Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Amerika’yı Kolomb’dan önce Müslümanlar keşfetti'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amerika kıtasına Kristof Kolomb’dan önce Müslüman denizcilerin ulaştığını belirterek, “Kolomb’un hatıralarında dağın tepesinde bir camiden bahsedilmektedir. Şimdi Kübalı kardeşlerimizle konuşuruz. O dağın tepesine bugün de bir cami yakışır, yeter ki müsaade etsinler” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Amerika’yı Kolomb’dan önce Müslümanlar keşfetti'
banner98
 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “1’inci Latin Amerika Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi”nde yaptığı konuşmada, Amerika kıtasına Kristof Kolomb’dan önce Müslüman denizcilerin ulaştığını belirterek, “Kolomb’un hatıralarında dağın tepesinde bir camiden bahsedilmektedir. Şimdi Kübalı kardeşlerimizle konuşuruz. O dağın tepesine bugün de bir cami yakışır, yeter ki müsaade etsinler” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez ile birlikte Conrad Otel’de düzenlenen “ 1’inci Latin Amerika Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi” kapanış programına katıldı.

41 ülkeden gelen konukları İstanbul’da ağırlamaktan dolayı mutluluk duyduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan toplantıda yaptığı konuşmada, “Diyanet İşleri Başkanlığı’mızın son derece gayretli çalışmaları neticesinde bu zirve vesilesi ile 41 ülkeden 71 temsilci İstanbul’a geldiler. Burada birbirlerini daha iyi tanıdılar. İslam dünyasında ve Latin Amerika’daki sorunlarımızı tespit ettiler. Muhabbet ettiler. Malum muhabbetten Muhammed oldu hasıl, Muhammetsiz muhabbetten ne hasıl. Bu büyük zirvenin İstanbul’da gerçekleşiyor olmasını biz çok önemsiyoruz. Az önce Küba’dan değerli kardeşim bizleri davet etti. İnşallah bizim şu anki planlamamız içinde var. Nasip olursa 2015 başlarında Küba’ya bir ziyaretimiz olacak. Latin Amerika ülkelerine inşallah 2015 yılında daha fazla ağırlık vereceğiz. Aynı şekilde Afrika’ya. Bu hafta Cezayir ve Ekvator Ginesi’ne gidiyoruz” dedi.

“OSMANLI, LATİN ÜLKELERİNE ULAŞMIŞ, ORADA HAKK’I SAVUNMUŞTUR”
Osmanlı Devleti’nin Latin ülkelerine kadar geniş bir coğrafyada insanlığın hakkını korumuş olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü; “Sorumluluğumuzu tüm dünyada ne kadar fazla olduğunun idraki içerisindeyiz. Sorumluluğun idraki içinde olmak yetmiyor icraat gerekiyor. İslam dünyasında bu noktada sıkıntımız çok büyük. İslam insanın kendi tercihi ile, kendi iradesi ile inanması ile birlikte Allah’ın kişiye bahşettiği en büyük hediyedir, yani hidayettir. Eğer kalplerine kulaklarına damga vurulmuşsa, gözlerine de perde inmişse ne kadar anlatırsanız anlatın onlar inanmayacaklardır. Yine de bize düşen son nefesimize kadar Hakk’ı anlatmaktır. Bu şehir İstanbul özellikle de Latin Amerika ülkeleri nezdinde anlatma, Hakk’a çağırma vazifesini hakkı ile yerine getirmiş bir şehirdir. Büyük bir iftihar ile ifade etmeliyim ki İstanbul’un başkenti olduğu Osmanlı Devleti dünyanın birçok ülkesine olduğu gibi Latin Amerika ülkelerine de ulaşmış oralarda da Hakk’ı savunmuştur.”

“LATİN AMERİKA’NIN İSLAM’LA TANIŞMASI 12’NCİ YÜZYILA DAYANIR”
Latin Amerika’nın İslam dini ile tanışmasının 12’nci yüzyıllara kadar dayandığını ifade eden Recep Tayyip Erdoğan, tarihten örnekler verdi.

Erdoğan, “Abdurrahman Efendi’yi konuşma planımız içine almıştı. 1866 yılında iki Osmanlı gemisi ümit burnundan geçerek Basra’ya ulaşmak üzere ayrılmışlar. Okyanusa açılmış ancak yollarını kaybederek Brezilya’nın Rio sahiline varmışlardır. Gemide bulunan ve alim bir zat olan Abdurrahman Efendi, Brezilya’da kaldı ve Latin Amerika ülkelerini dolaşarak İslam’ı anlattı. İnsanlara tebliğ vazifesinde bulundu. Yine 19 ve 20’nci yüzyıllarda Osmanlı dağılırken çok sayıda Müslüman Latin Amerika’ya göç ettiler. Bu göçmenler Osmanlı pasaportuna sahip oldukları için ‘el turko’ olarak bugün de tanınıyorlar. Yaklaşık 100 yıl önce Türkiye’nin kurtuluş savaşı sırasında Latin Amerika Müslümanları, aralarında yardım toplamış, bunu Kızılay aracılığı ile Türkiye’ye ulaştırmışlardır. Latin Amerika’nın İslam ile tanışması 12’inci yüzyıla kadar dayanır” şeklinde konuştu.

“O DAĞIN TEPESİNE CAMİ YAKIŞIR”
Amerika kıtasının keşif sürecisini anlatan Erdoğan, “Amerika kıtasının Kolomb tarafından keşfedildiği iddia edilir. Aslında ondan yıllarca önce Müslüman denizciler Amerikan denicilerine ulaşmışlardır. Hatta Kolomb’un hatıralarında dağın tepesinde bir camiden bahsedilmektedir. Şimdi Kübalı kardeşlerimizle konuşuruz. O dağın tepesine bugün de bir cami yakışır, yeter ki müsaade etsinler. Yani Kolomb kıtayı keşfetmeden İslam dini orada yayılmıştır. Osmanlı Devleti tebliğ faaliyetleri siyasi arzuları için kullanmadılar. İslam dini sömürmenin, köleleştirmenin bir aracı olmadı. Başkaları daha iyi sömürmek için dinlerini bir araç olarak kullanırken, Müslümanlar sadece tebliğ peşinde oldular. Sadece gönülleri fethetmenin peşinde oldular” dedi.

“İSLAM, HİÇBİR ZAMAN SÖMÜRME ARACI OLMADI”
İslam dininde sömürgeleştirmeye yer olmadığına vurgu yapan Erdoğan, “Müslümanlar kemiyyetin peşinde değil, keyfiyetin peşinde koştular. İslam’ı gönülle buluşturmanın mücadelesini verdiler. Afrikalılara atfedilen şu söz manidardır. Diyor ki Afrikalı misyonerler geldiklerine bizim toprağımız vardı, onların da elinde İncil. Şimdi bizim elimizde İncil var, toprak ise onların ellerinde. Bu çok manidar. Afrika ve Latin Amerika bunu yaşadı. Ancak bizim tarihimizde hamdolsun böyle bir sömürgeleştirme süreci göremezsiniz. Dinin sömürgeleştirmenin bir aracı olarak kullanıldığına şahit olamazsınız. Nice Müslüman devletleri insanları İslam’a davet etmiş ama zorla müslümanlaştırmanın taraftarı olmamış, diğer inançları da hoşgörü altında tutmuşlardır. Bizim dinimizde cebir yoktur. Kılıç zoru ile silah zoru ile müslümanlaştırmak yoktur. İslam en çok da mazlumların, yolda kalmışların, gariplerin, kölelerin dinidir. İşte onun için İslam hiçbir zaman sömürmenin aracı olmamış, sömürüye baskıya, zulme başkaldırı vasıtası olmuştur” diye konuştu.

“TÜRKİYE, ASIRLAR BOYUNCA İSLAM’IN SANCAKTARLIĞINI YAPTI”
“Latin Amerika’daki Müslüman kardeşlerimizin maruz kaldıkları ağır zulmü biliyoruz” diyen Erdoğan, Türkiye’nin İslam dinin sancaktarlığını yaptığını belirterek, şunları söyledi; “Az olmalarına rağmen, azınlık olmalarına rağmen inanıyorsanız öyle ise üstünsünüz. Bu ayeti kerimeyi rehber edinmek. Bu suretle yüzyıllar boyunca nasıl dimdik ayakta kaldıklarını da biliyoruz. İnşallah dayanışma içinde yardımlaşarak, birbirimize sarılarak kardeşlik hukuku içinde varlığımızı sürdürmeye, barışın dinini yani İslam’ı yaşamaya ve yaşatmaya devam edeceğiz. Türkiye olarak hem tarihin bize yüklediği mirasın hem de bugün omuzlarımızdaki mesuliyetin idrakindeyiz. Türkiye asırlar boyunca İslam’ın sancaktarlığını yaptı. Barış dini olar İslam’ın şanlı şerefle anlattı. Endülüs’teki Müslüman’ın hakkını bizim dedelerimiz savundular. Mekke’nin, Medine’nin, Kudüs’ün izzetini ve şerefini bizim dedelerimiz muhafaza ettiler. Kutsal mekanlarına asırlar boyu hizmetkarlığını yaptılar.”

“TÜRKİYE SORUNLARIN BİRÇOĞUNU BERTARAF ETTİ”
Yüzyıl önce 1’inci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin dünyanın en güçlü orduları karşısında savaştığını belirten Erdoğan, “Kahramanca mücadele etti. Sonuçta şimdiki sınırlarımız içinde yeni Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. Geride kalan yüzyıl boyunca ayakta kalmanın mücadelesin verdik. İçeriden ve dışarıdan yönelen ağır tehditlere karşı meşgul olmak zorunda kaldık. Hamdolsun Türkiye içerideki ve dışarıdaki sorunların birçoğunu bertaraf etti. Güçlü bir ülke olarak tarih sahnesindeki yerini yeniden almaya başladı. Güçlü ve büyüyen ekonomimizle dünyanın her karşısında savunmuş olduğumuz barış, dostluk, kardeşlik mesajlarımızla biz de varız diyoruz” şeklinde konuştu.

ERDOĞAN’DAN LATİN AMERİKA MÜSLÜMANLARINA DESTEK
“Türkiye hiç kimse için tehdit ihtiva eden bir ülke değildir” diyen Recep Tayyip Erdoğan, Latin Amerika Müslümanlarına Türkiye olarak her zaman destek vereceklerini belirtti.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin hiçbir ülkenin sınırlarında ve içişlerinde gözü yoktur. Tarih boyunca taşıdığımız misyon barışı egemen kılmak, zulme karşı çıkmaktı. Bugün de aynı misyonu taşıyor, dünyanın her yerinde sadece barışın egemen olmasını istiyoruz. Sahip olduğumuz ulusal ve uluslararası kuruluşlarla da var olduğumuz her ülkede barışın, dostluğun, kardeşliğin temellerini atıyoruz. TİKA gibi Kızılay gibi kuruluşlarımızla mazlumlara, yoksullara ulaşmanın mücadelesini veriyoruz. Bu büyük insanlık mücadelesinde elbette Diyanet İşleri Başkanlığı’mız müstesna bir yerde duruyor. Diyanet, Türkiye’de olduğu kadar dünya genelinde de İslam dinini en berrak şekilde uygulanması için örnek faaliyetler yürütüyor. Bu faaliyetlerin artık Latin Amerika’ya kadar ulaşmış olası bizim için iftihar vesilesi. İstanbul’da kurulabilecek bir imam hatip lisesine buradan sadece belli bir veya iki yabancı dilde eğitim verilmesi inanıyorum çok anlamlı olacaktır. Bunu vakit kaybetmeden adımlarını atmak, hemen bu çalışmayı başlatmak geleceğe yönelik en isabetli yatırım olacaktır. Latin Amerika Müslüman’larının her türlü ihtiyaçlarını, her türlü taleplerini karşılamak için var gücümüzle çalışacağız.” 

"İSLAM ÇATISI ALTINDA GİBİ YAPIP OKULLARI İLE BELLİ GRUPLARIN ÇIKARLARI İÇİN ÇALIŞANLAR VAR"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam çatısı altında gibi yapıp okulları ve öğretmenleri ile belli grupların çıkarı için faaliyet gösterenlerin bulunduğunu söyledi. Erdoğan, "Kitabı mukaddesi kullanarak Afrika ve Latin Amerika’nın zenginliklerini sömürenler neyse, Kur’an-ı Kerim’i, barış dini İslam’ı, Alemlerin sevgilisi Hz. Nebiyi maalesef kullanarak aynı yolun yolcusu olan istismarcılar var" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen “1. Latin Amerika Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi” nin kapanış programına katıldı.

Programda konuşan Erdoğan, ilginç Ortadoğu ve dünyadaki gelişmelere ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

“İSLAMIN ÇATISI ALTINDAYMIŞ GİBİ YAPIP, YÜZLERİNE MASKE TAKIP OKULLARI İLE BELLİ GRUPLARIN ÇIKARLARI İÇİN ÇALIŞANLAR VAR”
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Türkiye’nin siyasi ya da uluslararası tezlerini anlatmak için değil, İslam’ı anlatmak için yurt dışında da çalışmalarda bulunduğunu anlatan Erdoğan, “Biliyoruz ki İslam adı altında kendi ülkesinin siyasi projelerini yaygınlaşmaya çalışanlar da var. İslam’ın mübarek çatısı altına gibi yapıp, yüzlerine maske takıp okulları ile, öğretmenleri ile, kör ideolojileri ile, belli grupların çıkarı için faaliyet gösterenler de var. Kitabı mukaddesi kullanarak Afrika ve Latin Amerika’nın zenginliklerini sömürenler neyse, Kur’an-ı Kerim’i, barış dini İslam’ı, Alemlerin sevgilisi Hz. Nebiyi maalesef kullanarak aynı yolun yolcusu olan istismarcılar var. Diyanet İşleri Başkanlığımız esasında bu nifak tohumlarını, bunlara karşı mücadelenin en güzel örneklerini verebilecek, İslam’ın özünü son derece güvenilir şekilde aktarabilecek güçlü sağlam bir yapıdır” dedi.

"İSLAM DÜNYASINDA ZENGİNLE ZEKATLARINI ACABA TAM OLARAK VERİYOR MU"
Ortadoğu’da Müslümanların ağır bedeller ödediğine dikkat çeken Erdoğan, “Ortadoğu’da ve dünyada Müslümanların mevcut durumunu değerlendirirken hem özeleştirimizi, hem de eleştirimizi hiç çekinmeden yapmalıyız. Özeleştiri yapmalıyız. Zira mevcut manzarada gayrimüslimlerin payı olduğu muhakkaktır ama tek sebep onlar değildir. Mevcut acı manzaranın İslam’ın özü ile uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. Müslümanların ezilmişliğini, kendi aralarındaki sorunları İslam’ın kendisine bağlayanlar, bu dine karşı açık bir saygısızlık içindedirler. Tam tersine yaşanan acıların İslam’dan kaynaklan değil, kitabımızdan ve dinimizden uzaklaşmanın bir neticesi olarak görüyorum. Acaba şu anda İslam dünyasında Müslüman zenginler zekatlarını tam haklarını veriyorlar mı. Petrolun zekatı tam hakkı ile veriliyor mu. Bunları masaya yatırdığımız zaman kimse buna ‘evet veriliyor’ diyemez. Sadece bu veriliyor olsa İslam dünyasının şu anda yoksulluğunu konuşmak gibi bir sorunumuz olmaz” diye konuştu.

"İNSANLARI CAMİDE İBADET EDERKEN KATLEDENLER MÜSLÜMAN OLDUKLARINI NASIL İDDİA EDEBİLİRLER"
Para yardımlarının silahlara gittiğini söyleyen Erdoğan, “İnsanları camide ibadet ederken katledenler Müslüman olduklarını nasıl iddia edebilirler. İnsanları türbelerde katledenler Müslüman olduklarını ne hakla iddia edebilirler. Bir grup bakıyorsunuz kendisine Şİİ diyor, bir grup Sünni diyor. Kardeşinin kanını kendisine helal görüyor. Kuran’a ve sünnete bağlı olduklarını iddia edenler nasıl bu katliamları yapabilirler. ‘Müslümana Müslüman kardeşinin canı kanı malı haramdır’ hükmünü biz nereye koyacağız. Bunlar apaçık ortada. ‘Bir masum canı katleden alemleri katletmiştir’ hükmü ortadayken katliamların meşru olduğunu kim savunabilir. Barışın dini kendi kirli terör örgütlerine isim olarak verenlerin İslam’ın hizmetinde olduklarını kim söyleyebilir. Başka ülkelerin çıkarları adına vatanlarına ve İslam’a ihanet edenlerin hizmet gönüllüsü olduklarını kim iddia edebilir. Müslümanlar önce kendi özeleştirilerini yapacaklar, önce kendilerini düzeltecekler” ifadelerini kullandı.

“Afrika’nın elmasları, Latin Amerika’nın altınları kirli senaryolarla nasıl sömürüldüyse Ortadoğu petrolleri de aynı senaryo ile sömürülüyor” diyen Erdoğan, bu senaryoda Müslümanların kanının, canının ve inancının olduğunu vurguladı.

"ONLARIN MABETLERİNE KARŞI BÖYLE BİR ŞEY YAPILSA DÜNYA NE YAPAR"
Konuşmasında Birleşmiş Milletler(BM)’i de sert bir dille eleştiren Erdoğan, şunları söyledi:
“Bosna’da onbinlerce Müslümanın katliamını dünya seyretti. Nerede barış elçileri, nerede BM. Kimse müdahale etti mi. Ben yıllardır bir şeyi dile getiriyorum ‘bu BM’nin reforme edilmesi gerekir’ diyorum. Çünkü bu BM dünya barışına hizmet etmiyor. 197 üyesi var 5 daimi üyesi var. Bu 5 daimi üye içerisinde bir tane Müslüman ülke yok. 3 kıta var. Avrupa Asya, Amerika. Bunlardan bir tanesi hayır derse oradan karar çıkaramazsınız. Velev ki karar çıktı uygulayamazsınız. İsrail ile ilgili kararlar uygulanıyor mu. Bugün 150’ye yakın karar çıkmıştır BM’den bunlardan bir tanesi uygulanamamıştır. Şu anda Mescid-i Aksa’nın durumu. Acaba bizde böyle bir anlayış yok da onların mabetlerine karşı bizim ülkemizde böyle bir şey yapılsa dünya ne yapar. Kilise karşı bir şey yapılsa dünya ne yapar. Bizim dinimizde böyle bir yakıp yıkmaya yer yoktur. Tüm Müslümanların iki kıblesinden bir tanesi Mescid-i Aksa. Burada hepimize düşen görev var. Biz elimizden geleni yapıyoruz. Mısır’da halkın oyları ile seçilmiş iktidar devrilirken demokrasiye inandığını söyleyenler darbeci zatı eleştirdiler mi. Çünkü onlar kendileri nasıl inanıyorlarsa öyle bir demokrasiyi kabul ediyorlar. İnsanlar toplu halde katledilirken dünya seyretti. Dünyada yakın siyasi tarihimizde bir haftada 5 bine yakın insanın katledildiği bir ülke yoktur. Ama ne yazık ki Mısır bunu yaşamıştır. Bu zattan önce gelenlerin hiçbir tanesi böyle bir katliamı yapmadı”

"ZALİM ESED GİDİNCE YERİNE HALKIN İRADESİ GELECEKTİR"
Cumhurbaşkanı Filistin, Irak ve Suriye’de yaşananlardan da örnekler vererek, “Irak’ın şu anda yüzde 40’ı işgal altında. Suriye aynı şekilde. Bizde de işte kendilerine göre belli hedefler koyuyorlar ‘gel netice al’ dendiğinde netice yok. Neymiş havadan bombalıyormuş. Aylardır ‘havadan bombalama ile netçi alınmaz‘ dedik. Şimdi kara harekatı yapılacağını söylüyorlar. Suriye’den 300 bin masum insan öldü dünya seyrediyor. Söyledikleri ‘Esed gidince yerine kim gelecek’ Siz demokrasiye inanıyor musunuz. Demokrasi milli irade midir. Bunun tek cevabı vardır. Zalim Esed gelince yerine halkın iradesi gelecektir. Bazıları zaman zaman bana akıl veriyorlar ‘böyle eleştirmeyin’ diyorlar. Biz hakkı sonuna kadar söyleyeceğiz. Söyleyeceğiz ki damardan bu işe girilsin” ifadelerini kullandı.

"KOBANİ İÇİN ORTALIĞI AYAĞA KALDIRANLARIN HALEP İÇİN ZERRE KADAR KAYGI DUYMADIKLARINI GÖRÜYORUZ"
Erdoğan Kobani’de yaşananlarla ilgili ise şunları söyledi;
“Bakın sınırımızda Kobani diye bir vilayet var. Eskiden Arap kardeşlerimizin yaşadığın Ayn-el Arap idi. Daha sonra adını değiştirdiler nedense Amerika buraya bayağı özendi. Konuştum kendileri ile başkanla konuştuk. ‘Oraya yapacağınız silah yardımı doğru değil teröristleri eline geçer’ dedim. ‘2 günde orası düşecek’ diyor. ‘Orada yaşayan insan yok’ dedim sayın başkan. Zaten 200 bin insan bizim ülkemize geldi. Şu anda 2 bin savaşçı var. Orada DEAŞ denen teröristlerle onlar savaşıyor zaten. Dedim ‘niçin bu sizin kadar bu kadar stratejik. Siz 11 bin kilometre öteden bunu stratejik görüyorsunuz özelliği ne’ Fransa’da Fransa Başkanına söyledim. Dedim ki ‘Halep mi Kobani mi. Dedi ki tabii ki Halep. Asıl üzerinde durulması gereken Halep’tir. Halep’te ekonomi var, kültür var tarih var. Halep’i niye konuşmuyoruz da Kobani. Mesele başka, dert başka. Üst akıl başka hesaplar içinde. Sinsice planlar yapılıyor Kobani için dünyayı ayağa kaldıranların Halep için zerre kadar kaygı duymadıklarını görüyoruz. Söz konusu Müslüman olunca hukuk ortadan kalkıyor, demokrasi ortadan kaldırıyor. Terör örgütleri arasında dahi seküler ve seküler olmayan diye ayrıma gitmeye başladılar Bir terör örgütü seküler olduğunu iddia ediyorsa ona karşı sempati duyuyorlar. Seküler olmadığnı iddia ediyorsa ona karşı tepki ortaya koyuyorlar. Petrolü olan demokrasi götürmekten bahsediyor. Petrolü olmayan ülkeleri kale almayabiliyorlar. İşte biz kendi özeleştirimiz kadar bu eleştirilerin de cesaretle yapmak zorundayız. Onlar ilkesiz olabilir, vicdansız olabilir biz özümüze kulak verecek, kuran ve sünnet ile yolumuzu aydınlatacak adil olacağız, eşitlikçi olacağız. Onların bir tuzağı varsa Allah’ın da bir tuzağı vardı. Biz iyi olmak istersek Allah bize şüphesiz bütün kapıları açacaktır. Allah’ın izni ile biz iyinin güzelliğin yanında saf tutmayı sürdüreceğiz. Umudumuzu kaybetmeden, bize başkalarının biçtiği rolleri kabullenmeden her daim hakkı savunacağız” 

Güncelleme Tarihi: 15 Kasım 2014, 14:17
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner103

google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0