Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk-İngiliz Tatlı Dil Forumu katılımcıları onuruna verilen gala yemeğine katıldı. Meridien Otel’de verilen yemeğe Erdoğan’ın yanı sıra York Dükü Prens Andrew, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile forum katılımcıları katıldı.
Sivil toplum kuruluşlarının yaptığı çalışmalardan söz eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’deki STK’ları son derece dinamik, canlı ve aktif bir karaktere sahiptir. Bilhassa son 12 yılda gerçekleştirilen reformlarla STK’larımızın çok daha başarılı çalışmalara imza attığını özellikle belirtmek istiyorum. Köklü geleneklere sahip iki ülkenin sivil toplum alanındaki birikimlerini samimiyetle paylaşacaklarına, işbirliğini çeşitlendirerek daha da ileriye taşıyacaklarına eminim. Bu forum vesilesi ile iki ülke arasındaki ilişkiler güçlü bir temele oturacak, farklı alanları da içerisine alarak daha da zenginleşecektir” dedi.
“2023 HEDEFLERİMİZ ARASINDA DÜNYANIN EN BÜYÜK 10 EKONOMİSİNDEN BİRİ OLMAYI HEDEFLİYORUZ”
“Birleşik Krallık ülkemizdeki en önde olan yatırımcılardan bir tanesidir” diyen Erdoğan, “Küresel ve bölgesel konularda istikrarlı yapıcı ve sonuç alıcı adımların atılması için iki ülkenin çok yoğun bir ilişki içerisinde olması gerekiyor. Bilhassa dünyada barışın, istikrarın, demokrasinin tüm bu önemli adımların atılması hususunda stratejik işbirliğimizin hayati bir önemi bulunuyor. Türkiye ile Birleşik Krallık arasındaki münasebetlerin tarihi derinliği ve birikim işbirliğimizin en sağlam temelini teşkil ediyor. Bu alanların başında hiç kuşkusuz ekonomik ve ticari ilişkilerimiz geliyor. Dünyanın en büyük dış yatırımcıları arasında bulunan Birleşik Krallık ülkemizdeki en önde olan yatırımcılardan bir tanesidir. Ülkemizde faaliyet gösteren 2 bin 700’ün üzerindeki İngiliz sermayeli firma bu sahadaki bağların gücünü ortaya koyuyor. Bizler Birleşik Krallık ile 2009 yılında ikili ticaret hacmimizin 2015 yılı itibariyle iki katına yükseltmek hedefi doğrultusunda iş çevrelerimizi destekleme kararını almış ve buna devam edeceğimizi söylemiştik. 2023 hedeflerimiz arasında dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmayı hedefliyoruz. Bu amacımızı gerçekleştirmek için kararlı bir şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu noktada birleşik krallık ile ekonomik ve ticari ilişkilere önem verdiğimizi burada ifade etmek isterim” diye konuştu.
İki ülke arasındaki işbirliği ve ortak projelerin daha da arttırılmasını temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Önümüzdeki dönemde Türk ve İngiliz firmalarının daha fazla ortak projede ve girişimde yer almasını bekliyoruz. 2008-2009 yılında dünyayı etkisi altına alan küresel krizin olumsuz etkilerinin Avrupa da hala devam ettiğini görüyoruz. Kamu borcu ile işsizlik oranın yüksekliği ve finans sektörü ile ilgili sorunlar bu kırılganlığı daha da arttırıyor. Avrupa genelinde giderek yaşlanan nüfus ile bunun sosyal güvenlik sistemi üzerine getirdiği uzun vadede de devam edeceği görülüyor” dedi.
Küresel krizden en az olumsuz etkilenen ülkelerden birinin Türkiye olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu konjonktüre rağmen Türkiye’de son 2 yıl içerisinde ekonomik olarak çok büyük dönüşüm yaşanmıştır. Birçok Avrupa ülkesinden farklı olarak bankacılık sektörümüzün alt yapısını güçlendirmek suretiyle bütçe açığımızı düşürerek düşük borç stoku ve sağlam bir finans yapısıyla krizi karşıladık. Krizin olumsuz etkilerinden en az etkilenen ülkelerden bir tanesi Türkiye’dir. Bu bakımdan 2015 yılında sürdüreceğimiz G20 Dönem Başkanlığımızın son derece önemli ve anlamlı olduğunu ifade etmek istiyorum” diye konuştu.
“AB ÜYELİĞİMİZİN ÖNÜNDEKİ SİYASİ ENGELLERİN AŞILMASI ÖNEM TAŞIYOR”
Türkiye’nin AB üyeliğine tam üye olma yolundaki politikalarını sürdüreceğine dikkat çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye tarihi, coğrafi ve kültürel bakımdan Avrupa’nın doğal ve vazgeçilmez bir parçasıdır. AB’ne tam üyeliğini, tam üyeliği ülkemizin stratejik bir hedefi olarak görüyor ve yaklaşık 50 yıldır bunun mücadelesini veriyoruz. Bu süreçte gerçekten çok önemli reformları hayata geçirdik. Temel hak ve özgürlükler ile demokrasimizin güçlendirilmesi açısından ciddi adımlar attık. Biz bu reform sürecini çeşitli ülkelerin siyasi engellemelerine rağmen hız kesmeden aynı kararlılıkla devam ettireceğiz. Bu noktada AB üyeliğimizin önündeki siyasi engellerin aşılması önem taşıyor. Türkiye’nin AB üyeliği ülkemize katkılarının yanında Avrupa’nın da ihtiyacı olan dinamizmi kültürel çoğulculuğu ve hoşgörü iklimini yeşertecektir.”
1. Dünya Savaşı’nı örnek göstererek Türkiye’nin yakın çevresindeki olaylara değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Maalesef 1. Dünya Savaşı meseleleri çözmemiş sadece ertelemiştir. Bugün bölgemizdeki etnik, mezhebi ve dini çatışmaların en nemli nedenlerinden birini 1. Dünya Savaşının bıraktığı bu acı miras bırakıyor. Türkiye hem coğrafi, hem de kültürel olarak bu bölgelerde yaşanan çatışmalardan ve krizlerden en fazla etkilenen ülkelerin başında yer alıyor. Bakınız şu anda kuzeyimizde, güneyimizde çok ciddi sıkıntılar, krizler var. Yaklaşık 2 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyoruz. Bunların eğitim, gıda, sağlık bütün bunların yanında barınma bu ihtiyaçlarını Türkiye gideriyor. Şu ana kadar yaptığımız harcama 5 milyar dolara ulaştı. Ve bize dünyadan gelen destek 200 milyon dolar. Tüm Avrupa’da ne kadar sığınmacı var? 200 bin. Çünkü biz açık kapı politikası ile ölümden kaçan bu insanlara kapımızı kapatamazdık. Ve kapımızı açmak zorunda kaldık. Bakın bugün yine Mürşit Pınar Kapısı’nda DEAŞ terör örgütüyle orada ciddi bir savaş devam ediyor. Bizim sınır kapımızda bu terör mücadelesi devam ediyor. Türkiye tabi bu sınır boyunda bütün güvenlik tedbirlerini almak suretiyle bu kararlılığını sürdürüyor. Fakat batılı dostlarımız DEAŞ gibi terör örgütüne Türkiye’nin destek verdiğini söyleyerek bizleri çok ciddi bir şekilde üzmüşlerdir. Bizim terör örgütlerine destek vermemiz mümkün değil. Bunlarla bizim asla bir dayanışma birliktelik içerisinde olmamız mümkün değil. Ama bu kampanyayı yürütenlerin biliyorum ki İslamafobiadan kaynaklanan bir rahatsızlıkları var. Dolayısıyla bu mücadeleyi aynı kararlılıkla yürütmek zorundayız” dedi.
“ESED, KENDİ ÜLKESİNİ BOMBALAYARAK SURİYE’Yİ BİTİRMİŞTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ben biraz açık sözlüyüm. Yani sözümü esirgemem ve Suriye’nin başındaki zat devlet terörü estiren bir zattır. DEAŞ terör örgütü ama diğer tarafta devlet terörü estiren var. Ama söylenen ney ‘Esed giderse yerine kim gelecek’ Eğer demokrasiye inanıyorsak demokrat isek ben diyorum ki halk kimi isterse o gelecek. Niye Esed’e bu kadar güveniyorsunuz ki. Eğer başarılı bir lider olsaydı Suriye bu hale gelmezdi. Esed, kendi ülkesini bombalayarak Suriye’yi bitirmiştir. Kim bu öldürülenler kendi insanları. Bu giderse yerine kim gelir diye bir soru sorulabilir mi? Bir an önce ondan kurtulmak ve onun yerine de halkın samimi oylarıyla seçilmiş birinin gelmesi şart. Bölgenin kaderi bizimde kaderimizdir” diyerek sözlerini noktaladı.
Güncelleme Tarihi: 30 Kasım 2014, 09:29