“KORUMA AMAÇLI OLDUĞUNU SÖYLEDİLER”
Tahliyesine bir hafta kala hücreye konulduğunu belirten P.Z., yaşadığı olayı şu sözlerle anlattı: “Üç gün hücrede kaldım. Bir gün boyunca yemek vermediler. Hiçbir şey yemedim. Kendilerine sorduğumda da ‘unuttuk’ deyip geçiştirdiler. Üç günün sonunda koğuşa geçtim, sonra da tahliye oldum zaten. Hücrede ilaçlarımı içip sürekli uyudum. Yoksa vakit geçmezdi. Koğuşta benden yaşça büyüklerle kalıyordum. Bazılarıyla problem yaşadık. Tahminimce yedi-sekiz kişi beni şikayet etti. Müdür beni çağırdı ve şikayetleri söyledi. ‘Bunların hepsini tek başıma ben mi yaptım?’ dedim. En küçükleri bendim, annem yaşındalar. Müdür de beni azarladı. Onların söylediğine inandı. Aradan iki gün geçti ve beni hücreye aldılar. ‘Seni koruma amaçlı’ dediler ama koruma amaçlı olsaydı beni başka koğuşa verebilirlerdi. Üç gün boyunca pis bir hücrede kaldım.”
“O HÜCREYİ HAK ETMEDİM”
Altı ay cezaevinde yattığını ancak üç gün kaldığı hücre ortamında psikolojisinin daha çok bozulduğunu belirten genç kız, şunları söyledi: “Altı ay yaşadığım psikolojinin dört katını hücrede yaşadım. Hiçbir şey yok, pis, sürekli yan hücrede psikolojileri bozulmuş mahkumların çığlıklarını duyuyorsun. Dışarıda olduğuma hala inanamıyorum. Tuhafım. Psikolojik tedavi görmek istiyorum. O hücreyi hak etmedim. O yüzden avukatım aracılığı ile hukuki yollara başvuracağım.”
“HÜCRE, ‘BEN BURADAYIM BENİ UNUTAMAZSIN’ DİYORDU”
Hücrede çok zor günler geçirdiğini anlatan P.Z., sözlerini şöyle sürdürdü: “Hücre bambaşka bir şeydi. Duvarlarıyla, yatağıyla, hücre her şekilde ‘ben buradayım beni unutamazsın’ diyordu. Vakit hiçbir şekilde geçmedi. Dört duvarın en kötü haliydi. Bazen gözüm dalıyor. Yan hücremdeki kadın çocuğunu öldürmüş. Bana bağırarak anlatıyordu. Hala onun seslerini duyuyorum. Çıktığımda annem bana sarılmak istedi. Sarıldım ama içten değil. Annem ‘bu kadar mı özledin bizi?’ dedi. Evde sürekli uyuyorum. ‘Neden böyle durgunsun’ diyor. ‘Elimde olmayan bir şey anne’ diyorum. Şuanda gerçekten istemediğim tepkiler veriyorum. Bu üç gün benim hayatımda yer etti.”
Cezaevinde, birkaç kez hasta olduğunu ancak muayene olmak için başvurduğunda geri çevrildiğini anlatan P.Z., koğuşta kendisiyle birlikte kalan hamile hükümlü rahatsızlandığında da ilgilenilmediğini öne sürdü. Cezaevi kampüsünün içerisinde hastane olmasına rağmen hastalandığında kendisiyle ilgilenilmediğini dile getiren P.Z., şu ifadeleri kullandı: “Başımın ağrısından kafamı duvarlara vuruyordum. Beş saat baş ağrısı çektim. Baş memura yalvardım ama beni hastaneye götürmedi. İlaç istedim, ilaç vermeye yetkileri yokmuş. Aynı koğuşta bir kadın hamileydi, düşük riski vardı. Her an doğumu da olabilir. Sancısı oldu, memurlar ‘tamam seni alacağız’ dediler. Zaman geçti, memurlar gelmedi. Aradan yarım saat geçince ‘iyi değilsen ambulans çağıracağız’ dediler. Bu esnada o kişi doğura da bilirdi.”
“SAĞLIK VE İNSANCA YAŞAM HAKLARI BULUNUYOR”
P.Z.’nin avukatı Mehmet Harun Elçi de, konu hakkında şu bilgileri verdi: “Bilindiği üzere Şakran Cezaevi, çeşitli tarihlerde olumsuz haberlerle sürekli gündeme geldi. Müvekkilim de cezaevinde tutuklu bulunduğu süre içerisinde muhtelif nedenlerden ötürü sıkıntılar yaşadı. Bunlardan biri de, herhangi bir haklı ve hukuki gerekçe olmadan üç gün hücreye konulmuş olmasıydı. Kendisine bir gün boyunca yemek ve su dahi verilmemiştir. Müvekkilim bunu söylediğinde ‘unutuldu’ şeklinde gerçekten ve ciddiyetten uzak yanıtlar verilmiş. Tutuklu ve hükümlülerin de en az dışarıda yaşayan insanlar kadar sağlık ve insanca yaşam hakkı bulunmaktadır.”
“İDARİ KARAR ALINMASI GEREKİYOR”
Müvekkilinin tutuklu kaldığı süreç içerisinde sağlık problemleri yaşadığını ancak talebi geri çevrilerek muayene dahi edilmediğini kaydeden Elçi, şunları söyledi: “Kendisi durumdan şikayetçi. Yasal haklarını aramak istiyor. Biz de gerekli yasal işlemleri yapacağız. İnsan sadece maddi değil manevi bir varlık. Dolayısıyla böyle bir süreçten manevi olarak zarar gördüğü şüphesiz. İçinde bulunduğu manevi sıkıntı nedeniyle tazminat haklarımız da tabii ki saklıdır. Hücre cezasını gerektiren bir durum olup olmadığına dair bize ya da müvekkile bildirilmiş bir tespit bulunmamaktadır. Konu için idari karar alınması ve resmiyete bağlanması gerekiyor. Müvekkil beyanınca keyfi alınmış bir karar.”
“HER GÜN KULLANMASI GEREKEN İLAÇLARI KULLANAMIYOR”
Cezaevlerinde bu tür sorunların yaşandığını belirten Elçi, başka bir cezaevinde tutuklu bulunan müvekkilinin yaşadıkları hakkında şöyle konuştu: “Buca Cezaevi’nde bulunan başka bir müvekkilimin her gün kullanması gereken ilaçlar var. İlaçları bitmiş ve heyet raporu gerekiyor. Henüz ağustos ayının başındayız ve ekim ayına muayene için gün verilmiş. Her gün ilaç alması gerekiyor ama hastaneden iki ay sonrası için gün alabilmiş durumda.”
Güncelleme Tarihi: 08 Ağustos 2015, 11:19