'Kalp'ten buluşma

Ölüm döşeğindeyken İngiliz bir gencin kalbiyle hayata tutunan İzmirli Tayfun Erdem, gazetede okuduğu haber sayesinde kalbinin Craig Oliver Beston’a ait olduğunu öğrendi. Tam 10 yıl Oliver’ın ailesine ulaşmaya çalışan Erdem, sonunda Londra’ya giderek deyim yerindeyse ikinci anne babasına Oliver’ın kalbiyle sarıldı.

'Kalp'ten buluşma
banner98
 2006 yılında 17 yaşındayken kalp yetmezliği tanısı ile tedavi altına alınan ve kalp nakli için bekleyen Tayfun Erdem (27), İngiltere’den tatil için geldiği Bodrum’da hayatını kaybeden 17 yaşındaki Craig Oliver Beston’un kalbiyle son anda yaşama tutundu. 17 Ekim 2006 tarihinde yapılan kalp naklinin ardından bir gazetede “Karşıyakalı gence şifa kilometrelerce öteden geldi” başlıklı haberi okuyan Erdem, o tarihten bu yana Oliver’ın ailesini bulmak için Cumhurbaşkanı ve Başbakana mektuplar yolladı, sosyal medyada platformlar oluşturdu, bloglarda yazılar yazdı. İngiltere Konsolosluğu ve kiliseye dahi giden Erdem, hiçbir sonuç alamayınca İngiltere’de yaşan tanıdıklarından Oliver’ın ailesini bulmalarını istedi. Yakınları sayesinde Oliver’ın ölüm ilanlarına ulaşan Erdem, 3 yıl önce Oliver’ın babası Bob Beston’a Facebook’tan ulaştı. Daha önce ensesine “Oliver 17.10.2006” yazılı bir dövme yaptıran Erdem, aileye ulaştığı zaman ise bir kalbin içinde Oliver’ın resminin bulunduğu dövmeyi omzuna yaptırdı. 3 yıl boyunca Oliver’ın ailesiyle internet üzerinden konuşan genç, en sonunda geçen hafta arkadaşı Deniz Yalçıner’le Londra’ya gitti. Oliver’ın kalbi ile deyim yerindeyse ikinci anne-babasına sarılan Erdem, İngiliz gencin evini ve mezarını da ziyaret etti.

Aile ile tanışıp mezarı ziyaret etti
Kalp nakli olduktan sonra 7 yıl Oliver’ın ailesini aradığını ve 3 yıldır Beston ailesi ile internet üzerinden görüştüklerini belirten Erdem, “Aileyi ilk bulduğumda görüşmek istedim. Oliver’ın mezarına gidip dua etmek istedim. Aile ilk önce buna hazır değildi. 3 yıl boyunca konuştuk ve sonra davet mektubu istedik. Geçen hafta İngilizce konusunda da bana yardımcı olan arkadaşım Deniz Yalçıner ile Londra’ya gittik. Uçak biletlerimizi bile Emine Ayla Güven isimli bir arkadaşımız aldı. Londra’da Oliver’ın ailesiyle tanıştım, mezarını ziyaret ettim” dedi.

“Öyle bir sarıldı ki kalp atışımı hissetti”
Aile ile ilk karşılaşmalarının çok duygusal olduğunu söyleyen Tayfun Erdem, “Hayatımda hiç ağlamadığım kadar ağladım. Birbirimize sıkıca sarıldık. Annesi bana öyle bir sarıldı ki kalp atışımı hissetti. Duygusal oldu ama iki taraf da şuanda mutlu. Aile, Oliver’ın kalbinin kime takıldığını artık biliyor. Oliver’ın ailesi çok erdemli bir harekette bulundu. Çocukları öldüğünde ölüm nedeninin ancak otopsi ile anlaşılacağını söylemişler. Ancak aile bunu reddederek organ bağışında bulunmaya karar vermiş. Hala çocuklarının ölüm nedenini bilmiyorlar. Bu büyük bir onur” diye konuştu.

“Hayalimi 10 yıl sonra gerçekleştirdim”
Hayalini 10 yıl sonra gerçekleştirebildiğini kaydeden Erdem, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Nakil olduktan sonra hep aynı rüyayı gördüm. Bilmediğim bir eve gidiyorum, bilmediğim bir eve çıkıyorum. Londra’ya gitmeden önce Deniz’e ‘Bahçeli bir eve gideceğiz. Oliver’ın odası yukarıda soldaki ilk odada’ dedim. Ev gerçekten de bahçeliydi. Yukarı çıktığımızda gördük ki Oliver’in odası yukarıda ve soldaki ilk odaymış. Odasını hiç değiştirmemişler. Odasını gezdim. Çok duygusal bir andı. Tarif edemem.”

“Haklarını ödeyemem”
Oliver’ın babası Bob ve annesi Julie’nin, kendisine Oliver’a ait bir fotoğraf albümü ve oğullarının giydiği bir forma hediye ettiğini söyleyen Erdem, “Ben de onları yazın Türkiye’ye çağırdım. Aile gelmeyi çok istiyor. Ben de maddi durumum el verdikçe Londra’ya gitmek istiyorum. Türkiye’ye dönünce hemen doğum günlerine baktım kutlamak için. Benim ikinci anne ve babam gibiler. Onların haklarını ödeyemem. Eğer organ bağışında bulunmasalardı ben şuanda ölmüştüm. Şuan bunları konuşuyor olmayacaktık” ifadelerini kullandı.

“Oliver’ın kalbi ailesine gitmek istemiş”
Tayfun Erdem’e yolculuğunda eşlik eden ve tercümanlık konusunda yardımcı olan arkadaşı Deniz Yalçıner ise şöyle konuştu:
“Tayfun en büyük hayalinin aile ile tanışmak olduğunu söylediğinde ona tercümanlık yapma konusunda seve seve yardımcı olacağımı söyledim. Yaşadıkları olağanüstü bir durum. Londra’da çok duygusal anlar yaşadık. Sürekli ağlıyorduk. Aile de Tayfun’la tanışmayı çok istemiş. Annesinin vedalaşırken Tayfun’a sarıldığı anı hiç unutmayacağım. Sımsıkı sarıldı ve başını Tayfun’un kalbine yasladı. Oğlunun kalbini kendine yakın hissetmek istedi. Türkiye’ye dönüp durumu anneme anlattığımda ‘Çocuğun kalbi ailesine gitmek istemiş. Tayfun’u oraya götüren Oliver’ın kalbi’ dedi. En çok yaşanmış öykülerden esinlenen filmlerden etkileniyoruz. Tayfun’un hikayesi filmlere konu olacak cinsten."

Güncelleme Tarihi: 17 Kasım 2016, 12:23
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner103

google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0