve Sabahattin Ali'nin hatırasına da denk düşen bir uygulama olur" dedi.
"Dijital hak ihlalleriyle mücadele merkezi kuruyoruz"
Avcı, konuşmasının devamında şunları kaydetti:
"Bugünün teknolojik imkanlarıyla kimin yasal kimin yasal olmayan yollardan hangi esere ulaştığı tespit edilebiliyor. Bu konuda işin mevzuatına uygun olarak iletişim başkanlığından karar alınması gerekiyor. Yani 'benim eserlerim internet üzerinden korsan paylaşıma açılıyor mu' bilgisi ulaştığı anda biz bunu hemen takibat altına alıyoruz. Dijital hak ihlalleriyle mücadele merkezi kuruyoruz. Sanatçıların dijital ortamlardaki haklarını korumak üzere bir merkez kuruyoruz. Bu merkezin başında bir savcı olacak. Bu konularla ilgili savcılık hemen hızla müdahale edebilecek."
İhtiyaç duyulan her yerde kurulabilecek
Öte yandan edinilen bilgiye göre, Dijital Hak İhlalleriyle Mücadele Merkezi sürekli çalışacak ve çok hızlı karar verecek. Genel Müdürlük bünyesinde olacak merkezler ihtiyaç duyulduğu kadar Türkiye'nin her tarafında çoğaltılabilecek. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı ortak yönetmelik çıkaracak ve ihtiyaç duyulan her yerde kurulabilecek.
Güncelleme Tarihi: 04 Mayıs 2017, 02:33