Güney Asya sufi müziği rock müzikle buluştu

Pakistanlı ve Danimarkalı müzisyenlerden oluşan Rocqawali grubu, dinleyicilerine Güney Asya'nın sufi müziği kavvaliyi rock müzikle buluşturarak sunuyor.

Güney Asya sufi müziği rock müzikle buluştu
banner98

İSLAMABAD (AA) - Danimarka'da göçmenlerin topluma katkıları üzerine yapılan bir belgesel için Pakistan'a gelen grup, ülkenin başkenti İslamabad'da verdikleri konser öncesi AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

Grubun solisti Ejaz Şer Ali, "Grubu 2012'de kurduk. Kavvaliyi rock müzikle birleştirerek aynı zamanda kültür alışverişi yapmış oluyoruz." diye konuştu.

Seslendirdikleri eserlerde sufi şairlerin şiirlerindeki sevgi ve barış mesajlarını dile getirdiklerini söyleyen Ali, "Hem seyirciden hem de kavvali yapanlardan çok iyi tepkiler alıyoruz. Sufilerin barış ve sevgi mesajlarını bu şekilde veriyoruz. Başka ülkelerde yapılan sufi müzikleri de rock müzikle birleştirerek söylemek istiyoruz." dedi.

Kavvali öğrenmek için 2004'te Pakistan'a gelen ve Ali'nin babası Şer Ali'yle çalışmaya başlayan Stampe, grubun kuruluşunu şöyle anlattı:

"Ali'nin babasından kavvali yapmayı öğreniyordum. Ali de o zaman ailesinin grubuyla söylemeye başlamıştı. Böylece bir arkadaşlığımız oldu. 2012'de grubu kurmaya karar verdiğimizde önce Stephan Grabowski (baterist) ile sonra da Tin Soheili (gitarist) ile tanışarak grubu kurduk."

Nusret Fatih Ali Han dinleyerek kavvaliye başladılar

Grubun Danimarkalı iki üyesi Grabowski ile Soheili de kavvaliyle tanışma hikayelerini anlattı.

Grabowski, 25 yıl önce bir müzik markette kavvalinin dünyaca ünlü ismi Nusret Fatih Ali Han'ı dinlediğini söyleyerek "Kopenhag'da girdiğim bir müzik markette çok fantastik bir müzik duydum. Kim olduğunu sorduğumda Peter Gabriel'in Real World Records'undan çıkan Han'ın albümü olduğunu söylediler. Onu aldım ve neredeyse bir yıl boyunca her gün dinledim. Sonra başka albümler aldım ve kavvalinin çok büyük bir hayranı oldum." diye konuştu.

Soheili de Han'ı bindiği bir takside dinlediğini belirterek "Taksiciye çalan şarkının ne olduğunu sorduğumda 'Nusret Fatih Ali Han'ı tanımıyor musun?' dedi. Hemen bir albümünü aldım ve müzikten çok etkilendim. 2012'de Grabowski'nin bir projesi için tanıştığımızda Ali de oradaydı ve o gece müthiş bir konser verdik. Sonra da grubu kurarak birlikte çalışmaya başladık." dedi.

"Mevlana'dan bestelediğimiz eserlerimizi Türkiye'de söylemek istiyoruz"

Grup üyeleri farklı ülkelerde yaşadığı için sık sık bir araya gelemeseler de yılda birkaç defa buluşarak konser veriyor.

Bunun yanında Ali, babası ve amcasıyla söylediği grubuyla konser verdiği ülkeler arasında Türkiye de bulunuyor.

Ailesiyle Konya Uluslararası Mistik Müzik Festivali'ne katıldıklarını belirten Ali, Rocqawali grubuyla da bu festivale yeniden katılmak istediğini söyleyerek "Eğer yeniden davet edilirsek gelmek istiyoruz. Mesnevi'den bestelediğimiz bir eserimiz de var onu söylemek isteriz. Kavvalide Mevlana'dan bestelenmiş birçok eser bulunuyor." ifadesini kullandı.

13. yüzyılda ortaya çıktı

Türkiye'de Mevlevilerin sema töreninde yaptığı müziğe benzer özellikler taşıyan kavvalinin ortaya çıkışı 13. yüzyıl sonlarına dayanıyor.

Hindistan ve Pakistan başta olmak üzere Güney Asya'daki sufi tekkelerinde ortaya çıkan kavvalide bir eser yaklaşık 15 dakika sürüyor ve Allah'a hamd ile başlayıp Hazreti Muhammed'i anlatan naat bölümüyle devam ediyor.

Hazreti Ali başta olmak üzere önemli şahsiyetlere de övgüler yapılan eserler Allah'a dua ile sona eriyor.

Müziğin dünyaya yayılması ise Nusret Fatih Ali Han'ın Batı'da verdiği konserler ve Peter Gabriel'le 1990'larda yaptığı anlaşmayla oldu.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner103

google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0