İSTANBUL (AA) - KOAH Hastaları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mecit Süerdem, KOAH'ın en önemli nedenlerinden birinin de kırsal bölgede yemek yapmak, ekmek pişirmek ve ısınmak amacıyla çalı, tezek ve odun kömürü gibi organik maddelerin yakılmasıyla oluşan biyoyakıt dumanının solunması olduğunu söyledi.
Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süerdem, Dünya KOAH Günü dolayısıyla AA muhabirine, akciğerlerdeki hava yollarının daralması ve buna bağlı nefes darlığı ile seyreden KOAH'ın tüm toplumları etkileyen önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu belirtti.
KOAH'ın geri dönüşünün olmadığını, hastalarda nefes darlığı, öksürük ve balgam gibi şikayetlere neden olduğunu ifade eden Süerdem, hastanın hava yolları daraldığı için içine çektiği havayı dışarı çıkaramadığını dile getirdi.
Süerdem, havanın akciğerlerde hapsolduğunu, nefes borularının ileri derecede daralmasının havalanmanın yetersiz olmasına ve havanın dışarıya çıkamamasına neden olduğunu vurguladı.
Dünyada yaklaşık 400 milyon KOAH hastası olduğunun tahmin edildiğini aktaran Süerdem, "KOAH, kalp damar ve beyin damar hastalıklarından sonra üçüncü en sık ölüm nedenidir. Hastalığın görülme sıklığı sosyoekonomik seviyesi düşük olan toplumlarda çok yüksektir. KOAH, gelişmekte olan ülkelerde 40 yaş üstü popülasyondan yüzde 10 ila 15 sıklığında görülen bir hastalıktır. KOAH sinsi ilerleyen bir hastalık olduğu için hastaların en az üçte ikisinde tanıda gecikme olmaktadır." diye konuştu.
Yaptıkları bir çalışmada hastaların yüzde 35'inin ağır ve çok ağır evrede ilk tanıyı aldıklarını belirlediklerine işaret eden Süerdem, erken evrede tanı konmadığı için hastalığın ilerlediğini ve artık tedaviyle hastalığın tamamen kontrol altına alınma şansının ortadan kalktığını vurguladı.
"20 yıl boyunca sigara içenler risk grubunda"Prof. Dr. Süerdem, hastalığın neden olduğu risk faktörlerine ilişkin şu bilgileri verdi:
"KOAH'ta 20 yıl boyunca sigara içenler risk grubunda. KOAH'ın en önemli nedenlerinden biri de kırsal bölgede yemek yapmak, ekmek pişirmek ve ısınmak amacıyla çalı, tezek ve odun kömürü gibi organik maddelerin yakılmasıyla oluşan biyoyakıt dumanının solunmasıdır. Bu dumanı soluyanlarda zaman içerisinde KOAH gelişiyor. Hatta KOAH gelişiminde biyoyakıt dumanı sigara dumanından daha riskli ve tehlikeli. Yine sanayide çalışan işçilerin iş ortamındaki zararlı gazları, partikülleri, kimyasalları soluması KOAH'a neden oluyor."
Sigara kullanan ve kırsalda çalışan bireylerin kendilerinde nefes darlığı, öksürük ve balgam gibi belirtileri gördüklerinde mutlaka doktora başvurmaları gerektiğinin altını çizen Süerdem, risk grubundaki kişilere "spirometri" adı verilen basit bir solumun fonksiyon testi yapılarak bireyin KOAH olup olmadığının anlaşıldığını belirterek, 40 yaş üstü risk grubuna her yıl düzenli olarak bu testi yaptırmaları önerisinde bulundu.
"Tedavi edilmeyen astım KOAH'a dönüşüyor"Astım hastalığının bir süre sonra KOAH'a dönüşebileceğine dikkati çeken Süerdem, şunları kaydetti:
"Eğer astım hastaları sigara içiyor, hava kirliği bulunan ortamlarda çalışıyor, kırsalda yaşayan hastalar biyoyakıt soluyor, astım tedavilerini düzenli yapmıyor ve inhalasyon cihazlarını yanlış kullanıyorlarsa, astım hastalığındaki ara ara krizlerle gelen nefes darlığı tablosu ortadan kalkıyor ve sürekli bir nefes darlığı başlıyor. Çünkü nefes boruları kalıcı olarak daralıyor. Hem akciğer hijyenine dikkat etmiyorlar hem de ilaçlarını kullanmıyor ve inhalasyon cihazını yanlış teknikle kullanıyor. Böylece astım hastalığı zamanla kalıcı oluyor. Biz buna 'astım KOAH ortaklığı' kısaca 'AKO' diyoruz. KOAH hastalarının yaklaşık dörtte biri bu hastalardan oluşuyor."
Dünya KOAH Günü'nün bu yılki sloganının "Hep birlikte KOAH'ı bitirmek için" olduğunu aktaran Süerdem, "Bu slogan diyor ki, toplumlar eğer yeteri kadar bilinçlenir ve bir farkındalık oluşursa KOAH'ı toplumlarda minimuma indirmek hatta bitirmek mümkün olabilir. Bunun için tütün ve tütün ürünlerinin kullanımı, hava kirliği ve iş yerlerinde tozların ve kimyasalların solunması gibi risk faktörleriyle mücadele etmek, doğru tedavi ve stratejilerin uygulanması gerekiyor. Sonuçta KOAH bir kader değildir, erken evrede tanı alındığında, risk faktörlerinden uzaklaşma ve doğru yöntemlerle önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır." değerlendirmesini yaptı.
"Hastalar inhaler cihazları yanlış kullanıyor"Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mecit Süerdem, son 2 yıldır KOAH hastalarında solunum yoluyla kullanılan inhaler cihazların hatalı kullanılmasına odaklandıklarını dile getirerek, "Çünkü hastaların en az yarısı çok kritik hatalar yaparak bu cihazları yanlış kullanıyor. Dolayısıyla tedavi olduklarını zannediyorlar ama tedavi olmuyorlar." dedi.
Geçen yıl düzenledikleri çalıştayda bu konuyu masaya yatırarak çözüm önerilerini konuştuklarını ve kitaplaştırarak Sağlık Bakanlığına sunduklarını anlatan Süerdem, Aile Sağlığı Merkezlerinden birer hemşireye KOAH tedavisinde kullanılan inhaler cihazların doğru kullanımı konusunda sertifikalı eğitim verileceğini vurguladı.
Süerdem, KOAH hastalarına daha kaliteli yaşam sürebilmeleri için şu tavsiyelerde bulundu:
"Risk faktörlerinden uzaklaşacaklar. İlaçlarını uygun dozda kullanacaklar. İnhalasyon cihazlarını doğru teknikle kullanacaklar. Yani çok temiz bir hayat yaşayacak. Hasta derneğimizin web sitesinde inhalasyon cihazlarının doğru kullanımına ilişkin videolar var. Hastalar bu konuda sağlık kuruluşlarında yeteri kadar eğitim almadıkları için bu videolardan kendi cihazlarının bularak doğru kullanımın tekniği seyrederek öğrenebilirler."