Antalya’da 8 aylık restorasyon çalışmalarının ardından yeniden kapılarını açan Serik ilçesindeki tarihi Aspendos Antik Tiyatrosu’nun basamakları beyaz taşlarla onarılmıştı. Basamak ve oturakların diğer siyah taşlara göre beyaz kalması ve mermeri andırması nedeniyle eleştirilere maruz kalmıştı. Eleştirilerin ardından, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Abdullah Kocapınar, Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Başkanı Yrd.Doç Dr. İbrahim Bakır, Antalya Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü Berna Gürgün, Turizm İl Müdürü İbrahim Acar, Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyeleri Prof.Dr. Nevzat çevik ve Prof. Dr. Havva İşkan Işık, Bergama Kazısı Başkanı Martin Bachman ve bilim adamları Aspendos'a geldi. İncelemelerin ardından açıklamada bulunan Yrd. Doç. Dr. İbrahim Bakır, son birkaç gündür gündemi meşgul eden Aspendos antik Tiyatrosu’ndaki restorasyon çalışmalarına eleştirilerin toplumun duyarlılığını gösterdiğini aktardı.
“ZAMAN İÇİNDE MÜDAHALELER YAPILMIŞ”
Uzman olmayan kişilerin yaptığı eleştirilerin kafaları karıştırdığını kaydeden Yrd. Doç.Bakır, “Bölgede çok sayıda tarihi eser var. Bu kültür varlıklarımızı geleceğe taşımalıyız. Bu varlıkların nasıl korunması gerektiğine karar veren kurumuz. Bünyemizde mimar, sanat tarihçisi, arkeolog, hukukçu, şehir plancısının ortak görüşleri bu yapıların geleceğe nasıl taşınacağı yönünde tartışmalar yapıldı. İçinde bulunduğumuz yapı bin 800 yılını devirdi. Oldukça yaşlı bir yapıdır. Bu yapının nasıl korunacağına yönelik ciddi testler yapıldı. Bu tarihin her döneminde bu yapıya farklı farklı müdahaleler yapılmıştır. Çünkü canlı bir yapıdır. Bu müdahalelerle bir kısım taşlar ilave edilmiştir. Bugüne kadar gelmiştir” diye konuştu.
“ÖNCE YAPIYI SAĞLAMLAŞTIRDIK”
Aspendos’ta günümüze kadar bir çok taş ve yapı sisteminin kullanıldığını ifade eden Yrd.Doç. Bakır, “Biz bugün bir müdahalede bulunduk. Tiyatronun ömrünü uzatmanın yollarını aradık. Biz bu yapıyla ilgili ciddi analizler yapıldı. Bu yapı, ciddi anlamda alttan ve arkadan su alıyordu. Oturma bölümündeki taşlar yok olduğu için su almaya başlamıştı. Zeminde ciddi problemler vardı. Kanallar tıkandığı için su problemi vardı. Görünmeyen bir çalışma yapıldı. Yapı öncelikle sağlamlaştırıldı. Ondan sonra bu yapının nasıl korunması ile ilgili çalışmalar yapıldı. Sonuçta burası kullanılan bir yapıydı. Sürdürülebilir bir restarosyon ilkesi doğrultusunda çalışma başladı” dedi.
“BİLİMSEL ANALİZ SONUCU DOĞAL TAŞ KULLANILDI”
Bu yapıda tamamlanarak geleceğe aktarma yöntemini kullandıklarının altını çizen Yrd.Doç.Dr. Bakır, “Projenin uygulamaya başlamasından sonra heyetimizin sürekli buraya geldi, inceleme yaptı. En uygun taşı seçmeye çalıştık. Bilimsel ve mesleki deneyimlerden faydalandık. Laboratuvar deneyleri yaptık. Burada görülen taş cinsinin buraya en yakın taş olduğu belirlendi ve uygulamaya karar verildi” şeklinde konuştu.
“YAPI SÜREKLİ İZLENİYOR”
Restorasyonun bir süreç olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Bakır, “Yapı yaşayan durumda olduğuna göre ufak tefek rütuşlar olabilir. Sağlamlaştırılmış yapı, yine bilim insanları tarafından gözlemlenmeye devam edecek. İzlenecek. Bu yapıda olabilecek her türlü değişiklik kaydedilecek. Yapının yaşatılmasına devam edilecek” açıklamasını yaptı.
“HAMAM MERMERİ 1960'LI YILLARDA KULLANILMIŞ”
Yerleştirilen taşlara yapılan eleştirilere de değinen Yrd. Doç. Dr. Bakır, “Bu yapı her dönem yaşadığı için her dönem müdahale edilmiş. Ortada görülen mermerler 1960’lı yıllarda korumacılığın üst seviyede ama bilimselliğin fazla olmadığı dönemde Marmara mermeri denilen, hamamda bile kullanılan mermer kullanılmış. Ama bugün bizim kullandığımız taşlar, bu taşlar değil. Ve kireç taşı geçmişte de kullanılmışsa, biz bugün aynısını kullanıyoruz. Biz bugünün ocaktan çıkarılmış genç taşını kullanıyoruz. Çünkü bin 800 yıl önceki taştan bahsetmiyoruz. Ama aynı özelliğe sahip doğal taştan bahsediyoruz. Üzerinden zaman içinde kazanacağı patinayla ona daha da yaklaşacak. Her halükarda ondan ayrılan bir taş olarak kullanıyoruz. Anayasamızda buna söylüyoruz. Bu kurallara uymak zorundaydık. Böyle bir kullanım oldu. Bir taşı ya yapay şekilde eskitirsiniz, ama yapay olur. Biz doğal bir taştan bahsediyoruz. Taşların eskime renk alma doğa karşısındaki tavırları farklıdır. En yoğun olarak kullanılan taşların rengini tanımlayabilmek için açtık. Bizim kullandığımız taşa yakındı. Zamanla kullandığımız taşlar eski halini alacak” ifadelerine yer verdi.
“RESTORASOYON İNSANLAR LÜKS İÇİNDE OLSUN DİYE YAPILMIYOR”
Prof. Nevzat Çevik de yapının güvenliği acısından restorasyonun önemli olduğuna dikkat çekerek, "Burası kullanılan bir bina, ziyaretçi güvenliği yapının güvenliği söz konusuydu. Bu basamaklar insanlar lüks içinde otursun diye yapılmıyor. Binayı koruyor. Restorasyonda bir doğru yoktur, birden çok doğru vardır. En uygun taş seçildi ve uygulandı” dedi.
“1 YIL İÇİNDE ESKİ HALİNİ ALIR”
Prof. Havva Işık ise en fazla bir yıl içinde eklenen taşların diğer taşlarla uyum sağlayacağını kaydetti.
Prof.Dr. Işık, “Restorasyon projesi uzmanların titiz çalışması sonunda yapıldı. Özellikle bembeyaz denen taşlarda mermer olmadı. Doğal taş olduğu ve laboratuvar analizlerinden elde edilen taş. Yılları beklemeye gerek yok, yağmurla birlikte görüntü diğer taşlara yakın olacak. Uzman olmayan kişiler yanlış konuşuyor, kimsenin endişesi olmasın" ifadelerini kullandı.
Martin Bachmann da, tartışmaların bilimsel temelde olması gerektiğinin altını çizerek, restorasyonun doğru uygulandığını belirtti.