Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bayram namazını Emirgan Hamid-i Evvel Camii'nde kıldı. Namaz çıkışında basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk milletinin Kurban Bayramı’nı kutlayarak, “Şu anda hacılarımızın haccının makbul olmasını Allah'tan temenni ediyorum. Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum ve gazilerimize aynı şekilde şifalar diliyorum. Bu bayramın tüm İslam dünyası için birliğe, beraberliğe vesile olmasını diliyorum. İnsanlık için barış noktasında, dayanışma noktasında bir başlangıç, bir milat olmasını temenni ediyorum. Bayramların birlik, beraberlik ve sevinç noktasındaki vesile oluşunu inşallah bundan sonraki süreçte de yaşamanın temennisi içerisindeyiz. Bu lafta kalan bir süreç olmasın istiyoruz. Bir dayanışmanın başlangıcı olsun. Her bayram bir diriliştir diye düşünüyorum. Bu bayrama da öyle bakıyorum” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin Kurban Bayramı’na sıkıntılı bir süreçte girdiğini hatırlatan Erdoğan, “Sıkıntılı sürecin ardından 1 Kasım’da genel seçim yaşanacak. Bu bir tekrar seçimdir, bir erken seçimdir. Bu seçimde milletimiz ferasetini ortaya koymak suretiyle inşallah bu sıkıntıları aşacak, güven ve istikrarı sağlayacak bir adımın kararını verir diye düşünüyorum” diye konuştu.
“RUSYA’NIN SURİYE’YE BAKIŞINDA BİR NETLİK GÖREMİYORUM”
Basın mensuplarını sorularını da yanıtlayan Erdoğan, Rusya ziyaretinde Suriye konusunun gündeme gelip gelmediğinin sorulması üzerine şunları söyledi:
“Dün Rusya ziyaretimiz aslında Moskova’daki caminin restorasyonu ile alakalı idi. Bu caminin açılışını sayın Putin ile birlikte yaptık. Muhteşem bir eser meydana gelmiş. Çok müstesna bir yerde bu caminin yapılmış olması manidardır. Açılışın ardından Filistin Devlet Başkanı sayın Mahmud Abbas ile görüşmemiz oldu. Abbas ile yapmış olduğumuz görüşme ağırlıklı olarak son dönemlerde Kudüs’te Mescid-i Aksa’da meydana gelen olayları değerlendirdik. Bundan sonraki süreçte neler yaparız bunları konuştuk. Ardından sayın Putin ile dar kapsamlı bir görüşme yaptık. Bu görüşme Suriye ve bölge gelişmelerini değerlendirdiğimiz görüşme oldu. Kudüs’teki gelişmeleri kendileri ile de görüştük. Ardından bir çalışma yemeğimiz oldu. Burada Rusya-Türkiye ilişkilerini görüştük. Ekonomik ilişkiler olsun kültürel gelişmeleri ele aldık. Rusya’nın henüz Suriye’ye bakışında doğrusu bir netlik göremiyorum. Ancak şu konuda en azından dış işleri bakanlığımızın yeni bir çalışma başlatmalarını sürece bağladık. Önümüzde BM Genel Kurulu var. BM Genel Kurulu’nda ABD, Rusya, Türkiye Dışişleri Bakanları olarak bu konuda 3’lü bir çalışma yapsınlar diye aramızda bir karara vardık. Buradan alınacak neticeye göre de bu sürece kabul etmeleri halinde sürece Suudi Arabistan ve İran’ı da katmak istiyoruz. Akabinde Avrupa Birliği, Ürdün, Katar gibi ülkeleri katılmasıyla bölgedeki gelişmeleri bir yer taşıyalım.”
“ESED BUTİK BİR SURİYE KURMAK İSTİYOR”
Suriye’nin geleceğinin Esed’siz olması gerektiğini savunan Erdoğan, “Burada Esed’siz bir sürecin olması veyahut da bir geçiş sürecinde Esed ile gidilme gibi bir şey olabilir. Muhalefet bir defa Esed ile bir Suriye geleceğini görmüyor, bunu kimse kabul etmiyor. Zira 350 bin vatandaşının ölümüne neden olan bir diktatörü kabul etmeleri mümkün değil. Bizim de görüştüğümüz tüm Suriyelilerden aldığımız intiba budur. Rusya’nın İran ile birlikte Suriye’ye destekleri gizli değil, bunu kendileri de ifade ediyorlar. Temenni ederiz ki Rusya bu süreçte dün yaptığımız görüşmelerin gereğini yerine getirir. Dün kendilerine de ifade ettim. Esed burada bir butik Suriye kurmak istiyor. Bu butik Suriye Şam’dan başlayıp, Humus ve Lazkiye’yi kapsayan Suriye’nin yüzde 15’ine tekabül eden bölgedir. Bu bölgede kendine ait, arkasında bazı egemen güçlerin destek verdiği bir devlet kurabilmek. Derdi bu. Buna gerek ülkedeki güçler ne kadar müsaade edecekler. Şu anda DAİŞ’in işgal ettiği alanlar yüzde 35. Diğer örgütlerin orada ciddi manada işgali söz konusu. Bu şekilde bir paylaşım. Biz Suriye’de toprak bütünlüğünü savunuyoruz. Suriye halkının terör örgütlerinden arındırılmış bir yapıya kavuşmasını arzu ediyoruz. Şöyle bir adım temennimiz. Orada bir güvenli bölgeyi özellikle istiyoruz. Türkiye’de şu anda 2 milyona yaklaşan mülteci var. Bu insanların ülkelerine dönme talebi var. Dolayısıyla Türkiye sınırında Suriye tarafından onlar için oluşturulacak güvenli bölgede onların bir yerleşim planı ile yerleştirilmesi bölgede çok daha farklı bir havanın oluşturulmasına vesile olacaktır” dedi.
“AVRUPA BİRLİĞİ’NİN ADIMLARI OLUMLU AMA BUNUN İCRASI ÖNEMLİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AB Liderler Zirvesi’nde Türkiye’ye mülteciler konusunda yardım kararının çıktığının hatırlatılması üzerine, “Çıkan karar ne kadar zamanda uygulamaya girer bilemiyorum. Bizim şu anda 7.5 milyar dolara ulaştı yardımlarımız. Gelen yardım ise bize 420 milyon dolar civarındadır. Böyle bir kararın alınmış olması isabetlidir. Çünkü aslında bu AB’nin bugüne kadar atacak olduğu bir adımdı. Bu sadece Türkiye’nin sorunu değil. Şu anda bazı olumlu adımlar atılıyor ama bunun icrası önemli. İcrayı gördüğümüz anda biz de memnun oluruz” değerlendirmelerinde bulundu.
“FARKLI ÜLKELERİN YAPTIĞI ZULMÜ YAPMAK İSTEMİYORUZ”
Edirne’de mülteciler konusunda yaşananları da değerlendiren Erdoğan, “Edirne konusunu dün sayın Valimiz ile de görüştük. Bu konu ile ilgili olarak bizler uluslararası mülteci sorunlarını değerlendirmek suretiyle adımlarımızı atıyoruz. Ama farklı ülkelerin yaptığı zulmü yapmak istemiyoruz. Onları insani bir yaklaşım içerisinde değerlendirmek suretiyle ya kendi ülkelerine göndermek ya da belli bir süre buralarda misafir etme gibi adımlar atmış durumdayız” şeklinde konuştu.
“SEÇİM SANDIKLARININ BİRLEŞTİRİLMESİ FARKLI İLÇELERDE DE OLABİLİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cizre’de seçim sandıklarının taşınması konusunda ise şunları söyledi:
“Orada taşımalı sistemle bunu karıştırmayalım. Sandıkların birleştirilmesi diye bir karar almış durumdalar. Bu bir yerde seçim güvenliğini sağlayabilmeye yönelik adımdır. Bu farklı illerde ve ilçelerden de gelebilir.”
“ABD’NİN AÇIKLAMALARI ÜZÜCÜ”
Erdoğan, ABD’nin PKK'nın Suriye kolu PYD'nin askeri kanadı YPG'yi terörist örgüt olarak görmediğini açıklamasını da değerlendirerek şöyle konuştu:
“PYD ve YPG bunların hepsi terör örgütüdür. Amerika bu işte şu anda bedel ödemiyor. Bedel ödeyen biziz. PYD’nin ve YPG’nin yaptıklarını bilen de biziz. Bu yanlış bakışı her halde tekrar değerlendireceklerdir diye düşünüyoruz. Biz DAİŞ’i de terör örgütü olarak görüyoruz. AB de PKK’yı terör örgütü olarak kabul etmiştir. Bunlara karşı ABD’nin çok daha farklı yaklaşması, Türkiye’nin yaklaşımını bir kenara koyması düşünülemez. Ama bu tür yaklaşımlar olduğu zaman bunlar bizi üzmektedir. Bunlar yanlış yaklaşım. Biz terör örgütlerinin elinde onların silahlarını gördüğümüz zaman ciddi manada rahatsız oluyoruz. NATO’da da beraberiz. Bunları değerlendirdiğimizde atılan adımlar üzücü. Zannediyorum Sayın Başbakan BM Genel Kurulu’nda Obama ile ve diğer ortaklarla görüşmeleri olacak. Orada da bunları işleyeceklerdir.”