İDLİB (AA) - Beşşar Esed rejiminin hava saldırısından sonra felç kalmasına rağmen esir olarak alıkonulan ve kızlarıyla 2 seneden fazla süre boyunca cezaevinde tutulan Um Muhammed, "Ölen gençlerin battaniyelere sarılarak atıldığını gördüm. Uzuvları kopmuş, gözleri çıkarılmış cesetler gördüm." dedi.
Şam'ın doğusundaki Haresta'da 2014 yılında evleri hava saldırısında hedef alınan Um Muhammed, şarapnel parçasının omuriliğine saplanması nedeniyle felç oldu.
Şimdi 55 yaşındaki Um Muhammed, rejim bölgesine yakın bir noktada yaşadığı için Şam'da bir hastaneye sevk edildi ancak orada gözaltına alındı.
İki yılı aşkın esareti böylece başlayan Um Muhammed, kızlarıyla alıkonulduğu El Hatib sorgu merkezinde yaşadıklarını AA muhabirlerine anlattı.
Um Muhammed, "Beni hastanede kızlarımla bir odaya aldılar. Kapıyı üzerimizden kilitlediler. Beni o an alıp kabre atsalardı daha iyiydi. Tedavi yasaktı. Beni sadece öylesine hastanede tutuyorlardı. Hiçbir hizmet yoktu." diye konuştu.
"Her gün ölmek isterdim"Hastaneden sonra sorgu merkezine götürüldüklerini belirten Um Muhammed, "Tutukluyken çok şey gördüm. Her gün ölmek isterdim. Ben hastaydım. Yerde yatacak bir şey yoktu. Kızlarımı da alıkoymuşlardı. Onlar da benimleydi. Birinin çocuğu vardı. 'Onlar çıksın. Çocuklarına kavuşsun. Bana istediğinizi yapın.' derdim. Suçsuz yere bizi alıkoydular ve esir olarak tuttular. 2 yıl 1 ay sonra serbest kaldık ve bizi İdlib’e tehcir ettiler." şeklinde konuştu.
Um Muhammed, kızlarının çektiklerine şahit olmaktan dolayı büyük üzüntü duyduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:
"Kızlarım çok çekti. Tekli hücrelere atıldılar. Aç susuz bırakıldılar. Gençler darp edilerek ölüm derecesine getirildi. Gençlere gece gündüz işkence ederlerdi. Onlar için Allah’a dua ederdim. Yer altındaydık. Güneş yüzü görmezdik. Esirler gibiydik. 1,5 metrekarelik alanda 19 kişiydik. Düzgün uyuyamazdık. Ölmek isterdim. Sabredecek takatim kalmamıştı. Bir hastanın durumu ölüm derecesine gelse bile ona ağrı kesici bile vermezlerdi. 'Öl' derlerdi. Su istediğimizde tuvaletlerden içirirlerdi. Yemek yoktu. İçeride haşerat vardı. Bazı gençlerin kolları bunlar yüzünden simsiyah yara bere içindeydi. Ne anlatsam az olur."
"İşkence seslerini unutamıyorum""Orada duyduğum işkence seslerini unutamıyorum. Sürekli aklımın içerisindeler. Gençlerin, kadınların işkence sesleri beni hiç terk etmiyor." ifadelerini kullanan Um Muhammed, şunları anlattı:
"Ölen gençlerin battaniyelere sarılarak atıldığını gördüm. Uzuvları kopmuş, gözleri çıkarılmış cesetler gördüm. İşkenceler yüzünden oluşan yaralar gördüm. Çocukları annelerinden ayırırlardı. Nereye götürüldükleri bilinmezdi. Anneler çocukları için ağlarlardı. Çocukları yetimhanelere götürürlermiş. Kızlarımın buradan kurtularak eşlerine kavuşmalarını temenni ederdim."
Cezaevindeyken en çok Üsame isimli torununu özlediğini belirten Um Muhammed, "Allah’ın kudretiyle cezaevinden çıktık. Bir gün isimleri okuyorlardı. İsimlerimizi okudular ve dışarı çıktık. 4 gün Şam’da kaldık. Kızlarım korkudan etraflarına bakamıyordu. Cezaevine girmekten korkuyorduk. 4 gün sonra İdlib’e geldik. Sonra oğullarım da buraya İdlib’e geldi. Rejim bizi oralardan sürdü. Mallarımıza el koydu. Oradaki evlerimize, iş yerlerimize el koydu. İdlib'e tehcir etti." bilgilerini paylaştı.
Um Muhammed, hava saldırısından sonra cezaevine girdiği ve tedavi edilmediği için şimdi yatalak durumda olduğunu söyledi.
"Onları Allah’a havale ediyorum. Bütün zalimleri Allah'a şikayet ediyorum." diyen Um Muhammed, "Allah bana sabretmeyi öğretti. Acılarıma rağmen sabrediyorum. Kimseyi rahatsız etmemek için acılarıma rağmen sesimi çıkarmıyorum. Cezaevindeyken durumun düzeleceğini hayal ederdim ama çıkacağımı hiç sanmazdım. Orada öleceğimi sanırdım." ifadelerini kullandı.