Ramis Akın’ın yeniden il başkanı seçildiği kongrede konuşan BTP Lideri, Türkiye gündemi üzerine önemli değerlendirmelerde bulundu.
Açıklamalarına ABD’nin Yunanistan ve Bulgaristan sınırlarımıza yaptığı askeri yığınağa dikkat çekerek başlayan Hüseyin Baş, “Hangi işgalin arifesindeyiz ben çok merak ediyorum?” sorusunu sordu.
“Sanki binlerce yıl öteden geldim..!”
Türkiye’deki siyaset ortamını Cem Yılmaz’ın AROG filminin senaryosuna benzeten Hüseyin Baş, “Bütün siyasi parti liderlerini takip ediyorum. Cem Yılmaz'ın AROG diye bir filmi var. Filmin ana teması şu; bir zaman makinesiyle binlerce yıl geriye gidiyor, ortam fecaat. Ben de sanki binlerce yıl öteden geldim bunlara bir şeyler anlatmaya çalışıyorum.” dedi.
Sizin çözümleriniz 30 yıl öncede kaldı
“Bir belediyeyi dahi veremeyen hükümet yarın seçim sonuçları açıklandığında acaba iktidarı verebilecek mi? sorusunu soran Baş, “O iktidarı söke söke alacağız. Siz yeter ki millet olarak bizim arkamızda durun. Siz yeter ki çözümün BTP'de olduğunu bilerek hareket edin. Eğer bunu bilirseniz, desteklerseniz, inanın ki biz bu iktidarı elde ederiz ve Türkiye'yi istenen seviyeye taşırız” ifadelerini kullandı.
“Sizin oy verdiğiniz partilerin herhangi birinin başına beni geçirseniz sallarım bu ülkeyi, iktidarı tir tir titretirim. Sizin seçtiğiniz insanlar hiçbir şey yapamaz.” diyen Hüseyin Baş şöyle devam etti; “Bu insanlar kötü mü, maksatlı mı? Hayır. Ama adam 1960 yılında üniversite okumuş, üniversitelilerin sorunlarını çözecek. Kardeşim o üniversite bu üniversite değil ki, değişti, farklılaştı. Sizin sorunlarını çözmeye çalıştığınız ülke 30 sene öncede kaldı. Sizin çözümleriniz de 30 yıl öncede kaldı. Mevcut çözümlerinizle ulaşabildiğiniz hiçbir şey yok.”
“Biz Atatürk'ü sadece sevdiğimiz için mi anlattık?”
Parti olarak Atatürk konusunda gösterdikleri hassasiyete dikkat çeken BTP lideri, “Bakın bas bas Atatürk'ü anlattık. Biz Atatürk'ü sadece sevdiğimiz için mi anlattık? Evet, seviyoruz ve izindeyiz ama Atatürk'ü anlatmamızın altında çok farklı bir incelik var; Eğer biz Atatürk gibi bir gençlik yetiştirebilirsek, eğer ilkokuldan, ortaokuldan, liseden, üniversiteden mezun olan bir genç 'Benim hayalim, idealim Atatürk gibi olmak' diyebilirse işte bu millet kurtulur. Biz bu yüzden Atatürk'ü anlattık.” dedi.
“Avrupa bizi kıskanıyor diyorlardı…”
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, “Batı bizden ekonomik olarak güçlü, doğru. Ama ahlak olarak güçlü değiller” sözleri de BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş’ın gündemindeydi.
Baş konuyla ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı; “En sonunda kabul ettiler, Avrupa bizi kıskanıyor diyorlardı, şimdi 'Evet, Avrupa'nın ekonomisi bizden iyi ama bizim ahlakımız daha güçlü' diye bir açıklama yaptılar. Şimdi bu açıklamanın doğrusu şu; 'Bizim ahlaki yapımız eskiden Avrupa'dan iyiydi!”
Televizyon programlarından örnekler de veren BTP lideri, “Kadın programlarında aynı gündem. Ortada bir çocuk var annesi ekrana çıkıyor 'Bu çocuk kocamdan değil' diyor, babası çıkıyor, 'Bu çocuk karımdan değil' diyor. Bunları izledim kanım dondu, 'Toplum bu mu' dedim. Eğer toplum buysa ben bugün siyaseti bırakıyorum, çünkü bu toplum bitmiştir. Ama toplum bu değil ve bunların ahlak anlayışı, bu konuları öne çıkararak sizleri buna alıştırmaya çalışmak ise işte ben bu siyaseti bu yüzden yapıyorum.” dedi.
“Atanamayan öğretmenlerin durumu kötü de atananların ki iyi mi?”
Atanamayan öğretmenlerle ilgili bir soruya da cevap veren Hüseyin Baş; “Sanki atanan öğretmenler çok iyi durumda. Bakın bu ülke her yıl 110 milyar lira faiz ödeyen bir ülke. Bunların ekonomi anlayışı, ‘Gidelim borç alalım’ anlayışı. 110 milyar lira ile ben atama bekleyen bütün öğretmenleri atarım, mevcut öğretmenlerin maaşını da 5 katına çıkarırım. Ben öğretmenlerin maaşını niye 5 katına çıkarırım biliyor musunuz? Kendi öğretmenim için. Beni bugünlere getiren toplasan belki 10 tane öğretmenim olmuştur. Sırf onlar için yaparım. Bir insanın öğretmenine, hocasına bir aidiyeti kalmadıysa, kendini onlara borçlu hissetmiyorsa o insandan hiçbir şey olmaz. Hepimizin bildiği bir olay. Atatürk'e geliyorlar 'Milletvekili maaşı ne kadar olsun' diye soruyorlar. Ne diyor? Öğretmenin maaşını geçmeyecek diyor. İşte konu bu, çözüm bu. Bunu çok da tartışmaya gerek yok.” ifadelerini kullandı.
“Ben o parayı yandaş vakıflara aktarılan paralardan bulurum”
Konuşmasında toplumun en değerli insanlarının anneler olduğunu belirten BTP lideri şunları söyledi; “Biz ev hanımı maaşı deyince bize itiraz ettiniz. Evlere gündeliğe giden kadın çalışıyor diye maaş alıyor ama evinde sabah akşam saçını süpürge eden kadının beş kuruş hak edişi yok. Böyle bir saçmalık olur mu? Bu devlet bizim, bu devletin varlıkları bizim. O zaman bizim olan bu devlet benim anneme, eşime, kızıma sahip çıkmak zorunda değil midir? Bu kadar basit. Bakın bizim iktidarımız döneminde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak bütün dünyada bir ayrıcalık olacak. Bana bu kadar parayı nereden bulacaksın diyorlar. Ben o parayı bunların zekatından bulurum. Ben o parayı bunların yandaş müteahhitlerinden sildikleri vergilerinden bulurum. Ben bu parayı para akıttıkları vakıflardan bulurum. Ben bu parayı iç ettikleri belediyelerden bulurum. Ben bu parayı yüzlerce, binlerce katı fiyata ihaleye çıkardıkları yollardan, köprülerden, havalimanlarından bulurum. Bu parayı bulmada ne var?”
“Tarımı bilinçli olarak yok ettiler”
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş Mersin’de tarıma da özel bir yer ayırdı.
Tarımın stratejik bir faaliyet olduğunu ifade eden Baş; “Bugünkü strateji şu; bu milleti nasıl açlığa mahkum ederiz! Bundan yüz yıl önce bir kurtuluş savaşı verdik. Yüzbinlerce şehidimiz oldu. En çok şehit verme sebebimiz açlık ve kıtlık. Yani tarım yapamayan bir ülkenin vatandaşının karnını, askerinin karnını doyuramayan bir ülkenin herhangi bir savaşı kazanması da mümkün değil. Bilinçli olarak bu ülkede tarımı yok ettiler. Tarımın çözümü çok basit. Çiftçinin tek derdi malını üretmek olacak. Bizim çiftçimiz ekonomist oldu, matematikçi oldu, pazarlamacı oldu... Bunun tek derdi malı üretmek olmalı. Bu malın alıcısı devlettir. Ebedi genel başkanımız bundan 7 yıl önce Mersin'deydi. O konuşmasında çiftçilere, 'Sen malını ürettin, pazara gittin. İnsanların cebinde para var bunlar senin müşterin, para yok senin müşterin değil.’ dedi. Şimdi problem burada. Milletin parası yok.
“Hayat pahalanmadı senin cebinde para yok”
“Bana hayat pahalandı diyorlar. Hayat pahalanmadı senin cebinde para yok.” Şeklinde dikkat çekici bir çıkış da yapan BTP lideri Baş; “Türkiye'de asgari ücret 260 Euro, Almanya'da bebek maaşı 250 euro. Bunun süt maaşı var, okuyan çocuğunun maaşı var... Almanya'da bir arkadaşım var. Sapa bir yere dükkan açtı. O’na ‘Burada kazanamazsın, kirayı nasıl ödüyorsun' dedim. ‘Devlet ödüyor’ dedi. ‘Bir işçi çalıştırıyorsun maaşı’ dedim, ‘onu da devlet ödüyor’ dedi. ‘Nasıl ödüyor’ dedim. ‘Biz kazanamıyoruz ya devlet ödüyor’ dedi. ‘Geri alacak mı?’ diye sordum, ‘Niye alsın ki’ dedi. Şimdi bana bu kafadan lazım. Bu millete bu kafadan lazım. Biz de nasıl? Biz uğraşırız, dükkanı açarız sonra da bu devlet bizden ne kadar vergi alacak diye düşünürüz. Çiftçinin mazotundan ÖTV alıyor ama zenginin pırlantasından, özel uçağından ÖTV almıyor. Şunu bilin, Hüseyin Baş eğer bu ülkeyi yönetirse bu sorunların tamamını çözer. Çünkü benim niyetim sizden bir şey almak değil vermek. Size vereceğim şeyler arasında en değerlisi nedir biliyor musunuz? Eğer ben iktidar olursam bu millete hesap vereceğim. Biz tabanda AKPli, CHPli, MHPli, İYİ Partili kardeşimle birbirimizi yiyoruz, aman sen onu seçtin ben bunu seçtim vs. Niye? Bir avuç azınlık -azınlıktan kastım sayıca az olmalarıdır- zenginliklerini sürdürebilsin diye. Meclis'te ceylan derisi koltuklarda daha rahat oturabilsinler diye. Bu millete ne faydası var bunun. Siz vekil, bakan, Başbakan, Cumhurbaşkanı yapıyorsunuz gidip tek kelime sorabiliyor musunuz. Birine 100 lira borç versen gider her gün başına ekşirsin ‘ne yaptın’ diye. Sen koca devleti veriyorsun hiçbir şey soramıyorsun. İşte o yüzden zaman geçiyor, bardak taşıyor. Bu milletin daha kaybedecek vakti yok. Gençlerin geleceği için, eğer bu ülke ayakta kalsın diyorsak, eğer o Toroslardaki çadırlarda tekrar duman tütsün diyorsak BTP kadrolarından başka hiçbir çıkar yolumuz yoktur.”