Mustafa Yeneroğlu’nun 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü ve Türkiye’nin Basın Özgürlüğü Karnesi

Türkiye Çalışan Gazeteciler gününü demokrasi ve basın özgürlüğü endekslerinde giderek gerilediği, gazetecilerin kalemlerini özgürce kullanamadığı, medyanın tekelleştiği, gazetecilerin keyfi olarak yargılandığı, tutuklandığı, baskı rejiminin her alana sirayet ettiği korku ikliminde kutlamaktadır.

Mustafa Yeneroğlu’nun 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü ve Türkiye’nin Basın Özgürlüğü Karnesi
banner98

İktidar, medyayı haber alma hakkının bir parçası, basın özgürlüğünü ise Anayasal bir hak olarak görmemekte, medyayı kendi iktidarının kalıcılaşması ve kötü yönetiminin ifşa olmaması için kendi aparatı olarak kabul etmektedir. 

RTÜK, özgür yayın yapmaya çalışan televizyonlar üzerinde ‘iktidar sopası’dır. Mevzuat gereği görevi görsel iletişim ve ifade özgürlüğünü, farklı görüşleri ve çoğulculuğu güvence altına alıp, tekelleşmeyi önlemek olan RTÜK, ne yazık ki bu amacından tamamen uzaklaşmıştır. 

Kurul, 1 Ocak- 24 Aralık 2021 tarihleri arasında televizyonlara toplam 21 milyon 500 bin lirayı bulan idari para cezası vermiştir. Halk TV’ye 23; TELE 1’e 21; Fox TV’ye 15; KRT’ye 8 ve Habertürk’e 4 olmak üzere toplam 71 idari para cezası uygulamıştır. Oysa iktidara yakın haber kanallarına RTÜK tek bir ceza vermemiştir. 

Basın Konseyi’nin 2021 Raporuna göre ülkemizde 12 binden fazla basın çalışanı işsiz kalmış, çalışan gazetecilerin ise yüzde 78’i haber hazırlarken iktidarın baskısı nedeniyle oto sansür uygulama zorunluluğu hissettiğini ifade etmektedir. 

İktidar, gazetecilik mesleğini hakkıyla yapmaya çalışan gazetecileri ise kendisine düşman olarak görmekte ve cezalandırmaktadır. Ülkemizde gazeteci ve yazarlar bireysel olarak hedef altındadır, kimi zaman sokakta fiziki saldırılara maruz kalmakta, kimi zamansa siyasiler tarafından açıkça tehdit edilmektedirler. 

Onlarca gazeteci cezaevinde, yüzlercesi hakkında yargılamalar devam etmektedir. Türkiye Avrupa’da en çok gazetecinin cezaevinde tutulduğu ülkeler arasında ilk sıralardadır. TİHV verilerine göre; bu yıl en az 45 gazeteci gözaltına alınmış, 2 gazeteci tutuklanmıştır. 

Unutulmamalıdır ki, gazetecilerin özgür olmadığı bir ülkede hiç kimse özgür değildir. Demokratik bir toplumda bağımsız ve eleştirel basın, demokrasinin temel taşlarından birisidir. İleri demokrasilerde özellikle ötekinin sesini daha çok koruma üzerine politikalar geliştirilir. Yöneticiler ve siyasiler; basının ifade, eleştiri ve ithamlarının topluma ulaşma yollarını engellemeye çalışmazlar. Aksine farklı fikir ve görüşlerin toplumda özgürce gelişimini sağlarlar. Çünkü özgür ve çoğulcu kamuoyunun oluşumu ancak farklı görüşlerin tartışılması ve yayılması ile mümkündür. Çünkü basının kamunun gözü kulağı olma işlevi sağlıklı işlerse ancak o zaman gerçekler, hak ihlalleri, yolsuzluklar ve hukuksuzluklar ortaya çıkabilir. 

Oysa devlet baskısı ile yaşayan bir basının kamunun avukatlığı görevini yerine getirmesi mümkün olamaz. Ne yazık ki, bizim gibi otoriter ülkelerde ise ilk baskılanan özgürlükler ifade ve basın özgürlükleridir. Sayılar ve endeksler de bu içler acısı durumu zaten ortaya koymaktadır.  

DEVA Partisi olarak gazetecilerin görevlerini bağımsız bir şekilde ve kaygı duymaksızın yapabildiği çoğulcu, özgür ve mutlu bir Türkiye bilinci ile görevini ifa etmeye çalışan ilkeli gazete, radyo ve televizyonlar ile gerçek gazetecilerin “Çalışan Gazeteciler Günü”nü kutlarız.

Necmi İnce

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner103

google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0