Davutoğlu: 'Türkiye Suriye'nin bölünmesine direniyor'

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin ve bölge halklarının Suriye'nin bölünmesine direndiğini söyledi.

Davutoğlu: 'Türkiye Suriye'nin bölünmesine direniyor'
banner98
 Başbakan Ahmet Davutoğlu, Brüksel dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını cevapladı. Suriye’deki gelişmelere değinen Davutoğlu, Osmanlı Devleti’nin, Ortadoğu’daki topraklarının paylaşılmasını öngören 1916 yılındaki Sykes Picot Anlaşması’nı hatırlattı. Türkiye’nin Suriye’nin bölünmesine karşı olduğunu vurgulayan Başbakan Davutoğlu, “Suriye maalesef öyle bir noktaya getirildi ki her türlü kirli oyununun oynayabileceği bir zemin oluştu. Bunlardan biri de Sykes Picot’un yüzüncü yılı. Sykes Picot’a biz hep karşı çıktık. Çünkü Sykes Picot bölgemizi bölmüştü, şehirlerimizi birbirine yabancılaştırmıştı. Birileri yüz yıl sonra yeni bir Sykes Picot yazma peşinde. Biz Sykes Picot’un gayri insani ve tarihimize aykırı düşen mirasını yok etmeye çalışırken, birileri yeniden yazma peşinde. Arap Baharı’nın hemen öncesinde Türkiye, Suriye, Lübnan, Ürdün dörtlü insanların serbest dolaşacağı bir bölge kurmaya karar vermişti, buna sonradan Irak da katılacaktı. Bütün bu hamlelerle biz Sykes Picot’u 2016’dan önce fiilen ortadan kaldırmayı düşünüyorduk. Bizim bu yöndeki hedeflerimiz birilerini rahatsız etti, bunu engellemek için Arap Bahar'ı kullanıldı. Şimdi Suriye'yi üçe, dörde, beşe, Irak'ı üçe bölerek yeni bir Sykes Picot yazmaya çalışılıyor. Buna direnenler taraflar var, bu bölgenin halkları ve Türkiye buna direniyor. Ama bunu gerçekleştirmek isteyenler var; Rusya'nın hava harekatına bakın fiilen Suriye’yi bölmek istiyor” ifadelerini kullandı.

“İRAN İLE SURİYE’NİN BÖLÜNMEMESİ KONUSUNDA MUTABIK KALDIK”
İran ile Türkiye’nin Suriye’nin bölünmemesi konusunda mutabık kaldığını dile getiren Davutoğlu, “Son İran ziyaretimde mutabık kaldığımız en önemli husus, Suriye'nin bölünmeden, federalite olmadan bir arada tutulması. Onlar da bölgede özellikle İsrail karşısında güçlü bir Suriye istiyorlar” diye konuştu.

“SURİYE'DEKİ KÜRTLER’İN HAKLARI İLE YPG YAN YANA GETİRİLMEMELİ”
YPG’nin Suriyeli Kürtler’in savunucusu olarak görmenin mümkün olmadığını belirten Başbakan Davutoğlu, “Bugünkü seyre batığınızda YPG’nin nin son derece oportünist ve otokratik yöntem benimsediğini görüyorsunuz. Kendileri gibi düşünmeyen Kürtleri o bölgeden sürdüler. Şimdi de konjonktürden faydalanarak ‘de facto’ durum yaratmaya çalışıyorlar. Onları kullananlar, onları bir piyon olarak kullanıyor, kullanıldıkları ölçüde varlar. Suriye'deki Kürtler’in hakları ile YPG yan yana getirilmemeli. YPG’yi Suriyeli Kürtler’in savunucusu olarak görmek, Suriye’deki Kürt kardeşlerime yapılabilecek en büyük hakarettir. Gelişmeleri yakından takip edeceğiz, yeni bir Sykes Picot olmaması için her türlü çabayı bölge halklarıyla birlikte yapmaya devam edeceğiz” değerlendirmelerinde bulundu.

SURİYE’DE SERBEST BÖLGE GÖRÜŞMELERİ
Suriye’de serbest bölge oluşturulmasına yönelik görüşmelere değinen Davutoğlu, “Bu konuyu Avrupa Birliği, ABD ve Rusya ile görüşüyor. Biz de Amerikalılarla görüşüyoruz, bunun için büyük çaba sarf edeceğiz. Bir direnç var orada. Bu ateşkes uzun sürerse, biraz daha devam ederse kolaylaşabilir” dedi.

“RUSYA'NIN SURİYE’DEN ÇEKİLDİĞİNİ SÖYLEMEK MÜMKÜN DEĞİL”
Başbakan Davutoğlu, Rusya’nın Suriye’ye bazı hedeflerini gerçekleştirmek için girdiğini söyledi. Rusya’nın Suriye’den çekildiğini söylemenin mümkün olmadığını dile getiren Davutoğlu, şunları ifade etti:
“Rusya Suriye'den bütünüyle çıktı diye bir argüman doğru değil. Ama kendilerince bazı hedefleri vardı, bu hedeflerin gerçekleştiğini düşünüyorlar. Birinci hedef Lazkiye’de Rus üssünün geliştirilmesi, kapasitesinin artırılması, füzelerle takviye edilmesi ve korunması. İkincisi Esad rejiminin masaya güçlü oturması için takviye edilmesi, bunu da yaptıklarını düşünüyorlar. Üçüncüsü, muhalefet unsurlarının zayıflatılması, bunu da bütün çabalarına rağmen istedikleri gibi yapamadılar ama yapamayacaklarını da gördüler. Lazkiye’deki Rus üssü o kapasitede orada durdukça, füzeler orada durdukça Rusya'nın bölgeden çekildiğini söylemek mümkün değil.”

Davutoğlu, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’ın Fransız Le Monde Gazetesi’ne yazdığı yazıda, Türkiye’nin AB’ye alınmaması yönünde çağrıda bulunmasının hatırlatılması üzerine, “Ona o yakışır, bize de Brüksel'e gidip Türkiye’yi temsil etmek yakışır” dedi.

BU HAMLEMİZİ BEKLEMİYORLARDI ŞAŞIRTTIK

Başbakan Ahmet Davutoğlu, dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda, "İnşallah tek adımda yaparız. İstemezlerse, çıktığımız yoldan geri dönmeyiz, Meclis'e getiririz, herkesin tavrı ortaya çıkar, takke düştü kel göründü, ucuz kahramanlık maskesi düşer, kimin ne yapacağı görülür. Doğru olan tüm partilerin birlikte bir önerge ile yapması. Başka yerlerde terörle mücadele metninde bulaşmadık ama beraber bununla buluşalım" dedi.

Avrupa Birliği süreciyle ilgili değerlendirmede bulunan Davutoğlu, “AB serüvenimiz uzun, altmışlı yıllardan bu yana değişik yollardan geldik. Bizim iktidarlarımız döneminde de kritik zirveler oldu. 2002 Aralık zirvesini hiç unutmuyorum. Zorlu bir zirveydi, Kıbrıs Irak AB açısından. 2004 de öyle. Uzun bir ara vermişiz. Son üç ay içinde 28 artı bir olarak üçüncü zirvemiz. Fikirdaş ülkeler denen mülteciler konusunda ayrı bir zeminde dört veya beş kez biraraya geldik” diye konuştu.

TÜRKİYE VE AB İLİŞKİLERİNDE YENİ BOYUT
Bu temponun Türkiye AB ilişkilerinde yeni bir boyut olacağını kaydeden Davutoğlu, “Önümüzde iki boyut vardı, ya bu ilişkiyi bir kriz olduğunda buluşmak üzere yöneteceğiz ya da tüm bu tecrübelerden sonra Türkiye AB ilişkilerini yeni bir zemine oturtacağız ki kriz gelince göğüsleyebileceğiz. Bu olay ikinci yolun inşa edilmesi gerektiğini gösterdi. Diğerleri ile bu zirve arasında çok ciddi farklar var. Bu süre içinde konsey Başkan'ı Tusk üç dört kez geldi. Merkel aynı şekilde. Başarılı bir zirve oldu” ifadelerini kullandı.

“BU KRİZDEN TÜRKİYE VE AB BİRBİRİNİ KEŞFEDEREK ÇIKTI”
Türkiye AB ilişkilerinde kriz yönetiminden vizyona geçiş için bir paket hazırladıklarına değinen Davutoğlu, şunları kaydetti:
“Yani hem sorunları giderelim hem de ilişkileri derinleştirelim dedik. Şimdi saatler süren toplantılarda beraber oluyoruz, bu krizden bir şeyler çıkarmalıyız. AB her krizden bir şey çıkarıp büyür. Bu krizden Türkiye ve AB birbirini keşfederek çıktı. 29’unda vardığımız eylem planı iki üç ay bizi belli bir çerçevede beraber çalışmaya yöneltti. Bir yer geldi tıkandı, fark ettik ki sadece bu tedbirlerle sorun açılamıyor, bunun üzerine iki hafta önce bir teklifle geldik Türkiye olarak. Öyle bir çözüm bulalım ki, Türkiye de mülteci sayısı artmasın, Türkiye transit ülke olarak cazibe olmasın. Bu nasıl olurdu? Türkiye’nin cazibe merkezi olmaması, geçişte ve bir de aradaki insan kaçakçılığı kriminal. Kazanımlarla, bir psikolojik eşik aşıldı, yeni dönem, ikili ilişkiler yoğunluk kazandı. Yöntem olursa, illegal geçişler azalacak, çünkü bir şey ifade etmeyecek. Türkiye’de daha az geçiş geliş olacak. Türkiye’ de mülteci sayısı artmayacak. Ne kadar alırsak aynı gün aynı hafta aynı ay kamplardan Avrupa'ya gidecek. Avrupa içinde illegal geçişler düzenli hale gelecek. Bu süreç içinde Türkiye'nin mülteci sorununu tek başına göğüslemesi konteksinden çıkılacak AB ile külfet paylaşılacak. Üç milyar da , altı milyara çıktı, ihtiyaç olursa tekrar değerlendirilecek. Vize muafiyeti hayal değil, öne çekerek kendimizi de disipline ediyoruz ki şartları bir an önce yapalım gerekli vize muafiyeti sağlansın. 72 kriterden üç ayda 19 yaptık, 10 günde 37’ye çıkardık. 35 kaldı. 1 Mayıs’ta da bunu tamamlayacağız.”
29 Kasım’a kadar Türkiye’nin uzun zaman fasıl açamadığını söyleyen Davutoğlu, “17’yi 29 Kasım’dan sonra açtık. Bugün aldığımız kararla 33 fasıl Nisan ayı içerisinde inşallah açılacak. Diğerleri için de hızlanma kararı alındı. Türkiye AB Gümrük Birliği’nin güncellenmesi sağlandı. Suriye içinde güvenli alan konusunda ilk defa AB bir tanımda bulundu. Daha güçlü bir tanım vardı, bir ülke muhalefet etti. Uzlaşma çerçevesine oturdu” dedi.

“BU 72 BİN RAKAMI BAZILARINI ŞAŞIRTTI”
Yanlış anlaşılan hususların olduğuna değinen Davutoğlu, “20 Mart’ta almaya başlamayacağız, 20 Mart’tan itibaren gelenler bu kapsamda olacaklar. Bunu ilan ettik ki insanlar kapı kapanıyor deyip son vagona atlamasınlar. Avrupa'dan mülteci almayacağız. Yani 20 Mart öncesinde gitmiş olanlardan almayacağız, üç saat önce gitmiş olanlar bile Türkiye’ye girmeyecek. Bu 72 bin rakamı bazılarını şaşırttı. 72 bin sadece birebir gidecek olanların şimdiki tespit ettiğimiz sayı. 72 bine kadar. İllegal yolda olursa bu 72 bin. Bir de bunun dışında AB’nin gönüllü olarak başka ülkelere dağıtacağı, bu da ayrıca başlayacak. Türkiye için kazanım. Arkadaşlar çok ciddi çaba sarf etti” açıklamasında bulundu.
AB ye gidilecek olan kamplardan gönderilecek olan mültecilerin nasıl seçileceği sorusuna Başbakan Davutoğlu, “Tek kriter BM kriterleri. Türkiye'nin içinde olduğu bir heyet. Muhtaçlık esası. İhtiyaç hissedenler seçilecek” yanıtını verdi.

“EN GEÇ HAZİRAN SONUNA KADAR BİTMİŞ OLACAK”
Vizesiz Avrupa ile ilgili tarih veren Davutoğlu, “Biz geri kalan şartları yerine getirmeyi yapacağız. Onlar da kendi süreçleri var, parlamentoları dahil. En geç haziran sonuna kadar bitmiş olacak” dedi.

“DEVLET KURUMLARI İLE İSTİŞARE EDELİM"
Dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda Davutoğlu, şöyle konuştu:
“Muhalefete çağrım 4 Mayıs’a kadar 35 şartla ilgili engel olmamaları. Dokunulmazlık dosyaları için de çağrımızın temeli bu. Meclis tüm işlerini bırakır dokunulmazlık dosyaları ile uğraşır. Bir seferde dediğimiz formülle geçerse, böyle bir durumla karşı karşıya kalmayız. Ben daha önce bütün partilerin tutumunu görmek istiyorum dedim. Bu tartışma yoğunken genel ilkeler dışında da açıklama yapmadım. Geçen hafta tüm hukukçuları partili çağırdım, saatlerce dinledim, nedir ne yapılabilir, doğru olan ne, vekillerle de toplandım. Onlara sordum hem Doğu hem batı, yani doğuda doğurabileceği sonuçları sordum. Batı'ya da sordum. Devlet kurumları ile istişare ettim. Terörle mücadelenin meşruiyet zeminini kaybetmeden netice alacak şekilde sürmesi mağduriyet ve psikolojik ortamla halkın tahrik edilmemesi. Ne halk tahrik olmalı, ne de Batı'da şehitler noktasında oluşan psikolojik durumu gözardı eden, terörist tavır karşısında sessiz kalınmalı. Dengesi bulunmalı. Biz bunu yaparken partiler bizi sıkıştırmaya çalıştı. CHP dokunulmazlığın tümü kalksın dediğinde, kahramanlık edasıyla. HDP vekilleri ile tahrik ederek, gerilim yaşansın, mağdur olalım diye tahriklere devam etti. Taziye ziyaretleri gibi. Sanki Ak Parti kendisinden çekiniyor, güveni yok, dokunulmazlık kaldırmaya cesaret edemez, biz ise siyasi açıdan Ak Parti tarafından baskıdayız, verilen hava bu. MHP daha tutarlı bir tavır sergiledi. Tüm bu dengelime bakılınca, bütün bu oyunu değiştirecek, bozacak hamle gerekiyordu, bu da eldeki tüm fezlekelerin aynı anda dokunulmazlıklarının kaldırılması. HDP’lilerinde mağduriyet yaşatmaması, yani halka gidip bakın siyaset kapımızı kapattılar demesinler, Ak Parti korkuyor çekiniyor olmasın, kim suçlu ise de yerini bulsun. Amaç bu. Hazırlıksız yakalandıklarını ortaya koydular.”

“BİR AY İKİ AY DOKUNULMAZLIK DOSYALARI İLE MECLİS'İ BLOKE EDEMEYİZ”
“Onun için anayasaya bir geçici madde ekleyelim” diyen Davutoğlu, “Şu anda tek madde ile zırh kalsın. Tek tek olsa da, az biliniyor kamuoyunda, halk şöyle sanıyor; alıp kuşağından tutulup Meclis dışına atılacak gibi. Bu karar çıkmazsa, fezlekeler tek tek gelecek, komisyonda tek tek, genel kurulda tek tek. İzin kalkınca vekilliği sürüyor. Hüküm giyene kadar, tutuklu yargılama yoksa Meclis'e gidip gelecek. Öyle hava ediyorken sanki bunlar bazıları, bizim elimizde sanki kudret var alıp çıkarıyoruz gibi... Biz kimseyi siyasetin dışına itmiyoruz. Sen suç işlemişsin, Meclis buna yargıya seni yargılama izni veriyor. Bıraksak birkaç vekil için bile fezlekeleri tek tek okutmaya kalksak, başka iş yapmamız lazım. Üstelik bunlar olurken ortaya çıkabilecek direniş, görüntüleri var. Bu yüzden hepsini kaldıralım. AB yol haritası, reformlar bir sürü başlık var. Bir ay bütçe ile uğraştıktan sonra, bir ay iki ay dokunulmazlık dosyaları ile Meclis'i bloke edemeyiz. Tek bir madde ile diyeceğiz” değerlendirmesinde bulundu.

“DOKUNULMAZLIK TAMAMEN KALKARSA ÇIKABİLECEK SONUÇLARI İYİ DÜŞÜNMEK LAZIM"
Dokunulmazlık dosyaları ile ilgili muhalefet partileriyle bir araya gelen AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı ile temas halinde olduklarını kaydeden Davutoğlu, “Yarın temaslarının neticesini dinlemek istiyorum dedim. Kendisini aradım bilgi verdi. Kendi yetkili kuruluşlarına götürüp tartışıp cevap verecekler. Ümit ederim kendi attıkları adımdan geri dönmezler. İnşallah tek adımda yaparız. İstemezlerse, çıktığımız yoldan geri dönmeyiz, Meclis'e getiririz, herkesin tavrı ortaya çıkar, takke düştü kel göründü, ucuz kahramanlık maskesi düşer, kimin ne yapacağı görülür. Doğru olan tüm partilerin birlikte bir önerge ile yapması. Başka yerlerde terörle mücadele metninde bulaşmadık beraber ama bununla buluşalım” diye konuştu.
Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili ise şunları kaydetti:
“Bir muhalefet liderinin söylememesi gereken bir şey. Bu AK Parti’nin sığınacağı konu değil. Çoğunlukta olan parti istediği dokunulmazlık dosyasını kaldırabilir. Dokunulmazlık tamamen kalkarsa, çıkabilecek sonuçları iyi düşünmek lazım. Bundan çekinmiyoruz ama sonra başka bir krizin önünün açabilirsiniz. Bunları hesap ederek konuşmalıyız.”
Çok ciddi yoğun mülteci akımının Avrupa'da uzun kazanımları tehdit etmeye başladığını ifade eden Davutoğlu, “Misal Şengen sistemi. Avrupa'nın kazanımı bir Avrupa fikri yerine, ülkeler arası çitler ve barikatlar gerekti. Öngörememek hali. Gittikçe artan kartopu. AB’yi ciddi kararlar almaya zorladı. İçeride yapılan tartışmalar da bu mesele ne kadar uzarsa AB içinde yıpranma yaşanıyor” dedi.
 

Güncelleme Tarihi: 19 Mart 2016, 14:25
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner103

google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0