İSTANBUL (AA) - İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ) Küresel Siyasal Eğilimler Birimi (GPoT), Tarih Vakfı ve Uluslararası İlişkiler Konseyi ortaklığında "Uluslararası İlişkiler Öğretisi Çalıştayı" düzenlendi.
Çalıştayın ardından uluslararası ilişkiler disiplininin kuruluş sürecini ve güncel sorunlarını AA muhabirine değerlendiren uzmanlar, savaşların çıkış nedenleri arasındaki benzerliklere dikkati çekerek uluslararası ilişkiler teori ve pratiklerinde "Savaşlar nasıl engellenir?" sorusunun merkeze alınması gerektiğini söyledi.
İKÜ Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Akgün, 2019'un uluslararası ilişkiler disiplininin kuruluşunun 100. yılı olması dolayısıyla önemli olduğunu belirtti.
Akgün, 1. Dünya Savaşı'ndan bugüne dünyanın birçok farklı siyasi ve askeri tecrübe yaşadığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Uluslararası ilişkiler disiplininin kurulduğu yıl olan 1919'un 100. yılında bize de bir fırsat doğdu. Burada, geriye bakıp 'Neler yapmışız? Çıkış noktası ve sorunların çözümü konusunda doğru yerde miyiz?' gibi soruları tartışıyoruz. Uluslararası ilişkilerin ekonomi ve başka alanlarla ilişkisini konuşuyoruz. 'Savaşlar nasıl önlenir?' sorusunu unutuyor, birbirimizi eleştiriyor ve yeni yöntemler getiriyoruz ama ne yazık ki bu soruyu sormuyoruz."
Dünyanın 2019'da 100 yıl öncekine benzer sorunlarla mücadele ettiğini dile getiren Akgün, "Günümüz dünyasında çok fazla savaş ve şiddet var. Terörizm ve insani olarak gösterilen müdahalelere kadar pek çok şey gerçekleşiyor. Bazı yerlere orada yaşayanların kabul etmeyeceği çözümler dayatılmaya çalışılıyor." diye konuştu.
Akgün, teorik ve tarihi bakış açısının önemli olduğunu fakat odak noktasından uzaklaşıldığını belirterek, pratik çözümlere ağırlık verilmesi gerektiğini söyledi.
"Savaşların yoğunluğu ve sayısında bir azalma var"Kadir Has Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Aydın, çalıştayda uluslararası ilişkiler teorilerini daha iyi anlamak için 25-30 yıllık dönemlere ayırdıklarını ve ana küresel dinamikleri tespit etmeye çalıştıklarını belirtti.
Aydın, dünyada uluslararası ilişkiler teorilerinin bir kısırlık içinde olduğunun altını çizerek, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Özellikle soğuk savaşın sona ermesini o dönemde egemen teoriler öngöremedi. Bu beklenmeyen bir gelişmeydi. Ondan sonra dünyanın değişim hızı o kadar arttı ki uluslararası ilişkiler camiasında bunu anlamlandıracak genel bir teori çıkmadı. O yüzden daha dar kapsamlı çalışmalara ağırlık veriliyor. Sayısal analizler ve bilimsel verilerle önceki teoriler yineden onaylanmaya çalışılıyor. Bir adım, iki adım geri çekilerek bir okuma yaparsanız aslında bütün savaşlar benzer nedenlerden çıkıyor. Birey düzeyinde, devletin ortaya çıkmasıyla gelişen birtakım nedenler ve uluslararası sistemin getirdiği nedenler var."
Prof. Dr. Mustafa Aydın, 1. ve 2. dünya savaşlarına giden sürecin ve savaşların nedenlerin bugünün iç savaşlarıyla benzerlik gösterdiğini ifade ederek, bu durumun uluslararası ilişkiler uzmanları için şaşırtıcı olmadığını söyledi.
Aydın, "Savaşların yoğunluğu ve sayısında bir azalma var. 1945'ten bugüne baktığımızda 1815-1845 arasındaki savaş ve katılımcı devlet sayısında bir azalma var. Tarihte hiç olmadığı kadar, tırnak içinde söylüyorum, barışçıl bir dönemden geçiyoruz, çok az sayıda savaş var. Türkiye açısından baktığımızda bu savaşların çoğunluğunun etrafımızda olduğunu görüyoruz. Bu bizim algımızı değiştiriyor ve dünyada çatışma, gerginlik ve istikrarsızlık arttı diye görüyoruz ama rakamlar durumun böyle olmadığını gösteriyor." diye konuştu.
"1919 uluslararası ilişkiler açısından önemli"Koç Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Karşılaştırmalı Tarih ve Toplum Çalışmaları Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zafer Toprak da 1. Dünya Savaşı'nın ardından oluşan kaotik döneme dikkati çekti.
Toprak, 1919'dan sonra dünyanın bir yandan yeni disiplinler ortaya koyduğunu, bir yandan da karşılaşılan sorunlara çözüm bulmaya çalıştığını söyleyerek, şöyle devam etti:
"Milletler Cemiyeti'nin kurulduğu, güvenlik tartışmalarının yapıldığı bir evrede Paris Barış Konferansı ve bağlantılı bazı anlaşmalar var. Türkiye'de ise 1919 imparatorluğun sona erdiği yeni bir cumhuriyet kurgusunun ilk adımlarını atıldığı bir dönem. Aynı zamanda mazlum ülkelerin bağımsızlık süreçlerini başlatması anlamında uluslararası ilişkiler açısından önemli."
Vestfalya Antlaşması'nın ardından kurulan ulus devlet düzeninin beraberinde diplomasi ve etkin bürokrasileri oluşturduğunu dile getiren Toprak, şunları kaydetti:
"100 yıl önce ise dünya için ayrı bir öneme sahip. Ulus devlet anlayışının kök saldığı bir evreye girdik. 1919, iki dünya savaşı arası kaotik dönemin oluşmasına da neden oldu. Bana sorarsanız 1919'da 2. Dünya Savaşı'nın temelleri atılıyor. Mağlup ülkelere karşı izlenen politika ve barış anlaşmaları şovenist yapıların ortaya çıkmasına neden oluyor. Hitler'in iktidara gelişi doğrudan Versay Anlaşması ile bağlantılı.
Türkiye'de 1908 Jöntürk devrimi ile Osmanlı Devleti Hariciye Nezareti için eleman yetiştirecek bir yapılanmanın Türkiye'de oluşturulması çabası içinde. Bu amaçla Mülkiye'nin içinde Siyasiyat Şubesi kuruluyor. O günün koşullarında hukuk ve siyasi tarih üzerine çalışan bir okul. Devletler hukuku, özel, genel hukuk, tarih ve siyasi tarih var. Burada çok önemli tarihçiler yetişiyor. Bu okul uluslararası ilişkiler disiplininin tarihi açısından çok önemli."