TEZGÂH KURULUYOR
Sık sık ‘AKP’nin derin devleti’ diyorum. MİT’in içindeki bir kanatla beraber CHP içinde operasyon yapmaya çalışıyorlar. Bu tuzağa da hiçbir CHP’linin düşmemesi lazım. Başta da kendisini ‘Ulusalcı’ olarak tanımlayan arkadaşların düşmemesi lazım. O tezgâh kuruluyor AKP’nin derin devleti tarafından. Bizi fişlemişlerdi, Hürriyet’te 13 Ağustos 2013’te manşet de oldu bu fişleme. Üstelik MİT, ‘Yapmadık’ da demedi. Tamamen sessiz kaldı çünkü yaptılar. Erdoğan’a bizim hakkımızda düzenli bilgi verildiğini de biliyoruz. Gerçi şimdi Davutoğlu’na veriliyor mu, onu bilmiyoruz. Davutoğlu tamamen ‘by-pass’ edildiği için.
CHP İÇİN TALİMAT VAR
CHP ile ilgili verilen talimatlardan biri şöyle: ‘CHP Alevilerin ve Kürtlerin partisidir’ algısını yerleştirmek için mücadele edecekler, bu çabayı gösterecekler. Önümüzdeki günlerde bu çok yoğun olarak gündeme getirilecek, AKP’nin derin devletinin izlediği politika bu. Saray olayını gizlemek için Dersim’i gündeme getirdiler. Bu tuzağa düşmemek lazım. Çıkıp görüş beyan edersem tuzağa düşmüş olurum. Günlerce tartışılır. Ya sen Başbakansın, ‘Varsa böyle bir şey araştıralım’ demişiz, AKP reddetmiş. Bu sorgulanmıyor, CHP tartışılıyor. Ancak birinin de çıkıp CHP’nin görüşlerini anlatması lazımdı, Sezgin Bey (Tanrıkulu) anlattı. Ben de bir konuşmamda ‘Tarih siyasetçilerin ders çıkarması gereken bir alandır, sıcak siyasetin konusu olmaz, istismar aracı değildir’ dedim.
PKK SİLAH BIRAKMAZ
PKK’nın silahlara veda etmeyeceğini herkes biliyor. Dolayısıyla o tartışmanın hiçbir anlamı kalmamış oluyor. Kandil’deki yetkili ‘Biz silahları bırakmayacağız’ dedi. Türkiye’ye karşı silah bırakılacağı da söylenmiyor. Aksine ‘Silah bizim gücümüzdür. Silah elimizde oldukça, masada daha güçlü oluyoruz’ diyorlar. Bunu da kanıtladılar. Kobani olaylarında hükümet koşa koşa gitti, İmralı’dan olaylara müdahil olmasını istedi. O da gereğini yaptı. PKK’nın kongre kararıyla da silahlara veda edeceğini sanmıyorum.
DEMİRTAŞ’IN AÇIKLAMALARI
Selahattin Bey’in (Demirtaş) yaptığı açıklamalar, HDP, Kandil ve İmralı hattında sorun olduğunu gösteriyor. Sorunun temelinde ise anlaşılıyor ki görüş birliğinin olmaması var. Demirtaş, HDP’yi Türkiye partisi haline dönüştürmek istiyor. Gerçekten de PKK’nın silahlardan arındırılması, barışın sağlanması çerçevesinde söylemleri var. Ama bu söylemler KCK’da da PKK’da da yankı bulmuyor. Benim anladığım bu.
AKP’NİN EFELİĞİ SÖZDE
AKP’nin örneğin ABD’ye ya da PKK’ya efeliği sadece sözde, fiiliyatta efeliği yok. Lobi şirketlerine, ‘ABD ve İsrail ile ilişkileri nasıl düzeltebiliriz?’ diye dünyanın parasını veriyorlar. Ya da PKK’ya karşı aslan kesiliyorlar. Ne zaman ki PKK’ya karşı sert söylemler kullanıyorlar, arkasından bir ödün geliyor. Ben şöyle anlıyorum ki PKK ile AKP arasında ciddi bir işbirliği var. Bütün mesele zamanlamada. Önümüzdeki süreci ‘Bize oy verin Anayasa’yı değiştireceğiz. Böylece daha farklı Türkiye’yi kuracağız’ söylemiyle götürmeye çalışıyorlar. Efkan Ala da açık bir şekilde bunu söyledi.
PKK KABUL EDER Mİ
Yetkiyi kendi tabanından almaya çalışacaklar, bir de Kürtlere sesleniyorlar, ‘Bana oy verin, sorunu Anayasa’yı değiştirerek çözmeye çalışacağım’ diyorlar. ‘Ondan sonra önümde 4 yılım var. Allah kerim...’ Asıl söylemek istedikleri bu. PKK bunu kabul eder mi, bilmiyorum. PKK da seçimlere kadar bir şeyler istiyor. Öcalan ne kadar ikna edilir, bilmiyoruz. Verilen sözler nedir, ne değildir? Bilmiyoruz. Hadi bilsek ki şu konuda anlaşma yaptılar, oturur görüşümüzü dile getiririz. Ama söylemiyorlar ki...
İMRALI HEYETİNE KATILMAYIZ
Milletvekillerinden oluşan bir İmralı heyetine katılım sağlamayız. Biz sorunun Meclis’te çözülmesini söylüyoruz ama devletin meşru makamlarla muhatap olması gerektiğini de savunuyoruz. Öcalan meşru bir makam değil. Bir de garip bir durum var. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, kendi vatandaşıyla masaya oturuyor pazarlık için. Öcalan, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değil mi? ‘AKP rehindir’ derken bunu da kastediyoruz. Bir kişi hükümeti rehin almış durumda.
KAÇAK SARAY TARTIŞMALARI
ODTÜ’ye vermeden önce, o kaçak binaya bir statü kazandırırız. (Gülerek) Merak etmesin ODTÜ’lüler. Öte yandan bir espri dolaşıyor Ankara’da. ‘Kristof Kolomb Amerika’ya gitmeden önce Ankara’ya uğramış ve Atatürk Orman Çiftliği sırtlarında bir saray görmüş’ diye espri yapıyorlar.
GÜL’ÜN İFADESİ EMSAL
Erdoğan’ın yolunu açtı, olması gerekeni yaptı. Erdoğan da gitmek zorunda, Cumhurbaşkanlığı’ndan ayrılınca gidecek, ifade verecek. Sayın Gül ifade vererek emsal yarattı. Tayyip Bey bozulmuştur tabii bu duruma. Kendisi Cumhurbaşkanlığı’ndan ayrıldıktan sonra nelerin olabileceğini öğrenmiş oldu şimdiden.
BEN DE ONA ŞAŞIRIYORUM
(Davutoğlu) Alevilerin CHP’ye oy vermesine şaşırıyormuş. Neden şaşırıyor, ben de onu merak ediyorum. Demokrasiden, özgürlüklerden, adaletten kim söz ediyor? Alevilerin oy verme refleksi budur. Bir kendisine baksın bir de bize baksın.
PARALEL SEÇİM KAMPANYASI GÖTÜRECEĞİZ
Paralel bir seçim kampanyası götüreceğiz (Gülerek). Davutoğlu’nun, Başbakan olduğunu bilsek vallahi kampanyayı onun üzerinden götüreceğiz ama değil. Sıkıntımız da bu zaten. Yani bizim açımızdan belli değil hedef. Ancak Davutoğlu’nun da bu durumdan çok rahatsız olduğunu görüyorum.”