“BENİM YAVRUM DAHA MİNİCİK BİR ÇİÇEKTİ”
Acılı anne Gözbaşı, "Ömür boyu hapis versinler. Bak benim yavrum ömür boyu çıkmaz yere gitti. Ömür boyu çıkmasınlar. Ömür boyu onlar da vicdan azabı çeksin. Benim yavrum daha minicik çiçekti, bir tomurcuk güldü. Ardında keşke bir gül olsaydı da elime alıp şöyle bir koklasaydım. Benim ocağım söndürüldü. Benim yuvam yıkıldı. Bu adamın gözü görmez. Bir yere gidemem gelemem. Evimin önünde oğlumun motoru var, elim kolum bağlı. Biz körkütük kaldık. Yuvada bir kuş kaldı işte. Bizim gidecek gelecek bir imkanımız kalmadı. Bir çaremiz kalmadı. Bizim değneğimiz buydu, uçtu. Ömür boyu hapislerde çürümesini isterim. Yalan dünyaya çıkıp da dünya gözü görmesinler” şeklinde konuştu.
"ALLAH ASKERDE BAĞIŞLADI, MADENDE ÖLDÜ"
Nazmiye Gözbaşı, “İnşallah şanıyla şöhretiyle çıktı, şanlı bayrağa sarıldı. Bunun askerliği de o kadar zor geçmişti. Diyarbakır Hani’de nelerle karşılaşmıştı. Rabbim bana orada verdi, burada ayırdı. İnşallah ahirette beraber olmasını nasip kısmet etsin. Rabbim inşallah yavruma en yüksek rütbelerden rütbeler vermiştir. 7’nci basamaktan şehitliğini beklerim” ifadelerini kullandı.
"MÜHENDİS GELMEDEN TEHLİKEYİ SAKLARLARDI"
Oğlunun çalıştığı madenin tehlikeli bölgelerinin kontrollerde saklandığını söyleyen anne Gözbaşı, “Mesela bu yavru gelir bana anlatırdı. Tehlikeli yeri mühendis gelecek diye kapatırlarmış. Mühendis gelince orayı göstermeyip, gidince açarak orada çalışmaya devam ederlermiş. Benim yavrum bunları kendisi anlattı. Bu göçük yerlere bizim yavrularımızı salarlarmış. Bizim yavrularımıza yazık değil miydi? Bunlar da, onlar da 9 ayda dünyaya geldi. Neymiş bunlar fakir çocuğu, bunları devamlı ezelim eritelim. Bunların amacı bu değil miydi?” diye konuştu.