SAKARYA (AA) - Sakarya'nın Hendek ilçesindeki havai fişek fabrikasında meydana gelen patlamaya ilişkin aralarında fabrika sahiplerinin de bulunduğu 5'i tutuklu 7 sanığın yargılanması sürüyor.
Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesince Ferizli ilçesinde yeni inşa edilen cezaevi kampüsündeki salonda görülen duruşmada, tutuklu sanıklar fabrika sahiplerinden Yaşar C. ile Hasan Ali V, Erşan Ö, Asiye A, Aslı B, tutuksuz sanık Ahmet Ç, müştekiler ve taraf avukatları hazır bulundu. Tutuksuz sanık fabrika sahiplerinden Ali Rıza Ergenç C. ise duruşmaya katılmadı.
Duruşma salonu binası içi ve çevresinde kolluk kuvvetlerince geniş güvenlik önlemi alındı.
Müştekiler, patlamada hayatını kaybedenlerin yakınları ve diğer izleyiciler, duruşma salonuna yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri uygulanarak alındı.
Mahkeme heyeti, duruşmanın 3'üncü gününde yoklama ve ilk defa gelen müştekilerin kimlik tespitinin yapılmasının ardından şikayetçilerin beyanını almaya devam etti.
Müşteki Ümmiye K, ifadesinde, "volkan bölümü"nde çalıştığını belirterek, şunları kaydetti:
"Patlamada o basınçla bir hengame oluştu. Dışarı çıktım, arkama baktığımda muska bölümünde üretim yapıldığı yerin yandığını gördüm. Çok karışıktı, insanlar bağırıyordu, eli kolu kopanlar, başı kanayanlar... Bacağım ve kolum yaralandı. Sonra fındıklıktan köye çıktık. Yakınlarım geldi, beni aldı, hastaneye gittim. Sanık Yaşar C, konuşmaya başladığında öyle bir farklı anlattı ki biz öyle bir fabrikada çalışmadık. Çalışma ortamı, standartlar kötüydü ve çok fazla baskı vardı. Yaşar Bey'in sevkiyat açsından son bir hafta 3-4 saat başımızda olduğunu biliyorum. Ne fabrika kurumsal ne de çalışanları kurumsal. Şikayetçiyim."
Ümmiye K, sanık Ali Rıza Ergenç C'nin avukatının, çalışma şartlarını bir yere şikayet edip etmediği sorusuna, "Ustabaşılarıma söylemem zaten şikayettir. Onlar bir şey yapamıyorsa benim şikayet etmem ne işe yarar?" cevabını verdi.
Sanık Yaşar C'nin avukatının, müvekkilinin nasıl baskı yaptığına ilişkin sorusu üzerine Ümmiye K, "Yaşar Bey saat 9-10 gibi gelip öğlene kadar yanımızda duruyordu. İnsanlar çalışırken devamlı ellerine bakıyordu. O psikolojide çalışarak, Yaşar Bey'in ellerimize bakması bir baskıdır zaten." diye konuştu.
Müşteki Hafize Y. de "muska bölümü"nde çalıştığını, patlama sırasında paketleme yaptığını, patlamanın etkisiyle yerinden fırladığını, dışarı çıktığında ise yerdeki malların yandığını gördüğünü anlattı.
Müşteki Kadriye Y. ise fabrikada 10 yıldır çalıştığını dile getirerek, "Patlama anında basınçla oturduğumuz yerden devrildik. Dışarıya çıktığımda her yer kapkaranlıktı. İnsanların üst üste çıktığını hatırlıyorum. İkinci patlamada yere düştüm, kalktığımda muska bölümü simsiyahtı. Patlama orada oldu." ifadelerini kullandı.
Müşteki Ömrüye Ç. de fabrikada 6 yıldır görev yaptığını, patlamanın nerede meydana geldiğini görmediğini, binadan dışarı çıktığında muska bölümünden dumanların yükseldiğini gördüğünü, üretim sayısı konusunda üzerlerinde baskı olduğunu söyledi.
Müşteki Şahsine Ş. de fabrikada 5 yıldır çalıştığını, patlama sırasında muska bölümünde olduğunu dile getirerek, "Bir ses oldu, çatıdan parça düştü, her yer simsiyahtı. İkinci patlamada kendimizi dışarı attık, dağlara kaçtık. Patlamanın nereden geldiğini göremedim, içerideydim. Şikayetçiyim." ifadelerini kullandı.
- "Kafamızda sürekli kuşku vardı, ürünler patladı patlayacak diye"
Müşteki Ayşe A, fabrikada 8 aydır çalıştığını belirterek, "Arkamdan bir şey vurdu, savruldum. Kafamızda sürekli kuşku vardı ürünler patladı patlayacak diye. Oradan kendi çabamla çıktım. Benim gördüğüm muska ve depo bölümünden simsiyah dumanlar çıkıyordu ve her şey patlıyordu." diye konuştu.
Müşteki Nermin A. da fabrikada 11 yıldır çalıştığını dile getirerek, "Olay günü muska bölümünde üretim yapıyorduk. Patlama olunca masanın altına düşmüşüm. Ölüyorum zannettim. Kendi imkanlarımla masanın altından çıktım. Dışarı çıkınca bir arkadaş kurtardı beni, fındıklığa doğru götürdüler. Hastaneye götürüldüm. Barut imal edildiğini duyuyorduk, gözle yapıldığını görmedim." beyanında bulundu.
Patlamada yaşamını yitiren Halis Yılmaz'ın kardeşi Merve Nur Yılmaz ise şunları kaydetti:
"Burada saygınlıktan ve özgürlükten bahsediliyor. Hiçbir işin doğasında ölüm yoktur. Ağabeyimin düğününü hayal ederken şimdi toprağına çiçek dikiyorum. Herkesin savunma hakkı vardır ama önemli olan yaşam hakkıdır. Bu insanlar abimle beraber 6 kişinin daha yaşam hakkını aldılar. 'Bu işin doğasında var.' diye bir yorum olamaz, bu kadar basite indirgenemez. Herkesten şikayetçiyim."
Müşteki Recep E. de fabrikanın elektrik işlerini yaptığını, patlama esnasında yemekhanede bulunduğunu anlatarak, "Patlamayla 6-7 metre ileriye sırt üstü düştüm. İkinci patlama olunca dışarı çıktım. Fındıklığa kaçarken kollarımdan yaralandım, bu sırada üçüncü patlama oldu. Kim olduğunu bilmiyorum, beni aldılar hastaneye götürdüler." diye konuştu.
- Avukatlar arasında sözlü tartışma çıktı
Patlamada hayatını kaybeden Sabahattin Tepeçınar'ın kardeşi müşteki Kadriye C. de "Ağabeyim bu fabrikada 3 patlama geçirdi. Hiçbiri iş kazası olarak kayıtlara geçmedi. Ağabeyime bunları iş kazası olarak kayıtlara geçirmesini söyledim. Bana, 'Bunu yaparsam tazminatımı vermezler.' dedi. Saygın iş adamı olduğunu söyleyen Yaşar C, bence seri bir katildir. Bu kadar usulsüzlük var ve gelmiş buraya mağdur olduğunu söylüyor. O mağdursa biz neyiz?" ifadelerini kullandı.
İfadesinin ardından fenalık geçiren müşteki Kadriye C'ye duruşma salonu dışında sağlık ekiplerince müdahalede bulunuldu.
Patlamada hayatını kaybeden Sabahattin Tepeçınar'ın ablası müşteki Hatun G. de beyanında, 9 ay boyunca hiçbir muhatap görmediklerini belirterek, "9 ay boyunca acılarımızı, kendi ailelerimizle paramparça olanların aileleriyle paylaştık. 2015 yılında fabrikada çalıştım. Denetim olacağı zaman önümüzdeki mallar azalırdı. Denetlemeciler ön kapıdan girip arka kapıdan çıktılar. 7 kişinin katili en yüksek cezayı alsın." diye konuştu.
Bu sırada bazı sanık avukatları ile müşteki ve müşteki avukatları arasında duruşma salonu dışında tartışma çıktı. Tartışmanın salona yansıması üzerine mahkeme başkanı duruşmaya ara verdi. Taraflar arasındaki sözlü tartışma büyümeden sona erdi. Öte yandan duruşma salonunda fenalık geçiren iş güvenliği uzmanı tutuklu sanık Aslı B, dışarıda sağlık ekiplerinin müdahalesinin ardından salona geri döndü.
Müşteki beyanlarının tamamlanmasının ardından celse arasında gelen belgeler zapta geçirildi.
Görüşünü açıklayan cumhuriyet savcısı, davaya katılma taleplerinin mahkemenin takdirinde olduğunu belirterek, eksik hususların giderilmesini talep etti.
Söz alan müşteki avukatları, davanın "olası kastla kasten öldürme" ve cinayet dosyası olduğunu, davanın uzamasını istemediklerini ve ceza istediklerini belirterek, sanıkların tutukluluk hallerinin devamını, tutuksuz sanık Ali Rıza Ergenç C'nin de tutuklanmasını talep etti.
- "Bu insanlar yönlendirilerek yalan beyan vermişlerdir"
Söz verilen sanık Yaşar C, müştekilerin davaya katılma taleplerini kabul etmediğini belirterek, "Davaya eşimin ve yeğenimin de çekilmesi için uğraşılıyor. Kendilerinin ifadeleri vardır dosya içerisinde, delil karatma iddiasını kabul etmiyorum. Cumhurbaşkanımız beni aradı, olayla ilgili benden daha fazla bilgisi vardı. Türk adaletine güveniyorum, suçum varsa, yargılanayım cezamı çekeyim. Kim suçluysa cezalandırılsın. İspatlanmamış suç, hiçbir zaman suç değildir. Benim de konuştuğum, hereksin de konuştuğu iddiadır. Hepimiz suçsuzuz şu anda." ifadesini kullandı.
Sanık Yaşar C, senaryo hazırlandığını öne sürerek, "Hepsi aynı şeyleri söylüyor ve hepsi aynı kişilerden şikayetçi. Arada bir Erşan Ö'den şikayetçi olundu ya da olunmadı, bu da senaryo anlaşılmasın diye herhalde." dedi.
Patlamada bütün gün fabrikada olduğunu belirten sanık Yaşar C, "Hiç ayrılmadım. Herkes muskanın patladığını görmüş bir ben görmemişim. Bu insanlar yönlendirilerek yalan beyan vermişlerdir. Patlamanın muska bölümünde olup olmadığının belirlenmesi için fabrikada keşif yapılmasını talep ediyorum. Örgütlü olarak yalan beyanda bulunmaktan suç duyurusunda bulunmak istiyorum. Bunu talep ediyorum çünkü bu ağır bir iddiadır." diye konuştu.
Yaşar C, olayda sabotaj iddialarını da yineledi.
Kendisi hakkındaki iddiaları da cevaplayan sanık Yaşar C, tahliye talebinde bulundu.
Mahkeme heyeti, diğer sanık ve avukatlarının beyanlarının alınması için duruşmaya yarın sabaha kadar ara verdi.
- Süreç
Sakarya'nın Hendek ilçesi Yukarıçalıca mevkisinde yaklaşık 15 dönüm üzerine kurulu havai fişek fabrikasında 3 Temmuz 2020'de saat 11.15'te meydana gelen ve olay yerine 50 kilometre mesafedeki kentin birçok noktasından duyulan patlamalarda 7 kişi hayatını kaybetmiş, 127 kişi yaralanmıştı.
Patlamaya ilişkin gözaltına alınan aralarında fabrika sahibinin de bulunduğu 5 şüpheli tutuklanmış, bir zanlı ise adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı.
Kontrollü imha amacıyla Adapazarı ilçesi Taşkısığı mevkisine getirilen fabrikadaki patlayıcıların 9 Temmuz'da saat 11.35'te kamyondan indirildiği sırada meydana gelen patlamada da 3 asker şehit olmuş, 8 jandarma personeliyle kamyon şoförü yaralanmıştı.
İlk patlamaya ilişkin soruşturmayı yürüten Hendek Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan fezleke, Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi. Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığınca aralarında fabrika sahiplerinin de bulunduğu 7 şüpheli hakkında hazırlanan 27 sayfalık iddianame, 1. Ağır Ceza Mahkemesine sunuldu. Mahkemece kabul edilen iddianamede 5'i tutuklu 7 kişinin "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 2 yıl 8'er aydan 22 yıl 6'şar aya kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.