“Başvurularım aleyhime kullanıldı”
FETÖ’nün, üniversitede kurduğu vesayet, resmi belgeler üzerindeki sahtecilikleri, akademisyenleri zor duruma sokmaları ve kadrolaşmaları ile ilgili sürekli çeşitli kurum ve kuruluşlara bilgi ve belgeler gönderdiğini anlatan Doç. Dr. İnan, bu yüzden sürekli üniversite yönetiminin hedefinde olduğunu vurguladı. Doçentlik unvanını 2008’de aldığına dikkat çeken İnan, “Ama her defasında örgüt beni kadroya almak istemedi. İster istemez bu konuda da YÖK’e şikayet başvuruları yaptım. Rektör Ayşegül Jale Saraç’ın kadrolaşma sebebiyle istemediği kişilere kadro vermediği yönünde şikayette bulundum. Ancak o dönem YÖK’te de vesayet olması nedeniyle başvurularım benim aleyhime döndürüldü. Yaptığım şikayetler yüzünden üniversite yönetimi benim hakkımda soruşturma başlattı” dedi.
“Üniversite imkanlarını kullanarak, Gülen ile görüşüyordu”
Soruşturmalarda yer alan kişilerin FETÖ’nün imamları olduğunu aktaran Doç. Dr. İnan, “Mesela soruşturmacılardan biri Prof. Dr. Mesut Erdal’dı. Erdal, DÜ’deki FETÖ imamlarından biriydi. Hatta üniversite imkanlarını kullanarak, ABD’ye gidip, Fethullah Gülen ile görüşüyordu. Kendisinden aldığı talimatları gelip burada uyguluyordu. Bana ilk önce kademe ilerlemeyi durdurma cezası verdiler. Bu cezanın bana tebliğ edilmesini bekledim ama uzun süre gelmedi” diye konuştu.
“FETÖ odamı işgal etti”
Bu süre zarfında 3 defa odasının basıldığına dikkat çeken İnan, “Bütün malzemelerim ve odam FETÖ tarafından işgal edildi. Bunlar, DÜ İlahiyat Fakültesi’nin karanlık mahzenlerinde bekletiliyor. 2009’un temmuz ya da ağustos ayında bana kademe ilerleme cezasını tebliğ etmeleri gerekiyordu. Ancak tebliğ etmediler. Ben de işkillendim. Daha sonra Diyarbakır’daki yerel bir televizyon kanalında katıldığım programda Fethullah Gülen ve cemaati ile ilgili aleyhte konuşma yaptım. Bu konuşmadan sonra FETÖ beni affetmedi. Yönetim hemen o gece toplandı ve aylardır beklediğim tebliği ertesi gün gönderdiler. Ardından 2’nci bir soruşturma açtılar. Bunun gerekçesi ise televizyonda yaptığım konuşmaydı. Kısa süre içerisinde FETÖ’nün tetikçilerine verdikleri soruşturma tamamlandı ve bir kez daha kademe ilerleme cezası verdiler bana. Bununla birlikte beni görevden çekilmiş gibi gösterip, görevden aldılar. Daha sonra ise bu hukuki olmadığı için geri çektiler. Benim verdiğim hukuk mücadelesi de bunda etkili oldu. Çünkü belge üzerinde sahtekarlık yaptıkları yargıya başvurmam üzerine ortaya çıktı.”
“Göreve başlamadan görevden alınacaktım”
Göreve başladıktan 2-3 ay kadar sonra üniversite yönetim kurulunun yeniden toplandığını ve 2 Şubat 2011’de kendisi hakkında bir kez daha görevden çekilmiş sayma cezası verdiğini vurgulayan Doç. Dr. İnan, şunları söyledi: “Yeniden yargıya başvurdum. Ancak karar 2014’te çıktı ve Danıştay cezamı iptal etti. Ben tekrar göreve başladım. 2015’te bu kez YÖK vasıtasıyla ihraç ettiler benim. Buna karşı da dava açtım ve kazanıp, görevime geri döndüm. Ancak FETÖ yine rahat durmadı. Sahte soruşturmalarla 4’üncü kez görevden aldılar beni. 16 Haziran’da Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi’nde yürütme durdurma kararı verildi. Bu karar göre 27 Temmuz’a kadar görevime devam etmem gerekiyordu. Ama Rektör Saraç yine bir kumpas hazırlamıştı. YÖK beni tekrar savunmaya çağırmıştı. Rektöre, benimle ilgili yürütmeyi durdurma kararı yazısı geldi fakat rektör bunu işleme koymadı çünkü 5. kumpas vardı. Beni tekrar YÖK’ten ihraç ettireceklerdi. Ben görev başı yapmadan bir daha görevden alınacaktım. Ve beni göreve başlatmayacaklardı. Ancak 15 Temmuz’da darbe girişimi oldu.”
“Beni uyuşturucu sanığı yaptılar”
8 yıldır unvanı almasına rağmen doçent kadrosu alamadığını vurgulayan İnan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“3 yıldır profesörlük sürem dolmasına rağmen bu unvanımı da vermediler. Yıllarca maaşsız kaldım. Zaman zaman fiziki saldırılara uğradım. Prof. Dr. Mehmet Akın ve Doç. Dr. İhsan Akay’ın fiziki saldırısına uğradığıma kameralar da şahit. Savcılığa başvurdum, delilleri yok ettiler. FETÖ’nün savcıları uyuşturucuya bile ilişkilendirdi beni. Ömrümde esrar görmemişim. Böyle bir insan nasıl uyuşturucu sanığı yapılır.”