Çanakkale’nin, bu milletin makus talihinin tersine döndüğü büyük zaferin adı olduğunu ifade eden Erdoğan, “Çanakkale, bizim sadece 81 vilayetimizden biri değil, aynı zamanda, bu milletin 200 yıllık makus talihinin tersine döndüğü büyük zaferin adıdır. Çanakkale savaşı, denk kuvvetler arasında yapılan bir savaş değildir. Çanakkale’ye hücum eden düşman kuvvetleri teknoloji bakımından ve donanım bakımından dönemin en ileri savaş gücüydü. Savaşa irili ufaklı 231 gemi ve 1155 topla katılan düşman kuvvetlerine karşılık bizim 13 tabyada sadece dörtte biri kullanılabilir 230 topumuz vardı. Buna rağmen 18 Mart 1915 tarihinde yapılan saldırıda düşman son 200 yıllık denizcilik tarihinin en büyük yenilgisini yaşıyor ve geri çekilmek zorunda kalıyordu. Çanakkale’deki kara savaşları da bizim ayrı bir destanımızdır. 1915 Nisan ayı sonunda başlayıp 1916 Ocak ayı başına kadar süren bu savaşlarda gerçekten çok fedakarlıklar yapılmış çok büyük başarılar elde edilmiştir. Bu millet büyük bir millet. Bu millet imanlı bir millet. Bu millet güçlü bir millet. Yeter ki bir olun, beraber olun, iri olun, hep birlikte Türkiye olun; mesele bu. İlk çıkarmanın yapıldığı 35 kilometre uzunluğundaki Gelibolu sahilinde topu topu 2 bin 400 askerimiz bulunuyordu. Buraya çıkmak için düşman gemilerinde bekleyen asker sayısı 15 bindi. Tablo bu. Seddülbahir’de Ezineli Yahya Çavuş’un asker sayısı 63’tü. Ertuğrul koyuna çıkan asker sayısı, düşman 3 bin. Tablo bu. Bu koya atılan top mermisi sayısı 4650 idi. Ezineli Yahya Çavuş’un kumandasındaki 63 kahramanımız, karşılarındaki 3 bin askere ve üzerlerine atılan 4600 top mermisine rağmen, bütün gün o koyu savunmayı başarmışlardır. Buradaki birliğimiz gece yarısı bölüğüne sadece 3 kişi olarak döndü. 60 kahraman orada şehit düşmüştü. Kanlısırt’ta sadece bir gecede 3 bin şehit, 6 bin yaralı verdik. O gece düşman makineli tüfeklerinin bir milyon mermi attığı hesaplanıyor. 275 kiloluk gülleye efsane diyenler, öyle veya böyle önemli değil, sırtında taşıyarak, topun namlusuna süren ve dönemin en modern savaş gemisi sayılan zırhlıyı vuran Seyit Onbaşı’yı bilmeyeniniz yoktur herhalde” dedi.
“SEYİT ONBAŞILARI, NENE HATUNLARI KARŞI GÖRÜYORUM”
Ben Seyit Onbaşıları karşımda görüyorum. Nene Hatunları karşımda görüyorum. Allah birliğinizi daim etsin. Bizi bölmek, parçalamak isteyenlere inşallah Rabbim fırsat vermesin. Biz de onlara yol vermeyelim. Çanakkale savaşları boyunca Arıburnu’nda, Seddülbahir, Kitre’de, Kerevizdere, Zığındere’de, Anafartalar’da yapılan çarpışmalarda, askerlerimizin gösterdiği kahramanlığı anlatabilmek gerçekten mümkün değil. Çanakkale, inançla teknolojinin bir savaşıydı. Bu savaştan galip çıkan inanç oldu. Arıburnu’nda hücum emrni veren Gazi Mustafa Kemal, askerleriyle birlikte, Balkan utancını bir daha görmektense burada ölmeyi tercih ettiklerini söylüyordu. Çanakkale zaferinin büyük bir bedeli oldu. Ama unutmayalım ki, bugünkü bağımsız devletimizi, Çanakkale’de ayağa kaldırdığımız, işte o iman, o ruh, azme borçluyuz. Yahya Kemal, (Şu kopan fırtına Üürk ordusudur yarabbi! / Senin uğrunda ölen ordu budur yarabbi! / Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed namın, / Galip et, çünkü bu son ordusudur İslamın!) diyor. Onlar işte bu imanla yürüdüler” diye konuştu.
“ÇANAKKALE RUHUNA EBEDİYETE KADAR YAŞATMALIYIZ”
“Çanakkale savaşını sadece savaşlardan bir savaş sananlar fena halde yanılıyorlar” diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çanakkale, buradaki şehitliklerimizin, bu vatanın kalbinin attığı yerlerdir. Bu kalp durursa bu beden ölür. Çanakkale ruhunu ebediyete kadar yaşatmalıyız. Buna mecburuz. Çanakkale bilincinin ülkemizde arttığını memnuniyetle görüyorum. Bunda, bizim Çanakkale savaşlarının yaşandığı bu bölgede yürüttüğümüz çalışmaların önemli etkisi olduğuna inanıyorum. Karşı tarafın 12 yıl önceki halini herhalde hatırlıyorsunuz değil mi? Şehitliklerimizi ihya ettik, abideleri restore ettik, ağaçlandırmayı hızlandırdık, yeni yollar, otopark, altyapı tesisleri, kamp alanı ile bu bölgeyi ziyaretçiler için cazip alan haline dönüştürdük. 250 bin gül fidanı ile bu bölgeyi toprağın altında yatan fidanların aziz hatıralarına uygun görünüme kavuşturduk. 2011 yılında açılışını yaptığımız tanıtım merkezi de önemli bir çalışmadır. Veysel Eroğlu hocamıza teşekkür ediyorum”.
12 YILDA ÇANAKKALE’YE 1,2 KATRİLYON YATIRIM YAPTIK”
Çanakkale’ye yatır yağdığını söyleyen Erdoğan, “12 yılda Gelibolu’ya yaptığımız yatırım 278 trilyon lira. Tarihi yarımada ile Çanakkale’nin her köşesine önemli yatırımlar gerçekleştirdik. Sadece Orman ve Su İşleri Bakanlığı 1,2 katrilyon yatırım yaptı 12 yılda. Biz yan gelip yatmadık ya, çalıştık. Hem para ürettik, hem yatırım yaptık, böyle yürüdü bu kervan. 12 yıl önce şehitliklerimizi ziyaret edenlerimizin sayısı 250 bindi, ama şimdi 3 milyon . Tarih bilinci budur. Tarihini bilmeyenden geleceğini bilmeyi beklemeyin. Onun için tarih bilincini gençliğimize vermek çok önemli. 12 yıl önce Çanakkale’nin tamamında 14 kilometrecik bölünmüş yol vardı. Biz bunun üzerine 283 kilometre bölünmüş yol daha ilave ettik. Binali Yıldırım kardeşime huzurunuzda teşekkür ediyorum. Bu kervan, durmak yok, yola devam ediyor. 2023 hedeflerimiz arasında bir otoyol projesi var. Kınalı, Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir otoyolu. Bu bölgenin çehresini değiştirecek. Bu projeyi de yakından takip ediyorum. İnşallah çok gecikmeden ülkemiz ve Çanakkale’mize bunu da kazandıracağız. Ayrıca şehit yakınları ve gazilerimiz için Çanakkale’ye bir rehabilitasyon merkezi yapıyoruz. Hazırlıklar tamam. Sağlık bakanım da burada. Onun için de bunu hızla sürdürmemiz lazım. İnşallah bu yıl inşasına başlıyoruz. Tüm bu hizmetler sayesinde ülkemizin her köşesinden öğrencilerimiz her yaştan. Dolayısıyla lise orta ilk bütün bunları düşündüğümüz zaman buradaki üniversite hastanesinden devlet hastanelerine her yönüyle Çanakkale çok farklı olacak. Akın akın insanlar Çanakkale’ye geliyor” dedi.
Başbakanlığı döneminde 18 Mart törenlerine katılmaya özen gösterdiğini hatırlatan Erdoğan şunları söyledi:
“Bizzat kendim katıldım. Her yıl olduğu gibi bu yıl da 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale deniz zaferinin yıldönümü kutlamaları, burada ve Gelibolu’da coşku ve saygıyla yapılacak. Bu defa bu törenlere başbakanımız katılacaklar. Ben de 24 Nisanda yapılacak törenlere katılacağım. Dünyadan devlet başkanları, hükümet başkanları, bakanlar geliyor, onlarla beraber inşallah bu törenleri yapacağız. Bu yıl Çanakkale zaferinin 100. yılı olduğu için daha farklı, daha kapsamlı törenler yürütüyoruz. Yeni Zelanda, Avusturalya’dan başkanlar katılacak. Mart ayı başından beri Çanakkale Valiliği’mizin koordinasyonunda, bakanlıkların katılımıyla çeşitli programlar icra ediliyor. STK’lar, Türkiye çapında anma programları düzenlediler. 24 Nisanda yapacağımız tören de işte bu türden gerçekten uluslararası etkinliğe sahip bir buluşma olacak. Şu andaki teyitler onu gösteriyor ki, bakanlarla beraber 50’yi bulacak”.
Çanakkale savaşının yeni dostluklara kapı araladığını dile getiren Erdoğan,
“Çanakkale ruhunu dünyaya duyurmamız gerekiyor. Çünkü Çanakkale savaşının kendisi kadar savaştan sonra kurulan dostları da önemli görüyoruz. Bugünkü Avustralya, Yeni Zellanda ile o dönemin sömürge askerleri olarak buraya gelmiş birçok toplumla savaşla başlamış, güçlü bir dostluğa dönüşmüş ilişkilere sahibiz. Amansız şekilde savaştığımız İngiltere ve Fransa ile Çanakkale’de yanımızda yer alan Almanya ile NATO çatısı altında, AB çatısı altında çok ciddi ittifak ilişkileri kurduk. Çanakkale savaşlarını bu yönüyle de ön plana çıkarmak istiyor, bunun için yoğun çaba sarf ediyoruz. Çanakkele’yi, bizim için zaferin, ebedi vatanımız oluşunun, dünya için de barış, kardeşlik, dostluğun sembolü haline getirmekte kararlıyız” dedi.
“ŞEHİTLİKLER BİZİM O TOPRAKLARA VURDUĞUMUZ MÜHÜRLERDİR”
Şehitliklerin o topraklara vurulan mühür olduğunu belirten Erdoğan, “Şehitlikler bizim o topraklara vurduğumuz mühürlerdir. Mücadelenin şahitleri olan şehitlikler, türbeler semboller var. Malazgirt meydanı, Söğüt, İznik, Bursa, Edirne aynı şekilde sembol bir şehirdir. Çanakkale ile birlikte Kahramanmaraş, Gaziantep, Afyon, İzmir gibi bu şekilde sembol şehirlerimiz var. Tuna nehri, Estergon kalesi, Belgrad, Saraybosna, Mostar, Üsküp, Kudüs, Kerkük daha nice şehir, bizim adını duyduğumuzda hala yüreğimizin titrediği yerlerdir. Buraların tamamında camiler, medreselerimiz, köprüler, çarşılarımızın yanında mutlaka manevi muhafızımız var. Ya tekke, türbe, mezarlık olarak, bizlerin temsilcisi sıfatıyla, asırlık ayrılıklara, işte Süleyman Sah Saygı Karakolu bunlardan bir tanesiydi. Hala vakurla nöbetlerini sürdürürler. Balkan Savaşı ve arkasından gelen birinci Dünya Savaşında kayıplar var. Ülkelerinden binlerce kilometre ötede esir olarak götürüldükleri topraklarda hayatlarını kaybetmiş, manevi nöbetlerini orada sürdürmeye başlamışlardır. Biz bin yıllık tarihimizin sembol isimlerinin mezarlarına sahip çıkarken, bir yandan da o zor günlerde dünyanın dört yanına dağılan şehitliklerimizi yeniden ayağa kaldırmanın çabası içine girdik. Melikşah’tan Alparslan’a, Hüdavendigar’dan Kanuni’ye kadar ecdadımızın her birinin mezarının peşine düşüp ihya ettik. Dünyanın birçok yerinde şehitliklerimizi araştırdık, bulduk, gerekli anlaşmaları yaptık. Buraları da ecdadımızın hatırasına yakışır hale getirdik. Çalışmaların bir kısmı bitti, ön hazırlıkları devam diyor. Bugün Galiçya cephesinde kaybettiğimiz askerlerimizin Çek Cumhuriyeti’nden Macaristan’a, Polonya’dan Romanya’ya, Rusya’ya, Ukrayna’ya kadar pek çok ülkede şehitlikleri bulunuyor. Tüm Balkan coğrafyası, Ortadoğu, Kafkasya’da savaştığımız her yerde şehitliklerimiz var. Ne milletmişiz be! Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz. Gelmişiz dünyaya millet, milliyet nedir öğretmişiz. İngilizlere, Fransızlara esir düşen askerlerimizin götürüldüğü Myanmar gibi uzaklarda şehitliklerimiz var. 34 ayrı ülkeye yayılmış 78 şehitliğe sahibiz. Biz bunların hepsine sahip çıktık. Oraları da imar ettik. Mehmet Akif diyor: ‘Eşele bir yerleri, örten karı, ot değil, onlar dedenin saçları. Dinle, şehit sesleridir rüzgarı. Haydi git evladım, uğurlar ola!’. Böyle diyerek uğurladığımız kahramanların hatırasına hürmet, saygı göstermeye devam edeceğiz. Sen şehit oğlusun, incitme yazıktır atanı ikazına uygun şekilde, bu mübarek mirası gelecek nesillere aktarmanın çabası içinde olacağız” diyerek, şehitliklere sahip çıktıklarını anlattı.
“TEKERLEK PATİNAJ YAPIYOR”
Türkiye’nin 12 yılda büyük bir dönüşüm, büyük bir değişim yaşadığını, alt yapıdan ekonomiye, demokrasiden uluslararası ilişkilere kadar tarihi başarılara imza attığını ifade eden Erdoğan, “Bu dönemi iyi değerlendirmemiş olsaydık Türkiye’nin yeri dünyada çok gerilerde olurdu. Tüm dünya ile birlikte biz de kritik dönemeçten geçiyoruz. Önümüzdeki dönemde ya 2023 hedeflerine ulaşarak en gelişmiş 10 ekonomiden biri haline geleceğiz ya da bir kez daha 70’lerin, 90’laın kaos ortamına geri döneceğiz. Biz Türkiye’yi 2023 hedeflerine ulaştırmak için var gücümüzle çalıştık, çalışmaya devam edeceğiz. Tekerlek patinaj yapıyor. Çok emek veriyoruz, çok enerji harcıyoruz. Milletçe çok fedakarlık yapıyoruz, az mesafe kat ediyoruz. Halbuki bizim daha hızlı olmamız, karar alırken daha hızlı, uygularken hızlı olmamız lazım. Mevcut sistemin bundan sonrası için yeterli olmadığı, olamayacağı ortada. Bu kantar bu yükü tartamıyor. Ülkemiz ve milletimizin hedefleri doğrultusunda yeni değişim süreci başlatmamız lazım. Biz buna yeni Türkiye diyoruz. Yeni Türkiye için de yeni anayasaya ihtiyaç var, başkanlık sistemine ihtiyaç olduğunu söylüyoruz. Türkiye darbe dönemi anayasası ile daha fazla yoluna devam edemez. Türkiye kendisine artık dar gelen, her yeri dökülen mevcut sistemle yoluna daha fazla devam edemez. Eğer mevcut anayasanın Türkiye için en iyisi olduğunu söyleyenler varsa, onlara sıkıntı, 60 darbesinden beri yaşadığımız bunca sıkıntının sebebi neymiş? Ruhuna darbecilerin, ellerindeki kanın bulaştığı bu anayasayı ne kadar tahlil ederseniz edin olmuyor. Temizlenmiyor, arınmıyor. Bizim milletimizin tarihine, kültürüne, taleplerine, vizyonuna uygun yeni anayasaya ihtiyacımız var. Yeni anayasa ile birlikte başkanlık sistemimize gündemimize almak durumundayız, bunun hazırlığını yapmak durumundayız” dedi.
“TÜRKİYE KURUMLAR ARASINDAKİ UYUMSUZLUKLARIN BEDELİNİ AĞIR ÖDEDİ”
Türkiye’nin siyasi çekişmelerin, kurumlar arasındaki uyumsuzlukların bedelini defalarca ağır şekilde ödediğine işaret eden Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
“İstikrar ve güven ortamının garantisi bana göre başkanlık sistemidir. Milletimize yeni bedeller ödetmek varsa, mevcut sistemde onlar ısrar etsinler. Biz artık bu dönemi geride bırakmamız gerektiğine inanıyoruz. Gelişmiş ülkeler başta olmak üzere, işte Amerika ortada. Diğer gelişmiş ülkeler başkanlık sistemiyle yönetiliyor. Öyleyse biz niye bunda diretiyoruz? Sistem gayet güzel işliyor. Türkiye’yi niye bu imkandan mahrum bırakalım? Benim milletimin onlardan neyi eksik? Yok başkanlık sistemi diktatörlüğü getirirmiş! Amerika’da diktatörlük, Meksika’da, Brezilya’da diktatörlük mü var? Bunları söyleyenler ya kendi milletlerini tanımıyorlar ya da kendi milletlerine saygı duymuyorlar. Başkanlık sisteminden diktatörlük çıkarmanın karşısına herkesten önce benim milletim çıkar. Siz bu milleti ne sanıyorsunuz? Bu millet, Akif’in deyimiyle, ‘Kesilir belki fakat çekmeye gelmez boynum’ diyen bir millettir. Başkanlık sistemine karşı çıkanların derdi başka milletten değil vesayetten aldıkları güçle varlık sahibi olanlar bu düzenlerinin bozulmasını istemiyorlar. Bundan korkuyorlar”.
Coşkulu kalabalığa, “Yeni Türkiye’ye, yeni anayasaya başkanlık sistemine hazır mıyız? “ diye soran ve “Hazırız” cevabını alan Erdoğan, “Başkanlık sistemi kaçınılmaz. Bunların hepsi olacak. Millet istiyorsa olacak. Millete rağmen hiçbir şey olamaz. Milletle beraber 7 Haziran seçimleri bunun için önemli bir fırsat. Bunun için gelin 400 milletvekili ile mecliste bu işi kısa sürede halledebilecek bir sonucu teyit edin. Buna var mısınız? Yeni Türkiye’ye var mısınız? Yeni anayasaya var mısınız? Başkanlık sistemine var mısınız? Maşallah, barekallah. Çanakkale bu işte tamam diyorsa, tamamdır. Ben bir kez daha açılışını yaptığımız eserlerin Çanakkale’mize, Çanakkalelilere hayırlı olmasını diliyorum. Çanakkale şehitlerimizi, gazilerimizi şükran, minnet, rahmetle yad ediyorum. Sevginiz, ahde vefanız için, şu rahmet altında sabrettiğiniz için teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun” diyerek sözlerini tamamladı.
Toplu açılışların kurdelasını Cumhurbaşkanı Erdoğan, eşi Emine Erdoğan, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Çevre Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Bilim Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Ulaştırma Bakanı Feridun Bilgin birlikte kesti.
Güncelleme Tarihi: 14 Mart 2015, 16:53